KÜLTÜR SANAT - 16 Eylül 2019 Pazartesi 10:30

Altın Portakal’dan, Selma Güneri ve Ahmet Mekin’e Onur Ödülü

A
A
A
Altın Portakal’dan, Selma Güneri ve Ahmet Mekin’e Onur Ödülü

26 Ekim’de başlayacak ve “Öze Dönüş” temasıyla gerçekleşecek 56.

26 Ekim’de başlayacak ve “Öze Dönüş” temasıyla gerçekleşecek 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Onur Ödülleri sahipleri belli oldu. Onur Ödülleri bu yıl; henüz 14 yaşındayken ilk ödülünü Antalya’da alan, böylece festival tarihinin Altın Portakallı en genç oyuncusu olan Selma Güneri’ye ve “Düğün”den “Selvi Boylum, Al Yazmalım”a, rol aldığı sayısız klasik ile sinemamızın en önemli jönlerinden ve karakter oyuncularından biri olan Ahmet Mekin’e verilecek. Ödüllerini Açılış Töreni’nde alacak olan iki usta oyuncu, festival kapsamında Antalyalılara özel bir sohbete de katılacaklar.


Bu yıl “Öze Dönüş” temasıyla gerçekleşecek ve 56.sı yapılacak Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin onur ödülleri sahipleri belli oldu. 26 Ekim - 1 Kasım 2019 tarihleri arasında düzenlenecek festivalin bu yılki ödülleri, sinemamızın iki usta oyuncusuna, Selma Güneri ve Ahmet Mekin’e verilecek.


Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu yaptığı açıklamada, “Bu yıl festivalin programını ‘Öze Dönüş’ etrafında kurgularken, Onur Ödülleri’nin de temayı doğrulamasını istedik. İlk ödülünü Antalya’dan alan ve festival tarihinde bu ödülü alan en genç oyuncu olan Selma Güneri’ye ve Yeşilçam’ın en etkileyici jönlerinden biri olmanın yanı sıra, performanslarıyla çok iyi bir karakter oyuncusuna dönüşen Ahmet Mekin’e bu yılın Onur Ödülleri’ni vermekten gurur duyuyoruz” dedi.



İlk ödülü Altın Portakal


Selma Güneri’nin karakter canlandırmadaki başarısını vurgulayan Boyacığlu, sanatçının ödül gerekçesini şu sözlerle açıkladı: “Henüz 13 yaşındayken oynadığı Halit Refiğ filmi ‘İstanbul’un Kızları’ ile başlayan sinema kariyerinde 100’den fazla filmde başrolde oynayan; Yılmaz Güney ile rol aldığı ’Ben Öldükçe Yaşarım’ ve Ediz Hun ile birlikte sinemamızın ikonik çiftlerinden birine dönüştükleri ‘Son Kuşlar’ filmlerindeki performanslarıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan ve böylece Festival tarihinin bu ödülü almış en genç oyuncusu da olan; ’Son Kuşlar’dan ‘Mum Kokulu Kadınlar’a, sayısız ve unutulmaz filmde canlandırdığı kadın karakterlere getirdiği derinlikli yorum ile sinemamızın en özel yüzlerinden biri olan oyuncu Selma Güneri’ye 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Onur Ödülü’nün verilmesine karar verilmiştir.”



Hem jön, hem karakter oyuncusu


Ahmet Boyacıoğlu, festivalin bir diğer Onur Ödülü’nün sahibi de olan oyuncu Ahmet Mekin’in ödül gerekçesi için şunları söyledi: “1956’da, yakın arkadaşı Kenan Pars’ın ısrarıyla başladığı sinema hayatında western’den müzikallere, bilimkurgudan fantastiğe, sayısız türde 200’e yakın filmde oynayan, Yeşilçam’ın en yakışıklı ve etkileyici jönlerinden biri olmayı da, “Selvi Boylum, Al Yazmalım”ın Cemşit Kıraç’ı, “Düğün”ün Ferhat’ı, “Yaralı Kurt”un İrfan’ı olmayı da başaran; “Bugünün Saraylısı” ve “Kavanozdaki Adam” gibi kült televizyon dizilerindeki performanslarıyla da görsel belleğimizde unutulmaz izler bırakan Ahmet Mekin’e 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Onur Ödülü’nün verilmesine karar verilmiştir."


