YEREL HABERLER - 11 Mart 2017 Cumartesi 17:19

Kuşadası’nda jeotermal suyun dağıtımı için yasal başvuru yapıldı.

A
A
A
Kuşadası’nda jeotermal suyun dağıtımı için yasal başvuru yapıldı.

Kuşadası’nda 4 jeotermal alana ait arama ve işletme hakkını alan Yediyol Şirketler Grubu’nun hazırladığı proje kapsamında jeotermal suyun dağıtımı için yasal başvuru yapıldı.

Kuşadası’nda 4 jeotermal alana ait arama ve işletme hakkını alan Yediyol Şirketler Grubu’nun hazırladığı proje kapsamında jeotermal suyun dağıtımı için yasal başvuru yapıldı.

Kuşadası’nın jeotermal zenginliğinin tüm dünyada tanınması ve cazibe merkezi olması için çalışacaklarını kaydeden Mendi, bölgede ikinci konut sahibi olanların evlerini 3-4 ay için kullanabildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun en büyük nedeni ısınma maliyetleri. Yüksek maliyetleri göğüslemek istemedikleri için insanlar kışın Kuşadası’nı terk ediyor. Kullanım ömrü kısa olduğu için de ikinci konutlar hak ettiği değeri bulamıyor. Oysa jeotermal ısıtma başladıktan sonra 12 ay evlerini kullanma şansı olacak. Tarım yapılan alanlarda da jeotermal ısıtmalı seracılık geliştirilebilecek ve çiftçi gelirleri arttırılabilecek" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şırnak "Kültür sanatçısı" ünvanlı kadın, Şırnak’ın tarihini seramiğe işliyor Şırnak’ta, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan "kültür sanatçısı" ünvanlı 3 çocuk annesi Özlem Yıldırım, atölyesinde kentin tarihini seramiğe işliyor. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü mezunu 3 çocuk annesi Özlem Yıldırım, seramik atölyesi açtı. Yörenin kültürel zenginliğini sürüdürmek adına atölyede seramik hediyelik eşya üretimi yaparak, aynı zamanda kursiyerlere eğitim veren Yıldırım, "Hz. Nuh’un gemisi", "Cizre Ejderi", "Babut balığı", "Mem u Zin", "Ulu Cami", "Kırmızı Medrese", fincan, vazo, dekoratif tabak, plaket gibi yörenin tarihi ve kültürel değerlerini seramiğe yansıtıyor. Sergi ve fuarlarda bölgenin kültürel değerlerinin çok dikkat çektiğini ifade eden Yıldırım, "2009 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünden mezun oldum. Çocukluğumdan beri sanatla olan ilgim vardı. Bu ilgim resimle başladı, çizimle olan ilgim beni güzel sanatlar fakültesine götürdü. Bu sayede seramikle tanışma imkânı buldum. 2019 yılında kendi atölyemi kurarak bu bölgede bir ilk olup, sanatsal anlamda ilk özel atölye olarak sanatsal faaliyetlerimi yapmaya başladım. Burada hem eğitim vermekte, hem de birçok sergi ve fuarda ürünlerimi sergileyip satışa sunmaktayım" dedi. Atölyede yaptığı kültürel çalışmalarda katıldığı sergi ve fuarlarda bölgenin kültürel değerlerinin çok dikkat çekmekte olduğunu belirten Yıldırım, "Burada yaptığımız ürünleri fuarlarda sergilediğimizde, bölgenin zenginliğini bir sanat eserinde gördüklerinde bu da bana ayrı bir keyif vermekte. Kültürel değerler olarak yaptığım çalışmalar arasında en çok kullandığım figürler arasında ’Cizre Ejderi’ ve El Cezeri’nin kitabında çizdiği birçok çalışmanın biblosunu çıkarmaktayım. ’Nuh’un gemisi’ni de çalışmalarımda yansıttım. Açıkçası sanat yoluyla bölgemizin kültürel değerlerini fuarlarda sergilerken gurur duymaktayım. Bölgemizin kültürel zenginliği o kadar fazla ki, bazen arasında hangisini seçeceğimi bile şaşırmaktayım" diye konuştu. "Kültür sanatçısı unvanı almamın sebebini tamamen kültürel zenginliğimize borçluyum" Yaptığı çalışmalar sayesinde bu sene Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "kültür sanatçısı" ünvanını aldığını kaydeden Yıldırım, şöyle konuştu: "Bu ünvanı almamın sebebini de tamamen kültürel zenginliğimize borçluyum. Bu kültürel zenginliğimizi çalışmalarıma yansıttığımda jüri üyeleri bu