GÜNDEM - 12 Eylül 2025 Cuma 09:37

Şap hastalığı ile mücadelede üretilen aşılar hem Türkiye’ye hem de komşu ülkelere deva oluyor

A
A
A
Şap hastalığı ile mücadelede üretilen aşılar hem Türkiye’ye hem de komşu ülkelere deva oluyor

Şap Enstitüsü, SAT-1 tipi şap hastalığına karşı 15 milyon doz aşıyı sahaya sürdü, Türkiye ithalata ihtiyaç duymadan kendi aşısını üretiyor ve ihraç ediyor.



Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Şap Enstitüsü, Afrika menşeli olan SAT-1 tipi şap hastalığına karşı aşı üretimini sürdürüyor. Türkiye’nin birçok ilinde hayvan pazarlarının kapanmasına yol açan salgın, üretilen aşıların yaygın kullanımıyla kontrol altına alınmaya başladı. Aşılama oranının yüzde 85-90 seviyelerine çıkmasının ardından hayvan pazarları yeniden açıldı. Şap Enstitüsü Müdürü Ertan Ağtürk, salgın tipleri, aşı üretimi, ihracat çalışmaları ve çiftçilere yönelik uyarılar hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu.



"31,5 milyon civarında aşı üretimimiz var"


SAT-1 salgını üzerine aşının üretip sahaya sürüldüğünü belirten Ertan Ağtürk, "Aşılama yapıldıkça mihrak sayımız düşmeye başlıyor. Şu ana kadar 13 milyon 763 bin civarında SAT-1 içeren aşı ürettik. Ocak ayından itibaren 31,5 milyon civarında bir aşı üretimimiz var. Bunun SAT-1 içeren kısmı 13 milyon 763 bin. Bugün de bir dolum yapıyoruz. Bununla birlikte 15 milyon aşı üretmiş olacağız. Ürettiğimiz aşının hemen hemen hepsi sahaya gitti. Sahada arkadaşlarımız tarafından yüzde 85-90’ının uygulanmış olduğunu biliyoruz. Mihraklarda çok büyük oranda düşme oldu" ifadelerini kullandı.



"Şap sınırları aşan bir hastalık"


SAT-1’in Afrika menşeli bir virüs olduğunu söyleyen Müdür Ağtürk, "Şap sınırları aşan bir hastalık. Virüs 50-60 kilometre rüzgarla gelebilir. Herhangi bir materyalle, kamyonla, yemle vesaire gelebilir. Hemen tohum virüsümüzü elde ettik. Enstitü olarak çalışma tohum virüsümüzü hazırladık, aşımızı ürettik, sahaya sürdük" diye konuştu.



"Tohum virüsü elde edip virüs kültür laboratuvarımıza getiriyoruz"


Virüs bankasının bulunduğunu hatırlatan Ağtürk, aşı üretim sürecini şu şekilde anlattı:


"Önce sahadan virüs geliyor. İzole ediyoruz virüsümüzü. İzole ettiğimiz virüsle önce bir tohum virüsü hazırlıyoruz. Tohum virüsü elde edip virüs kültür laboratuvarımıza getiriyoruz. Orada kültür yaparak inaktif bir aşı elde ediyoruz. İnaktif aşıda canlı virüs bulunmuyor. Güvenli bir aşı elde ediyoruz. İnaktif aşı elde ettiğimiz aşı ikinci inaktivasyon için bulunduğumuz laboratuvarımıza geliyor. İkinci inaktivasyon yapıldıktan sonra konsantre ediyoruz, saflaştırma yapıyoruz ve pegilasyon yapıyoruz. Saflaştırma, bu aşıyı 3 tondan 200 litreye kadar düşüyor. Saklama tanklarımız var. Onunla artı 4 derecede saklıyoruz. PEG’leme dediğimiz olayda ise sahada hayvanlara aşı uygulandığı anafilaktik şok meydana geliyor. Bunu en aza indirgemek için arkadaşlarımız geçmişte bir çalışma yapmışlar. Bu çalışma neticesinde de anafilaktik şoku hemen hemen 100 binde 7’lere kadar indirerek çok büyük bir başarı elde etmişler. Sahaya 6 aylık süreçlerde aşımız yapılıyor. İnaktif aşı olması koruma düzeyini 7-8 aya kadar koruyor ama Bakanlığımızın yapmış olduğu kampanya ilkbahar ve sonbahar kampanyası ile çiftçilerimize üretip aşımızı yolluyoruz."



