ASAYİŞ - 27 Nisan 2024 Cumartesi 11:49

Yamaç paraşütçülerini indirdikten sonra freni boşalan safari aracı boş eve daldı

A
A
A
Yamaç paraşütçülerini indirdikten sonra freni boşalan safari aracı boş eve daldı

Antalya’nın Alanya ilçesinde yamaç paraşütçülerini araçtan indirdikten hemen sonra freni boşalan bir safari aracı yaklaşık 100 metrelik rampadan geriye doğru hızla inerek, çevredeki bir evin duvarına çarparak durabildi. Çarpmanın etkisiyle evin duvarında ve çatısında maddi hasar oluştu.


Kaza, dün sabah saatlerinde Yamaç Paraşütü Dünya Hedef Şampiyonası 1. Etabının düzenlendiği Hıdrellez mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sporcuları ve ekipmanlarını taşıyan 07 AHJ 876 plakalı safari aracı rampa yukarı çıkarken sporcuları indirdikten sonra bir anda freni boşaldı. Yaklaşık 100 metrelik mesafeden hızla rampa aşağı geri giden araç çevredeki tek katlı bir evin duvarına çarparak durabildi. Evin duvarında ve araçta maddi hasar meydana geldi. Sporcuların paraşüt malzemeleri ise daha sonra aracın üzerinden indirildi. Kaza anında araçta sporcuların bulunmaması muhtemel bir yaralanmanın önüne geçti. Kazanın ardından evin duvarının bir bölümünün yıkıldığı ve çatısında hasar oluştuğu görüldü.


Kaza anı ise bir sporcunun cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülerde safari aracının freninin boşaldığı ve geri giderek evin duvarına çarptığı anlar yer aldı. Görevlilerin paraşüt malzemelerini aracın üzerinden boşaltma görüntüleri de cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi.



Yamaç paraşütçülerini indirdikten sonra freni boşalan safari aracı boş eve daldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Taş ustaları Diyarbakır’ın tarihini yaşatıyor Diyarbakır’ın tarihini yaşatmak ve aynı zamanda depreme dayanıklı konutlar inşa etmek amacıyla, Karacadağ ve Pirinçlik bölgelerinde taş evler yükseliyor. Bu evlerin yapımında önemli bir rol oynayan taş ustaları, geleneksel taş işçiliğini sürdürerek hem sanatsal bir değer, hem de şehrin tarihini yaşatıyor. Depreme dayanıklı olmaları ve Diyarbakır’ın tarihini yansıtmaları açısından tercih edilen bu taş evler, bazalt taşlarıyla inşa ediliyor. Taş ustaları, kilolarca ağırlıktaki bu taşları kırıp yontarak adeta birer sanat eserine dönüştürüyor. Bu ustalar, yılların deneyimi ve ustalığıyla, doğal malzemenin sağlamlığını ve estetiğini bir araya getirerek evlerin yapılarını oluşturuyor. Taş ustalığıyla uğraşan Hüseyin Saymaz, bu işi öğrenmenin ve yapmanın önemli olduğunu söyledi. Saymaz, “Taş duvar ustalarının yanında çıraklık yapıp bu işi öğrendik. Karacadağ köylerinde büyüdüm ve buralarda duvar örmeyle bu ustalığı öğrendim. İyi ki bu işi öğrenmişiz diyorum. Çok fazla rağbet var. Ancak bu işi yapacak usta sayısı yok denecek kadar az. Bu nedenle randevu ile çalışıyoruz. Son günlerde Karacadağ ve Pirinçlik bölgelerinde taş evlere rağbet var bu yüzden kazancımız da gayet iyi. Gençlerin bu mesleği öğrenmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu. Taş ustası Mehmet Bozan ise, taş yapıların hem sağlamlığı hem de doğallığı nedeniyle tercih edildiğini söyledi. Yılın her ayında taş ustalarının işinin olduğunu belirten Bozan, ”Doğal olduğu için taş yapılar hem daha sağlıklı hem de daha güzel görünüyor. Eskiden tüm yapılar taştan yapılırmış. Asırlarca ayakta kalan taş yapılar gelişen teknoloji ile birlikte terk edilince, zamanla taş yapı ustası da kalmamış. Depremden sonra sağlamlığı için tercih edenler olduğu gibi ısıtma ve soğutması çok kolay olduğu için enerjiden tasarruf etmek isteyenler de tercih ediyor” dedi.
