GENEL - 14 Kasım 2017 Salı 15:43

Başkan Türel: "Boğaçayı Antalya’nın en çevreci projesidir"

A
A
A
Başkan Türel: "Boğaçayı Antalya’nın en çevreci projesidir"

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Konyaaltı bölgesindeki taşkın riskini önleyecek, Konyaaltı sahilini erozyon tehlikesinden kurtaracak, kangren haline gelen taş ocakları sorununu çözecek Boğacayı Projesi’nin, Antalya’nın en çevreci projesi olduğunu söyledi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Konyaaltı bölgesindeki taşkın riskini önleyecek, Konyaaltı sahilini erozyon tehlikesinden kurtaracak, kangren haline gelen taş ocakları sorununu çözecek Boğacayı Projesi’nin, Antalya’nın en çevreci projesi olduğunu söyledi.


Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, önemli projelerini sivil toplum örgütleri ve meslek odaları ile paylaşmaya, onların görüş ve önerilerini dinlemeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Konyaaltı Sahil Projesi’yle ilgili Mimarlar Odası’nda düzenlenen toplantının ardından Boğaçayı Projesi, İnşaat Mühendisleri Odası’nda akademik ve meslek odalarının temsilcilerine anlatılarak, görüş ve önerileri dinlendi. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in de katıldığı toplantıda, Proje Koordinatörü Çevre ve Orman Bakanlığı Emekli Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya, Yıldız Teknik Üniversitesi Hidrolik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Doğan, Çevre Mühendisi Hüseyin Karışan, Kıyı ve Liman Mühendisi Atakan Yüce, DOME Mimarlık Genel Müdürü Murat Yılmaz, Boğaçayı Projesi’yle ilgili bilimsel verileri paylaştı ve teknik bilgiler verdi.



"Taşkın riski önleniyor"


Meslek odaları temsilcilerine katkıları, eleştiri ve önerileri için teşekkür eden Başkan Menderes Türel, "Çevre meselesinin ne kadar sınırsız bir tartışma olduğunun en güzel örneğini bu salonda yaşıyoruz. Bana göre Antalya’nın en çevreci projesini anlatıyoruz. Neden çevreci bir proje söyleyeyim. Bir kere taşkın önleme projesi olması itibariyle fevkalade önem arz ediyor. Bundan 10 sene önce deniz kenarından köprüyü yıkıp geçen sel 2 bin 300 debide gerçekleşmişti. Biz buraya bugün hiç bir şey yapmazsak, 2 bin 500 debiyle bölgenin bir sel riski taşıması kuvvetle muhtemel. Bugün 4 bin 500 debiye göre yani neredeyse iki misli bir çalışma yapıyoruz. Yani 10 sene önce yaşanan debinin iki misli bir oranında risk ile karşı karşıya kaldığımızda dahi Boğaçayı’nda hiçbir sıkıntı yaşanmayacak. Böyle bir riskin önleniyor olması bile çevreci bir proje olduğunu gösteriyor. Bu birincisi" dedi.



"Taş ocakları sorunu tarihe karışıyor"


İkinci olarak Boğaçayı’nın senelerdir hem çöküntüler hem de bir kanayan yara olarak taş ocakları sorunu yaşadığını söyleyen Türel, "Boğaçayı’nın çevresini bir yaşam alanına dönüştürmek suretiyle Antalya’yı kum ve taş ocakları felaketinden kurtarıyoruz. Bunun adımları atıldı artık nihayete geldik. Bu felaketten kurtulabilmek için belediyelerin bağlı olduğu İçişleri Bakanı, Enerji Bakanı ve Kalkınma Bakanı, üç bakan kum ve taş ocaklarının Büyükşehir Belediyesine devir kararını imzaladı, tebligatlar tamamlanıyor. Büyükşehir Belediyesi olarak burayı yaşam merkezine dönüştürerek, Antalya’yı çevre felaketinden, Boğaçayı taş ocaklarından kurtarıyoruz" diye konuştu.



