ÇEVRE - 02 Mart 2025 Pazar 18:16

Alanya’da dinamitle patlatılan dağ, karayolunu 6 saat kapalı tuttu

A
A
A
Alanya’da dinamitle patlatılan dağ, karayolunu 6 saat kapalı tuttu

Alanya’da kara yolu ve asfalt yapımı için gerekli ham madde ihtiyacını karşılamak amacıyla Alanya’nın Uğrak Mahallesi yakınlarında dinamit ile dağ patlatıldı. Patlatılan dağda taş parçaları yola düşerken, kara yolu ise 6 saat trafiğe kapalı tutuldu.


Dün öğle saatlerinde Alanya’nın Uğrak Mahallesi yakınlarında kara yolunun asfalt ihtiyacını karşılamak amacıyla dinamit ile dağ patlatıldı. Patlatılan dağın çevresinde oturan vatandaşlar toz dumanından kapılarını ve pencereleri açamazken, kimi vatandaşlar ise patlamanın etkisiyle korku dolu dakikalar yaşadı.


Patlama yaşanırken evinin bahçesinde olduğunu aktaran Uğrak Mahalle sakini Mustafa Toksöz, "Dün burada kara yolunun tekrardan asfaltlanması için bir çalışma yapılacağı ifade edilmişti. Ancak gördük ki çalışma dağın patlatılması şeklinde. Konuyu araştırdığımız zaman önümüze inanılmaz gerçekler serildi. Patlama çalışması için Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinden isminin önünde doçent unvanı olan bir tane hocadan rapor alındı. Ve bu rapora istinaden Antalya Emniyet Müdürlüğü tarafından patlamalı çalışma izni verildiği anlaşıldı. Patlamanın oldukça dışarıdan neredeyse fark edilemeyecek seviyede oldukça düşük olacağı, ses duyulmayacağı şeklinde ifade edilmişti. Ancak dün görüntüler medyaya yayıldı. Bu görüntülerde patlamanın nerdeyse Alanya’da gerçekleşen deprem felaketi kadar yakın çevrede bir etki oluşturduğu görüldü. Karayolları Genel Müdürlüğü patlamalı bir çalışmaya izin veriyor sözde ancak seyyar mısır satıcısına bile ruhsat gerektiren bir halde, bu patlamalı çalışma için bir müteahhide ruhsat verilmiyor. Bu şekilde kamu yönetimi olamaz. Halk görmezden gelinemez. Kara yolunun üzerine neredeyse ev daire büyüklüğünde taş parçaları saçıldı. Saatlerce yol kapalı kaldı. Bunun adı bir kamu çalışma prensibi olamaz" dedi.



"Yer altındaki su kaynaklarımız kayboluyor"


Yapılan patlamanın hem çevreki vatandaşları rahatsız ettiğini hem de yer altı sularında patlamadan dolayı eksilme meydana geldiğini aktaran İmamlı Mahallesi Muhtarı Yakup İnce ise, "Burada dün toz dumandan yoldan geçiş yoktu, yol kapalıydı. Yetkililerden rica ediyoruz, bu duruma bir an önce ’dur’ demesini talep ediyoruz. Çünkü burası bir tarım bölgesi, vatandaşlar evlerinin kapılarını açamadılar. Burada tarım olduğu için yer altındaki su kaynaklarımız kayboluyor. Bize daha önce söylediler patlama çok küçük olacak diye, ama patlama çok büyüktü. Fazla barut koyunca ortalık toz dumana karıştı" ifadelerini kullandı.



"Şirket bize yalan söyledi"


Şirketin kendilerine yalan söylediğini iddia eden Uğrak Mahallesi Muhtarı Hüseyin Musluoğlu, "Dün burada dağ patladı. Kara yolu 5-6 saat kapalı kaldı. Mahalledeki evler sallandı. Tozdan ve dumandan bizler burada duramadık. Bu patlamanın acilen durdurulması gerekiyor. Şirket bize yalan söyledi. Hiç duyulmayacak taş düşmeyecek dedi, neredeyse köy sallandı. Tarımsal sulamalar etkilendi. Evler tozdan dolayı açamadık. Trafiği sahil yoluna verdiler orası da kaldırmadı" şeklinde konuştu.


Bugün sabah saatleri itibarıyla dinamitle patlatılan dağda kara yoluna düşen taş parçalarının yetkili firma çalışanları tarafından kaldırılma işlemi devam ederken, kara yolu ise tek gidiş geliş olarak trafiğe açıldı.



Alanya’da dinamitle patlatılan dağ, karayolunu 6 saat kapalı tuttu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.