KÜLTÜR SANAT - 13 Eylül 2024 Cuma 13:33

Altın Portakal Uluslararası Uzun Metraj Yarışması Jüri Başkanı Mahmoud Kalari oldu

A
A
A
Altın Portakal Uluslararası Uzun Metraj Yarışması Jüri Başkanı Mahmoud Kalari oldu

Bu yıl 5-12 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, sinema dünyasının önemli isimlerini Antalya’da buluşturmaya hazırlanıyor. Festivalin merakla beklenen Uluslararası Uzun Metraj Yarışması’nın jüri başkanlığını ise İran sinemasının efsanevi ismi; görüntü yönetmeni ve yönetmen Mahmoud Kalari üstlenecek.


1951’de Tahran’da doğan Mahmoud Kalari, sinemaya olan ilgisini genç yaşlarda fotoğrafçılıkla pekiştirdi. 1977’de Tahran’da ilk fotoğraf sergisini açan Kalari, 1980 yılında New York’ta profesyonel bir fotoğrafçılık eğitimi aldı ve ardından SYGMA Fotoğraf Haber Ajansı tarafından işe alındı. Fotoğrafları, dünyanın en prestijli yayınlarında yer aldı.


Sinema kariyerine 1988 yapımı "Frosty Roads" filmiyle başlayan Kalari, yaklaşık 40 yıl boyunca İran sinemasının en büyük isimleriyle çalıştı. Özellikle Abbas Kiyarüstemi, Mohsen Makhmalbaf, Jafar Panahi ve Asghar Farhadi ile yaptığı iş birlikleriyle tanınan Kalari, Farhadi’nin “En İyi Yabancı Film” dalında OSCAR kazanan 2011 yapımı "Bir Ayrılık"/ A Separation” filmi ile görüntü yönetmeni kariyerinde dünya çapında büyük takdir topladı.


Sinematografi alanındaki başarılarının yanı sıra yönetmen olarak da dikkat çekici işlere imza atan Mahmoud Kalari, 1998 yapımı "Bulut ve Doğan Güneş / Cloud and the Rising Sun” filmi ile Arjantin’deki Mardel Plata Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü kazandı. Sinema kariyeri boyunca birçok uluslararası ödül ve onur töreniyle taçlandırılan Kalari, son yönetmenlik çalışması, 2023 yapımı "Yaz Mevsimi / Summertime” filmiyle yine dikkatleri üzerine çekti.