"Çevrecilerden teşekkür bekliyorum"


Çevre hassasiyeti olanlardan teşekkür beklediğini ifade eden Türel, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Bu kadar çevre ile ilgili endişeler dile getirildi. Çevre hassasiyeti olan arkadaşlardan bir teşekkür almadık. Teşekkür bekliyorum onu söyleyeyim. Çevre Kurulu Başkanı burada. Sayın Başkan, bir teşekkür bekliyorum. Bu kum ocakları felaketinden Antalya’yı Menderes Türel kurtarıyor ve bizim dönemimizdeki iktidar kurtarıyor. En azından bir teşekküre gerek var. Siz etmeyebilirsiniz ama biz Antalya’yı bu çevre felaketinden kurtaracağız. Burada çevre ile ilgili başka komisyonlardan arkadaşlar da var onlardan da bir teşekkür gelmedi. Ama Antalya’da artık kum ocaklarının tarihe karışıyor olması bu projenin ne kadar önemli bir çevre projesi olduğunun en güzel göstergesidir."



"Endişeleri anlıyorum"


’Deniz suyunun içeri alınması içme suyunu kirletebilir mi? Rusubat akışı Konyaaltı sahilinde erozyona neden olabilir mi?’ gibi endişeler olduğunu söyleyen Başkan Türel, "Bunlar bizim de endişemiz. Zuhuri Sarıkaya hocamız 2,5 senedir bu konuyu ekibiyle masaya yatırdı. En az 20 toplantıya ben katıldım. Onlar kaç toplantı yaptı bilmiyorum. Türkiye’de konusunda en uzman bilimsel bir ekiple karşınızdayız. Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı ‘Ben ilk defa böyle bir şey görüyorum’ dedi, bu tatlı su ve deniz suyu kaması ile ilgili. Öğrenmenin yaşı yok. Ben de her gün yeni bir şey öğreniyorum. Bu konuda bilimsel olarak en güzel şekilde çok iyi çalıştılar. Buradaki hazirun da bunu hissetmiştir" dedi.



"Görsel zenginlik için denizin içeri alınması gerek"


Bilim adamlarının rusubat akışkanlığının sağlanması ile ilgili bir teknik sıkıntı olmadığını ifade ettiğini belirten Başkan Menderes Türel, "Peki biz neden denizi içeri alıyoruz. Bir bataklık görünümünde olan Boğaçayı ot, çöp, sazlık bir alan. Boğaçayı periyodik bir akışkanlığı olan bir dere değil. Sürekli akışkanlık sağlayan bir su yok burada. Görsel güzelliğin vazgeçilmesi sudur. Niye şehrin ortalarına havuz yapıyoruz. Görsel zenginlik olsun diye. Burada suyu içeri almadığınızda sürekli su tutma şansınız yoksa orada 4 metre derinliğinde 50 metre genişliğinde kılavuz kanaldan başka bir yer yapamayacaksınız. Sürekli su akışkanlığı o kanaldan sağlanacak. Etrafını da halka açık yaşam alanı yapacaksanız ve üstünü peyzajla kapatacaksınız. Hangisi daha iyi? Ortada küçük bir alanda su akışkanlığı sağlayıp denizi içeri almamak ve etrafını betonla örterek burayı peyzajla örtmek mi, yoksa buraya suyu içeri katarak bir görsel zenginlik sağlamak mı? Bizim yaptığımız bu. Biz burada bir görsel zenginlik olsun istiyoruz" ifadelerini kullandı.



"Sahil erozyonuna tedbir alıyoruz"


"Antalya’yı koruyacağız. Antalya’ya gözümüz gibi bakacağız. Başka Antalya yok" diyen Türel, "Antalya’nın zerre sahilinin kaybedileceği bir yerde Menderes Türel olmaz. Şu anda Boğaçayı Projesi daha yeni başladı. Senelerdir burası aynen bu doğal akışı koruyor. Jeoloji Mühendisleri Odası dedi ki metrelerce kayıp var Konyaaltı Sahili’nde. 60-80 metre civarında. Biz bu kayba göz yumamayız. Tedbir almamız lazım dedik, işte o tedbiri alıyoruz şimdi. Beslemeyle bu sahili de doldurarak artık sahilin, rusubatı da getirmek suretiyle erozyona uğramamasını sağlıyoruz" dedi.



