SAĞLIK - 13 Nisan 2024 Cumartesi 18:22

(Düzeltme) Op. Dr. Onur Oğan: “Sosyal medya doğum sonrası süreçte anneleri etkiliyor”

A
A
A
(Düzeltme) Op. Dr. Onur Oğan: “Sosyal medya doğum sonrası süreçte anneleri etkiliyor”

Sosyal medyanın anneler üzerindeki etkileri hakkında konuşan Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan doğum sonrası süreçte sosyal medyanın anneleri etkilediğini söyledi.


Günümüzde her bireyin aktif olarak kullandığı sosyal medya platformları bireyler arası iletişimde etkin bir rol oynarken paylaşılan içeriklerden birçoğu da insanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturuyor. Özellikle kadınların hamilelik süreci ve sonrasında bu etkilen daha net bir şekilde görülüyor. Psikolojik olarak kendinde bazı şeyleri eksik gören kişilerde sosyal medyanın da etkisinin büyük olduğunu söyleyen Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, “Sosyal medyanın etkisiyle özellikle doğum sonrası dönemde psikolojik olarak zorluk yaşayan annelerin kendilerine başvurduklarını belirtti.”


Yapılan araştırmaların, vücut imajındaki memnuniyetin genel yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu gösterdiğini söyleyen Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, “Doğum sonrası vücutta meydana gelen değişiklik ve deformasyonlar, bazen kadınların özgüvenlerini yeniden kazanmalarını zorlaştırabilir. Aynı zamanda bu kişilerin özgüven tazelenmesi sebebiyle sosyal ve iş hayatlarında daha başarılı ve mutlu oldukları bir gerçektir. Annelik estetiği, sadece fiziksel görünümdeki değişikliklerle sınırlı kalmayıp, kadınların özgüvenini ve ruh sağlığını da olumlu yönde etkileyebilir” dedi.



“Lohusalık döneminde mutsuzluk başlıyor”


Anneliğin gebelikle başlayan bir süreç olduğunu ve doğum sonrasına kadar annelerde sadece fiziksel olarak değişikliklerin olmadığını belirten Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, “Gebelikle anne adayında kilo artışı ve bazı ruhsal değişiklikler meydana geliyor. Vücutta meme, genital bölge ve karında daha bariz olmak üzere bazı değişim ve deformasyonlar meydana geliyor. Çocuğun gelişimine bağlı olarak karın kaslarında gevşemeler oluşabiliyor. Doğumla beraber bu süreçte yavaş yavaş geriye dönüş başlıyor. Gebelikte alınan kilolar, karın kaslarındaki gevşemeler, memelerdeki büyüme ve emzirme sürecinden sonraki küçülme sonrasında anneler çoğunlukla eski hallerine dönemiyor. Bu da lohusalık döneminde bazı mutsuzluklara sebep olabiliyor” diye konuştu.



"Doğumdan hemen sonra operasyon uygun değil”


Doğum sonrası süreçte annelerde yaşanılan psikolojik süreçten de bahseden Op. Dr. Onur Oğan, annelerin bu süreçte oluşan tüm deformasyonlar nedeniyle kendilerine başvurduklarını ancak operasyon için doğru zamanın dikkat edilmesi gereken bir husus olduğunu belirterek, “Anne adaylarına bu tip ameliyatların doğumdan hemen sonra yapılmaması gerektiği konusunda uyarıyoruz. Emzirme sürecinin sona ermesi ve annenin gebelik öncesindeki hedeflediği kiloya dönmesi sonrasında bu ameliyatları yapmayı öneriyoruz. Emzirmenin de bitiminin ardından en az 6 ay geçmesine önem veriyoruz. Vücutta yaşanılan doğum sonrası değişimlerin sona ermesi lazım ki, değişim varken onun üzerine uygulama yapmak öngörülemeyen sonuçlara sebep olabilir” dedi.



“Kadınlar birbirinden çok kolay bir şekilde haberdar”


Günümüzde annelerin kendine daha çok baktığını ve bu nedenle de bu tip operasyonlara ihtiyaç duyduklarının altını çizen Op. Dr. Oğan, “Eskiden kişiler mahallesindeki kişilerin dışında dünyayı pek de takip edemezdi. Günümüzde ise özellikle sosyal medyanın da etkisiyle tüm dünyayı takip edebiliyor ve trendler hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bu nedenle de kadınlar birbirlerinden çok kolay bir şekilde haberdar ve daha da farkındalığı artmış durumda. Psikolojik olarak kendinde bazı şeyleri eksik gören kişilerde sosyal medyanın da etkisi büyük. Pandemi döneminde de kişinin aynayla olan iletişimin de artmasıyla bu tip ameliyat taleplerinde artış oldu. İnsanlar pandemi döneminde gündelik hayatın meşguliyetinden uzaklaşınca evde kendilerine baktı.” dedi.



