GENEL - 14 Temmuz 2022 Perşembe 16:44

Vitrinde kedi ve köpek satış yasağı başladı

A
A
A
Vitrinde kedi ve köpek satış yasağı başladı

Geçen yıl 14 Temmuz tarihinde kabul edilerek yasalaşan Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde petshoplara verilen 1 yıllık süre 14 Temmuz 2022 itibariyle doldu.

Geçen yıl 14 Temmuz tarihinde kabul edilerek yasalaşan Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde petshoplara verilen 1 yıllık süre 14 Temmuz 2022 itibariyle doldu. Bugünden itibaren hayvan satış yerlerinde vitrinde kedi ve köpek türlerinin satışı yasaklandı. Bundan sonra kedi ve köpek satışı, internet üzerinden ve katalog ile yapılacak.


14 Temmuz 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde alınan karar gereği petshopların vitrinlerinde kedi-köpek satışı yasaklanmıştı. Kararın uygulanması için petshoplara verilen 1 yıllık süre 14 Temmuz 2022 tarihi itibariyle doldu. Bugünden itibaren hayvan satış noktalarında vitrinlerde bulunan kedi ve köpek türlerinin satışında sona gelindi. Artık kedi ve köpek türlerinin satışı yalnızca internet üzerinden ve katalog ile yapılacak. Karara uymayarak iş yerlerinde yasak çerçevesindeki kedi ve köpek gibi hayvanları bulunduranlara hayvan başına 2 bin 43 TL para cezası uygulanacak.


Alınan kararı değerlendiren hayvan satış yeri sahipleri, kararın merdiven altı satışlara yol açabileceğini, sağlıksız hayvan üretimi oluşabileceğini ve fiyat dengesizliğinin gerçekleşebileceğini anlattı.



“Artık insanlar siparişle alabilecekler ve bunu güvenli yerlerden alacaklar”


28 yıldır petshop işiyle uğraşan Serkan Kıyıcı, kararın bazı noktalarda iyi bazı noktalarda kötü olduğunu söyledi. Herhangi bir ceza durumu yaşamamak adına bir gün önceden vitrinlerden kedi ve köpekleri kaldırdıklarını belirten Kıyıcı, “Aslına bakarsanız işin bir yanı kötü bir yanı iyi oldu. İyi olan tarafı çocukların hayvanları oyuncak gibi alamayacağı güzel bir ortam oldu. Kötü bir yanıysa insanlar biraz daha pahalıya alacaklar. 3-5 bin liralık köpeği 10-15 bin liraya alacaklar. Sadece tavşanlar, kuşlar, hamsterlar yasak değil. Bunun haricinde kedi ve köpeklerin yasaklanması bir tarafa iyi oldu. Artık insanlar siparişle alabilecekler ve bunu güvenli yerlerden alacaklar, daha iyi olacak. Satış olarak etkileyecek. Önceden insanlar görerek alıyordu. Şimdi göremeyecekler. Biz telefonlarına fotoğraf göndereceğiz. Beğendiklerini alacaklar. Bizim kazancımız kedi ve köpek. En çok ekmek yediğimiz yer orası. Biz dünden itibaren hepsini kaldırdık” dedi.



“Biz ne olacak bilmiyoruz”


38 yıldır petshop işlettiğini dile getiren Uğur Ertaymaz, kararla ilgili bir belirsizlik olduğunu, henüz ne olacağının netleşmediğini vurguladı. Oluşacak sonuçlara karşın önlem alınmazsa yakın süreçlerde kaçak kedi-köpek satılma ihtimalinin bulunduğunu aktaran Ertaymaz, “Biz şu anda kedi ve köpeği nasıl satacağız, nasıl satmayacağız, nerede satılacak, kimler satacak bilmiyoruz. Altyapısı yok. Biz de ikilemdeyiz işin açıkçası. İnternetten bu işi merdiven altında yapan insanların satışı daha fazla olacak belki de. Bir sürü dolandırıcı türedi. Türkiye’de çiftlik sistemi oturmamış, herhangi bir üretim çiftliği yok, insanların gidip alışveriş edebileceği bir çiftlik yok. Böyle olmayınca sistem nasıl oturacak? Biz de memnun değiliz. Adam gelip bize kedi-köpek satışının yasaklandığını söylüyor. Biz geçen seneden beri bu sıkıntıyı çekiyoruz” diye konuştu.



