SAĞLIK - 02 Ağustos 2024 Cuma 10:31

Üroloji uzmanı uyardı: ”Prostat kanseri genellikle belirti vermeden ilerliyor”

A
A
A
Üroloji uzmanı uyardı: ”Prostat kanseri genellikle belirti vermeden ilerliyor”

Erkeklerde sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserinin genellikle belirti vermeden ilerlediğine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Dr. İrfan Şafak Barlas bu sebeple idrar yapmada herhangi bir şikâyeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra yılda bir kez ürolojik kontrole gitmelerini öneriyor.


Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. İrfan Şafak Barlas erkeklerde özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalıklarının hem yaşam kalitesini bozduğuna hem de bazı durumlarda yaşam süresini kısalttığına dikkat çekti. Barlas, erkeklerde sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserinin belirli vermeden ilerlediğini ifade ederek, idrar yapmada herhangi bir şikayeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra belirli aralıklarla kontrole gitmelerini kaydetti.


50 yaş üzeri her iki erkekten birinde görülebiliyor


Erkeklerde 40 yaşından sonra prostat yapısında değişiklikler görüldüğünü belirten Dr. Barlas, “Bu değişikliklerle birlikte prostat dokusundaki büyümenin artması sonucu özellikle 50 yaş üstü erkeklerde bazı şikayetler oluşur. Bunların başında da idrar yapmada yaşanan güçlükler gelir” dedi.


Prostatın yapısındaki değişiklikleri önceden tespit etmenin zor olduğunu vurgulayan Dr. Barlas, araştırmalara göre, 50 yaş üzerindeki erkeklerde sık görülen prostat hastalıklarının, bu yaş gurubundaki her iki erkekten birinde görülebileceğine dikkat çekti.


Yaşın ilerlemesiyle birlikte bu hastalıkların görülme oranının da arttığını belirten Dr. Barlas, “Yıllık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Çünkü yılık kontrollerde sorunun erken teşhis edileme oranı yüksek. Erken teşhis ise tedavi başarısını arttıran en önemli etkenlerin başında geliyor” diye konuştu.


“Böbreklere bile zarar verebilir”


Prostattaki büyüme başladıktan sonra bu büyümeye bağlı olarak idrar yolundaki baskının azalmayacağını, kendiliğinden ortadan kalkmayacağını ve dolayısıyla şikayetlerin devam edeceğini vurgulayan Dr. Barlas, hastaları şöyle uyardı:


“Prostatın büyümesi, idrar yolunda şikayetlerin oluşmasına yol açar. Ancak bu şikayetlerle birlikte idrar yolunda oluşan yeni sorunlar ya da enfeksiyonlar, şikayetlerin daha da alevlenmesine neden olur.”


İdrar akış hızının azalmasının sonucunda uzun dönemde idrar torbası (mesane) fonksiyonlarının bozulabileceğine dikkat çeken Dr. Barlas, idrar şikayetlerinin tedaviye dirençli hale gelip böbreklere de zarar verebileceğini ve bu sebeple bu şikayetleri olan hastaların doktora başvurması gerektiğini vurguladı.


“Doktora danışmadan alınan ilaçlar birçok organa ya da sisteme zarar verebilir”


Bu hastalarda ilaç tedavisiyle şikayetleri azaltılarak bir süre böbrek ve mesane gibi organların zarar görmesinin engellenebileceğine değinen Dr. Barlas “Zaman içerisinde başlanan tedavinin yetersiz kalabileceği de unutulmamalı ve doktor kontrollerine devam edilmelidir. İlaç tedavisinin yetersiz kalması ya da istenmeyen etkilerin ortaya çıkması halinde ilaç değişikliği ya da ameliyat gündeme gelebilir” şeklinde konuştu.


Günümüzde prostat büyümesinin açık ameliyata gerek kalmadan, daha hızlı iyileşme sağlayan ve kesi yapmaya gerek kalmadan kapalı (endoskopik) yöntemle tedavi edilebileceğine dikkat çeken Dr. Barlas “Özellikle lazer ile prostat tedavisi yöntemi Avrupa (EAU) ve Amerika (AUA) üroloji derneklerinin kılavuzlarında lazer ile prostat tedavisi standart tedaviler içerisinde önerilmektedir. Etkinliği ve güvenilirliği kanıtlamış bu ilaç ve cerrahi tedavilerin dışında doktor gözetiminde olmaksızın tedavi amacıyla kullanılan besin ve maddeler, kalp-damar sistemi başta olmak üzere birçok organa ya da sisteme ciddi zarar verebilir” ifadelerini kullandı.