"Kayık falan yok nereden çıkarıyorlar"


Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in Boğaçayı Projesi ile ilgili medyada yer alan beyanatlarını şaşkınlıkla okuduğunu belirten Türel, "63 tane kayık gezecekmiş içeride, nereden çıkarıyorlar bunları. Benim kayıktan falan haberim yok. Ama sorumlu bir belediye başkanı bu kayıklardan bahsediyor. Burada akıl dışı, mantık dışı o kadar çok söz ortaya atılıyor ki ben bile bazen Antalya Belediye Başkanlığımı unutup Ay’da mı belediye başkanlığı yapıyorum diye düşünüyorum. Biz burada suyun bir görsel zenginlik olması için, bu alanı halkın daha da güçlü kullanabilmesi adına en çevreci projeyi gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.



"Konyaaltı’nın iki yakası bir araya geliyor"


Boğaçayı Projesi’nin Konyaaltı’nın iki yakasını bir araya getirdiğinin de altını çizen Başkan Menderes Türel, "Konyaaltı’nda Varyant’ın altında bir yaşam canlılığı vardır ama bu Boğaçayı’na kadar gittikçe azalarak devam eder. Oralarda imarlaşma ve konut oldukça yoğunlaşmasına rağmen hala Varyant altında bu yaşam canlılığı sıkışmış kalmıştır. Şimdi bu yakaya da bir yaşam canlılığı getirerek Konyaaltı’nın iki yakasını bir araya getirmek suretiyle Konyaaltı’nı bütüncül bir yaşam canlılığı oluşturacak adımlarını atıyoruz. Konyaaltı Sahili Projesi ile tırların kamyonların geçtiği trafik yolunu kapatarak ve yayalaştırarak, iki yaka arasında yeşil bir aks oluşturuyoruz. Bugün Konyaaltı sahilinden tırlar geçiyor ve biz bu sahili bir rekreasyon alanına yeşil alana dönüştürüyoruz, yürüyüş yolları spor alanları yapıyoruz. Oraya gitmek isteyenler için de kontrollü trafik dediğimiz varış amaçlı tek şeritli bir trafik oluşturuyoruz. Bu da projenin diğer bir çevreci unsuru. Bugün bu projeyi yapmazsak hala tırlar kamyonlar sahilden geçiyor olacaktı. Kim bilir daha kaç insanımız orada istenmeyen kazalardan yaşamını kaybedecekti" diye konuştu.



"Metro ile ulaşım"


Başkan Menderes Türel, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Bu yaşam aksı, yat limanı ve özel proje alanımız dediğimiz peyzaj ve sinema stüdyolarının olduğu bölgeye kadar uzanacak. Aralarında ring sağlayacak küçük bir raylı sistem ağıyla yaya ulaşımı için de bir imkan da sağlayacağız. Tabi en önemlisi büyük limandan başlayıp Lara ve Varsak’a gidecek olan metro. Toplu ulaşımda da inşallah 2019’dan sonra bu gerçekleşecek. Bizim önceliğimiz Antalya. Her yerde söylüyorum ben önce Antalya sonra siyaset diyorum. Antalya kazanacaksa ben kaybetmeye dünden razıyım. Tövbe haşa bir ilahi güç gelse dese ki bana, “Ey Menderes Türel biz sana Boğaçayı projesini, yat limanı kruz limanı, metroyu himmet buyuruyoruz sen de şu beyaz kağıda istifanı yaz git dese, vallahi billahi gözüm kapalı istifayı basarım yeter ki bu projeler Antalya’ya olsun. Bizim derdimiz Antalya, bizim derdimiz siyaset değil. ’Önce Antalya sonra siyaset’ diyen bir belediye başkanıyım."