çalışmalara gerçekten hayran kaldı. Ben, bu bölgedeki sanatsal farkındalığın yaygınlaşması ve kültürel değerlerimizin her tarafta bilinmesi için elimden gelen çabayı sarf etmeye devam edeceğim. Değerlerimiz çok güzel, çok önemli, tarihimiz ve kültürümüz çok köklü. Burada seramik atölyemizde kültürel değerlerimiz çatısı altında yaptığımız çalışmalarda Nuh’un gemisi, El Cezeri’nin kitabında yaptığı eserlerinden esinlendiğim tasarımlarda hem 3 boyutlu çalışmalar hem de ergonomik anlamda kullanacağımız fincan, tabak, vesaire plaket olarak yapıyoruz. Bölgemiz için Nuh’un gemisi en önemli bir değer olduğu için çalışmalarımda kullanıyorum." Atölyede eğitim alarak seramik yapmayı öğrendiğini söyleyen Berfin Özer, "Özlem hocanın sanat atölyesine gelerek burada güzel çalışmalar yapıyoruz. Burada hem eğlenceli vakit geçiriyoruz hem de seramik yapmayı öğreniyoruz. Yaptığımız çalışmalar sanatsal anlamda da çok güzel ürünler katıyor. Bu atölye açarak bize böyle bir imkan sunduğu için Özlem hocamıza teşekkür ederim, onun sayesinde çok güzel vakit geçiriyoruz" ifadelerini kullandı.
Bingöl Ilıcalar mikrohavza sulamaları çalışmalarında sona gelindi Bingöl merkez Ilıcalar mikrohavza sulamaları işinde boru montaj çalışmaları devam ederken 88 kilometrelik kısmın 80 kilometresinde montaj tamamlandı. Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, tarımda modern sulamayı yaygınlaştırmak, toplulaştırma çalışmalarıyla tarım arazilerinden en yüksek faydayı sağlamak, musluklara sağlıklı ve içilebilir su ulaştırmak ve yerleşim yerleri ile tarım arazilerini taşkın risklerine karşı korumak için tüm gücüyle çalışırken, sürdürülebilir su yönetimi anlayışıyla da suyun her damlasına sahip çıkıyor. Bingöl merkez Ilıcalar mikrohavza sulamaları işinde boru montaj çalışmalarının devam ettiğini belirten DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, çalışmalarda sona doğru gelindiğini söyledi. Balta, ’’Toplam 88 kilometre uzunluğa sahip şebeke hattının 80 kilometrelik kısmının montajı yapılarak toprak altına alınmış olup kalan son 8 kilometrelik kısmın bitirilmesi için çalışmalar aralıksız devam etmektedir. Ilıcalar mikrohavza sulamaları kapsamında 88 kilometre boru, bin 55 adet sanat yapısı ve 23 kilometre işletme bakım yolu yapılacaktır. Yapılan çalışmalarda sona doğru gelindiğini ve yılsonunda tüm imalatlar tamamlanarak 2025 yılı sulama sezonunda çiftçilerimizin hizmetine sunulacaktır. Yapılacak sulu tarım ile birlikte hem tarladaki verim artacak hem de yörede ürün çeşitliliği sağlanacaktır. Bununla birlikte projenin tamamlanması ile bölgede tarımsal istihdama katkı sağlanacak ve yapılacak sulu tarım ile 7 bin 850 dekar tarım arazisinin sulanmasıyla birlikte 2024 yılı birim fiyatları ile milli ekonomiye yıllık 55 milyon lira gelir artışı hedefleniyor. Sulamadan faydalanacak yerleşim birimleri ise Ağaçeli, Alatepe, Balpınar, Çobantaşı, Elmalı, Hacılar ve Yenibaşlar olacak’’ dedi.
Eskişehir Fizyomer’de Serebral Palsi Farkındalık Günü nedeniyle etkinlik düzenlendi Eskişehir Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’nde 6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü nedeniyle Serebral Palsi’li çocukların ailelerine sunum ve bilgilendirmeler yaparak, çocuklar ve aileleri için hediyeler dağıtıldı. 