SPOR - 03 Aralık 2023 Pazar 17:39

Türkiye Enduro ve ATV Şampiyonası 3. Ayak Yarışları Kemer’de yapıldı

A
A
A
Türkiye Enduro ve ATV Şampiyonası 3. Ayak Yarışları Kemer’de yapıldı

Türkiye Motosiklet Federasyonu’nun faaliyet takviminde yer alan Türkiye Enduro ve ATV Şampiyonası’nın 3. Ayak Yarışları Kemer’de yapıldı.


Kemer Belediyesi’nin destekleriyle, Kemer Enduro Motosiklet Kulübü (KEMK) tarafından yapılan 20 kilometrelik yarışlara, 13’ü ATV sporcusu olmak üzere 74 sporcu katıldı. Kuzdere Mahallesi’nde oluşturulan parkurda 4 tur atarak mücadele eden sporcular, lastik, kaya, ağaç ve beton büzlerden geçerek dereceye giremeye çalıştı. Yapay ve doğal engellerden geçen sporculardan bazıları zaman zaman zor anlar yaşadı, bazıları ise düştü. Yarış sonunda düzenlenen ödül töreninde sporculara ödülleri verildi.



Yarış sonunda dereceye giren sporcular şu şekilde oluştu:


Enduro GP: 1. Bayram Uysal, 2. Rafet Karakuş, 3. Aykut Kızıltan


E1 Sınıfı: 1. Murat Can Köse, 2. Gökhan Gökçe, 3. Erhan Sertkaya


E2 Sınıfı: 1. Rafet Karakuş, 2. Salih Çarpışantürk, 3. Taha Can Çataloğlu


E3 Sınıfı: 1. Bayram Uysal, 2. Gökhan Kart, 3. İslam Yıldız


EG Sınıfı: 1. Emirhan Kurt, 2. Mehmet Emin Musaoğlu, 3. Doğukan Duraman


EB Sınıfı: 1. Aykut Kızıltan, 2. Veli Küp, 3. Emre Esen


EC Sınıfı: 1. Ümit Kaya, 2. Hasan Gider, 3. Mücahit Süleyman Arslan


EV Sınıfı: 1. Ali Baydaş, 2. Mehmet Okuyan, 3. Recep Bahadır Çaktı



Enduro GP ve E2 sınıfında Rafet Karakuş, E1 sınıfında Gökhan Gökçe, E3 sınıfında Gökhan Kart, EB sınıfında Aykut Kızıltan, Gençler sınıfında Emirhan Kurt, EC sınıfında Ümit Kaya, Veteran sınıfında Mehmet Okuyan, Kadınları sınıfında Aslı Kutluca, ATV GP’de Emre Muharrem Sağlam, S1 sınıfında Haktan Özkul, S2 sınıfında Emre Muharrem Sağlam, S3 sınıfında Murat Yatgın, Türkiye Enduro ve ATV Şampiyonası’nda 2023 yılının şampiyonları oldu.