Ödüllerini 26 Ekim’de festivalin Açılış Töreni’nde alacak olan Selma Güneri ve Ahmet Mekin ayrıca, festival kapsamında gerçekleşecek söyleşi programı “Öğlen Sohbetleri”ne katılarak Antalyalı sinemaseverlerin sorularını yanıtlayacaklar.



Sinemanın Leslie Caron’ı: Selma Güneri


1951 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını, dönemin önemli ses sanatçılarından da olan babası Lütfi Güneri ile ABD’de geçirmiş olsa da ortaokulu okumak için Türkiye’ye dönüş yaptı. 1964’te henüz 13 yaşındayken katıldığı Perde dergisinin yarışmasında birinci seçilerek yapımcıların dikkatini çekti ve aynı yıl Halit Refiğ’in yönettiği “İstanbul’un Kızları” filminde oynadı. Kemal Film’in yılın en çok izlenen filmlerinden “Beş Şeker Kız”daki revü kızı rolü onu büyük kitlelere ulaştırdı. “Vazgeçilmez bir tutku” sözleriyle tarif edeceği sinema hayatının ilk yılında 6 filmde birden rol alan oyuncu, ertesi yıl bu rakamı 18 filme çıkararak, 60’lar sinemasının en çok aranılan yüzlerinden birine dönüştü. “Sinemamızın Leslie Caron’ı” olarak da karşılanan Güneri, 1965 yılında kariyerini derinden etkileyen üç filmde birden oynadı. Bunlardan, Duygu Sağıroğlu’nun yönettiği “Bitmeyen Yol”da Fikret Hakan ile başrolleri paylaşan ve Erol Taş, Aliye Rona, Ayfer Feray, Suna Pekuysal gibi isimlerle kamera karşısına geçen Güneri, yine bir Sağıroğlu filmi olan “Ben Öldükçe Yaşarım”da “okulum oldu” dediği Yılmaz Güney ile ikinci kez birlikte çalışma fırsatını yakaladı. Erdoğan Tokatlı’nın yönettiği ve Ediz Hun ile birlikte sinemamızın ikonik çiftlerinden birine dönüştükleri “Son Kuşlar” filmindeki performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı ve böylece Festival tarihinde ödül alan en genç oyuncu oldu. Ertesi yıl, Bilge Olgaç’ın “Nikahsızlar” (1966) filminde tanıştığı Yusuf Sezgin ile evliliklerinden, günümüzün oyuncularından Umut Sezgin dünyaya geldi. 60’ların sonlarına dek Aram Gülyüz, Cevat Okçugil, Feyzi Tuna, Halit Refiğ, Orhan Aksoy, Türker İnanoğlu, Yılmaz Atadeniz, Zafer Davutoğlu gibi usta yönetmenlerin filmlerinde; Cüneyt Arkın, Ekrem Bora ve Sadri Alışık başta olmak üzere Eşref Kolçak, Fikret Hakan, İzzet Günay, Kadir İnanır, Tarık Akan ve Yılmaz Gündüz gibi dönemin usta aktörleriyle başrolleri paylaştı. 60’ların sonlarında, babasının izini sürdürerek başladığı müzik kariyerini, ses getiren 45’likler ve sahne hayatıyla 70’lerin sonuna dek sürdürdü. 80’lerde yalnızca televizyon dizilerine ağırlık veren oyuncu, 1996 yılında Halil Ergün ile birlikte oynadığı iki filmle birden sinemaya geri döndü. Bunlardan, İrfan Tözüm’ün yönettiği ve 90’ların çok konuşulan filmlerinden biri olan “Mum Kokulu Kadınlar”daki rolüyle, Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği’nin (ÇASOD) ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu seçildi. 2007’de Safa Önal’ın çektiği “Hicran Sokağı” (2007), 2009 yılında ise Ülkü Erakalın’ın “Çığlık Çığlığa Bir Sevda” filmlerinde izlediğimiz Güneri, “Dinle Sevgili” (2011-12), “Filinta ‘Bir Osmanlı Polisiyesi’” dizilerinde de rol aldı.