"STK’ları önemsiyorum"


Her döneminde sivil toplum kuruluşlarına çok önem verdiğini ifade eden Türel, "Sivil toplumun bize getirmiş olduğu yapıcı önerilerin de gereğini yerine getirmiş birisiyim. Ayşin Hanım ekibiyle, Cem Başkanı o zaman hocalarımızla bir araya getirdik. Hakikaten teknik olarak konuyu çok iyi izah ettiler. Dediler ki yat limanı burada olmaz, şuraya getirin dediler. Ne dediysek yaptılar dedi Cem Başkan, denizin içeri alınması hariç dedi. Oradaki gerekçemizi de bir görsel zenginlik kazandırmak adına ifade ettim. Daha önce liman yapılırken, karaya doğru kazılmış. Deniz içeri alınmış liman için, hiçbir yerde su kirlenmesi olmamış. Fevkalade iptidai açılmış kuyularla Antalya’nın ihtiyacını karşılamayan su kuyularını Antalya’nın bütün su ihtiyacını görmek için elzemmiş gibi göstermek açıkçası bu projeyi yapmayın demenin kılıflı söylenmiş halidir" dedi.



Karacaören örneği


Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Karacaören örneğini vererek, "Karacaören konusu sivil toplum hassasiyetime bir örnektir. İlk dönemimde Karacaören suyunu getirmek için bir adım attık. Yer yerinden oynadı. Bütün meslek odaları, sivil toplum, Antalya’ya kirli su getiriyorsun, Antalya’ya pis su içireceksin diye. Karacaören suyunu aman getirmeyin dediler, siyah çelenk bıraktılar belediyenin önüne. O siyah çelengi bırakanlar ben seçimi kaybettikten sonra Karacaören suyu için DSİ ile protokol imzaladı. Oysa ben sizin dediğinizi yapıp, iptal etmiştim Karacaören projesini. Sivil toplum hassasiyeti olan birisi olarak yaptım bunu. O zaman sivil toplumdan gelen tepkilere kulağımızı kapatmadık. Aksine hassasiyetle biz o projeyi iptal ettik. Ama esas siyasi anlamda o gün beni Antalya’ya kirli su içirecek diye suçlayanlar geldiler, protokole imza attılar benden sonra" ifadelerini kullandı.



"Film stüdyoları tanıtım için büyük fırsat olacak"


Boğaçayı Projesi’nin sadece Antalya’ya değil, Türkiye’ye katma değer sağlayacak bir proje olduğunu belirten Başkan Menderes Türel, "Burada bir Hollywood stüdyolarının olması demek, dünya sinema endüstrisinin Antalya’ya gelmesi demek. Sinema endüstrisinden ülke olarak kazanacağımız katma değerin yanı sıra, uluslararası tanıtımda da bize çok büyük bir fırsat sunacak. Bu her şeyden önemli" dedi.


Başkan Türel, bir soru üzerine, Boğaçayı Projesi’nin 3 başlıktan oluşan birinci etabının yaklaşık 1 milyar liraya mal olacağını söyledi. Projedeki yat limanı yapılmalı mı, yapılmamalı mı tartışmalarına da değinen Türel, "2010 senesinde bugünkü adıyla Altyapı Genel Müdürlüğü, bu bölgeye bin 500 tane yat kapasiteli liman yapılmasını master planında sunmuş. Buna gerek var mıydı sorusuna, bu işe emek vermiş sizin gibi bilim insanlarına saygı göstermek adına kulak vermemiz lazım. Bir de benim anlamadığım bir tartışma, Konyaaltı sahili yat limanı ile halka kapatılıyor konusu. Biz bu limanı Antalya’da Konyaaltı sahilinin en kullanılmayan yerine koyduk. Halkın kullandığı yerlere koymadık. Limana giden yol, hiçbir şekilde daralmıyor tamamen altındaki kara alanı değerlendiriliyor" diye konuştu.



"10 bin kişi iş sahibi olacak"


20’ye yakın bir akademisyen grubunun üzerinde çalıştığı Boğaçayı Projesi’nin Antalya’ya çok büyük bir zenginlik katacağı ifade eden Türel, "Bu projenin Antalyalıya ne katkısı var. Bir kere yeni yaşam alanları kazandırması açısından halka açık bir proje olarak ciddi bir katkısı var bu bir. İkincisi 1 milyar TL’lik bir projeden bahsediyoruz. Bu proje ekonomik katma değer olarak kimin kasasına girecek? Antalyalıların kasasına girecek. Esnaf, tüccar, gecekondu mahallesindeki bakkal bile yeni oluşacak istihdamdan orada çalışan bir kardeşimiz sayesinde sebeplenecek. 10 bin Antalyalı iş sahibi olacak. Antalyalıya ne faydası var demenin vizyonsuzluğunu kusura bakmayın anlamam mümkün değil. 10 bin kişinin iş sahibi olacağı bir projeyi halkımıza yeni iş alanları açacağız diye gece gündüz uğraşıyorken ne fayda sağlayacak diye eleştirmek abesle iştigaldir. Bu kadar net söylüyorum" dedi.



