KÜLTÜR SANAT - 24 Mart 2018 Cumartesi 09:34

Kuşadası’nda mikro minyatür müzesi açılacak

A
A
A
Kuşadası’nda mikro minyatür müzesi açılacak

Kuşadası, Türkiye’nin ilk mikro minyatür müzesine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Kuşadası, Türkiye’nin ilk mikro minyatür müzesine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Dünyanın üç mikro heykeltıraşından birisi olarak kabul edilen Necati Korkmaz’ın eserlerinin sergileneceği müze Kuşadası Kale Kapısı’nın üst katında yer alacak. Kuşadası Belediyesi tarafından yaşama geçirilecek Mikro Heykel Müzesi’nin en kısa süre içerisinde açılması hedefleniyor.


Kuşadası, ancak büyüteç ya da mikroskopla görülebilecek bir milimetreden küçük mikro minyatürlerin sergileneceği bir müzeye ev sahipliği yapacak. 2015 yılında Kuşadası İbramaki Sanat Galerisi’nde büyük ilgi gören bir sergi açan ve dünyanın üç mikro heykeltıraşından birisi olarak kabul edilen Necati Korkmaz’ın eserlerinin sergileneceği müze için çalışmalar sürüyor. Kuşadası Kale Kapısı’nın üst katında yer alacak müzede Korkmaz’ın belirlenen sayıda eseri sürekli, kimi eserleri ile dönemsel olarak sergilenecek. Öte yandan Korkmaz, yılın belirli dönemlerinde müzede performans sergileyecek.


Türkiye’de bir ilk olacak


Mikro heykeltıraş Necati Korkmaz, müze projesi ile ilgili olarak Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı’yı ziyaret etti. Kuşadası Mikro Heykel Müzesi ile ilgili olarak fikir alışverişinde bulunulan ziyarette konuşan Başkan Kayalı, insan eliyle yapılmış en küçük heykelleri Kuşadalılarla buluşturmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek “Büyük bir emek ve sabırla bir milimetreden küçük mikro minyatürler yaparak dünyanın ilk üç mikro heykeltıraşından birisi olarak kabul edilen değerli sanatçımız Necati Korkmaz’ın eserlerini 2015 yılında İbramaki Sanat Galerisi’nde görme şansı elde etmiş ve çok etkilenmiştik. Bu eserleri, ilçemiz için önemli ve tarihi bir mekân olan Kale Kapısı’nda Kuşadalılarla ve ilçemizi ziyaret eden yerli-yabancı konuklarımızla buluşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu müze Türkiye’de bir ilk, dünyada ise birkaç mikro minyatür müzesinden birisi olacak” dedi. Korkmaz ise, eserlerini Kuşadalılarla buluşturacak olmaktan dolayı memnuniyet duyduğuna dikkat çekerek kendisine böyle bir olanak sağlayan Kuşadası Belediyesi’ne teşekkür etti.


Turizm Haftası’nda Kuşadası Kale Kapısı’nın üst katında açılacak olan Kuşadası Belediyesi Mikro Minyatür Müzesi’nde Türkiye’nin tek, dünyanın ise üç mikro heykeltıraşı olan Necati Korkmaz’a ait yalnızca mikroskop ve büyüteçler yardımıyla görülebilen şu eserler sergilenecek: Toplu iğne başına yapılmış dünyanın en küçük satranç takımı, saç telinin üzerine yapılmış yürüyen cambaz, üzerinde yalnızca mikroskoplarla görülebilen süslemeler olan dünyanın en küçük çini vazoları, bateri çalan gerçek yaprak biti, incir çekirdeğinden yapılma dünyanın en küçük tespihi, incir çekirdeği içerisine yapılmış altın süslemeli mini vazo, iğne deliğine yapılmış sema yapan semazenler, nükleer enerji karşıtı miting yapan gerçek pireler, toplu iğne başına yapılmış ringde boks yapan boksörler, içerisinde Türk klasik hat sanatının örneklerinin bulunduğu dünyanın en küçük hat katalogu, toplu iğne başına yapılmış deve ve hurma ağacı, saç teline yazılmış dünyanın en küçük el yazması olan Arapça Besmele-i Şerif, kurşun kalem ucuna kazınmış İstanbul silueti ve dünyanın en küçük Kuran-ı Kerimi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.