Geçen sene 54 milyon aşı üretildi


Müdür Ağtürk, ihtiyaca göre üretim kapasitenin değiştiğini ve geçen sene 54 milyon civarında aşı üretilirken bu sene 31 milyon 417 bin doz aşı üretildiğini dile getirdi. Ağtürk, geçen yıl tek bir virüse karşı geliştirilen monovalan aşıdan 250 milyon doz üretildiğini, ancak çoklu virüslere karşı geliştirilen pentavalan, trivalan ve tetravalan aşılarda bu sayının düştüğünü ifade etti.



"Aşıyı ithal etsek bunları yapamayız, sahaya bu kadar çabuk müdahale edemeyiz"


Gün içerisinde 1 milyon 300 bin doz aşının daha sahaya sevk edileceğini aktaran Ertan Ağtürk, "Toplamda 15 milyon doz SAT-1 içeren aşı üretmiş olacağız. Geçen sene 10 milyon 815 bin doz Azerbaycan’a ihracat yaptık. 5 yıldır Azerbaycan’a çeşitli ihracaatlarımız oldu. Bakanımızın talimatıyla Gürcistan’a da ihracatımız olacak. Aşı ithal ettiğimiz bir durum yok. İthal etseniz de bizim kadar faydalı olabileceğine inanmıyorum. Sahadan bize numunelerimiz geliyor. Biz o numuneleri alıp az önce bahsettiğim gibi izole edip aşı üretiyoruz. O izole ettiğimiz virüsle mevcut aşımızın onu koruyup korumadığına bakıyoruz. Burada sekans ve ‘r’ değeri dediğimiz olaylar var. Arkadaşlarımız bakıyorlar. Aşımızın koruma değeri var. Eğer koruma değeri belli bir değerin altına düştüyse demek ki virüste herhangi bir değişim var. Bu değişimle alakalı yeni bir suşla ilgili aşı üretip sahaya sürüyoruz. İthal etsek bunları yapamayız, sahaya bu kadar çabuk müdahale edemeyiz. Daha kötü pozisyonlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ondan dolayı enstitümüz çok önemli işler yapmakta ve yapmaya devam edecektir" dedi.



Şapa aşısız tedavi yok


Sosyal medya gibi mecralarda yanlış bilgilerin dolaştığını, aşı yapılınca hayvanların hasta olabileceği gibi bilgilerin yayıldığını belirten Müdür Ağtürk, şapla mücadelenin tek çaresinin aşı olduğunu vurguladı. Aynı zamanda, şapın viral bir hastalık olduğunu, herhangi bir ilaç veya antibiyotiğin etki etmeyeceğini dile getiren Ağtürk, hayvanın sekonder enfeksiyona yakalanmaması için yara ve oluşan lezyonların yönetiminde antiseptikler ve destek tedavilerin kullanılabildiğini ifade etti. Öte yandan Ağtürk, aşı dışında yapılan işlemlerin şapı tedavi etme şansı olmadığını açıkladı.



"Çiftçimizin de uyması gereken tedbirler var"


Şapla mücadele edilmesi için kesinlikle aşı yaptırılması zorunda olduğunu vurgulayan Ertan Ağtürk, "Bakanlık bununla ilgili tedbirleri alıyor ama bir ayağı da çiftçimiz. Çiftçimizin de uyması gereken tedbirler var. Herhangi bir hayvan aldığında, direkt mevcut bulunan hayvanların içine bırakmaması gerekiyor. İzole bir yer yapmalı. Hayvanı orada 15-21 gün gibi bir karantina sürecinde tutacak. Eğer hastalanmıyorsa sürüsünün içine katacak. Hastalık girdiğinde de hasta olan hayvanı sürüyle ayırması gerekiyor. Aşılamasına da azami şekilde dikkat etmesi lazım. Yoksa bir ayağı eksik kalıyor bu işin. En önemlisi hasta olduğunda bize numune göndertilmesi, saklanmaması. Belki ticari kaygılar olup saklayanlar olabilir. Saklarsanız daha büyük dertler, daha büyük salgınlarla karşılaşabilirler. Herhangi bir salgından şüphelendikleri bir vaka olduğunda bölge enstitülerimiz var ama şapla ilgili tek enstitü biziz. Direkt bize yollamalarını, eğer şapla ilgili bir şey çıkarsa en kısa sürede tedbir almalarını sağlamalarını istiyoruz" ifadelerini kullandı.



Nitelikli insan ayağı


Şu anda sadece şapla ilgili üretim yapıldığını ve enstitüde çok iyi yetişmiş elemanların olduğuna değinen Müdür Ağtürk, aşı üretim kapasitesinin çok iyi bir seviyede olduğunu dile getirdi. Öte yandan Ağtürk, uzmanların kolay yetişmediğini ve bir elemanın yetişmesinin yaklaşık 3-5 yıl aldığının altını çizdi. Aynı zamanda Ertan Ağtürk, COVID-19 aşı üretiminde de enstitünün ve personelin çok katkısı olduğunu dile getirdi.