“Çocuk planlarının sonlandığı dönemde bu tip ameliyatlar düşünülmeli”


Süt kanallarının da bu tip ameliyatlarda çokça sorulan bir soru olduğunu belirten Op. Dr. Oğan sözlerine şöyle devam etti: “Biz bu tip ameliyatları, artık çocuk planlarının sona erdiği dönemde annelere öneriyoruz. Çünkü her seferinde tekrardan gebelikle yaşanılan hormonal değişimler, tekrardan vücutta deformasyonlara sebep olmaktadır. Bundan dolayı da hastalarımıza çocuk planlarının sonlanıp, sonlanmadığını sorarak yola çıkıyoruz. Bazı meme ameliyatlarında süt kanallarına dokunmadığımız olmakta. Bazı vakalarda ise süt kanallarına müdahale etmemiz gerekmektedir. Ancak günümüzde kullanılan tekniklerin çoğu hastadan hastaya değişmekle birlikte süt kanalları korunan ameliyatlar olmaktadır. Bu ameliyatlarda süt vermeye engel olabilecek durumlar oluşma ihtimali günümüz teknik ve bilgi birikimiyle oldukça düşüktür.” sözlerini sarf etti.



(Düzeltme) Op. Dr. Onur Oğan: “Sosyal medya doğum sonrası süreçte anneleri etkiliyor”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Şehit dedelerinin izini sürüp anıt yaptırdı Konya’nın Seydişehir ilçesinde bir kişi, 1. Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı ve Çanakkale Savaşı’nda, yaşadıkları mahalleden şehit ve gazi olan büyükleri belirleyerek isimlerinin yer aldığı anıt yaptırdı. Seydişehir’e bağlı Başkaraören Mahallesinde yaşayan Hilmi Yılmaz, 1. Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı ve Çanakkale Savaşı’nda şehit olan dedelerinin izini yıllarca sürdü. Bu çerçevede uzun süre mahallesinde ve çevre mahallelerde araştırma yapan Yılmaz, Başkaraören Mahallesinden 1. Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı ve Çanakkale Savaşı’nda 11 şehit ve 4 gazi olduğunu belirleyerek mahalle meydanına yaptırdığı anıt üzerine şehit ve gazilerin isimlerini yazdırdı. Çocukluğundan beri içinde bir ukde kaldığını, geçmişi yad etmek ve ecdadı unutmamak için böyle bir çalışma hayal ettiğini ifade eden Hilmi Yılmaz, “Büyüklerimizden duyduğumuza göre vatan kurtarmak için 1. Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı ve Çanakkale Savaşı döneminde mahallemizdeki erkeklerin tamamı cepheye koşmuş. Benim mahallemin tarihinden tespit edebildiğim kadarı ile savaşa giden büyüklerimizden 11’i vatan için şehit olmuş, 4’ü ise gazi olmuş. Ben de bu bilgileri kesinleştirdikten sonra mahalleye kendi imkanlarımla anıt yaptırdım. Onlar bizim için, vatan için canlarını feda etmişler, biz onlara karşı vefamızı en azından bu şekilde göstermeye çalıştık” dedi.
Konya Ömer Korkmaz: "Kötü olayı yaşamış tüm taraftarlarımızdan özür diliyorum" Konyaspor Kulübü Başkanı Ömer Korkmaz maç sonu polis ekipleri tarafından taraftarlara yönelik müdahaleye tepki gösterdi. Başkan Korkmaz, "Konyaspor’un formasını giyip kendi şehrinde bu muamele ile karşılaşmasını asla doğru bulmuyorum. Bu noktada orada bu kötü olayı yaşamış tüm taraftarlarımızdan da özür diliyorum" dedi. Konyaspor, Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında sahasında karşılaştığı Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldı. Maçın ardından Konyasporlu taraftarların yaşadığı olaylarla ilgili b asın mensuplarına açıklamalarda bulunan Konyaspor Başkanı Ömer Korkmaz, "Bugün maçtan bağımsız canımızı sıkan konular var. Buraya gelerek takımızı destekleyen Konyalılara teşekkür ederim. Maç sonunda buraya gelerek takımızı destekleyen Konyaspor taraftar