“40 yaşından sonra yıllık kontrol öneriliyor”


Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanserlerden olduğuna ve özellikle gelişmiş ülkelerde daha çok tanı konulduğu için görülme sıklığının çok arttığına dikkat çeken Dr. Barlas prostat kanseriyle mücadelede en önemli basamağın tarama testleri olduğunu söyledi.


Hastaların prostat kanseri açısından incelenmesi için herhangi bir semptoma gerek olmadığının altını çizen Dr. Barlas şunları ifade etti:


“Prostat kanseri sıklıkla semptom vermeksizin ilerler. Bu sebeple herhangi bir idrar şikâyeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra mutlaka yıllık üroloji kontrolüne gitmesi gerekir. Prostat kanseri taramasında öncelikle hastanın başta PSA (prostat spesifik antijen) olmak üzere kan ve idrar sonuçları ile üroloji doktoru tarafından muayenesi yapılmalıdır. Prostat kanserinin erken aşamada yakalanması hastanın yaşam kalitesi ve yaşam süresi için çok önemlidir. Erken aşamada tespit edilen prostat bezinde sınırlı bir kanserin başarılı müdahaleyle yaşam konforunu büyük ölçüde muhafaza ederek tamamen çıkarılması mümkündür.”


“Robotik cerrahiyle ağrı ve komplikasyonlar azaldı”


Son yıllarda yaygınlaşan robotik cerrahinin prostat ameliyatlarını daha olumlu hale getirdiğine değinen Dr. Barlas robotik operasyonlarda ciltte açılan küçük deliklere yerleştirilen aparatlarla prostata ulaşıldığı için ameliyat sonrası olan ağrı, komplikasyon ve hastanede kalış süresinin çok kısaldığını belirtti.


Robotik cerrahi ile prostat dokusunun daha güvenli çıkarıldığına dikkat çeken Dr. Barlas “Robotik cerrahideki aparatların birinde kamera vardır. Cerrah, bu kamera yardımıyla ameliyat alanını çok büyüterek görüntüleyebilir. Bu özellikler, cerrahın prostat dokusunun daha güvenli çıkarmasına ve prostata yakın olan yapıların daha iyi korumasına imkan sağlar” açıklamasında bulundu.