Türkiye Enduro ve ATV Şampiyonası 3. Ayak Yarışları Kemer’de yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Pasinler Balı için coğrafi işaret başvurusu 58 coğrafi işaretli ürünle ülke sıralamasında 3. sırada yer alan Erzurum’dan bir ürün için daha başvuru yapıldı. Türk Patent ve Kurumu’na mahreç işaret almak adına bal ürün grubundan; “Pasinler Balı” için müracaat edildi. Tarih, kültür ve kış turizminin yanında aynı zamanda gastronomi şehri olan Erzurum’un Pasinler ilçesi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından başvuru yapıldı. 16 ürün onay bekliyor Erzurum’dan böylece 16 ürün tescil için Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan onay için bekliyor. Bunlar; Pasinler Balı, Erzurum Karın Kaymağı Peyniri, Hasankale Dövme Kebap, Hasankale Etli Ekmek, Hasankale Güveci, Pasinler Köfte, Erzurum Geven Balı, Erzurum Kelecoş, Erzurum Kaşar, Peyniri Narman Yeşil Mercimeği, Erzurum Kahvaltısı, Erzurum Un Helvası, Karayazı Balı, Erzurum İspir Gobdini, Erzurum Burması/Erzurum Burma Bileziği ve Hınıs Köftesi tescil için inceleme ve onay aşamasında bekliyor. 58 ürün için coğrafi işaret alındı Ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yürütülen coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanıyor. Tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işareti olan coğrafi işaret son yıllarda rağbet görüyor. Erzurum 58 coğrafi işaretli ürünüyle Gaziantep ve Konya’dan sonra listenin üçüncü sırasında yer alıyor.
Balıkesir Gönen’de trafik denetimlerinde 432 bin liralık ceza kesildi Gönen İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 26 Ekim-1 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen trafik denetimlerinin sonuçları açıklandı. Bir hafta süren uygulamada toplamda 525 araç ve 156 motosiklet kontrol edildi; kurallara uymayan sürücülere ise 137 adet ceza uygulandı. En fazla ceza emniyet kemeri takmayanlara kesildi Uygulamalar sırasında en çok ceza, "emniyet kemeri kullanmamak" ihlalinden kesildi. Trafik kanununun 78/1B maddesi uyarınca 59 sürücüye ceza uygulandı. Diğer ceza kalemleri arasında; araç muayenesini yaptırmayanlara (34. madde) 12, sürücü belgesiz araç kullananlara (36. madde) 11 ve alkollü araç kullananlara (48/5 madde) 5 ceza yer aldı. Tüm bu cezaların toplamı 432.696 TL olarak kaydedildi. 14 araç trafikten men edildi, 4 ehliyete el konuldu Denetimlerde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere verilen cezaların yanı sıra, 4 sürücünün ehliyetine el konuldu ve 14 araç trafikten men edildi. Ayrıca, uygulama süresince Gönen’de 4 yaralanmalı trafik kazası meydana geldi. Bu kazalardan 3’ünde motosikletler yer aldı. Denetimler sürecek Gönen İlçe Emniyet Müdürlüğü, trafik kurallarına uyulmasının önemini vurgulayarak, ilçedeki trafik güvenliğini sağlamak adına denetimlerin devam edeceğini bildirdi. Emniyet yetkilileri, bu tür uygulamalarla trafik ihlallerinin azaltılmasının ve yol güvenliğinin sağlanmasının hedeflendiğini belirtti.
