POLİTİKA - 16 Haziran 2025 Pazartesi 14:06

TBMM Başkanı Kurtulmuş ve Başkanlık Divanı üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti

A
A
A
TBMM Başkanı Kurtulmuş ve Başkanlık Divanı üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti

Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş ve 28. Dönem 2. Devre Başkanlık Divanı üyeleri Anıtkabir’i ziyaret etti.


TBMM Genel Kurulu’nda 2. Devre için Meclis Başkanı seçilen Numan Kurtulmuş ve Meclis Başkanvekilleri Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Bekir Bozdağ, CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan Anıtkabir’i ziyaret etti. Meclis Başkanvekili seçilen DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ziyarette yer almadı. Meclis Başkanı Kurtulmuş, Başkanvekilleri ve diğer Başkanlık Divanı üyeleri Aslanlı Yoldan yürüyerek mozoleye geldi.


Kurtulmuş’un, "TBMM Başkanı" yazılı çelengi Atatürk’ün mozolesine bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Mozoleye çıkan merdivenlerde hatıra fotoğrafı çektiren Kurtulmuş ve 28. Dönem 2. Devre Başkanlık Divanı üyeleri, buradan Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti. Ardından Misak-ı Milli Kulesi’ndeki Anıtkabir Özel Defteri’ne yazı yazan Kurtulmuş, "Aziz Atatürk, milletimizin iradesini temsil eden Gazi Meclisimiz 28’nci Dönem’in ikinci devresine girerken TBMM Başkanı olarak Başkanlık Divanı’nın değerli üyeleriyle birlikte görevimizi emanet bilinciyle ve halkımızın bizden beklediği yüksek hassasiyet şuuruyla yürütme kararlılığımızı teyit ederiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk Başkanı ve İstiklal Mücadelemizin Başkomutanını ziyarete, milletimizin ortak iradesini temsilen saygı ve sorumluluk duygusuyla bir kez daha gelmenin onurunu yaşıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, farklı düşüncelerin bir araya geldiği, milletimizin çoğulcu yapısının yansıdığı en yüksek ve meşru zeminidir. Bu çatı altında demokrasimizi daha ileriye taşıyacak, toplumsal huzur ve iç barışımızı pekiştirecek, hukukun üstünlüğünü kökleştirecek siyaset dili ve pratiğini inşa edeceğiz. İçinde bulunduğumuz dönem siyaset kurumunun her zamankinden daha fazla müzakereyi, kapsayıcılığı ve ortak aklı öncelemesi gereken bir zamandır. Bu anlayışla terörden aranmış, tam anlamıyla bağımsız, birlik ve kardeşlik içinde yaşayan bir Türkiye’yi inşa etmenin çabası içindeyiz. Şiddetin her türünün demokrasiyi, kalkınmayı ve insan haklarını tehdit ettiği bir bilinciyle, Meclis çatısı altında oluşturulacak müşterek iradenin kalıcı çözümler üretmesini temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı.


"Milletimizin ortak talebi olan yeni ve sivil Anayasa yapmak Meclisimizin tarihi görevidir"


Yazısında Yasama kalitesini yükseltecek ve milletin temsil kudretini pekiştirecek yeni bir iç tüzük çalışması için, siyasal partilerle uyumlu ve verimli bir mesai içinde olmayı hedeflediklerini kaydeden Kurtulmuş, "Sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye’nin yüzyılı olmasını hedeflediğimiz, Cumhuriyetimizin ikinci asrında, milletimizin ortak talebi olan yeni ve sivil anayasa ile Türkiye’yi daha demokratik ve adil bir yapıya kavuşturmak, Meclisimizin tarihi görevidir. Bu hedefi partiler üstü bir sorumlulukla ve toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla gerçekleştirmek irademiz bakidir. Adaletin, birliğin, vicdanın, refahın, haysiyetin ve hürriyetin hakim olduğu bir Türkiye ideali, aziz milletimizin ortak ufkudur. Ülkemizi, bölgesinde ve dünyada barışın, vicdanın ve insanlığın öncüsü yapmak için durmaksızın çalışacağız. Milletimizin emanetini hakkıyla taşıyacağımıza ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğuna dair kararlılığımızı bir kere daha yineliyor, aziz hatıramızı, saygı ve şükranla anıyoruz. Yüce Meclis’in bizlere yeniden tebliğ ettiği bu kutlu görevin ağırlığının anlamını biliyor ve emaneti hakkıyla taşıma sözümüzü yineliyoruz. TBMM’nin şerefli kürsüsünden yükselecek her sözde halkımızın sesi, atılacak her adımda milletimizin iradesi ve geleceği olacaktır. Ruhunuz şad olsun" ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."