“Kimse görmediği canlıyı almak istemeyecek”


12 yıldır hayvan satışıyla uğraşan Muhammet Yaşar ise şunları söyledi:


“Devletin dediği şekilde kedi-köpek satışını kaldırdık. Bundan sonra aktif bir şekilde kedi-köpek kabinlerde bulunmayacak, sipariş üzerine denildi. Ama bununla ilgili detaylı bir şekilde açıklama getirilmedi. Petshopçular olarak kafamızda soru işaretleri var. Kedi-köpek nereden temin edilecek, nasıl gelecek, müşteri görmediği köpeği nasıl alacak. Katalogdan veya telefondan bakarak kedi-köpek seçmek ne kadar etik olacak, satışları nasıl etkileyecek bundan sonra göreceğiz. Bizim yıllardır kazandığımız tecrübeyle kimse görmediği canlıyı almak istemeyecek. Telefondan, fotoğraftan bakarak almak istemeyecek. Kedi-köpek satışları aktif şekilde dükkanlardan düşecek. Merdiven altı kedi ve köpek üretimleri, barınaktan, internetten sahiplenmeler artacak ancak milleti ne kadar dolandıracaklar ne kadar şikayetle karşılaşacaklar aktif bir şekilde göreceğiz.”


Ayrıca esnaflar, karara yönelik yeni düzenlemeler yapılmasını, oluşacak mağduriyetlerin giderilmesi taleplerinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Lösemiyi yendi mücadelesini ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında lösemi farkındalığı etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte lösemiyle mücadelesini ve tedavi sürecini anlatan lösemiyi yenen Elif Naz Holoğlu’nun konuşması oldukça duygulandırdı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında düzenlenen lösemi farkındalığı etkinliğinde, daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencisi Elif Naz Holoğlu, lösemi ile mücadele ve tedavi süreci, ailenin desteği ve başarı hikayesini arkadaşlarıyla paylaştı. Öğr. Gör. Yasemin Durmaz’ın yürüttüğü Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte lösemi ve onunla mücadele ve tedavi süreci konusunda sosyal güvenlik bölümü öğrencileri Esma İrem Temur, Senanur Kezban Balta, Elif Yıldız ve Ayşe Yakar tarafından öğrencilere bilgiler verildi. Daha önce lösemi hastalığına yakalanan ve tedavi olan MYO öğrencilerinden Elif Naz Holoğlu, Lösemi, tedavi süreçleri, tedavi süreçlerinde yaşadıkları, ailesinin destek ve ilgileri konusunda yaşadıklarını öğrenci arkadaşları ile paylaştı. Öğr.Gör. Yasemin Durmaz “Lösemi hastalığını tanıtmak, farkındalık oluşturarak bu hastalıkla ile mücadele yolları konusunda bilinç kazandırmak, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla lösemi konusunda çevremizde duyarlılık oluşturulmasına katkı sunmak istiyoruz” dedi. Lösemiyi yendi, okumayı kendi öğrendi Küçük yaşta lösemi teşhisi konulan Holoğlu, kemoterapi ve ışın tedavisi süreci ile iyileştiğini anlattı. Bu süreçte yaşadığı zorlukları ve doktorların kendisine okuyamayacağına dair söylediklerini paylaşan Holoğlu, "Ben ortaokula başladığımda okuma yazmayı kendim öğrendim. Bu süreçte çok zorlandım. Adalet lisesini kazandım. Çalışarak ve kendi çabamla. Anneannemle yaşıyorum ben, onlar dedi ki üniversiteye gerek yok. Zaten yeterince zorlandın lisede. Ama ben kendi çabamla üniversiteyi kazandım. Sonrasında da işte burada yaptığım bir çok etkinlik, çalışmalar var devam da ediyorum." dedi. Holoğlu, lösemi ile mücadelede pes etmenin ve hayallerinden vazgeçmenin asla bir çözüm olmadığını vurgulayarak, "Bu süreci çocukluğumdan beri yaşadım. Şimdi gördüğünüz gibi sağlıklıyım. Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizlerde lütfen Lösemi ile ilgili burada öğrendiklerinizi cevrenizle paylaşarak Lösemi farkındalığı oluşturunuz, birlikte bunu oluşturalım" diyerek katılımcılara lösemi ile ilgili farkındalık çağrısı yaptı.