"Antalya zenginleşecek"


"Antalya, Boğaçayı Projesi ile daha da zenginleşecek" diyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, konuşmasını şöyle tamamladı:


"Marka şehir diyoruz, lafa gelince kürsülerde konuşuyoruz ama o marka kavramının içi işte şimdi çok daha iyi bir şekilde dolmaya başladı. Daha da dolduracağız. Daha da bunun için yapmamız gerekenler var ama lafla peynir gemisi de yürümüyor. Çalışmadan, proje üretmeden marka şehir falan olunmuyor. Biz de bunun için çalışıyoruz. Ben de bu şehrin bir evladı, Antalya’nın toprağına yatacak biri olarak, Antalya’nın faydasına yapılabilecek ne varsa hiçbir hesap yapmadan sırf Antalya’nın kazanması adına bugüne kadar nasıl yaptıysam bundan sonra da yapmaya devam edeceğim. Bütün bu çalışmalarımızda en büyük temennim ve duam kazananın Antalya ve Antalyalılar olmasıdır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen operasyondan yeni detaylar: 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda eylem planladıkları anlaşıldı İstanbul’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen “Bozdoğan-32” operasyonunda yeni ayrıntılara ulaşıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İstihbarat Şubesince yapılan çalışmalarda, örgüt içinde “Abbas İsa” kod adıyla anılan Suriye uyruklu K.A. (25) ile Afganistan uyruklu M.H. (29) patlayıcı yapımında uzman 2 terörist Beykoz’daki bir işyerinde yakalandı. Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayram’ında sansasyonel eylem planı yapan DEAŞ’a bağlı bir hücre güvenlik ve istihbarat birimlerince çökertildi. İstanbul’u kana bulamaya çalışan teröristlerin, Taksim Meydanında eylem planladıkları anlaşıldı. DEAŞ silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğu ve bomba yapım konusunda bilgi sahibi olduğu tespit edilen; K.A. aynı işyerinde kalan M.H. ile birlikte İstanbul’un Beykoz ilçesinde yakalandı. K.A.’nın bombalı saldırı eylemi hazırlığında olduğu ve bomba yapımında kullanılan kimyasal maddelerle patlamanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini test ettiği tespit edildi. Ele geçirilen ve bomba yapımında kullanılacağı anlaşılan kimyasal maddelerin büyük çapta patlamaya sebebiyet verebilecek nitelikte kimyasal (patlayıcı) maddeler olduğu anlaşıldı. Hücrenin kilit ismi: “Abbas İsa” kod adlı Suriyeli tatbikat yapmış Hücre üyeleri ile ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İstihbarat Şubesi ekipleri geniş çaplı çalışma gerçekleştirdi. İstanbul İstihbarat Şubenin yaptığı çalışmalarda, ilk etapta “Abbas İsa” kod adlı Suriye uyruklu K.A. (25) ile Afganistan uyruklu M.H. (29) yakalanarak gözaltına alındı. Operasyonun devamında söz konusu 2 teröristin Türkiye’deki bağlantıları mercek altına alındı. Bu iki teröristin bağlantılı olduğu 6 şüphelinin daha düzenlenen zincirleme operasyonlarda yakalandığı belirtildi. Operasyon bomba yapımında kullanılan hidrojen peroksit ile aseton ve sülfürik asit türü kimyasal madde ele geçirildi. Teröristlerin, eylem hazırlığındayken Beykoz’daki bir adreste küçük çaplı bir tatbikat yaptıkları öğrenildi. Irak ve Suriye’de DEAŞ’ın "havan topu birimi"nde yer aldı Suriye ve Irak’ta patlayıcı ve bomba eğitimi gören K.A.’nın, İdlip’te “Ebu Ömer” isimli DEAŞ emirinin yanında mühimmat doldurma ve temizleme biriminde faaliyette bulunduğu, ayrıca 2016 yılına kadar örgüt içinde DEAŞ’ın havan birliğinde yer aldığı öğrenildi. Elde edilen bilgi ve belgelere göre K.A., 2016’da Hatay üzerinden Suriye’den Türkiye’ye kaçak giriş yaptı, 2020’de ise İstanbul’a geldi. 