6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü nedeniyle Eskişehir Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Etkinlikte Serebral Palsi’li çocuklar ve ailelerine yönelik sunumlar yapıldı. Sunumun ardından Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar tarafından ailelere çeşitli bilgiler verildi. Etkinlik sonunda çocuklar ve ailelerine çeşitli hediyeler verildi. “Rehabilitasyonda ise özel rehabilitasyon yöntemlerimiz var” Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar Serebral Palsi hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında şöyle konuştu; “Serebral Palsi beynin bir bölümünde gelişen hasar sebebiyle vücudun kaslarında kontrol ve koordinasyon bozukluğu ile giden ve ilerleyici olmayan bir rahatsızlıktır. Beyin felci olarak da bilinir. Halk arasında ise spastik olarak adlandırılır. Oluşmasının sebebi çoğunlukla annenin gebelik döneminde geçirdiği rahatsızlıklar, aldığı ilaçlar, maruz kaldığı radyasyonlar, zor doğum, erken ya da geç doğum, doğum sırasında beynin oksijensiz kalması ve çocuğun 1 yaşına kadar geçirdiği travmalar, enfeksiyonlar, uzamış sarılık buna sebep olabilir. Kolay tanı konulamayabiliyor. Genelde ilk 1 yıl içerisinde tanı konulabiliyor. Bu tarz çocukların genelde motor gelişimleri geri oluyor. Çocuk 4 aylık olmuş ama başını tutamıyor, 8-9 aylık olup hâlâ oturamıyorsa ve yürüyemiyorsa Serebral Palsiden şüphelenmemiz gerekir. Uzman bir doktorun muayenesinden geçmesi lazım. Bunun rehabilitasyonu çok önemli. Özellikle 0-7 yaş arası çocukların rehabilitasyonu önem arz ediyor. Eğer ki bu çocuklar yürüme potansiyeline sahipse 7 yaşına kadar çocuğu ayağa kaldırmak mutlaka gereklidir. Rehabilitasyonda ise özel rehabilitasyon yöntemlerimiz var. Eklem hareket açıklığı, germe ve yürüyüş egzersizlerin yanında çocuklarımıza su içi egzersizler (hidroterapi) veya hipoterapi dediğimiz ata binme simülasyonuyla beraber omurga çevresi kasları güçlendirecek egzersizlerin (postür düzeltme) uygulanması lazım. Bunun dışında ergoterapiler, iş uğraşı terapileri, duyu bütünleme terapileri, uzay terapileri uyguluyoruz. Özellikle son zamanlarda sanal gerçeklik tedavileri, kol, el ve yürüme robotu gibi yeniliklerle beraber de çocuklarımıza daha fazla faydamız olabiliyor. Serebral palsi rehabilitasyonu uzun soluklu bir rehabilitasyondur. Şu an serebral palsili çocuklarımız yarın Serebral Palsili yetişkinler olacak. Bu çocuklar büyüdüklerinde yetişkin hayata, topluma entegre olmak istiyorlarsa bu çocukların şimdiden bütün fonksiyonlarını en üst düzeye çıkarmak için düzenli bir şekilde rehabilitasyonlarını sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız.” “Sosyal yaşantıda çok önemli yeri olan hastalar” Eskişehir Fizyomer Terapia Estetica Denta Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi’nde yapılan etkinlik hakkında konuşan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar, “Bugün Serebral Palsi Farkındalık Günü Biz bu sebeple Fizyomer olarak bütün serebral palsili çocuklarımız ve aileleri ile bir araya gelerek bu güne dikkat çekebilmek için bir etkinlik düzenledik. Serebral palsi rehabilitasyonunda aileler çok önemli çünkü bu rehabilitasyon bir ekip işidir. Bu ekibin doktorlar, fizyoterapistler, hemşireler olarak bir parçasıyız ama aile de diğer bir parçası. Onları bugün buraya davet edip sorunlarını konuşmak, problemlerini paylaşmak ve bugünün önemine dikkat çekmek için yemek organizasyonu düzenledik. Bugün gelen çocuklarımız bizim kendi takip ettiğimiz, yıllardır tedaviye gelen, rehabilitasyonla çok iyi ilerleme kaydeden çocuklarımız. Doktorlar, fizyoterapistler ve hemşireler olarak buraya geldikleri günlerde, saatlerde, kısa süreli birlikte olabiliyoruz. Ancak özellikle aileler 24 saat boyunca bu tarz çocuklarla birlikte oluyorlar. Bu çok kolay bir şey değil. Her çocuğun sorunu farklı oluyor. En azından bu tarz günlerde bir araya gelince herkes kendi sorunlarından bahsediyor, bazıları bu sorunları aşabildiklerinden bahsediyor. Bazen psikologlarımızı çağırıyoruz, onlar bize yardımcı oluyorlar. Bu tarz etkinlikler sorunları birlikte aşmaya yardımcı oluyor” dedi.