GÜNDEM - 26 Mayıs 2024 Pazar 11:31

Zorlu tır yolculukların üstesinden gelmek isteyen kadın şoför, ileri sürüş eğitimi alıyor

A
A
A
Zorlu tır yolculukların üstesinden gelmek isteyen kadın şoför, ileri sürüş eğitimi alıyor

Ağır vasıta şoförlüğü için ileri sürüş eğitimlerine katılan Zarife Neslişah Turgan, bir aylık eğitim sürecinin ardından ilk uzun yol seferine çıkacak.


Küçük yaşlardan itibaren tırlara karşı ilgisi olan Zarife Neslişah Turgan, ağır vasıta şoförlüğü için CE sınıfı ehliyet aldı. Şehirlerarası tır şoförlüğüne başlamadan önce bir lojistik firmasının açtığı tır ileri sürüş eğitimi kursuna katıldı. Bir aylık süreçte defansif sürüş, gece sürüşü, yorgunlukla mücadele ve ekonomik sürüş teknikleri eğitimlerini tamamlamasının ardından Turgan, ilk uzun yol seferine çıkacak.


Tırlara karşı ilgim yeni değil, önceden beri olan bir ilgiydi bu zaten. Bilmiyorum nedenini. Ailede yok tır şoförü, tır kaptanı ama ben çok seviyorum bu mesleği. Uzun zamandan beri hayalim olduğu için şimdi hayalimi gerçekleştirmek için de kendim bir firma arayışına girdim.


“Akademinin zaten varoluş sebebi bu eğitim”


Eğitimlerden sonra daha donanımlı bir ağır vasıta şoförü olacağını aktaran Turgan, “Biz şu an bir ay boyunca eğitim alıyoruz burada. Yollara çıkmadan önce hani ‘alın arabayı yola çıkın demiyorlar’ bize tabii ki. Bir ay boyunca eğitim veriyorlar. Bu akademinin zaten varoluş sebebi bu eğitim. Bizleri yola çıktığımızda daha bilgili, daha mantıklı bir şekilde yollara çıkmamız için bu eğitim var” dedi.


“Kadınları her yerde görmek istiyoruz”


Eğitimlerden sonra aynı lojistik şirketinde çalışmaya devam edeceğini dile getiren Turgan, firmada tek kadın şoför olacağını belirterek, “Ben şu an bizim firmada tekim ve yollarda daha çok kadın kaptan görmek istiyoruz. Biz kadınları her yerde görmek istiyoruz. Özellikle de bu uzun yollarda, bu uzun arabalarla, bu büyük arabalarla tır kaptan olarak birçok kadını görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.


“Çok güvenli bir şekilde zaten oturuyorsunuz o koltuğa”


Otomobil ile ağır vasıta sürmeyi kıyaslayan Turgan, “İlk kapısını açarken fark ediyorsunuz aradaki farkı. Yani çok fark var ama çok güvenli ve çok özverili bir şekilde zaten oturuyorsunuz o koltuğa. Çünkü gerçekten her şey dört dörtlük yapılmış bu araçlarda. Zorlanacaklarını sanmıyorum. Ama tabii ki fark var. Çok fark var arasında. Bunu o koltuğa oturmadan anlayamazsınız” diye konuştu.


Kursiyerlere teorik ve garaj eğitimlerinden tır ileri sürüş tekniklerine kadar birçok konuda eğitim verdiklerini belirten ileri sürüş teknikleri ve yol güvenlik uzmanı Fatih Levent Alpay, “Biz buraya hiçbir şey bilmeyen yani tıra nasıl binilirden başlıyoruz tırdan nasıl inilire kadar her şeyi öğretiyoruz. Hiçbir şey bilmeden buraya gelen bir arkadaş buradan tam donanımlı defansif sürüş, gece sürüşü, yorgunlukla mücadele ve ekonomik sürüş teknikleri eğitimlerini alarak aynı zamanda burada da gördüğünüz gibi anti-skid eğitimlerimizi de tamamlayarak arkadaşları kendi şirket bünyemizde istihdam ediyoruz. Kendi filomuzdaki sürücülerimizin yeterli sayıya ulaştıktan sonra da bir sonraki amacımız piyasada hizmet veren diğer şirketlere ve şahıslara da bu eğitimi sunacağız” ifadelerini kullandı.


“Kadınlara biz pozitif ayrımcılık yapıyoruz”


Firma bünyesinde kadın şoförleri istihdam etmek istediklerini aktaran Alpay, “Kadınlara biz pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Yani normal arkadaşlarımıza bir öğretiyorsak onlara üç öğretiyoruz ki kadınların da bu sektörde istihdam etmesini sağlamak istiyoruz. Erkeklerin yapacağı her işi kadınların da yapabileceğini düşünüyoruz şirket olarak” dedi.