4 yıldır İstanbul’da bulunan Abbas İsa kod adlı terörist, kentin kalabalık meydanlarında sansasyonel eylem planı yaptığı kaydedildi. 2014 yılında DEAŞ’ın sözde Irak’ın Musul valisi Ebu Leys Al-Hamduni’den hem şer-i, hem bombalı eğitim aldığı ortaya çıkan K.A.’nın, hangi noktaları hedef seçtiği araştırılıyor. Afganistan uyruklu terörist bu yıl Türkiye’ye gelmiş DEAŞ’ın eylem hücresine yönelik yürütülen soruşturma derinleştirilirken, Afganistan uyruklu K.H.’nın bu yılın Ocak ayında İran üzerinden Türkiye’ye geçiş yaptığı tespit edildi. Operasyon çerçevesinde yakalanan “Abbas İsa” K.A.’nın kardeşi “Abdullah Mustafa“ kod adlı isimli A.A.’nın da yurda 2014 yılında giriş yaptığı ve ilk olarak Muğla’da kaldığı, sonrasında da eylem için İstanbul’a geldiği ortaya çıktı.
Muğla Marmaris’te deniz turizmi masaya yatırıldı İMEAK Deniz Ticaret Odası’nca düzenlenen 4. Deniz Turizmi Çalıştayı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde, İMEAK Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde ve Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Bu yıl 4. kez düzenlenen çalıştay, aziz şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Sektöre engel teşkil eden bazı sorunların izole edilmesine katkı sağlamak adına düzenlenen çalıştayın başarılı ve verimli geçmesini dilekleri ile konuşmasına başlayan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, "En temel sorunlarımızın içerisinde yer alan deniz turizmi araç sayımızın bugün beş bine ulaşmasıyla ilgili İstanbul’dan Alanya’ya kadar tüm kıyı şeridimizdeki araçların bağlama, yolcu indir bindir yerleri ile bu araçların tamir bakım ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde, sektörün faaliyetini yapacağı araçlar ile faaliyetin türüne göre kullanılacak deniz araçların niteliği ve mevzuatlarının birbirine uyumlu hale getirilerek uygulama kaynaklı soruların giderilmesi yer alıyor. Sektörün 12 ay faaliyet yapmasına ilişkin dalış turizmi, kurvaziyer turizmi gibi alt branşların desteklenmesi ile uluslararası rekabet gücünün arttırılması, bugün tüm dünyaya tanıttığımız Mavi Yolculuğun temelini oluşturan koylarımızın marka değerinin arttırılmasıdır. İlgili kamu kurumlarının mevzuat uygulamaları ve sektörün gelişim sürecinde bölgesel uygulama kaynaklı sorunlarının giderilmesine yönelik sonuçlar elde edilmiştir" dedi. "Marmaris’in bir deniz kenti olduğunu ve denize önem verilmesi gerektiğini unutmamalıyız" Çalıştayda kürsüye çıkarak konuşan Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, denizin Marmaris için önemine değinerek, "Marmaris’ten denizi çektiğiniz anda normal Anadolu kasabası olması noktasına geliyor. Bütün deniz kentleri böyle ama üzerine denizi koyduğunuzda kültüründen tarihine, ticaretinden ekonomisine kadar birçok alanda yeni ufuklar açan bir durum söz konusu. Bu sebeple denizin Marmaris için ve bütün kıyı kentleri için önemi büyük, üzerinde hassasiyetle durulması, alanlarının düzenlenmesi gerektiği çok açık bir şekilde ortada. Marmaris özelinde baktığımızda Cruise turizminden daha fazla gelir elde etmeyi bekleyen. Deniz araçlarının fazlalığıyla oluşan kirliliğin doğa tahribatının en aza indirilmesi için önlemlerin ve düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda çalışmaların yapılacağı bir toplantı bekliyoruz. Aynı zamanda geçmiş zamanlarda yaşadığımız yangın felaketlerinin ardından oluşan deniz dolgusunun Marmaris turizmine etkisi olduğu gibi ilçenin liman temizliğine ve doğal