SAĞLIK - 22 Nisan 2024 Pazartesi 11:30

Op. Dr. Onur Oğan: “Yorgun yüz, asosyal yapıyor”

A
A
A
Op. Dr. Onur Oğan: “Yorgun yüz, asosyal yapıyor”

Son yıllarda özellikle iş ve özel yaşantısında yorgun yüz ifadeleri nedeniyle doktorlara başvuruların sayısının arttığını söyleyen Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, yorgun yüz ifadesi nedeniyle kişilerde asosyalliğin arttığı ve iş hayatında da benzer sıkıntıların yaşandığını ifade etti.


Yorgun bakışın psikolojik etkisi hakkında konuşan Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, yüz hareketleri ve mimiklerimizin insan ilişkilerinde ilk göze çarpan bölge olması sebebiyle oldukça önemli olduğunu anlattı.


Op. Dr. Oğan, “Yer çekimi, mimik kaslarının etkisi ve güneş ışınları yaşlı bir görüntünün en önemli nedenlerindendir. Yer çekiminin etkisiyle yüzü yerinde tutan bağlarda gevşeme, deri esnekliğinin zamanla azalmasıyla da sarkmalar oluşur. Özellikle yanak alt yüz bölgesindeki sarkma kişiyi yorgun ve yaşlı gösterir. Estetik cerrahi bu probleme yüz germe adı altında toplanan ameliyatlarla çözüm bulmuştur. Birçok farklı teknik tanımlansa da temel amaç sarkan dokuları tekrar eski yerine getirmektir” dedi.



“Sosyal etkileşimden kaçınmaya sebep”


İnsan ilişkilerinde yüzün en dikkati çekici alan olduğunun altını çizen Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Oğan, “Yüzde yaşlanmanın etkileri; derinin elastikiyetini kaybetmesi veya azalması, hacim kaybı ve sarkma olarak üç mekanizmayla anlatılabilir. Karşı tarafa ilk izlenimi veren hemen hemen her zaman yüzümüzdeki ifade ve mimiklerimizdir. Aynaya her gün baktığında yorgun, bitkin, enerjisi düşük bir yüzle karşılaşan kişinin kendisini hissettiği yaş ne olursa olsun artık yaşlandığı hissine kapılmasına bazı sosyal etkileşimlerden kaçınmasına sebep olabilir” diyerek uyardı.



“Bitkin yerine taze ve enerjik bir yüz pozitif etki oluşturuyor”


Bu tip durum yaşayan kişilerde genellikle yaşlanmaya ikna olmayla beraber sosyal çekilmenin de meydana geldiğini belirten Op. Dr. Oğan, “Yaş alırken vücut ve yüzündeki değişikliklere karşı tepkiler kişiden kişiye değişkenlik gösterse de; bu durumdan rahatsız olmak da oldukça doğal karşılanması gereken bir durumdur. Yüzde canlı, dinamik, taze, sevecen bir bakış karşı tarafa iletişime açık olduğumuz, enerjik olduğumuz fikri verir. Bu sebeple yorgun bitkin bir yüz yerine daha taze ve enerjik görünen bir yüz günlük ilişkilerimizin pozitif sürmesi iş hayatında da daha enerjik bir görünüşe sahip olmak verimliliğinizi artıracaktır” dedi.



“Yüz gençleştirme işleminde doğallık korunmalı”


Yüz gençleştirme işlemi için genellikle iş ve özel hayatında mizaç sertliği ya da yorgunluğundan şikayetçi kişilerin kendilerine başvurduğunun altını çizen Op. Dr. Oğan, sözlerine şöyle devam etti:


“Yüz gençleştirme planlanırken doğallıktan kaçılmadan, kişinin yüz bütünlüğü bozulmadan, daha taze ve enerjik görünüme sahip olmasını hedeflemek kritiktir. Bu sayede kişide meydana gelen değişiklik sosyal çevresinde pozitif geribildirimler almasına, artan özgüvene dönüşüp kişinin hem kendisini sayması, sevmesini hem de çevresi tarafından daha çok kabul görmesine imkan sağlar.”



Op. Dr. Onur Oğan: “Yorgun yüz, asosyal yapıyor”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.