Türk sinemasının Filiz’i: Ahmet Mekin


1932 yılında İstanbul’da Mekin Ahmet Kurteli adıyla dünyaya geldi. Uzun boyu nedeniyle arkadaşları arasında “Filiz Ahmet” olarak anılan ve aslında sporcu olmak isteyen Ahmet Mekin, geçirdiği rahatsızlık sonucu profesyonel güreş ve futbol hayatını bırakmak zorunda kaldı. Bu dönemde Bakırköy Halkevi’nde amatör olarak oyunculuğa başladı. 1956’da, yakın arkadaşı Kenan Pars’ın ısrarlarıyla Selahattin Burçkin’in yönettiği “Mahşere Kadar” filminde rol aldı ve ilk sinema filminde Pars’ın yanı sıra Belgin Doruk, Yılmaz Duru, Kadir Savun gibi isimlerle birlikte oynadı. Özellikle fiziği ile dikkatleri çeken ve kısa sürede Yeşilçam’ın yeni jönlerinden birine dönüşen Mekin, 60’lar ve 70’ler boyunca birçok filmde oynadı. 1959’da Kemal Kan’ın çektiği “Evlatlık” filminin senaryosunu yazdı; Atıf Yılmaz’ın “Beş Kardeştiler” (1962), Orhan Aksoy’un “Vurun Kahpeye” (1964), Halit Refiğ’in “Bir Türk’e Gönül Verdim” (1969), Bilge Olgaç’ın “Kara Gün” (1971), Lütfi Ö. Akad’ın “Yaralı Kurt” (1972) ve “Düğün” (1973) filmlerindeki eşsiz performansları onun çok iyi bir karakter oyuncusu olduğunu da kanıtladı ve 1961’de İzmir Fuarı Festivali’nde En Başarılı Erkek Oyuncu Ödülü’nü aldı. 1972-73 yıllarında Dostlar Tiyatrosu’nun büyük ses getiren oyunu “Abdülcanbaz”da, Turhan Selçuk’un meşhur çizgi romanı kahramanına hayat verdi. Özellikle Atıf Yılmaz klasiği “Selvi Boylum, Al Yazmalım” onun adını daha geniş kitlelere ulaştırdı. Cengiz Aytmatov uyarlaması olan bu filmde, Kadir İnanır ve “Acı Aşk”tan (1963) sonra yeniden çalıştığı Türkan Şoray ile başrolleri paylaşan Mekin, filmdeki Cemşit Kıraç rolüyle sinemamızın unutulmazları arasına girdi. Ertem Eğilmez, Feyturiye Esen, Halit Refiğ, Lütfi Ömer Akad, Metin Erksan, Nejat Saydam, Osman Seden, Ülkü Erakalın ve Yılmaz Atadeniz’in de aralarında olduğu sayısız yönetmenle çalıştı; Mine Mutlu, Muhterem Nur ve Sevda Ferdağ başta olmak üzere, Arzu Okay, Filiz Akın, Hülya Aşan, Necla Nazır, Nedret Güvenç, Nilüfer Aydan, Peri Han, Sevim Çağlayan gibi 60’lar ve 70’lerin önemli kadın oyuncularıyla birlikte başrolde oynadı. 80’lerin önemli yapımları “Seni Kalbime Gömdüm” (1982), “Çiçek Abbas” (1982), “Kuyucaklı Yusuf” (1985) ile başarısını sürdüren Mekin, bu dönemde özellikle televizyon ekranlarında canlandırdığı karakterlerle de çok konuşuldu. “Bugünün Saraylısı”ndaki (1985) Ata Efendi ve Türkiye’nin ilk bilimkurgu yapımlarından “Kavanozdaki Adam”daki (1987) Semih performansları külte dönüştü. 80’lerin sonunda politika hayatına başlayan Mekin, 90’larda sadece iki filmde yer alırken, 2004’te Ümit Elçi’nin “Hoşgeldin Hayat” filmiyle geri döndüğü sinemada Sinan Çetin’in “Kağıt” (2008), Murat Saraçoğlu’nun “72. Koğuş” (2010), Tunç Okan’ın “Umut Üzümleri” filmlerinde oynadı. 2011 yılında Ali Özgentürk’ün yönettiği “Görünmeyen” filmindeki performansıyla İstanbul Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Kendisi gibi oyuncu olan Şükran Sabuncu‘yla evliliğinden Zeynep ve Kezban adında iki kızı olan ve 90’ların sonunda yerleştiği Erdek’te yaşayan Mekin, yeni sezonda “Kimse Bilmez” (2019) adlı televizyon dizisinde rol alacak.