Muğla Menteşe Belediyesi’nden Avrupa çıkarması Menteşe Belediyesi uluslararası projelerin paydaşı olmaya devam ediyor. Bu kapsamda ‘Erasmus Plus K154 Gençlik Projesi’, ‘Bugünün Gençleri Geleceğin Meslekleri’ ve ‘Menteşe’de Gençler İşte’ Projeleri’nin paydaşı olarak belediye personeli 1 eğitmenin Litvanya’ya, 1 proje koordinatörünün Belçika ve Hollanda’ya, 1 proje uzmanının ise İspanya’ya gönderilmesi belediye meclisinde oy birliği ile kabul edildi. Mayıs ayı belediye meclisi toplantısında 3 belediye personelinin uluslararası projelerde görevlendirilerek, Avrupa’nın farklı şehirlerine gitmeleri oy birliği ile kabul edildi. Bu kapsamda 1 eğitmen personel, Milli Eğitim Müdürlüğü paydaşlığındaki Erasmus Plus K154 Gençlik Projesi kapsamında belirlenen 9 genç ile birlikte, Litvanya’ya giderek gençlerin demokratik hayatın içerisinde gözlem yapması ve sorunlarının bu yolla çözülmesi temalı projede görev yapacak. ‘Bugünün Gençleri Geleceğin Meslekleri’ projesi kapsamında proje koordinatörü olarak Belçika ve Hollanda’ya gidecek diğer belediye personeli ise; gençlerin dijitalleşme ve inovasyon aracılığı ile teknolojik ve ekonomik değişimlerde aktif rol alarak, geleceğin mesleklerine hazırlanmalarını sağlayacak. Bir diğer proje olan ‘Menteşe’de Gençler İşte’ projesi kapsamında İspanya’ya gidecek proje uzmanı belediye personeli ise beraberindeki 9 kişi ile birlikte, İspanya’daki yiyecek içecek sektörü ile ilgili başarılı projelerin incelenmesi görevlerinde bulunacak.
İstanbul Eğitim sendikalarından okul müdürünün öldürülmesine tepki Eyüpsultan’da okulun önünde bir araya gelen sendika üyeleri, müdürün öldürülmesine yaptıkları açıklamayla tepki gösterdi. Eğitim-Bir-Sen İstanbul 2 Nolu Şube, Türk Eğitim Sen İstanbul 8 Nolu Şube ve diğer sendikaların üyeleri, Eyüpsultan’da okul müdürünün öğrencisi tarafından öldürüldüğü okulun önünde bir araya geldi. Burada yapılan açıklamada okul müdürünün öldürülmesine tepki gösterildi. Olayın olduğu okul önünde toplanan sendikalar adına açıklama yapan Alibeyköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmeni Filiz Tiryaki, “İki gün önce şu an önünde bulunduğumuz okulun müdürü, eğitim emekçisi arkadaşımız İbrahim Oktugan görevi başında silahlı bir saldırı sonucu katledildi. Öncelikle İbrahim Oktugan öğretmenimize Allah’tan rahmet; acılı ailesine, yakınlarına ve tüm eğitim camiasına baş sağlığı diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun. Maalesef içimiz kan ağlıyor. Bugün bu trajedinin en vahşi olanı, bir eğitim emekçisi arkadaşımızı yaşamdan ve aramızdan koparıp aldı. İbrahim öğretmenimiz; öğretmenlik yaşamı süresince toplumdaki cehaletle savaşmaktan, çocuklara kardeşlik ruhu kazandırmaktan ve kendisine emanet edilen öğrencilerine en özverili, en disiplinli ve en saygın biçimde bilgi ve birikimlerini aktararak onları geleceğe hazırlamak gayreti içerisinde olmaktan farklı bir çaba içerisinde olmadı. Okullarımızda yaşanan şiddet olaylarının tekrar etmemesi, eğitimcileri şiddetin hedefi haline getiren uygulamaların son bulması, somut ve kalıcı çözümler