KÜLTÜR SANAT - 28 Haziran 2025 Cumartesi 12:34

Ukrayna’da savaşın yıktığı sahne, Antalya’da yeniden kuruldu

A
A
A
Ukrayna’da savaşın yıktığı sahne, Antalya’da yeniden kuruldu

Rusya tarafından 16 Mart 2022’de bombalanan ve 600 sivilin öldüğü Mariupol Tiyatrosu’nun trajedisi, "Tahtadan Kardan Adam" oyunuyla Antalya’da hayata döndü. Ukrayna Antalya Konsolosu Oleksandr Voronin, "Bu oyun, insanların kurtuluş aradığı ama bulamadığı yerin; son sözünü söyleyemeyen seslerin hikâyesidir" dedi.


Antalya Devlet Tiyatrosu, savaşın ortasında kaybolan çocuk seslerini sahneye taşıyan çarpıcı bir oyunun dünya prömiyerine ev sahipliği yaptı. Türk yönetmen ve oyun yazarı Ferdi Dalkılıç’ın kaleme aldığı "Tahtadan Kardan Adam" adlı eser, Ukraynacaya çevrilerek Ukrayna İlk Akademik Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu repertuvarına alındı. İki ay süren prova sürecinin ardından, Ukraynalı tiyatro ekibi Antalya’ya gelerek oyunu ilk kez burada sahneledi.


Eser, 16 Mart 2022 tarihinde Rus hava saldırısıyla yıkılan Mariupol Drama Tiyatrosu’nda yaşanan trajediye dayanıyor. Saldırı sırasında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık bin kişi tiyatroya sığınmış, 600’den fazlası hayatını kaybetmişti. Oyun, bu yıkımı gerçek tanıklıklarla izleyiciye aktarıyor.



Teknoloji destekli sunumla duygular ortaklaştı


Sahnelemede kullanılan özel sunum tekniği ve teknolojik altyapı sayesinde Türk ve Ukraynalı izleyiciler, diller farklı olsa da aynı duygu yoğunluğunda buluştu. Farklı dillerdeki seyircilerin sahnedeki acıyla ortaklaşa bağ kurabildiği yapım, tiyatro sanatında etkileşimi derinleştiren bir anlatı biçimi sundu.



"Bu olanlar istatistik değil, yaşayan insanlar"


Oyunun ardından konuşan Ukrayna Antalya Konsolosu Oleksandr Voronin, savaşın üçüncü yılında Ukrayna’nın hâlâ yıkıcı saldırılar altında olduğunu vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi: "Üç yıl, sadece uzun bir zaman değil. Bu, yerle bir edilen şehirler, yok edilen evler, parçalanmış hayatlar demektir. On binlerce insan hayatını kaybetti, bunların arasında sivil halk, yaşlılar, kadınlar ve maalesef çocuklar da var."


10 milyondan fazla Ukraynalının doğup büyüdükleri şehirleri terk etmek zorunda kaldığını belirten Voronin, "Birçoğunun geri dönme imkânı yok. Ukrayna şehirlerine yönelik her gün Rusya tarafından yıkıcı füze ve insansız hava aracı saldırıları düzenliyor. Konutları, hastaneleri, okulları yok ediyor. İnsanlar annelerini, babalarını, kardeşlerini, eşlerini, evlatlarını ve tüm ailelerini bir anda kaybediyor. Bu olanlar soyut bir istatistik değil, bunlar yaşayan insanlar, kapanmayan yaralar" sözleriyle yaşanan kayıpların insani boyutuna dikkat çekti.


Sanatın bu acıları anlatmadaki gücüne işaret eden Voronin, "Savaşın gerçeği, sürekli ve saygıyla, acı çekenlere duyulan empatiyle anlatılmalıdır. Ve bunu yapmanın en güçlü yollarından biri sanattır. Çünkü sanat yalnızca akla değil, kalbe de hitap eder" ifadelerini kullandı.


Konsolos Voronin, oyunun taşıdığı öneme ise şu sözlerle dikkat çekti: "Bu oyun, insanların kurtuluş aradığı ancak bulamadığı yer olan Mariupol Drama Tiyatrosu’nun trajedisini anlatıyor. Bu oyun, son sözünü söyleyemeyen seslerin hikâyesidir. Ve bizim asla kaybetmememiz gereken hafızanın hikâyesidir."



"Bu oyun, tüm savaş çocuklarına ithaf edildi"


Oyunun yazarı ve yönetmeni Ferdi Dalkılıç da sahne sonrası yaptığı kısa konuşmada, bu eseri yalnızca Ukrayna için değil, savaşın sürdüğü tüm coğrafyalardaki çocuklara adadığını belirtti. Dalkılıç, "Bu oyunu, Ukrayna, Filistin, Gazze, Suriye, Afrika ve dünyanın bilmediğimiz daha birçok coğrafyasında devam eden tüm savaşlardaki acı ve korku çeken tüm çocuklara ithaf ediyorum" dedi.


"Tahtadan Kardan Adam", savaşın gölgesinde kalan çocukların sesini duyurmayı ve toplumsal hafızayı canlı tutmayı amaçlıyor. Tiyatronun evrensel diliyle anlatılan bu trajedi, hem geçmişin tanıklığını yapmak hem de uluslararası kamuoyunda vicdani farkındalık oluşturmak adına önemli bir anlatı sunuyor. Oyunun ilerleyen süreçte farklı ülkelerde de sahnelenerek daha geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor.



