POLİTİKA - 12 Haziran 2024 Çarşamba 23:16

TSK personel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi kabul edildi

A
A
A
TSK personel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi kabul edildi

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

 

TSK personel kanunu değişikliğini de içerek kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen maddelere göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince talep edilen mal ve hizmet sunum bedelleri, Harita Genel Müdürlüğünce kullanılmak üzere, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılacak. Özel bütçeli idareler ile diğer kamu idarelerince talep edilen mal ve hizmet sunum bedelleri, Harita Genel Müdürlüğünün muhasebe hizmetlerini yürüten muhasebe biriminin tahsilat hesabına yatırılacak.

Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile general ve amiraller hakkında ilgili hükümler kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin belirlenmesinde, ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınacak.

TSK personelinin kimlik, görev veya faaliyetlerinin, Milli Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar hariç radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaklanıyor.

Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan değişikle, kişilerin özel hayatının korunmasını isteme hakkı kapsamında hukuki güvenlik ve öngörülebilirliğini sağlamak amacıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde 24 saat içinde hakim onayına sunulması şartıyla askeri birlik komutanı, askeri kurum amiri, hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri üzerine tehlikenin veya suçun işlenmesinin önlenmesi amacıyla önleme araması yapılabilecek.

Eğitimde başarı gösteren hukuk sınıfı subayların, sadece hukuk hizmetleri kadrolarına değil, Milli Savunma Bakanlığınca ihtiyaç duyulan tüm hukuk sınıfı subay kadrolarına atanabilmesine ilişkin düzenleme yapılıyor.

TSK’dan mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan veya ilişiği kesilen subay ve astsubaylar, "TSK’da görev yapamaz" şeklinde sağlık raporu alanlarla vazife malulü olarak TSK’dan ayrılanlar hariç, her yıl kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen; askeri öğrenci, subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının iki katını ödemeleri, ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun ilgili hükmünde düzenlenen "disiplinsizliği alışkanlık haline getirme" fiilini işleyerek çıkarılanlar için belirlenen masrafların 4 katını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanuni faiziyle birlikte tazminat olarak ödeyecek.

Askeralma Kanunu ile statüler arasına "yedek astsubay" statüsü eklendi. Hükümle, astsubay adaylarına temel eğitim süresince ödenecek harçlık tutarı, uzman onbaşı maaşı yerine en alt astsubay rütbesi olan astsubay astçavuş maaşı olarak belirlendi.

Yeniden pilot subay nasbedilenlerden yükümlülük süresini tamamlayarak ayrılanlara bilfiil icra ettikleri uçuş karşılığı toptan ödeme ve ilave tazminatları verilebilecek, muvazzaf pilot subay olarak göreve devam etmek isteyenlerin uçuş tazminatı hak edişi konusunda emsalleriyle benzer hükümlere tabi tutulacak. Pilotlar için belirlenen yükümlülük süresini tamamlayarak TSK’dan ayrılanlara, mahsup uygulaması da dahil bu hüküm çerçevesinde tabi oldukları son hizmet yılının başlangıcıyla ayrıldıkları tarih arasındaki dönemde 80 saate kadar uçulan süreler için toptan ödeme, toplamda 120 saati geçmemek üzere 80 saatin üzerinde uçulan süreler bakımından ise her uçuş saati için uçuş tazminatının yüzde 14’ü oranında ayrıca ilave tazminat ödenecek. Astsubay ve subayların ek göstergelerine ilişkin düzenleme yapılıyor.

Ahmet Umur Öztürk

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.