üretilmesi için bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye ve gerekli yasal önlemleri almaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Bakan Tunç: “Ara buluculuk ve tahkim sistemi geliştirildi, yabancı sermaye miktarı 262 milyar doları aştı” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Uzlaştırma Uluslararası Sempozyumu’nda konuştu. Tunç, “Ara buluculuğun ve tahkim sisteminin geliştirilmesi sayesinde doğrudan yabancı sermaye miktarının bugün 262 milyar doları aştığını görüyoruz. Bu rakam 2002 yılında sadece 15 milyardı. Daha yapacak çok işimiz var” dedi. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Adalet Bakanlığı işbirliğinde yürütülen “Türkiye’de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında İstanbul’da Uzlaştırma Uluslararası Sempozyumu düzenlendi. Programa Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin ve Ceza İşleri Genel Müdürü Ali Öztürkmen ile çok sayıda hakim ve savcı katıldı. Sempozyumda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, uzlaşma ve arabuluculuk hakkında önemli açıklamalarda bulundu. “Vatandaşlarımızın anlaştığını görmekten memnuniyet duyuyoruz” Türkiye’de 45 bin 960 arabulucu olduğunu söyleyen Adalet Bakanı Tunç, “Ülkemizde ilk kez 2013 yılında ara buluculuk sistemimize girmişti. İlk olarak ihtiyari ara buluculuk olarak başlamıştı. Sonrasında 2018’den itibaren ilk kez dava şartı arabuluculuk, zorunlu ara buluculuk olarak iş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk başladı. Sonrasında ticari uyuşmazlıklar da 2019’dan itibaren başladı. 2020 yılında da tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu ara buluculuk sistemini başlattık. 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren de ara buluculuğun, zorunlu ara buluculuğun kapsamını genişlettik. Bu kapsamda da ilansız icra yoluyla tahliye hariç kira uyuşmazlıklarında, kat mülkiyetinden doğan uyuşmazlıklarda, ortaklığın giderilmesinden doğan uyuşmazlıklarda, tarım üretim hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda, yine Ticaret Kanunu ve İş Kanunu’ndan kaynaklanan itirazın iptali, menfi tespit ve istibdat davalarında da zorunlu arabuluculuğu başlattık. Ve bu kapsamda da zorunluluk kapsamında önemli gelişmeleri de sağladık. Özellikle vatandaşlarımızın mahkemeye gitmeden karşılıklı anlaşarak gerek kirada, gerek diğer konularda 1 Eylül’den itibaren başlattığımız uyuşmazlık türlerinde anlaştığını görmekten de memnuniyet duyuyoruz” ifadelerini kullandı. “87 bin 149 uyuşmazlık davaya intikal etmeyerek, yargının iş yükünü azaltmış oldu” Kira miktarlarındaki artıştan dolayı son zamanlarda artan ev sahibi-kiracı uyuşmazlıklarına dikkat çeken Bakan Tunç, “Bu kapsamda kira davalarında ara bulucuya başvuru sayısı 169 bin 255’i buldu. Bu başvurulardan 87 bin 149’u anlaşmayla sonuçlandı. Anlaşmama sayısı 62 bin 783. Burada şunu ifade etmek lazım; 87 bin 149 kişinin anlaşması demek 174 bin vatandaşımızın adliyeye düşmemesi demek, yani yargıya gitmemesi demek. 