Sivas Sivas’ta ilginç manzara, yerde değil çatıda Bir zamanlar dünyanın en çok satan otomobili olarak tarihe geçen Tosbağa otomobil Sivaslı vatandaş tarafından hem çocuklarının anısını yaşatmak hem de reklam amaçlı çatıya konulunca ortaya ilginç manzaralar çıktı. Sivas kent merkezinde yaşayan Kemalettin Namoğlu, 40 yıl önce hurdacıdan bir zamanlar dünyanın en çok satan aracı olana 68 model Volkswagen Beetle marka namı değer Tosbağa otomobil satın aldı. Namoğlu, ruhsatsız olarak aldığı bu otomobili köy yollarında kullandı. Çocuklarıyla birlikte şoförlük acemiliğini bu araçta atan Namoğlu, trafiğe uygun yeni araç satın alınca Sarıgül ismini verdiği Tosbağa bir köşede anı olarak kaldı. Daha sonra Kayseri yolu üzerinde bir işletme açan Namoğlu, nostaljik bir süs ve hatıra olarak kalan bu otomobili kulübenin çatısının üzerine koydu. Hem çocuklarının anısını yaşatmak hem de reklam amaçlı yere değil çatıya konulan bu antika otomobil ortaya ilginç manzaralar çıkarttı. Çocuklarının hatırasını çatıda yaşatıyor Hem çocuklarının hatırası hem de reklam amaçlı otomobili çatıya koyduğunu söyleyen Kemalettin Namoğlu, “Sivas’a 20 kilometre mesafede sıcak çermik yolu üzerinde bir yazlık evim vardı. Çocuklarım bu araca köy yolunda biniyorlardı. Bu aracın ruhsatı yoktu. Bakımı ağırlaşmıştı. O yazlık evimi de talep üzerine halka açtım. Bu aracıda o evin çatısına koydum. 3 sene önce o evimi sattım. Satarken her şeyimi orada bıraktım ama bu araç çocuklarımın hatırası olduğu için getirip bunu çatıya koydum. İsmi Sarıgül. Aynı zaman da reklam amaçlı kullanıyorum. Önce yerdeydi çocuklar üzerine çıkarak ezdi. Tekrar çatıya çıkarmak zorunda kaldık. Araca isteyenler oluyor. Çocuklarımın hatırası olduğu için bekleyecek burada. 40 yıl önce bunu hurdacıdan aldım. Plakasız olarak aldım. Hep tarlada köyde binildi. Acemilikler bu arabada çıkartıldı. Trafiğe uygun araçlar alınca bu burada hatıra ve süs olarak kaldı” dedi.
Sivas Uzmanı uyardı, bu hastalık hafife alınmamalı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Hasan Çetinkaya, çocuklarda görülen el ayak hastalığının önemsenmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Sivas Medicana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Hasan Çetinkaya, çocuklarda sıkça görülen ve bulaşıcı bir hastalık olan el ayak ağız hastalığı hakkında aileleri uyardı. Özellikle sonbahar ve kış aylarında artış gösteren bu hastalığın belirtileri, bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında önemli bilgiler veren Çetinkaya, bir çocuğa bulaş gerçekleştiyse eğer 3 ila 5 gün içerisinde hastalık belirtilerinin ortaya çıktığını belirterek “Bu hastalık genellikle 7 ila 10 gün içerisinde kendiliğinden iyileşebilen bir hastalık olsa da, çok nadir olarak beyin enfeksiyonu, menenjit gibi enfeksiyonlar, kalp intihabı(miyokardit) gibi ciddi durumlara da neden olabilmekte. Bu nedenle de önemsenmesi gereken bir hastalık şeklinde konuştu. “5 yaşından küçük çocukları daha çok etkiliyor” Bu hastalığın özellikle yaz ve sonbahar aylarında salgın yaptığını söyleyen Çetinkaya, “Yaz döneminde otellerde ve havuz gibi toplu yaşama alanlarından bulaşabiliyor. Sonbaharda ise okul, kreş gibi toplu yaşama alanlarında sıkça adından söz ettirebilen bir hastalık. Bu hastalık virüs enfeksiyonu olup daha çok ellerde, ayaklarda, gluteal bölgede küçük noktasal yaralar yapabiliyor. Ağız içerisinde de yine ağrılı yaralar yaparak beslenme sorunlarına yol açabilen bir hastalık. Virüs enfeksiyonu olduğu için de bulaş riski söz konusu, bu nedenle de okul ve kreş dönemindeki çocuklarımızın dikkat etmesi gereken bir hastalık. Genellikle çocuğun kakası yoluyla ya da solunum sekresyonlarıyla yani öksürük, aksırık yoluyla bir çocuktan diğer bir çocuğa bulaşabiliyor. Bu hastalıktan, 5 yaşından küçük çocukları daha çok etkilendiğini gözlemliyoruz. Kreş dönemi ve ilkokul çocuklarında bu hastalık daha çok