Dr. Barlas, prostat kanseri prostat bezinde sınırlı olan hastalarda çok başarılı onkolojik kontrol sağlandığını ve ameliyat sonrası hastanın hayat konforunu kısıtlayan en önemli ve sık komplikasyonlarından birisi olan idrar kaçırmanın önüne geçilebildiğini dile getirdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Sedef kakma sanatı kadın hüneriyle buluştu Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdülhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın ilgi gösterdiği köklü bir süsleme sanatı olan sedef kakma sanatına kadın eli değdi. Türkiye’de sayılı kişilerin icra ettiği ve padişah mesleği olarak bilinen sedef kakma sanatının gelecek kuşaklara aktarılması için Şahinbey Belediyesi tarafından açılan kursa kadınlar büyük ilgi gösteriyor. Osmanlı döneminde bazı padişahların uğraş vermesi nedeniyle "padişahların sanatı" olarak bilinen sedef kakma sanatı, Gaziantep’te Şahinbey Belediyesi tarafından ev kadınlarına öğretiliyor. Unutulmaya yüz tutmuş sedef kakma sanatını günümüze taşıyan Şahinbey Belediyesi’nin Hasan Celal Güzel Gençlik Merkezi’nde açtığı kursa katılan kadınlar, usta öğretici eşliğinde tarihin derinliklerinden gelen, gösterilen ilgi nedeniyle Selçuklu ve Osmanlı Devleti döneminde zirveye ulaşan sedef kakma sanatını öğreniyor. Sedefkarlık olarak nitelendirilen sedef kakma sanatı kapsamında kadın kursiyerler, kılıç, kama, sandık, ayna ve rahle gibi birçok ürüne sedef işliyor. Genelde erkeklerin yaptığı sedef kakma sanatı kursuna katılan kadınların ürettiği ürünler, göz kamaştırıyor. Kadınların ürettiği eşyalar, çeşitli hediyelik eşya galerilerinde satışa sunuluyor. Usta öğreticiler tarafından verilen eğitimlerde midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sert ve beyaz maddeyi işçilikle ortaya çıkaran kadınlar, daha sonra ceviz ağacından yaptıkları ürünlere işledikleri malzemeyle sedef kakma sanatını ortaya koyuyor. Eğitimlerle birer sedef kakma ustası ev kadınları hem geleneksel sanatın yaşamasına hem de aile bütçesine katkı sağlıyor. Bugüne kadar eğitimleri başarıyla tamamlayan 300 kadına ustalık belgesi verildi. Kursta hünerli elleriyle birbirinden güzel işlemeler yapan ev kadınlarına genç kızlarda destek veriyor. Türkiye’de yok olmaya yüz tutmuş el sanatları arasında yer alan ve kurslarda yetiştirilen kadın ustalar aracılığıyla sedef kakma sanatını ayakta tutmaya çalışan Şahinbey Belediyesi’ne desteklerinden dolayı kadınlar teşekkür ediyor. Zahmetli ve büyük emeklerle tamamlanan birbirinden güzel ürünleri kursiyerler, hem sevdiklerine ve çevrelerine hediye edebiliyor hem de sosyal medya üzerinden de satarak aile ekonomilerine katkı sunabiliyor. Sedef kakma ustası Mustafa Kaya, Şahinbey Belediyesi tarafından açılan sedef kakma kursunda verdikleri eğitimlerle kadınların hem meslek öğrendiğini hem de gelir elde ettiğini belirtti. Kaya, kadınlara yönelik sedef kakma kursuna katılan kursiyerlerin doğrama makinelerinde de ahşaba şekil verdiğini, daha sonra ahşap parçalarına çekiç, tel yardımıyla çeşitli figürler çizdiğini, ahşaplara küçük deniz kabuğu parçaları yerleştirerek çeyiz sandığı, el aynası ve hediye sandığı gibi farklı ürünler ortaya çıkardıklarını söyledi. Genelde erkeklerin yaptığı sedef kakma sanatı kursuna katılan kadınların sanatın inceliklerini kısa süre içinde öğrendiklerini belirten Kaya, "Sedef kakma kursu Gaziantep’te sadece Şahinbey Belediyemiz tarafından kadınlara öğretiliyor. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na bu imkanı sağladığı için teşekkür ediyoruz. Çünkü bize gerekli bütün desteği sağlıyor. Kadın kursiyerlerimize elimizden geldiği kadar mesleğimizi öğretmeye çalışıyoruz. Çünkü bizim mesleğimiz Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan bizlere aktarılmış. Bütün çabamız sedef kakma sanatımız ölmesin istiyoruz. Sedef kakma UNESCO tarafından korumaya alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu konuda büyük bir destek veriyor. Mesleğimiz ölmesin diye gerek belediyemiz ve gerek bakanlığımız her türlü desteğini veriyor. Biz de bu konuda elimizden geleni ve üzerimize düşen görev neyse onu yapmaya çalışıyoruz. İnşallah öğrencilerimizle bu mesleği daha da ilerleye götüreceğiz" dedi. Sedef kakma mesleğini öğrendiği için çok mutlu olduğunu belirten kursiyer kadınlardan Elif Çap ise, "Yaklaşık 4-5 aydır bu kursa geliyorum. Zor bir el sanatı olmasına rağmen Mustafa hocamızın sayesinde bir şeyler yapmaya başladım. Sedef kakma sanatını severek yapıyorum. Böyle bir el sanatını öğrendiğim için de çok mutluyum. İleride kendimi biraz daha geliştirdiğim zaman kendi iş yerimi açıp, bayanlarla birlikte çalışmak istiyorum. Kendi çocuklarıma takı sandıkları, el aynaları ve saat yaptım. Bu ürünleri kendi evimde de kullanıyorum. Arkadaşlarıma hediyelik ürünler yaptım. Arkadaşlarım verdiğim hediyeleri çok beğenerek aldılar ve çok memnun oldular. Böyle bir el sanatıyla uğraştığım için beni tebrik ediyorlar. Çok güzel bir duygu. Üretmek, bir şeyler öğrenmek ve bunu da böyle bir tesiste yapmak çok güzel" şeklinde konuştu. 