ASAYİŞ - 02 Ağustos 2024 Cuma 12:48

Sevgilisi tarafından oğluyla birlikte öldürülen kadının son paylaşımı dikkat çekti

A
A
A
Sevgilisi tarafından oğluyla birlikte öldürülen kadının son paylaşımı dikkat çekti

Antalya’da sevgilisini ormanlık alanda taşla başına vurarak, olaya şahit olan sevgilisinin 8 yaşındaki oğlunu da evde ellerini ve ayaklarını bağlayıp boğarak öldüren zanlı adliye sevk edildi. Zanlının ifadesinde, alkol alıp almama konusunda tartışma yaşadıklarını ve olay küfürleşmeye dönünce ağrına gittiğini söylediği öğrenildi. Öte yandan hayatını kaybeden kadının sosyal medya hesabından son paylaşımı olan, “En tehlikeli düşman, düşmeni bekleyen dostundur” yazısı dikkat çekti.


Korkunç olay, dün sabah saatlerinde Kepez ilçesi Duacı Mahallesi’nde yaşandı. Mehmet A. (48), sabah saatlerinde sevgilisi Aynur Çilli (43) ve Aynur Çilli’nin oğlu Bulutcan Çilli (8) ile birlikte Duacı Mahallesi’ndeki ormanlık alana gitti. Burada çıkan tartışma sonucu Mehmet A., sevgilisi Aynur Çilli’yi başına defalarca taşla vurarak öldürüp, olay yerinden çocukla birlikte ayrıldı. Ormanlık alanda bir kadın cesedi bulunduğu ihbarı üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri kadının hayatını kaybettiğini belirlerken, jandarma ekipleri cesedin Aynur Çilli’yi ait olduğunu tespit etti.



Kan donduran detaylar


Jandarma yaptığı araştırmada Aynur Çilli’nin Mehmet A. ile birlikte yaşadığını belirledi ve araştırma için Doğuyaka Mahallesi’ndeki evine geldi. Jandarma, Mehmet A.’yı evde yakalarken yine evde yapılan incelemede Bulutcan Çilli’yi elleri, ayakları ve boynundan iple bağlı olarak cenin pozisyonunda yerde ölü olarak buldu.


Mehmet A.’nın Aynur Çilli’yi öldürdükten sonra 8 yaşındaki Bulutcan Çilli’yi eve getirdiği ve olaya şahit olduğu için burada çocuğu boğarak öldürdüğü belirlendi.



Görgü tanığı: "Çocuğu çuvalla taşımaya çalıştı"


Öte yandan, olayın yaşandığı mahallede oturan komşu Selahattin Doğan, yaşananları şöyle anlattı:


"Mehmet A. yaklaşık bir buçuk yıl önce mahallemize taşındı. Bugün jandarma ekipleri geldiğinde, ben de onlarla birlikte içeri girdim. Küçük çocuğu domuz bağıyla bağlı olarak yerde yatarken gördüm. Çok şaşırdım. Duyduğuma göre önce kadını ormanlık alanda taşla öldürmüş, ardından buraya gelerek çocuğu boğmuş. Adam jandarma tarafından evinin önünde yakalanmış. Daha sonra jandarma ekipleri tanık olarak ifademi almak için beni tekrar eve götürdüğünde, çocuğu yine aynı şekilde yerde yatarken gördüm. Boğazında plastik kelepçe vardı ve boğularak öldürülmüştü."


Katil zanlısının boğarak öldürdüğü çocuğu çuvala koyup, evden çıkarmaya hazırlandığı ancak çıkamadan jandarma tarafından yakalandığı öğrenildi.


Hayatını kaybeden anne ve oğlunun cenazeleri otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.



"Kafasını ezmiş"


Duacı’da ormanlık alanda hayatını kaybeden kadınla ilgili, bölge sakinlerinden Levent Keser, “Dün jandarmalar geldi ve burada ceset buldular. Burası dayımın tarlası. Duyduğumuza göre, buraya yatırıp kafasını eze eze öldürmüş, taşlar da burada” dedi.



Keser ve taşla vurmuş


Jandarmada işlemleri tamamlanan Mehmet A.’nın ifadesinde, birlikte gittikleri ormanlık alanda alkol alıp almama ve başka konular yüzünden tartışma yaşadıklarını, tartışmanın küfürleşmeye döndüğünde ağrına gittiğini ve ardından Aynur Çilli’nin keser ile taşla kafasına vurduğunu, akabinde de çocuğu alarak olay yerinden ayrıldığını söylediği öğrenildi.



"En tehlikeli düşman, düşmeni bekleyen dostundur"


Öte yandan Aynur Çilli’nin mayıs ayında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı son paylaşım ise dikkat çekti. Çilli’nin paylaşımında, "En tehlikeli düşman, düşmeni bekleyen dostundur" sözlerinin yer aldığı görüldü.


Cinayet şüphelisi Mehmet A. ise ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Mehmet A.’nın 17 farklı suçtan kaydı olduğu ve 5 kez evlendiği, sevgilisi Aynur Çilli’nin de 20 farklı suç kaydı olduğu öğrenildi.



Sevgilisi tarafından oğluyla birlikte öldürülen kadının son paylaşımı dikkat çekti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."