rastlanabiliyor. Başka bir çocuğa bulaş gerçekleştiyse eğer 3 ila 5 gün içerisinde hastalık belirtileri ortaya çıkıyor. Hastalık bulaştıktan sonra hafif bir ateş bekleniyor. Ellerde, ayaklarda oluşan gluteal bölgede oluşan ufak yaralar, çok fazla ağrılı olmamakla beraber hafif bir kaşıntı ile devam ediyor. Ağız içerisindeki yaralar bazı çocukların beslenme sorunları yaşamasına, sıvı kaybına neden olabiliyor. Bu tarz hastalara bizde hastanelerde serum tedavisi ile sıvı takviyesinde bulunabiliyoruz” dedi. "Korumanın en önemli yolu hijyen” Çetinkaya, kendiliğinden iyileşen bu hastalığın hafife alınmaması konusunda uyarıda bulunarak, “Bu hastalık genellikle 7 ila 10 gün, içerisinde kendiliğinden iyileşebilen bir hastalık olsa da, çok nadir olarak beyin enfeksiyonu, menenjit gibi enfeksiyonlar, kalp intihabı(miyokardit) gibi ciddi durumlara da neden olabilmekte. Bu nedenle de önemsenmesi gereken bir hastalık. Çocuk el ayak hastalığı geçiriyorsa 7 ila 10 gün okula, kreşe devam etmemeli. İlk 7 ila 10 gün başka birine bulaşma ihtimali daha fazla bu hastalıkta. Solunum yoluyla öksürük ve aksırık yoluyla 3-4 hafta boyunca virüs hamlesi devam ediyor bu hastalıkta. Çocuğun dışkısı yoluyla 4-6 hafta boyunca virüs hamlesi devam ettiği için ilk haftalar da bulaş açısında dikkat emek gerekiyor. Çocuklarımızı kreşte veya okulda bu hastalıktan korumanın en önemli yolarından birisi, el hijyenine dikkat etmek. Çocuklar lavabodan çıktıktan sonra ellerini dezenfekte etmeli ve yıkamalı. Yemeklerden önce ellerin yıkanması ve okul ortamındaki ortak eşyaların sık sık dezenfekte edilmesi çok önemli. Bu hastalık kendi kendine iyileşebilen bir hastalık olsa da, hastalığı atlatan kişiler de parmaklarında, el ve ayaklarında herkeste olmasa da soyulmalara ortaya çıkabiliyor. Hastalıktan 1-2 ay sonrasında nadir olarak tırnaklarda dökülmeler görülebiliyor. Bazı aileler tırnakları dökülen çocuklarını bizlere getiriyor ve bizlerde tahlillerimizi yaptıktan sonra, bu çocukların daha öncesinde el ayak hastalığı geçirdiklerine rastlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Konya ‘Sürekli üşüyorum’ diyenler dikkat Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği şu günlerde ‘çok üşüyorum’ şikayeti olan kişilere tavsiyede bulunan uzmanlar, üşümenin vücutta farklı hastalıkların habercisi olabileceğine dikkat çekiyor. Hastalıkların önüne geçmek için ise tahlil yapılması ve eksik vitaminlerin tamamlanması önem taşıyor. Hava sıcaklıklarının düşmeye başladığı şu günlerde ‘üşüyorum’ şikayetleri de artmaya başlarken, kimi vatandaşlar termal, yün veya kalın giyinerek önlem almaya çalışıyor. Uzmanlar, bu şikayetin vücuttaki bazı vitaminlerin eksik olması nedeniyle hastalıkların habercisi olabileceğine dikkat çekiyor. Üşümenin vücutta oldukça normal bir tepki olduğunun altını çizen Medicana Konya Hastanesi Başhekimi Check Up Uzmanı Dr. Elif Ünüvar, “Özellikle bu kış aylarının girdiği dönemle beraber, hastalar daha az dışarıda vakit geçirip havanın soğukluğundan dolayı daha çok eve kaçmayı isteriz veya hemen böyle üzerimize kalın bir şeyler almayı isteriz. Soğukla beraber üşüme normalde şu anda vücudumuzun verdiği bir tepki olarak değerlendiriyoruz. Ama tabii ki illa ki bunu soğuk olarak değerlendirmemek lazım. Sürekli üşüme şikayeti olan insanlarda bunların altında yatan sebebimiz var. Bunların başında ‘çok üşüyorum’ diyen insanlarda özellikle kış aylarının girmesiyle beraber gribal