Bu yıl da sinemaseverleri dünyanın dört bir yanından gelen birbirinden değerli yapımlarla buluşturacak olan Altın Portakal’da Mahmoud Kalari’nin jüri başkanlığıyla sinemanın sanatsal derinliklerine yolculuk yapılacak.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İZTO Başkanı Özgenener’den tahmin güncelleme talebi İZTO Meclis Başkanı Mahmut Özgener yurtiçi talep, enflasyon, büyüme, ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini belirtti. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mart ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde, Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve üyelerin katılımıyla gerçekleşti. Özgener, ekonomiye ilişkin güncel değerlendirmelerde bulundu. Finansal piyasalarda Türk Lirası varlıklardaki oynaklığın belirli bir seviyenin altına geldikten sonra, yurtiçi talep, enflasyon, büyüme ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini belirten Özgener, "Geçtiğimiz hafta içinde uzun süredir stabil olan döviz kurları ciddi oranlarda değerlendi. Borsa sert bir şekilde geriledi. Ülkemizin 5 yıllık kredi risk primi CDS, 74 puan artarak, son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı. Ülkemizin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 28 seviyelerinden yüzde 33’e yükseldi. Bu oranı, kurlardaki değişim kadar kritik olarak değerlendiriyoruz. Merkez Bankası geçen hafta yaklaşık 25 milyar dolarlık rezerv satış yaparak, Türk Lirası’ndaki değer kaybını yüzde 3-4 arasında tutmaya çalıştı. Gecelik vadede borç verme faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 44’den yüzde 46’ya yükseltti. Piyasadaki hem Türk Lirası, hem de döviz likiditesine yönelik müdahaleleri de devam ediyor. Bu müdahalelerle, hafta başı itibariyle bankaların Türk Lirası mevduat faizlerinin, geçen haftaya göre arttığını gözlemliyoruz. Bunlardan hareketle; Merkez Bankası’nın Türk Lirası’ndaki değer kaybını belirli bir oranda tutmak amacıyla, rezerv satışlarına devam edeceği ve Türk Lirası likiditesini kısma yolunu tercih edeceği anlaşılıyor. Yapılan açıklamalar bize, asıl amacın, mevcut yılsonu makroekonomik tahminlerinde kalıcı bir bozulmanın engellenmesini amaçlandığını gösteriyor. Finansal piyasalarda Türk Lirası varlıklardaki oynaklık belirli bir seviyenin altına geldikten sonra, yurtiçi talep, enflasyon, büyüme, ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Her halükarda, siyaset kaynaklı olarak oluşabilecek belirsizliğin azaltılmasının, ekonomik programla ilgili olarak maliyetlerin düşürülmesi ve programın başarılı olması için kritik bir önemde olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum" diye belirtti. "Birlik olmalıyız" Son günlerde yaşanan olayların üstesinden gelebilmek için birlik ve sağduyu mesajı veren Özgener, "Hepimiz biliyoruz ki Türkiye, tarihi boyunca birçok zorluktan geçmiş, ancak her defasında birlik ve beraberlik içinde, sağduyusunu koruyarak yoluna devam etmiş bir ülke. Türkiye’nin en büyük gücü, krizleri yönetme becerisi ve toplumun ortak aklıdır. Şimdiye kadar nice badireleri atlattık, bundan sonra da diyalog ve sağduyu ile her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz. Bugün yaşanan zorlukları aşmanın yolu da yine birlikte hareket etmekten, ortak aklı ve doğru politikaları devreye sokmaktan geçiyor. Toplumsal ve bireysel olarak haklarımızın bir bütünü olan "hukuk", adaletin tecelli etmesini sağlayan bir araçtır. Hepsinin üzerinde bir kavram olarak "hukukun üstünlüğü", ülkeler için toplum düzeni ve devlete güveni sağlamlaştıran vazgeçilmez bir norm oluşturmaktadır. Kurumları ve kavramları yıpratarak bir yere varamayız. Bunu yaparsak hepimiz bundan büyük zarar görürüz. Önünde sonunda hepimizin sığındığı değerler; adalet ve hukukun üstünlüğü olmalıdır" dedi. "Belirsizliğin bedeli çoktur" Yaşanan gelişmelerin ekonomiye yansımaları hakkında da açıklamalarda bulunan Özgener, "Siyasi akıştaki olayların, "belirsizlik" değil, "ölçülebilir risk" seviyesinde kalması gerekir. Finansal piyasaların seyri ve ekonomik aktivitenin sürdürülebilirliği söz konusu olduğunda, riskleri yönetebilir ve bir bedel ödesek de sonuçta aşabiliriz. Ancak; belirsizliğin getireceği bilinmezlerin bedeli çoktur. Öngörülebilirlik kavramını bu nedenle sıklıkla konuşmalarımda kullanıyorum. 20 aydır toplumunun her kesiminin büyük çabası ve özverisiyle uygulanan Ekonomik Program kapsamında, dezenflasyonist sürecin hızlanmasını, reel sektörün maliyetinin azalmasını, faiz oranlarının düşmesini ve krediye erişimin kolaylaşmasını bekliyoruz. Enflasyonla mücadelenin çok hassas dengeler üzerinde devam ettiği bu süreçte, hep birlikte çalışarak bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları riske atmamamız gerektiğini vurguluyoruz. Siyaset kaynaklı olayların, ekonomide bugüne kadar ödenen maliyetleri artırmaması ve ekonomik programın devamlılığı ile ilgili soru işaretleri oluşturmaması gerekir. Bunu sağlarken; tüm tarafların sorumluluk bilinciyle, verilecek kararların özellikle ülke ekonomimiz üzerinde etkilerinin etraflıca istişare edilerek alınmasının, hayati öneme sahip olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum" açıklamasında bulundu.