yaşamına önemli olumsuzlukları olduğunun da bilincindeyiz" sözleri ile üzerlerine düşen tüm görevleri yapmaya hazır olduğunu iletti. "Yerel yönetimler olarak üzerimize düşen ne varsa elimizi taşın altına koymaya hazırız" Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da Bodrum Belediye Başkanlığı yaptığı son 5 yılda denizcilik faaliyetlerine önem verdiklerini belirterek, "Sektörün sorunlarını çok açık bir şekilde biliyoruz. Özellikle son dönemde bağlama konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Transferler konusunda çok ciddi problemler var. Limanlarımızın işletilmesinin yöntemi konusunda sektörün yöneticileriyle sık sık görüşüyoruz. Hem sektörümüzle hem de ilçe belediyelerimizle birlikte yürütüyoruz. Bir denizcilik iştiraki kurarak limanların ve barınakların, iskelelerin kontrolünü tamamen sektörün kontrolüne bırakacağım. Bununla ilgili duyuruları zaten yapmıştık, şimdi ise hazırlık aşamasındayız. Burada yat imalat, bakım, onarım sektörünün de değerini biliyoruz. Ören’deki yapılan organize sanayinin de farkındayız oraya da her zaman destek vermeye hazırız. Yine bütün Muğla’nın bin 480 kilometre kıyı uzunluğunun her bir bölgesinde denizcilikle ilgili her bir faaliyette biz de yerel yönetim olarak sektörümüzün yanında onları geliştirecek her türlü kararı almaya hazırız. Çok kıymetli Turizm Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımızla da yine ortak çalışmaya her zaman hazırız. Körfezlerimizin yapılaşmadan mümkün olduğunca korunması için ve deniz turizminin faaliyetlerinin engellenmemesi için her körfezimizde böyle olmak zorundayız. Deniz toplu taşıma meselesi malum bin 480 kilometre kıyımız var ancak nitelikli deniz trafiğini özellikle toplu taşıma açısından oluşturamamışız. Bunun için Datça ve Bodrum arasındaki feribot gibi Fethiye’den Marmaris’e oradan Datça’ya, Datça’dan Bodruma, oradan Milas’a, Didim’e kadar deniz trafik güzergâhı çalışmasını başlattık, bunu yapıyoruz. Bu hareketin ciddi olumlu etkileri olacağını biliyorum, tabii ki temsilcilerle yapacağımız toplantılarla masaya yatırarak daha doğru ilerleyeceğimizi düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Bu çalıştay turizme katkı sağlayacaktır" Muğla’nın ülkenin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan "Yeryüzü Cenneti" olduğu sözleri ile konuşmasına başlayan Muğla Valisi İdris Akbıyık, "Günümüzde turizm endüstrisinin en önemli sektörlerinden biri olarak gösterilen deniz turizmi, Türkiye’nin turizm faaliyetlerinin de lokomotifi konumundadır. Bu nedenle ülkemizin katma değerli turizm faaliyetleri oluşturma doğrultusundaki arayışlarında, üzerinde önemle durulması gereken turizm branşları arasında gösterilmektedir. Muğla ilimiz, yemyeşil çam ormanlarıyla turkuaz suların iç içe olduğu, birbirinden eşsiz koyları, kumsalları, huzur veren doğal ve tarihi güzellikleriyle, her yıl milyonlarca misafire ev sahipliği yapmaktadır. Bin 484 kilometrelik kıyı bandımız ve bu kıyı bandının çevrelediği tarihi ve doğal güzelliklerle dolu eşsiz coğrafya, Muğla’nın ülkemizin deniz turizmi faaliyetlerinin büyük bir kısmının gerçekleştirildiği cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Muğla’daki deniz turizmi kapasitesini rakamsal olarak ifade edecek olursak, 7 bin 93 yat kapasiteli 28 marina, 15 bin 743 yatak kapasiteli bin 512 ticari yat, 36 bin 500 yolcu kapasiteli 742 günübirlik tekne faaliyet göstermektedir. İlimiz genelinde 137 adet mavi bayraklı işletme bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl, 