26 Ekim’de başlıyor


26 Ekim - 1 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde düzenlenecek olan 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İdari Direktörlüğünü Cansel Çevikol Tuncer, yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre, Antalya Film Forum’un yöneticiliğini ise Olena Yershova Yıldız yürütecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç’ten turizmde yaz sezonu değerlendirmesi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "İstanbul’a ve Türkiye’ye turist gelmesinde hep beraber karşı durmamız gereken bir konu: Türkiye’nin içinden ve dışından pompalanan yabancı karşıtlığı. Bu insanların açık tepki vermeden kararlarıyla sizi cezalandırdığı bir sürece dönüşüyor. Yani ülkenize gelmeyerek, otomatikman siz ülke olarak belirli bir kaynaktan mahrum kalıyorsunuz" dedi. Avdagiç, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, turizm sezonunu iyi geçirdiğimizde Türkiye’nin mayıs ayından itibaren ciddi bir döviz gelirine sahip olacağını kaydetti. İstanbul’da otel fiyatlarının hala Avrupa fiyatlarının çok altında olduğunu belirten Avdagiç, "İstanbul otelleri hala ucuz. Artan taleple beraber hem doluluk oranlarının artması hem fiyatların daha makul hale gelmesi, İstanbul için önemli bir konu" dedi. "Türkiye’nin içinden ve dışından pompalanan yabancı karşıtlığı, birçok misafirimizin Türkiye’ye gelmesine engel oluyor" İstanbul’a ve Türkiye’ye turist gelmesinde hep beraber karşı durulması gereken bir konunun da Türkiye’nin ‘yabancı karşıtlığı’ olduğunu kaydeden Avdagiç, "Türkiye’nin içinden ve dışından pompalanan yabancı karşıtlığı, birçok misafirimizin Türkiye’ye gelmesine engel oluyor. Olumsuz bir atmosfer oluşturuyor. Bu Türkiye’nin kuralsız, tüm yabancıları ülkeye kabul etmesi anlamına asla gelmiyor. Mutlaka bir sınır güvenliği kontrolü ülkenin bekası anlamında en önemli konulardan bir tanesi. Ancak kurumlar ve kişiler olarak hem yurtiçinde hem yurtdışında abartılı ve rasyonel karşılığı olmayan söylemleri gündeme getirenlere karşı çok net, açık ve sürekli tavır almamız lazım. Aksi halde Türkiye hiçbir yabancının gelmesinin istenmediği bir ülke durumuna düşer ki, bu turizm için benim şu an yakın ve orta vadede gördüğüm en büyük tehdit. Bu insanların açık tepki vermeden kararlarıyla sizi cezalandırdığı bir sürece dönüşüyor. Yani ülkenize gelmeyerek, otomatikman siz ülke olarak belirli bir kaynaktan mahrum kalıyorsunuz" şeklinde konuştu. “Yabancılar ‘cash on the table (nakit)’ daire, arsa alıyorlardı” Yabancı karşıtlığının olumsuz sonuçlar doğurabileceğini kaydeden Avdagiç, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye genelinde yabancılara konut satışları 6 milyar dolardan 3 milyar dolar seviyesine geldi ve bu azalış devam ediyor. Aynı şekilde İstanbul’da satılan konutların yüzde 10’u yabancılara satılıyordu, şu anda bu yüzde 5’lere düştü. Yabancı yatırımcı teminat mektubu ve kredi kullanmıyor, ‘cash on the table (nakit)’ daire, arsa alıyorlardı. Bir bu var, bir de almış olanların da bir kısmı satışa geçti. Bunun dengesi iyi ayarlanmalıdır. Bu yaklaşım yabancıları rahatsız ediyor, rakip ülke yabancı medyasında da takip edilip kullanılıyor. Onlar da bu durumdan ister istemez etkileniyorlar.” İTO Başkanı Avdagiç, Türkiye’ye girişte uygulanan vize ücretlerinin gözden geçirilmesinin de turizm sektörüne katkı vereceğini belirtti. Şekib Avdagiç, "Türkiye’nin bazı ülkelere uyguladığı vize bedeli ciddi rakamlara ulaşıyor. AB’nin bize uyguladığı vize bedellerinden çok şikayet