enfeksiyonlar, vücutta iltihaplar bu tarz nezle, grip, bronşit gibi durumlar gelişebilir. Bunlarda semptomatik bir tedavi verdiğimiz zaman bu ateşle beraber, üşümenin etkisi de ortadan kalkacaktır. Ama bu şikayetlere rağmen hala üşümeleri devam ediyor, normal durumlarda da mesela soğuğun etkisi olmadığı durumlarda da devam ediyorsa biz bunlara yönelik mutlaka ileri tetkik ve araştırmalarımızı, altta yatan sebepleri tekrar değerlendirmek isteriz” dedi. Üşümenin altında hipoglisemi veya vitamin eksiklikleri olabilir Üşümenin birçok sebebi olduğunu ve bununla beraber birçok vitaminin eksik olabileceğine dikkat çeken Dr. Elif Ünüvar, “Bunların önemlisi ilk başta hipoglisemi dediğimiz olayımız var. Hipoglisemi dediğimiz kan şekerinin 50’nin altında olması. Bu genelde işte genç kızlarımızda dengesiz beslenmeye bağlı durumlarımızda gördüğümüz, yanlış yapılan diyetler sonucunda gördüğümüz durumlardır. Hipoglisemide, vücutta şeker dengemiz bozuluyor. Bununla beraber kan dolaşımında bir düzensizlik meydana geliyor ve hastalarımızın sürekli üşüyorum şikayetlerini bu tarz durumlarda fazlaca görebiliyoruz. İkincisi üşüme sebeplerinin altında genellikle vitamin eksiklikleri yatıyor. Bunlar B12 vitamini eksikliği, çinko ve D vitamini eksikliklerinde ve anemi dediğimiz kansızlık durumlarında bunlarda da ‘çok üşüyorum’ şikayetleriyle hastalarımız geliyor genelde. Bu tarz durumlarda önce hastaları değerlendirirken bir dizi tahlil ve tetkik de yapıyoruz. Vitamin açısından var mıdır, yok mudur, beslenme dengelerine bağlı bunlarda bozukluk bulduğumuz zaman buna yönelik tedavilerle gidiyoruz” şeklinde konuştu. Sürekli üşüyorum diyenler mutlaka doktora başvurmalı Dr. Ünüvar şöyle devam etti: “Saymakla bitmeyecek olan üşüme sebepleri belki çok basit gibi gelecek ama damarsal problemler. Özellikle sigara içen hastalarımızda damarsal sıkıntıları çok sık görüyoruz. Bunlar parmaklarda burger, raynaud fenomeni dediğimiz rahatsızlıklarımız. Bunlara bağlı da damarlarımızda özellikle sigaraya bağlı kan dolaşımı olmuyor. Bazen ise genetik kalıtsal damarsal hastalıklarımız da oluyor. Bu dolaşım bozukluklarının altında da özellikle üşüme sebepleri, ön planda üşüme, daha sonrasında tabii dönemlerde ne oluyor, damar tıkanıklıkları oluyor, parmaklarda morarmalar oluyor. Hastanın semptomları arttıkça bunlara ait şikayetlerimiz de artarak devam ediyor. Nedenlerin altında da anemi dediğimiz kansızlık düzeylerimiz var. Bunlar zaten özellikle anemilerin yüzde 70 ila 80’i kadınlarda görülmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı, kan kayıplarına bağlı gördüğümüz durumlardır. Bazen genetik yapılı talesemi dediğimiz rahatsızlıklarda da anemiler görürüz. Bunlar da üşümenin altında sayabileceğimiz sebeplerin altındadır. Hava normal, biraz daha kalın giyinirim gibilerinden bunlar çok önem vermediğimiz bir durum bizim için ama hakikaten bu saydığımız sebeplerden dolayı özellikle hipotiroidi, damarsal bozukluklarımız, anemiler, vitamin eksikliklerimiz, bazı metabolik rahatsızlıklarımız açısından bizim için üşüme vücudun verdiği bir ön tepki olabilir. Vücut bunu bize üşümeyle verir, ondan sonra arkasında diğer bulgular verir. Bir kişiyi veya sağlıklı bir birey bile desek ‘üşüyorum’ şikayetini sürekli yaşayan bir bireyin mutlaka ilgili birimlere veya bu check up merkezlerine başvurup ihmal etmeden bu sorunları daha ilerlemeden baktırmalarını ve değerlendirmeleri hastamıza iletiriz.”