4 yıldır annesiyle birlikte sedef kakma kursuna katıldığını belirten İrem Çap da, "Sedef kakma kursuna uzun zamandır katıldım. Mustafa hocamız sayesinde bu mesleği öğrendik. Kursta kendimize ürün çıkartıyoruz, yeri geldiğinde satış yapıyoruz. İleride aldığımız belgelerle iş yeri açıp anne-kız güzel bir iş yeri açıp orada da satış yapmayı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Sedef kakmanın ismini ilk duyduğunda merak ettiğini ve kursa geldikten sonra büyük bir keyif aldığını söyleyen Ceren Tosun ise, "Yaklaşık 2-3 aydır bu kursa geliyorum. Mustafa hocam sayesinde çok yol kat ettim, çok şey öğrendim. Önce bu kursa başlamaya niyetim yoktu ama el sanatları ilgimi çekti. Ben de o yüzden kursa yazılmaya karar verdim ve çok güzel şeyler öğrendim. Hayalim güzel şeyler yapıp bu işi çok güzel bir şekilde kendi iş yerimi açmayı ve çok güzel ürünler yapmayı düşünüyorum. Çünkü bu sanat tarihi bir sanat olduğu için kimse emek vermiyor, kimse kolay kolay yapmıyor. O yüzden ben de bu kursa kayıt oldum" diye konuştu.
Ankara Türkiye’de düşen İHA’lar alarm veriyor: Güvenlik Uzmanından vatandaşlara kritik uyarılar Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Ceylan, art arda yaşanan son dönemde Türkiye’nin farklı bölgelerine düşen İHA’lara karşı vatandaşların bilinçli hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Güvenlik Uzmanı Mehmet Akif Ceylan, son dönemde sivil ve askeri alanda kullanımı artan İHA’ların kullanımına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Gelişen teknolojiyle birlikte İHA’ların teknik arıza, sinyal kaybı veya dış müdahale gibi nedenlerle kontrolsüz şekilde düşebildiğini belirten Ceylan, bu araçların masum bir hobi ekipmanı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi. Ceylan, düşen bir İHA’nın patlayıcı madde, kimyasal bileşen veya istihbarat amaçlı donanım taşıyabileceğine dikkat çekerek, vatandaşların yerde düşmüş bir İHA gördüklerinde kesinlikle dokunmamaları gerektiğini, parçalarını kurcalamamalarını ve olay yerinden uzak durmaları gerektiğini belirtti. Bu tür İHA’ların ya da tehlikeli maddeler içerebileceğini ifade eden Ceylan, özellikle sosyal medya için görüntü alma refleksinin ciddi tehlikelere yol açabileceğini dile getirdi. Yapılması gerekenin derhal güvenlik güçlerine haber vermek olduğunu söyleyen Ceylan, bölgenin mümkünse emniyet şeridiyle kapatılması ve kalabalığın uzaklaştırılması gerektiğini ifade etti. "Vatandaşlarımızın yapması gereken şey İHA’ya mümkün olduğu kadar yaklaşmamak" İHA’nın düştüğünü fark eden vatandaşların düştüğü alana mümkün olduğu müddetçe yaklaşmamaları konusunda uyaran Ceylan, "Son zamanlarda açık kaynaklara yansıyan bilgilerde ülkemizin farklı yerlerinde İHA enkazlarına ulaşılmış, kimisi etkisiz hale gelmiş, kimi kontrolünü kaybederek düşmüştür. Bu tarz durumlarda İHA’ları fark eden vatandaşlarımızın yapması gereken şey İHA enkazlarına mümkün olduğu kadar yaklaşmamak. Hızlı şekilde kolluk kuvvetlerine bilgi verilmesi önem arz etmektedir. Toplumsal olarak İHA’lara karşı teknolojinin getirdiği yeniliklerin vatandaşlar tarafından tanınması gerekiyor. Bunun için İHA’larla ilgili farkındalık projelerinin yapılmasında fayda var. İHA’lar kontrolsüz bir şekilde ülkemizde tespit edilmiştir. Bunun için ilgili makamlar tarafından farkındalığın artılması gerekiyor. İHA’ların bilinmesi gerekiyor" diye konuştu. "Sosyal medyada paylaşma, yetkililerle paylaş diyoruz" Türkiye’de düşen İHA’lara kontrolsüz bir biçimde yaklaşıldığını ve bu durumun vatandaşların can güvenliği açısından kritik derecede olumsuz olduğunu yineleyen Ceylan, "İHA fark edildiğinde hızlı şekilde kolluk kuvvetlerine haber vermemiz gerekiyor. Onunla beraber hiçbir şekilde dokunulmaması gerekiyor. Güvenli mesafe dediğimiz en az 100 metre uzak mesafede beklememiz gerekiyor. Kimseyi yaklaştırmamamız gerekiyor. Ankara’da yaşanan uçak kazası olayı doğrultusunda birçok vatandaşın uçak enkazına hızlı şekilde ulaştığını hep beraber gördük. Herkesin telefonları kayıt altında. Parçalara nasıl tekme attıklarını, bilinçsiz şekilde nasıl müdahale ettiklerini hep beraber gördük. Uçaktaki vatandaşlara müdahale edilmesi gerekiyor ama onunla beraber de uçak parçalarına dokunulmaması gerekiyor. Bizim bir sloganımız var. Sosyal medyada paylaşma, yetkililerle paylaş diyoruz" açıklamasında bulundu.