Eğitimlerde yer alan tek kadın kursiyer Turgan’ın pist eğitimlerinde de başarı gösterdiğini dile getiren Alpay, “Çok iyi takip ediyor, çok iyi dinliyor ve sınıfta aldığı eğitimlerden sonra pist eğitimleri ve garaj eğitimlerinde de çok başarılı. Yani biz burada sadece Neslişah Hanım gibi eğitime gelen arkadaşlara sınıfta teorik ders vermiyoruz. Yeri geliyor garaja çıkartıyoruz, dorseleri söktürüyoruz, taktırıyoruz, körük kesme operasyonlarını öğretiyoruz, çadır açma kapama, aynı zamanda dediğim gibi dorse sökme takma ve işin en önemli ve en eğlenceli kısmı, öğrenciler için en eğlenceli kısmı anti-skid pist eğitimleri. Burada buzlu bir ortamda veya karlı bir ortamda nasıl fren yapmaları gerektiğini, nasıl engelden kaçmaları gerektiğini tüm katılımcılarımıza öğretiyoruz” diye konuştu.



Zorlu tır yolculukların üstesinden gelmek isteyen kadın şoför, ileri sürüş eğitimi alıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: “Tüm sektörler sermayenin elinde” Enflasyonla mücadelenin en önemli ayağı olan esnaf ve sanatkarların haksız rekabet karşısında dayanacak gücü kalmadığını hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkede haksız rekabet çok ciddi boyuta ulaştı. Tüm sektörler sermayenin elinde. Maalesef perakende yasası bir türlü çıkmıyor. Çıkmayınca da haksız rekabetle birlikte fiyatları regüle edecek mahalle esnafı neredeyse yok noktasına geldi. Artan nüfusa karşı esnaf sayısında büyük bir artış yok. Sokakta kasap, manav kalmadı. Karşılıklı fiyatların ucuzlamasını sağlayacak bir sistem gerekiyor. Öncelikle zincirlerin haftada 1 gün tatil ve açma kapama saati belli olmalı. Bunun içinde perakende yasası şart. Yasanın olmaması, Hakkari’de, İstanbul’da, Ankara’da veya Bursa’da da aynı fiyatları dayatmaya yol açıyor. Oysa esnaf ve sanatkarlarımız enflasyonla mücadelenin en önemli ayağıdır. Anayasanın 173. maddesinde olduğu gibi esnaf ve sanatkar korunmalı. Meclis tatile girmek üzere bundan sonraki süreçte açılır açılmaz perakende yasası tartışılacak ilk madde olmalı” dedi. “Esnafı tezgahtar, çiftçiyi işçi konumuna getirdiler” Haksız rekabet yüzünden esnafın tezgahtar çiftçinin ise işçi konumuna geçtiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Türkiye’de, gelişmiş ülkelerden örneği alınanla hiç uyuşmayan bir haksız rekabet var. Tüm sektörler sermayenin elinde. Tüm sektörlerdeki ürünleri sattıkları yetmiyormuş gibi ülkenin her yerindeki ürünlerin fiyatını tek tuşla belirleyebiliyorlar. Esnafı bitirdiler, tezgahtar yaptılar. Çiftçiyi de kendilerine işçi yaptılar. Fideyi veriyor, ürettiriyor. Ondan sonra ürünü toplayıp kendi mağazalarına gönderiyor. Fiyatı da kendisi belirliyor. Bir tarafta işsizler ordusu varken diğer tarafta da iştigal edecek, kendi kendine iş yeri müteşebbis olacak insan yok. Artık her şey sermayenin elinde. Ben yaparım, ithal ederim diyor. Bireysel işletme kalmadığı müddetçe etin fiyatının düşmesini kimse beklemesin” şeklinde konuştu. “Haksız rekabetin önüne geçilmeli” Her şeyi bol olan ülkemizde fiyatları düşürememe sıkıntısı olduğunu dile getiren Palandöken, “Küçük esnafımız enflasyonla mücadelenin olmazsa olmaz ayağıdır. Her şeyi bol olan bir ülkede fiyatları düşürememenin sıkıntısı var. Sorunun çözümü belli. Perakende Yasası acilen esnafın ihtiyaçları doğrultusunda güncellenmeli. Devletimizin enflasyonla mücadele ederken aldığı tedbirlerin işe yarayabilmesi için önce esnaf ve sanatkarların korunması şart. Küçük işletmeler ayakta kalmalı ki vatandaş fiyatları mukayese edip gerçek indirimin farkına varsın” diye konuştu.
Bursa Özgür Ozel: “Küfeyi benim sırtıma ver. Ben taşırım” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara hitap etti. Sırtına küfe alan Özel, “Tayyip Bey, bırak küfeyi benim sırtıma ver. Ben emekliyi aslan gibi taşırım” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara otobüs üzerinden seslendi. İki gencin protesto amaçlı küfe getirdiğini gören Özel, gençleri yanına çağırdı. Burada eleştirilerini sürdüren Özel, “Geçen gün Tayyip Bey’i dinliyorum. Ben demişim ‘emekliye 12 bin 500 yetmez, 17 bin 500 ver.’ ‘Asgari ücrete zam yok’ demiş, asgari ücreti zam yapalım demişim. 17 bin lira çay parası çay parası olmaz, 25 bin taban fiyat olsun dedim. 