GÜNDEM - 24 Ocak 2025 Cuma 09:15

Elazığ’da depremde enkazdan çıkarılan Çelik ailesi TOKİ konutlarında güvenle yaşıyor

A
A
A
Elazığ’da depremde enkazdan çıkarılan Çelik ailesi TOKİ konutlarında güvenle yaşıyor

Elazığ’da 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6,8 büyüküğündeki depremde 112 görevlisiyle konuşması sonrası çocukları ve komşularıyla birlikte enkazdan çıkarılan Azize Çelik ve ailesi, yerleştikleri TOKİ konutlarında güvenle oturuyor.

24 Ocak 2020’de merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüküğündeki Elazığ depreminin üzerinden 5 yıl geçti. Depremde 37’si Elazığ’da, 4’ü Malatya’da 41 kişi hayatını kaybetti. Depremin hemen ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un talimatıyla hasar tespit çalışmaları 21 günde tamamlanarak, konutların inşasına başlandı. Elazığ’a 21 bin 303 konut, bin 100 iş yeri ve 3 bin 575 köy evi olmak üzere depreme dayanıklı 25 bin 978 konut ve iş yeri inşa edildi. Elazığ depreminden etkilenen Malatya’da da 4 bin 426 konut, 204 iş yeri ve bin 855 köy evi olmak üzere toplam 6 bin 485 konut ve iş yeri hak sahiplerine teslim edildi.

Elazığ’da depremde enkazdan çıkarılan Çelik ailesi TOKİ konutlarında güvenle yaşıyor

“Elazığ’ın Kara Murat’ı olmaktan hep gurur duydum”

Sivrice depreminin ardından Elazığ ve Malatya’da 32 bin 463 konut ve iş yerinin inşa edildiğini belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Elazığlılar beni ‘Kara Murat’ olarak çağırırlar. Elazığ’ın Kara Murat’ı olmaktan hep gurur duydum. Depremin ardından biz Elazığlı kardeşlerimizle el ele verdik, acımızı, ekmeğimizi paylaştık. Öyle bir dayanışma içindeydik ki hep birlikte şehrimizi ayağa kaldırdık. Asrın felaketinden Elazığ az hasarla çıktıysa 24 Ocak’taki deprem sonrası yapılanlar sayesinde. Elazığ ve Malatya’da 32 bin 463 konut yaptık. Bugün vatandaşlarımız huzur içinde oturuyorlar” dedi.

“Elimizi deprem bölgemizin üstünden çekmeyeceğiz”

Asrın felaketinin ardından da aynı dayanışma ruhuyla çalıştıklarına dikkat çeken Bakan Kurum, “İnşallah burada olduğu gibi asrın felaketini yaşayan şehirlerimizde de yuvalarına kavuşmayan tek bir vatandaşımızı bırakmayacağız, elimizi deprem bölgemizin üstünden bir an olsun çekmeyeceğiz. Böyle güçlü devletimiz, böyle aziz milletimiz oldukça bizim altından kalkamayacağımız hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.

Elazığ’da depremde enkazdan çıkarılan Çelik ailesi TOKİ konutlarında güvenle yaşıyor

TOKİ konutları asrın felaketinde hasar görmedi

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Elazığ ve Malatya’da inşa edilen afet konutları, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde hasar almadı. Elazığ depreminde 112 görevlisiyle konuşması sonrası çocukları ve komşularıyla birlikte enkazdan çıkarılan Azize Çelik de Kahramanmaraş depremlerini TOKİ’nin Elazığ’da inşa ettiği evinde yaşadı. Azize Çelik, depremin ardından aynı gece güvenle TOKİ konutlarına geri döndüklerini belirterek, “TOKİ’nin evleri sağlam. Oğlum da çalıştığı için biliyorum sağlam olduğunu. Hani demirini falan çok atıyorlar. Ama Kahramanmaraş depreminde yine enkaz korkusu yaşadık, aşağı indik. Önce ’Yukarı çıkmam, yine yıkılır, altında kalırız’ dedim. Oğlum güç verdi. ‘Anne çabuk yukarı çık. Bizim evde bir şey yok’ dedi. Oğlumun sayesinde tekrar yukarı çıktık. Evimizde çizik bile yoktu. Bir kez daha gördük ki TOKİ’nin evleri sağlam” şeklinde konuştu.

Elazığ’da depremde enkazdan çıkarılan Çelik ailesi TOKİ konutlarında güvenle yaşıyor

“Bakanımıza söz verdim, sağlam evler yapacağım”

Enkazdan çıkarılan ailenin büyük oğlu Muhammed Faruk Çelik ise, üniversiteyi bitirerek TOKİ’de göreve başladı. İnşaat mühendisi olan Çelik, asrın felaketinin ardından başlatılan konutların inşasında görev yapıyor. Muhammed Faruk Çelik, “Enkazdan çıkıp TOKİ’de çalışmak, depremzede insanlara ev yapmak farklı bir duygu. Bakanımıza sağlam konutlar yapacağım diyerek söz verdim. Bir daha insanlar benim gibi enkazda kalmasın diye sağlam ve güvenilir evler yapmaya çalışıyorum. Elazığ depreminde enkazdan çıkmak benim birinci şansımdı. İkinci şansımın ise Kahramanmaraş depremlerinde bir TOKİ dairesinde oturmak olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Kaan Taşkın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."