ediyoruz. Türkiye’nin de belirli ülkelere uyguladığı vize bedellerinin gözden geçirilmesinde turizm açısından fayda var. Özellikle aile seyahatlerinde vize ücreti ciddi bir rakam olduğu zaman, insanlar Türkiye yerine farklı turizm destinasyonlarını tercih edebiliyorlar" dedi. Avdagiç, Türkiye’nin kendine has ılıman iklimi, kaliteli tesisleri, yetişmiş insan gücü, gastronomideki çeşitliliği ve sunumunu yerli ürünle yapıyor olmasının önemli avantajlar olduğuna dikkati çekti. “Turizmde artık yeni bir konsept ve strateji belirlemenin zamanı geldi” Şekib Avdagiç, bununla birlikte Türkiye’nin turizmde konseptini gözden geçirmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Avdagiç, “Turizmde artık yeni bir konsept ve strateji belirlemenin zamanı geldi. Türkiye orta ve uzun vadede turizmde konseptini, fiyat stratejisini ve hizmetlerini baştan aşağı gözden geçirmeli. Çünkü hiç gündemde olmayan yeni rakiplerimiz belli bir süre sonra devreye girecek. Türkiye turizmdeki dinamik gücünü, belirli aralıklarla strateji ve hizmet niteliklerini yenileyerek sürdürebilir” diye konuştu. Türkiye’nin şu anda yatak kapasitesini geliştiren bir ülke olmasının önemine dikkati çeken Avdagiç, “Türkiye genelinde turizmde 2 milyon yatağımız var. Buna bağlı olarak Akdeniz çanağında yeni destinasyonlar hızla devreye giriyor. Mısır ve Kuzey Afrika’nın bazı ülkeleri burada öne çıkıyor. Suudi Arabistan kıyı şeridi için NEOM Projesi ile bağlantılı önemli bir yatırım paketi açıkladı. Turizmcilerin tabiri ile 500 bin anahtar, yani 500 bin odalık kapasite oluşturma sürecini devreye aldılar. Bizim de bugünden bütün konseptimizi gözden geçirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. Turizm yatırımcıları için yüksek nitelikli otel odası maliyetlerinin giderek arttığını kaydeden Avdagiç, “Bir örnek verirsek, Türkiye’de yüksek nitelikli bir odanın yatırım maliyeti 250 bin dolar iken, Mısır’da aynı nitelikli bir odanın maliyeti 135 bin dolar. Bu durum bizi bugünden yarına hemen olumsuz etkilemeyecektir ama yatırım anlamında ve birim fiyat anlamında rekabetçiliğimizde bir gerileme var, bu konunun üzerinde çalışmamız gerekiyor” dedi.
Muğla Bodrum’u heyecanlandıran yarış sona erdi Muğla’nın Bodrum ilçesinde 3 gün boyunca süren otomobil yarışında Ali Türkkan-Oytun Albayrak Genel klasman 1’incisi oldu. Karya Otomobil Spor Kulübü (KAROSK) tarafından düzenlenen Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası üçüncü ayağı Rally Bodrum nefes kesen bir mücadeleye sahne oldu. 7’den 70’e insanların akın ettiği yarışlar ödül töreniyle sona erdi. Jandarma 185. yılına özel etabında en iyi zamanı yapan Türkkan-Albayrak, jandarma özel ödülünü de kazanırken, ekip aynı zamanda sınıf 3 birinciliğinin de sahibi oldu. Cuma günü Bodrum’da başlayan ve 3 gün boyunca süren Rally Bodrum için mücadele eden otomobiller görsel şölen oluşturdu. Bodrum’un bir ucundan diğer ucuna kadar yarışan pilotlar zaman zaman nefes kesti. Özellikle köy yollarından ve köylerden geçen otomobilleri köy halkı ise pür dikkat izledi. Çizilen rotada Bodrum İlçe Jandarma ekipleri ve Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler üst düzey güvenlik önlemi alarak güvenliği sağladı. Kıyasıya geçen mücadelenin ardından Castrol Ford Team Türkiye takımından Ali Türkkan-Oytun Albayrak ekibi Genel klasmanda 1’inci oldu. Genel klasman 2’ncisi ise GP Garage My Team’den Ümit Can Özdemir-Kutay Ertuğrul ekibi oldu. Mücadelede 3’üncülüğü Parkur Racing takımından Kerem Kazaz-Corenitn Slyverstre ekibi oldu. Kazaz-Slyverstre, gençler birinciliğinin yanı sıra organizasyon TECNO özel ödülünü de kazandı. Bodrum ve Milas’ın doğal güzelliklerini gözler önüne seren asfalt zeminli etaplara 2 gün süren 476 kilometre uzunluğundaki rallinin Markalar birincisi Castrol Ford Team Türkiye olurken, Takımlar birinciliğini de GP Garage My Team elde etti. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Bodrum Kaymakamlığı, Milas Kaymakamlığı, Bodrum Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü ve Bodrum Belediyesi tarafından desteklenen sponsorların ve Bodrum Gazeteciler Cemiyeti katkıları ile gerçekleştirilen organizasyon finiş seremonisi ile sona erdi. Törende dereceye giren sporcular Muğla İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ali Gemalmaz, Bodrum Kaymakamı Mustafa Çit, Bodrum İlçe Jandarma Komutanı Gökhan Kurgan, Bodrum Belediye Meclis Üyeleri Abdullah Engin Başol ve Seha Ergene ile sponsor firma yetkililerinden aldılar. Yarışın Sınıf 4 ve İki Çeker birinciliğini Atış Motorspor’dan Refik Bozkurt-Soner Tamer elde ederken, Sınıf 5 birincisi Hypco Neo Motorspor’dan Kübra Denizci Keskin-Onur Vatansever, Master pilotlar birincisi GP Garage My Team’den Uğur Soylu, kadın pilotlar birincisi Burcu Çetinkaya kadın co-pilotlar birincisi İtalyan Fabrizia Pons oldular. 35 yaş üzeri klasik ralli otomobillerine açık historic klasmanında Parkur Racing’den Kemal Gamgam-Orkun Demir bir zafere daha imza atarken, ikinciliğin sahibi Fiat 131 S ile Ahmet Tınkır-Rafet Yılmaz ekibi oldu. Bu yıl Celal Gülerhan anısına düzenlenen TOSFED Ralli Kupası klasmanında ise Ankaralı genç ekip Berkay Erdoğan-Muhammed Mataracı birinciliğe uzanırken ekip aynı zamanda Kategori 4’te ilk sırada yer aldı. Taner Oruç-Onur Sırımoğlu ikinci ve Kategori 2 birincisi, Sencan Kırıkkaya-Tezcan Başar da üçüncü oldular. Kategori 3’te en hızlı ekip Alp Atak-Alperen Tetik olurken, kadın pilotlar birinciliğini kızı Zeynep Tümerkan ile yarışan Çiğdem Tümerkan, kadın co-pilotlar birinciliğini de Faruk Sayın ile yarışan Cansu Açar kazandı.
İstanbul Yurtta hava durumu Yapılan son değerlendirmelere göre, yurt genelinin parçalı yer yer çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu, İç Ege, Doğu Akdeniz’in Toroslar mevkii, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile Osmaniye, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep ve Kilis çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; öğleden sonra Kastamonu, Çankırı, Kırıkkale, Yozgat, Kırşehir ve Çorum çevreleri ile Ankara’nın doğu kesimlerinde kuvvetli olması bekleniyor. Güney ve iç kesimlerde toz taşınımı beklenmektedir. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklıkları güney ve doğu bölgelerde mevsim normalleri üzerinde, diğer bölgelerde mevsim normalleri civarında seyredecek. Rüzgarın genellikle kuzeyli yönlerden, güney ve doğu kesimlerde güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın batısı ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli olarak (40 -60 km/saat) esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı (Yağışların; öğleden sonra doğu kesimlerinde yerel kuvvetli olması bekleniyor.) 24 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak yağışlı 16 İzmir: Parçalı bulutlu 26 Adana: Parçalı yer yer çok bulutlu, öğleden sonra kuzey çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 33 Antalya: Parçalı bulutlu 28 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 17 Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 25 Diyarbakır: Parçalı bulutlu 32