Ukrayna’da savaşın yıktığı sahne, Antalya’da yeniden kuruldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da kurtlar ahıra girdi: 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı Erzincan’ın Otlukbeli ilçesinde kurtların ahıra girmesi sonucu 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı. Hayvan sahibi, kurtların yerleşim yerleri için tehdit oluşturduğunu söyledi. Otlukbeli ilçesinde yaşanan kurt saldırısı, hayvan yetiştiricilerini tedirgin etti. İlçede Yasin Yıldırım’a ait ahıra giren kurtlar, 10 koyunu telef ederken 10 koyunu da yaraladı. Edinilen bilgilere göre, kurtlar ahıra girerek kısa sürede büyük zarara yol açtı. Sabah saatlerinde hayvanlarının telef olduğunu gören Yıldırım, yaşanan durum karşısında büyük üzüntü yaşadı. Hayvan sahibi Yasin Yıldırım, kurtların artık insanlardan kaçmadığını belirterek, "Kurtlar köpeklerimizi bile kaçırıp öldürüyor. İnsanlara ve yerleşim yerlerine çok yakınlar. Doğaya salınan ve insanlara alışmış bu hayvanlar yıl boyunca bizim için ciddi bir tehdit oluşturuyor" dedi. Sürü sahibi Yasin Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; "Erzincan Otlukbeli Küçük Otlukbeli’nde küçükbaş hayvancılık yapıyorum. 6 yıldır burada hayvancılık yapıyorum. İki senedir, bu son iki senedir bu yırtıcı hayvanlar yani kurtlara karşı mücadele veriyoruz ama mücadelemiz hep yarım kalıyor. Geçen sene iki defa çadırlarıma girdi. Biz bir şekilde uyandık çıkardık, yani üç beş tane telefat verdik. Köpeklerimizi alıp götürüyorlar, geçen sene iki tane köpeğimi götürdü. Şu an gördüğünüz gibi gece girip içeriye girmiş. 10’a yakın hayvanım telef oldu. 10’a yakın hayvanım da içeride, onlar da yaralı yani onların kurtulma şansları da yok. Biz bir türlü bunlara önlem alamıyoruz. Önlem alamamamızın sebebi sopayla kovalıyoruz çünkü bunların avlanması, vurulması yasak. Ama yani biz baş edemiyoruz çünkü meraya gittiği zaman hayvanımız, haftada 3-4 tane hayvanımızı çalıp götürüyorlar. Köpekler baş edemiyor, çok akıllı hayvanlar oldukları için bir tanesi köpekleri alıp götürüyor, bir tanesi çobanı oyalıyor, diğeri de hayvanı alıp götürüyorlar. Yani yaklaşık ben diyeyim, iki yılda benim 200-300 hayvan varlığım yani üç beş üç beş şeklinde katledildi ve öldürüldü. Şu anda gördüğünüz gibi içeride de 15-20 tane hayvanım telef oldu. Yani 10 tane telef oldu, 10 tane de yaralı, onlar da telef olacaklar. Biz buna karşı bir önlem alamıyoruz. Aldığımız önlem şurada, bu sene 3 tane çadır Ankara’dan sipariş ettik. İşte bunlarda sıkıntı yok ama o diğerlerinde maliyetin altında olduğumuz için yani maliyeti çok yüksek olduğu için biz bir türlü yani bunu da seneye artık evvelki seneye bir şekilde toparlamaya çalışacağız ama yetkililerden bir önlem istiyoruz. Yoksa durumumuz kötü çünkü bugün bunu yaptı, yarın bir daha gelecek, öbür gün bir daha gelecek. Şimdi biz de sabahtan akşama kadar hayvanla uğraşıyoruz, akşam da işte yorgun düşüp yatıyoruz. Gece de nöbet tutuyoruz ama bu her gün böyle gidemez." Bölgede benzer olayların sıkça yaşandığını ifade eden Yıldırım, yetkililerden önlem alınmasını talep ederek, hem hayvanların hem de vatandaşların can güvenliğinden endişe duyduklarını sözlerine ekledi.
Trabzon Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit Trabzon’da Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit, "Trabzon Film Festivali" dolayısıyla geldiği Trabzon’da Kadın Yaşam ve İstihdam Merkezi’ni ziyaret etti. Burada atölyeleri gezen Koçyiğit’e Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in eşi Arzu Genç eşlik ederken, Koçyiğit, kadınların sergilediği ürünleri hayranlıkla inceledi. Koçyiğit, Karadeniz yöresinin geleneksel ve yöresel dokumaları arasında yerini alan yaklaşık bir asırdan beri kullanılan coğrafi işaretli keşanı dokumaya çalışması dikkat çekti. Koçyiğit, Trabzon’a ilk kez 5 yaşında geldiğini belirterek, "Trabzon’a ilk kez 5 yaşındayken gelmiştim ve ömür boyu birçok kez geldim. O nedenle bu gelişim ilk değil ama Trabzon’da ilk kez bir Film Festivali düzenleniyor. ’İlk’ demek biraz cesaret demek. Dilerim başladığı gibi bol bereketiyle inşallah hem şehrimize hem de sinemamıza çok büyük katkılarda bulunur bu festival. O nedenle bugün buradayım, çok da mutluyum. İyi ki bu seferki gelişimde böylesine faydalı bir mekânı ziyaret etmişim. Her biri birbirinden değerli geleneksel el sanatlarımız burada tekrardan hayat buluyor. Genç kadınlar burada bu mesleği, bu sanatı öğreniyor ve yaşatmaya devam ediyorlar. Bu beni çok gururlandırdı. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık. Burası bir yaşam merkezi. Buradan istifade eden bütün kadınları sevgiyle selamlıyorum. Daha nice nice kadınımızın bu imkânlardan yararlanmasını diliyorum" dedi.