9 bin 200’e buğday satılmaz, 15 bin olsun dedim. Tarlalarda 2 liraya domates kaldı, kavunun karpuzun bostanda kalması olmaz demişim, diyor ki ‘Özgür Bey’in sırtında küfe yok, emekliye zam istiyor.’ ‘2 bin 500 lira zam 33 milyar tuttu’ diyor. ‘Benim sırtımda küfe var’ diyor. Gençler bunu duymuş, küfeyi getirmişler. Tayyip Bey’e dedim ki, ‘Doğru, senin sırtında küfe var. Bu milletten oy istedin, onlar da aldı küfeyi sırtına koydu. Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliler bana ağır geliyor, taşıyamam. Asgari ücretli ağır gelir taşıyamam. Rizeli hemşerime çay parası veremem ağır geliyor’ diyor. Ama bir bakıyorsunuz yandaş müteahhitte sıra gelince dikeliveriyor. 660 milyar lirayı buluyor. Ben diyorum ki, ‘Tayyip Bey, bırak küfeyi ver benim sırtıma. Ben emekliyi aslan gibi taşırım. Asgari ücretliyi taşırız. Biz bu milleti taşırız. Eğer taşıyamıyorsan, bırak küfeyi. Sen bu milletin sırtına yüksün. Emekliler değil, asgari ücretliler değil, esnaf, çiftçi değil. Bu küfeye ne yük koyarsan koy, biz taşırız. Taşıyamayanlar bırakacak, taşıyanlar gelecek. Getir sandığı küfeyi biz taşıyalım. Emeklileri biz ayağa kaldıracağız” dedi. Özel, seçimlerin galibiyetle sonuçlanması durumunda kutlamalarda bu iki gencin de olacağının sözünü verdi.
Konya Konjonktivit tedavi edilmezse gözde ömür boyu izler bırakabiliyor Uzmanlar, gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkan kırmızı göz hastalığı olarak bilinen konjonktivitte, belirtileri görülen kişilerin göz doktoruna gitmesi konusunda uyarıyor. Konjonktivit, gözün beyaz ve şeffaf bölümünü ve göz kapaklarının içini kapsayan tabakanın (konjonktivanın) iltihaplanması olarak tanımlanıyor. Normalde saydam olan konjonktiva, iltihap oluştuğunda pembe ya da kırmızı renk alıyor. Konjonktivitin temas yoluyla bulaştığını ifade eden Medicana Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hasta olan kişi elini gözüne dokunduktan sonra başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor" dedi. "Göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür" Adenoviral konjonktivitlerin, adenovirüs denilen bir virüs nedeniyle ortaya çıktığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hastalarımızda genellikle ilk günlerde gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkar. Özellikle pandemi döneminden sonra adenovirüslerdeki salgınlar daha da artmaya başladı. Daha çok toplu yaşam alanları, çocuklarımızın gittiği kreşler gibi alanlarda daha sık görülüyor. Çünkü bu enfeksiyonda en önemli etken aslında dışarıdan bulaş. Havadan bir bulaş olmuyor. Genellikle temasta bulaş olur. Hasta olan birey elini gözüne dokunduğu zaman başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor. Bu virüs aslında uzunca sürebilen, tamamıyla geçmesi bazen bir ayı bulabiliyor, bazen göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür. O yüzden evde herhangi birinde gözünde bir kızarıklık başladı, birkaç gün içinde şiddetlenerek arttı, göz kapaklarında şişlik oldu, aşırı bir kızarıklık oldu mutlaka bir an önce bir hekime başvurmak lazım. Hekim muayenesinde eğer adenovirüs tanısı koyduysa hemen uygun ilaçlarla tedaviye başlıyor" diye konuştu. "Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz" Evde dikkat edilmesi gereken birtakım durumlar olduğunu belirten Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Elimizi her gözümüze dokundurduğumuzda mutlaka sabunlu suyla beraber yıkamamız gerekiyor. Ortak havlu kullanımını ortadan kaldırmalıyız. Bu tarz şeyler evde salgınlar halinde görülmesine neden oluyor. Genellikle gördüğümüz tablolar ailede bir sağlık çalışanı ya da çocuklarımız kreşe gittikten sonra diğer aile bireylerine bulaşla ortaya çıkıyor. Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz. Fakat hastalarımız bize geç zamanda gelirse ya da kişilerin bağışıklık sistemine bağlı göz yüzeyinde kalıcı izler oluşturursa, bu kalıcı izler göz yüzeyinde ömür boyu bile kalıcı olabilen izler bırakabilmekte. Bu da hastaların gözünde astigmata, görme bulanıklıklarına neden olabilmektedir. O yüzden böyle bir durumdan şüpheleniyorsak en kısa zamanda mutlaka bir göz hekimine başvurmalıyız" şeklinde konuştu.