87 bin 149 uyuşmazlık davaya intikal etmeyerek hem yargının iş yükünü azaltmış oluyorlar hem de kendi aralarında dostane bir şekilde bu uyuşmazlığı çözmüş oluyorlar. Bu anlamda kira uyuşmazlıklarında ara buluculuk sisteminin de başarıyla yürüdüğünü görmek mümkün” dedi. Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 45 bin başvurunun yapıldığını söyleyen Tunç, “Burada da anlaşma sayısı 10 bin 223. Bu da çok önemli bir rakam. Özellikle ortaklığın giderilmesi davaları uzun süren davalar, taraf teşkilinin zor olduğu davalar, yargıda epey bir zaman alan davalar. Dolayısıyla 10 bin 223 davanın, bunların bir kısmı örnekleri de var. 30 yıl, 40 yıl süren arazi uyuşmazlıklarının tarafların bir araya gelerek çözüme kavuştuğunu ve ara buluculukta uzlaşma ile sonuçlandığını, anlaşmayla sonuçlandığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Yine kat mülkiyeti uyuşmazlıklarından kaynaklı 8 bin 818 başvuru var, anlaşma 2 bin 957. Komşuluk hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklı 3 bin 797 başvuru var, anlaşma sayısı bin 281. Tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 530 başvurudan 124’ü de anlaşmayla sonuçlanmış. Ve buna az önce bahsettiğim kira uyuşmazlığından kaynaklanan 169 bin 255 başvuruyu eklersek toplam 228 bin 322 başvuru zorunlu ara buluculuk kapsamında, dava şartı kapsamında ara buluculuk önüne gelmiş ve bunların da yarıdan fazlası antlaşma ile sonuçlanmış” şeklinde konuştu. “Daha yapacak çok işimiz var” 11 yıl boyunca ara buluculuk sistemiyle anlaşma ortalamasının yüzde 67 olduğunu söyleyen Bakan Tunç, bu sayının 678 mahkemenin iş gücüne eş değer olduğunu vurguladı. Bakan Tunç, “2007 yılında 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ile sigortacılık sektöründe de tahkime ilişkin yasal düzenlemeler yaparak, tahkimin alanını genişlettik. 29 Kasım 2014 tarih ve 6570 sayılı Kanun’la İstanbul Tahkim Merkezi’ni kurduk. İstanbul Tahkim Merkezi’ne 2020 yılında 55 başvuru, 2021 yılında 94, 2022 yılında 107 başvuru, 2023 yılında ise 138 başvuru yapılmıştır. Yine 2020 yılında tahkime konu toplam uyuşmazlık miktarı 300 milyon Türk Lirası iken, 2023 yılı dava uyuşmazlık miktarı toplamı 15 milyar liraya ulaşmıştı. Tahkim ve arabuluculuğun gelişmesi ülkemizdeki hukuki güvenlik ilkesini de güçlendiren önemli hususlar. Hukuki güvenlik ilkesinin daha da tahkim edilmesi ülkemiz açısından önemli, yabancı yatırımcının ülkemize gelmesi açısından önemli. Ülkede ara buluculuk sisteminin, tahkim sisteminin gelişmiş olması, yargının hızlı işlemesi, özellikle yabancı yatırımcının da ülkemize gelmesini kolaylaştıran önemli hususlar. Bir takım eleştiriler olsa da aslında rakamlara baktığımız zaman hukuki güvenlik ilkesinin tahkim edilmesi sayesinde ara buluculuğun ve tahkim sisteminin geliştirilmesi sayesinde doğrudan yabancı sermaye miktarının bugün 262 milyar doları aştığını görüyoruz. Bu rakam 2002 yılında sadece 15 milyardı. 15 milyarken bugün itibarıyla 261 milyarın üzerine çıktı. Ülkemizde eğer hukuki belirlilik, hukuki güvenlik ilkesi tahkim edilmemiş olsaydı bu rakam bu derece yükselmezdi. Daha yapacak çok işimiz var” ifadelerini kullandı.