SAĞLIK - 19 Aralık 2022 Pazartesi 10:48

Uzmanlarından diyabet hastalarına arı ekmeği tavsiyesi

A
A
A
Uzmanlarından diyabet hastalarına arı ekmeği tavsiyesi

Türkiye’de son 12 yılda diyabet görülme oranının yüzde 90 arttığını belirten Dr.

Türkiye’de son 12 yılda diyabet görülme oranının yüzde 90 arttığını belirten Dr. Ender Saraç, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sürdürmenin yanında, kan şekerinin normal sınırlar arasında kalmasını doğal yollarla desteklemek amacıyla Anadolu arı ekmeğinin günlük beslenmeye eklenmesini önderdi.


Dr. Ender Saraç, diyabetin, pankreasın kan şekerini düzenleyen insülin hormonunu yeterli miktarda üretemediği ya da üretilen insülinin vücutta kullanımında yaşanan problemler sonucu, kandaki şeker düzeyinin yükselmesi (hiperglisemi) ile karakterize olan kronik bir hastalık olduğunu belirtti.


2010 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen TURDEP-II çalışmasının sonuçlarına göre, son 12 yılda diyabet görülme oranının yüzde 90 arttığını ve diyabet sıklığının yüzde 13,7’ye ulaştığını aktaran Saraç, "Diyabetin kontrolünde arı ürünlerinin önemi ise bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. 2021 yılında Morocco’da yapılan bir bilimsel çalışmada, diyabetik ratlarda arı ekmeğinin yüksek kan şekeri düzeyi, lipid profilindeki bozulmalar ve karaciğer fonksiyonu üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmada, arı ekmeğinin etkinliğini karşılaştırmak amacıyla standart ilaç olarak glibenklamid kullanılmıştır. Bilimsel çalışma, 36 rat üzerinde gerçekleştirilmiş olup ratlar, kontrol veya deney grubu olarak rastgele 2 ana gruba ayrılmıştır. 15 gün boyunca, sağlıklı ve diyabetik ratlara, su arı ekmeği veya glibenklamid verilmiştir. Bilimsel çalışmanın sonucunda, arı ekmeğinin içeriğinde yer alan yüksek fenolik ve flavonoid bileşiminin güçlü bir antioksidan özelliği taşıdığı belirlenmiştir. Arı ekmeği takviyesinin yüksek kan şekeri seviyelerini normal seviyeye düşürmede olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, glibenklamid ile arı ekmeğinin etkileri karşılaştırıldığında; arı ekmeğinin lipid profili, kan şekeri ve karaciğer enzim düzeyleri üzerindeki olumlu etkilerinin glibenklamide göre daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır" diye konuştu.



Arı ekmeği tüketilmesi tavsiyesi


Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sürdürmenin yanında, kan şekerinin normal sınırlar arasında kalmasını doğal yollarla desteklemek amacıyla Anadolu arı ekmeğinin günlük beslenmeye eklenmesinin önerilebileceğini ifade eden Saraç, çocukların günde 1, yetişkinlerin ise 1-2 tatlı kaşığı Anadolu arı ekmeğini doğrudan çiğneyerek ya da süt, meyve suyu veya yoğurt ile karıştırarak tüketmesi önerildiğini kaydetti.



"Tip 2 diyabetlilerde propolis takviyesinin olumlu yönde etki gösterdiği görülmüştür"


Arı Ürünleri Uzmanı Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, "2019 yılında, Meksika’da Guadalajara Üniversitesinde yapılan çift kör, randomize bir klinik çalışmada, tip 2 diyabetli hastalarda propolis takviyesinin kan şekeri düzeyleri üzerine etkisi değerlendirilmiştir. 12 hafta süren bilimsel çalışmaya, Amerikan Diyabet Derneği (ADA) kriterlerine göre tip 2 diyabet teşhisi konulmuş ve herhangi bir farmakolojik tedavi almayan 36 yetişkin gönüllü katılımcı dahil edilmiş ve katılımcılar her grupta 12 kişinin yer aldığı 3 gruba rastgele ayrılmıştır. 1. grup kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce günde 2 kez 300 miligram propolis almıştır. 2. grup kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce günde 2 kez 850 miligram metformin kapsül almıştır. 3. grup ise hiç propolis ve metformin almamıştır. Bilimsel çalışmanın sonucunda, tip 2 diyabetli bireylerde propolis takviyesinin, açlık kan şekeri ve HbA1C gibi biyokimyasal belirteçlerde olumlu yönde düzenleyici etki gösterdiği görülmüştür" dedi.



"Sağlıklı beslenme alışkanlıklarıyla diyabetli bireylerde komplikasyon riskinin en aza indirilmesi mümkündür"


Beslenme Uzmanı Dilara Koçak ise, kötü beslenme alışkanlıkları, obezite, şehirleşmenin artması, nüfusun yaşlanması, fiziksel aktivite düzeylerinde azalma ve diğer sağlıksız yaşam tarzı ve davranış biçimleriyle ilişkili olarak hızla artmaya devam eden diyabet hastalığının, 21. yüzyılın en büyük küresel sağlık problemlerinden biri haline geldiğine dikkat çekti.


Sık idrara çıkma, aşırı susama, kilo kaybı, yorgunluk, bulanık görme, yaralarda geç iyileşme gibi bazı belirtilerin diyabeti işaret edeceğini aktaran Koçak, "Diyabet hastalığı, uzun dönemde vücutta ciddi hasara neden olabilmektedir. Özellikle kalp, kan damarları, sinir sistemi, böbrek, göz, gibi organ ve sistemler diyabete bağlı kan şekerinin yüksekliğinden olumsuz etkilenir. Diyabet tedavisinde ise amaç, kan şekerinin normal düzeylere indirilmesi ve hastalığın bilinen diğer zararlı etkilerini en alt düzeye çekmek olmalıdır. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını da içeren yaşam tarzı değişikliği ile diyabetli bireylerde komplikasyon riskinin en aza indirilmesi mümkündür. Diyabet öncesi dönemde de beslenme davranışı ve yaşam tarzı değişikliğini içeren önlemlerin alınması ile diyabet riski geciktirilebilir ve hatta önlenebilir. Böylelikle, hem diyabet öncesi dönemde yer alan risk grubundaki bireylerde hem de diyabetli bireylerde yaşam kalitesi artırılabilir.


Diyabetli bireyler, günlük beslenmesinde yeterli proteine, kompleks karbonhidratlara, sağlıklı yağlara, taze sebze ve meyvelere, süt ve süt ürünlerine dengeli bir biçimde yer vermelidir. Doğal beslenmeye özen göstermeli, paketli gıdalardan ise uzak durmalıdır. Genel beslenme örüntüsü bu şekilde olmalı, ancak tabii ki tıpkı parmak izi gibi, her bireyin beslenme programı da birbirinden farklıdır" açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.