76 bin 910 yolcu kapasitesine sahip 92 adet kurvaziyer limanlarımızı ziyaret etmiştir. Ayrıca ilimizde 2 tane uluslararası havaalanının bulunması ve buralardan yat limanlarına karayolu ile ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi, deniz turizmi için büyük bir avantaj sağlamaktadır" açıklamasında bulundu. "Muğla deniz turizmi dünya ile rekabet edebilir durumda" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise konuşmasında, "Ülkemizin turizmdeki potansiyelini görerek büyük bir ileri görüşlülük ve vizyonla sıfır mesafesinden bugün dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisi olmamızın yolunu açmıştır. Deniz turizmiyle Muğla turizmde en avantajlı rekabet edilebilir bir konumda. Deniz turizmimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Çalıştayımızda tüm imkanlar, tüm yapılabilecekler enine boyuna görüşülecek. Biz de Bakanlık olarak hem katkılarımızı hem de buradan çıkan sonuçları çok dikkatle değerlendirerek tüm paydaşlarımızla gerekli adımları atacağız" ifadelerini kullandı. Marmaris’e bağlı İçmeler Mahallesi’nde düzenlenen, bölgesel deniz turizmi faaliyetlerinin değerlendirileceği çalıştaya; Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Oda başkanları, STK temsilcileri ve liman başkanları katıldı. Bu sabah başlayan ve iki oturumdan oluşan çalıştay bu akşam sona erecek.
Elazığ Elazığ Belediyesi, Müftüoğlu’nu öğrencilerle buluşturacak Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden Gökhan Müftüoğlu, Elazığ Belediyesi’nin düzenlediği programda Gelecek Sensin Projesi kapsamında gençlerle seminerde bir araya gelecek. Hizmet, eser ve gönül belediyeciliği ilkesi doğrultusunda şehre kazandırdığı vizyon yatırımlarla Elazığ’ı emin adımlarla geleceğe taşıyan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, gençlere yönelik hizmetlerini artırarak sürdürüyor. Bu kapsamda geleceğin teminatı gençlerin eğitimlerine katkı sunarak donanımlı bireyler yetiştirilmesi adına önemli faaliyetler gerçekleştiren Elazığ Belediyesi, “Gelecek Sensin” Projesi dahilinde seminer programı düzenleyecek. Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden, konferansları, yayınları ve kitaplarıyla gençlerin büyük bir beğeniyle takip ettiği eğitimci ve yazar Gökhan Müftüoğlu, sınav kazandıran taktikler konulu seminerde Elazığlı öğrencilerle buluşacak. Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek seminer, 2 Mayıs Perşembe günü saat 11.00’da başlayacak. Seminerin ardından imza programı gerçekleştirilecek. Elazığ Belediyesi ve Pratik Hafıza Kurs Merkezi iş birliği ile düzenlenecek olan seminer, ücretsiz olacak. “Ücretsiz seminere bütün öğrencilerimiz davetlidir” Elazığ Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Her alanda güçlü yatırımlarla aziz şehrimiz Elazığ’ı geleceğe hazırlayan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, gençlerimizin hayallerinin yanında yer alarak destek sağlamayı, gerek eğitsel, gerekse sosyo-kültürel faaliyetlerle gençlerimize hizmet etme hedefine devam ediyor. Bu kapsamda Elazığ Belediyesi olarak geçtiğimiz dönem orta öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde başlattığımız Gelecek Sensin programımızı, kapsamını genişleterek yeni dönemde de sürdüreceğiz. Türkiye’nin sınav öncesi motivasyon eğitiminde en etkili isimlerinden Gri Koç, 2 Mayıs Perşembe günü kıymetli gençlerimizle bir araya gelecek. Ücretsiz olacak olan bu önemli organizasyona bütün öğrencilerimizi davet ediyoruz” denildi.