Ankara Bakan Bayraktar: “Türkiye, yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Bugün gelinen noktada Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Bayraktar, depolama tesisini gezdikten sonra yetkililerden bilgi aldı. Ardından tesiste çalışan işçilerin 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nı kutlayan ve onlarla sohbet eden Bayraktar, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğal gaz boru hatlarıyla, Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan ve İran’dan uzun yıllar doğal gaz tedariki yaptığını hatırlatan Bayraktar, 2016 yılından sonra “Milli Enerji ve Maden Politikası” kapsamında doğal gazı sıvılaştırılmış şekilde alabilmek için altyapıyı şekillendirmeye başladıklarını ifade etti. Bu hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin yaklaşık 30 milyon metreküp günlük sıvılaştırılmış LNG alabildiğini söyleyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün itibarıyla 160 milyon metreküp doğal gazı sıvı halde alabilecek hale geldik. Bu bir anlamda Türkiye’deki hane halkının kışın en soğuk zamanında ihtiyacı olan gazı, sıvı olarak gemilerle tedarik edebilecek altyapıya sahip olduğumuz anlamına geliyor. Hem boru hatları hem de LNG alabilecek altyapılarımızı gerçekleştirdik.” Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Projesi’nin çok önemli olduğunun altını çizen Bayraktar, “Burada da hem kapasite artışı, ikinci faz, üçüncü fazda da Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesini artırmayı ve doğal gazdaki arz güvenliğimizi daha güçlü hale getirmeyi hedefliyoruz. Doğal gazda bir başka önemli hamlemiz, yeni boru hatları, depolama tesislerimiz” dedi. “1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik” Sıvı olarak doğal gazı almanın ötesinde Türkiye’nin şimdi de kendi doğal gazını üretir hale geldiğini vurgulayan Bayraktar, “Bugün itibarıyla üretimimiz yaklaşık 4,6 milyon metreküp günü buldu. 1 milyon 800 bin hanenin doğal gazını kendi doğal gazımızdan karşılar hale geldik. Bunu da artırmayı hedefliyoruz. İlk etapta, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde 10 milyon metreküpe ulaşmış olacağız” diye konuştu. Son 8 yılda yaklaşık 4,3 milyar dolar altyapı yatırımlarına kaynak ayırdıklarını ve yatırım yaptıklarını belirten Bayraktar, depolamada ve tesislerin kapasitesinin artırılmasında yatırımların yaklaşık 4.3 milyar doları bulduğunu ifade etti. “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor” Özellikle Tuz Gölü’nde çok büyük bir depolama potansiyelinin var olduğunu aktaran Bayraktar, “Türkiye yaklaşık 5.8 milyar metreküp gazını depoluyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde yani 2028 yılına geldiğimizde Türkiye kullandığı yıllık doğal gazın yüzde 20’sini depolar hale gelecek. Türkiye’nin tüm ihtiyacının yüzde 50’sini depolayabilecek altyapıya sahip olabiliriz. Bu yatırımları hedefliyoruz. Hem bu bölgede hem de diğer bölgelerde hızlı bir şekilde bu yatırımlarla Türkiye’nin arz güvenliğini tamamen sağlamış olacağız. Onun ötesinde bütün bunlar kendi üretimimiz, farklı kaynaklardan doğal gazı almamızla beraber Türkiye’yi bir doğal gaz merkezi haline getirmiş olacağız. Bu proje bizim için çok önem arz ediyor. Onun için ara ara buraya geliyoruz” şeklinde konuştu. Bakan Bayraktar basın açıklamasının ardından yetkililerle ve işçiler ile yemek yedi.