Şap hastalığı ile mücadelede üretilen aşılar hem Türkiye’ye hem de komşu ülkelere deva oluyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Tarımın Devleri Kayseri’de buluştu Anadolu Ürün Piyasası Aracı Kurumu (Anadolu ÜPAK), stratejik yönetim kurulu toplantısını gerçekleştirmek üzere bölge ekonomisinin kalbi Kayseri’de bir araya geldi. Toplantı; Kayseri Ticaret Borsası (KTB) Başkanı ve Anadolu ÜPAK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Bağlamış’ın ev sahipliğinde, tarım ticaretinin lider isimlerini buluşturdu. Anadolu ÜPAK Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Toplu başkanlığında toplanan heyet, tarımsal ticaretin dijitalleşmesi ve üreticinin küresel pazardaki rekabet gücü üzerine kritik kararlar aldı. Toplantıda, lisanslı depoculuktan ürün ihtisas borsacılığına kadar tarım piyasasının geleceğini ilgilendiren pek çok stratejik konu masaya yatırıldı. Borsa başkanları, Anadolu çiftçisinin alın terinin modern piyasa şartlarında değer kazanması ve ticaretin şeffaf bir zeminde büyümesi için atılacak adımları detaylandırdı. Karşılıklı istişarelerle geçen oturumda, Anadolu ÜPAK’ın aracı kurum olarak piyasalardaki etkinliğinin artırılması ve borsalar arası koordinasyonun güçlendirilmesi hedeflendi. Ev sahibi KTB Başkanı Recep Bağlamış, bölgenin tarımsal potansiyelini ulusal ve uluslararası düzeye taşıma kararlılığında olduklarını belirterek, Anadolu’nun bu büyük birlikteliğinin tarım piyasalarına güven verdiğini ifade etti. Genel Müdür Yavuz İnce’nin operasyonel süreçlere dair sunumunun ardından, heyet önümüzdeki dönemin yol haritası üzerinde tam mutabakat sağladı. Kayseri’den verilen bu güçlü birlik mesajı, tarım ticaretinde Anadolu’nun söz sahibi olma iddiasını bir kez daha tescilledi. Kayseri Ticaret Borsası’ndaki zirveye; Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz, Aksaray Ticaret Borsası Başkanı Hamit Özkök, Sivas Ticaret Borsası Başkanı Hayrullah Karakaya, Yozgat Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erkekli, Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, Anadolu ÜPAK Genel Müdürü Yavuz İnce katıldı.
Bitlis Bitlis Eren Üniversitesi, 201 üniversite arasında ilk 10’da yer aldı Bitlis Eren Üniversitesi, YÖK tarafından yayımlanan 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre 201 üniversite arasından ilk 10’da yer aldı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, 67 farklı gösterge doğrultusunda Türkiye’deki 201 üniversiteye ait analizleri içeren "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Yükseköğretim ekosisteminin en kapsamlı analiz belgelerinden biri olan rapor, eğitim ve öğretim, araştırma-geliştirme, proje ve yayın, uluslararasılaşma, sürdürülebilirlik ve topluma hizmet ve sosyal sorumluluk olmak üzere 5 ana kategori altında toplam 67 göstergeye dayanmaktadır. Rapor kapsamında Bitlis Eren Üniversitesi, akademik başarılarına bir yenisini daha ekleyerek, Türkiye genelinde değerlendirilen 201 üniversite arasında, TR Dizin tarafından taranan dergilerde öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı göstergesinde 9. sırada yer alarak ilk 10 üniversite arasına girdi. Bu başarı, Bitlis Eren Üniversitesi’nin akademik alanda gösterdiği istikrarlı yükselişi ve bilimsel üretkenliğini ortaya koyuyor. Üniversite öğretim üyeleri, bilimsel çalışmalarını ulusal ve uluslararası saygın dergilerde yayımlayarak hem akademik görünürlüğü hem de bilimsel etki gücünü artırıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, elde edilen başarının üniversitenin akademik vizyonunun ve kalite odaklı yönetim anlayışının bir sonucu olduğunu belirterek, "YÖK tarafından yayımlanan 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda üniversitemizin, TR Dizin kapsamındaki yayın performansında Türkiye genelinde ilk 10 üniversite arasında yer alması bizler için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu başarı, akademik kadromuzun özverili çalışmaları ve bilimsel üretime verdiğimiz önemin somut bir göstergesidir. Bitlis Eren Üniversitesi olarak nitelikli araştırma, yayın ve topluma katkı odaklı çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" dedi. Bitlis Eren Üniversitesi, önümüzdeki dönemde de araştırma, yayın ve proje faaliyetlerini güçlendirerek ulusal ve uluslararası düzeyde akademik başarısını artırmayı hedefliyor.