grubuna Konya Emniyeti’nin yaptığı uygulama üzücü ve can sıkıcı. Yıl 2024, bundan 30 yıl önce televizyonlarda gördüğümüz görüntüleri sahamızda yaşıyoruz. Deplasmanda karşılaşmayacağımız muameleyi taraftarlarımızla yüzleşiyoruz. Orada çocuklar var, gençler var. Bu gençlerin tek menfaati takım sevgisi. Bu takıma gönül vermişlerin 30 yıl önceki gibi coplarla dayak yemesini hiç doğru bulmuyorum. Bu noktada gerçekten çok üzgünüm. Bu konuyla alakalı ne gerekiyorsa yapılmasını rica ediyorum. Konyaspor’un formasını giyip, kendi şehrinde bu muamele ile karşılaşmasını asla doğru bulmuyorum. Bu noktada orada bu kötü olayı yaşamış tüm taraftarlarımızdan da özür diliyorum" şeklinde konuştu.
Hakkari Bakan Uraloğlu Yeniköprü Tünelinde incelemelerde bulundu Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Yüksekova-Van arasında bulunan Yeniköprü Tüneli‘nde incelemelerde bulundu. Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde heyelan ve çığ tehlikesi nedeniyle Hakkari- Yüksekova karayolunda yapımı devam eden Yeniköprü T-1 veT-2 tünelinin açılışına sayılı günler kaldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yıl sonunda ulaşıma açılması beklenen YeniköprüT1 ve T2 tünelinde incelemelerde bulunmak üzere Yüksekova’ya geldi. Selahattin Eyyubi Havaalanı’nda protokol tarafından karşılanan Uraloğlu, daha sonra Yeniköprü Tünelini gezdi. Daha sonra gazetecilere açıklamada bulunan Uraloğlu, Hakkari’nin yeralıt zenginlikleri, binlerce yıllık tarihi, kültür varlıkları ve sınır kapılarıyla bölgenin yıldızı haline geldiğini belirtti. Bölgenin ulaşım ağının geliştirilmesi için çalışmaları yürüttüklerini hatırlatan Bakan Uraloğlu, “Hakkari’nin sahip olduğu bu potansiyelin gelişiminin sistemli ve sürdürülebilir olması için, biz de ulaşım ağının geliştirmesine gayret ediyoruz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak son 22 yılda Hakkâri’nin ulaşım ve haberleşme altyapısının gelişmesi için tam olarak 46 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik. Bölgede daha önce sadece 1 kilometre bölünmüş yol varken, bu sayıyı 102 kilometreye yükselttik. Yine yapım çalışmalarına 2017 yılında başlanan Yeniköprü-Yüksekova yolunu 16,2 kilometre, Yüksekova çevre yolunu ise 7,3 kilometre uzunluğunda bütünü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında projelendirdik. Toplam uzunluğu 23 kilometre olan proje ile 12 kilometre olan devlet yolumuzu bölünmüş yol ve tünel konforuyla yüksek standartlı bir şekilde geçirilmesini sağlamış olacağız” dedi. Hakkari- Yüksekova yolunda yapılan tünelin, sel ve tahribat riski yüksek heyelanların önüne geçeceğini vurgulayan Uraloğlu, “Güzergahta can ve mal güvenliği tesis edeceğiz. Mevcut güzergâhın geometrisini iyileştirerek 33 kilometrelik güzergahı 7 kilometreye getirip 40 dakika olan yolu 15 dakikaya indireceğiz” ifadelerini kullandı. T1 tünelinde kazı çalışmalarının geçen sene bitirildiğini ve açılışının yakın zamanda gerçekleştirileceğini belirten Uraloğlu, “Işık gördü merasimini burada yapmıştık. O günden bu yana 3 bin 965 metrelik tünelimizi çift tüplü aşınma seviyesinde tamamlanmış bulunuyoruz. Yani T-1 tünelinde işin büyük kısmını bitirdik. Yakında resmi açılışını da hep beraber gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. T-2 tünelinde ise kazı destekleme çalışmalarına 9 Aralık 2023 tarihinde başladık ve her iki tüpte yaklaşık 216 metrelik ilerleme kaydettik. Bu tüneldeki çalışmaları da 2027 yılında tamamlamayı hedefliyoruz” diye konuştu. Bakan Uraloğlu açıklama sonrası Hakkari’de düzenlenecek olan AK Parti Hakkari 8.olağan İl Kongresine katılmak üzere Yüksekova’dan ayrıldı.
Bursa Arsima Enerji’den 2025’e “Car Port” hamlesi Dağlıoğlu Group bünyesinde faaliyet gösteren Arsima Enerji, enerji sektöründe yenilikçi projeleriyle adından söz ettirmeye devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Erol Dağlıoğlu, 2025 yılında hayata geçmesi planlanan “Car Port” projesiyle elektrikli araç kullanıcılarına detaylı çözümler sunmayı hedeflediklerini açıkladı. Güneş enerjisi ve çok yönlü hizmet “ Car Port” projesinin enerjisinin bir kısmını üzerindeki güneş panellerinden sağlayacağını belirten Erol Dağlıoğlu, “Bu sistem sadece bir şarj istasyonu olmayacak. Wifi hizmeti ve self servis kafe gibi imkanlarla kullanıcıların konforunu artıracak bir yapı tasarladık. Sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla desteklenen altyapısı sayesinde çevre dostu bir çözüm sunacağız” ifadelerini kullandı. Bayiliklerle tüm Türkiye’ye yayılacak Erol Dağlıoğlu, “Car Port” modelinin ilk kurulumunun ardından bayilik sistemiyle Türkiye genelinde yaygınlaştırılacağını da belirtti. “Bu strateji, Arsima Enerji’nin yenilikçi çözümlerini daha geniş bir müşteri kitlesine ulaştırmayı amaçlıyor” diyen Dağlıoğlu, projenin hem sektöre hem de kullanıcı deneyimine yeni bir standart getireceğini vurguladı. Elektrikli araçlarla gelen zorluklara çözüm Elektrikli araçların hızla gelişmeye devam ettiğine dikkat çeken Dağlıoğlu, şarj teknolojilerindeki dönüşümün de önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Elektrikli araçlarla birlikte şarj teknolojileri de gelişiyor. Özellikle ticari taraftaki araçlarda elektrikli dönüşüm sağlanırsa, aynı anda yüksek güçlü şarj istasyonları ve altyapılar gerekecek. Ancak mevcut sistem bu ihtiyacı karşılamakta zorlanıyor; çünkü ülke genelindeki şebekeler halen yeteri kadar güçlü değil. Bu yöndeki talebi karşılayabilmek adına depolamalı şarj istasyonu modellerini ülkemizde yaygınlaştırmalıyız. Arsima olarak bu kapsamda araştırma ve fizibilite çalışmalarına başladık. Gelecekte başarılı olmak istiyorsak, sektörün hareket ettiği yönde bugünden yatırımlarımızı planlamalıyız.” Sektörde yeni standartlar ve Arsima’nın liderlik vizyonu Erol Dağlıoğlu, Arsima Enerji’nin “Car Port” projesiyle yalnızca enerji verimliliği sağlamayı değil, kullanıcı odaklı bir hizmet deneyimi sunmayı hedeflediğine dikkat çekti. Bu projenin elektrikli araç ekosistemine önemli katkılar sunacağını ifade eden Dağlıoğlu, “Elektrikli araçlar geleceğin taşıma sistemi olacaksa, altyapı ve kullanıcı deneyimi standartlarını bugünden belirlememiz gerekiyor. Car Port projesi bu standartların temelini oluşturacak” dedi. Öte yandan, Dağlıoğlu Group’un sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda şekillenen “Car Port” projesi, Arsima Enerji’nin sektördeki liderlik pozisyonunu pekiştirecek. Şirket, güneş enerjisiyle desteklenen altyapı, depolamalı şarj istasyonu modelleriyle geleceğin ihtiyaçlarına bugünden yanıt verecek şekilde tasarlanıyor. Erol Dağlıoğlu, “Bu projeyle hem çevresel sürdürülebilirliği hem de müşteri memnuniyetini önceliyoruz” diyerek, Arsima Enerji’nin vizyonunu şöyle özetledi: “Car Port projesi, enerji sektöründe olduğu kadar elektrikli araç kullanıcıları için de yeni bir dönemin kapılarını aralayacak.”