ASAYİŞ - 18 Mart 2025 Salı 13:35

Adli tıp raporu 19 yıllık olayı aydınlattı

A
A
A

Aydın'ın Söke ilçesinde yaşayan bir babaya öz evlatlarını öldürüp gömdüğü gerekçesiyle açılan davada Adli Tıp Kurumu incelemesini tamamladı.

Biri kız diğeri erkek bebek olmak üzere mezarlardan alınan kemikleri inceleyen Adli Tıp Kurumu bebeklerin öldürüldüğü yolunda rapor düzenledi. Olayın şüphelisi olan babanın, aynı şekilde daha önce işlemiş olduğu suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından dolayı cezaevinde olduğu öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre, yaz dönemlerinde İstanbul Arnavutköy'de kışın ise zeytin hasat sezonlarında Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Demirçay köyünde yaşayan Keskin ailesinin çocukları 2016 yılında polise müracaat ederek babaları Hüseyin Keskin'in 2003 yılında o zaman 1.5 yaşında olan kardeşleri Armağan Keskin'i darbederek öldürüp ardından gömdüğünü iddia edip şikayetçi oldu.

Bunun üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, birçok kişinin ifadesi üzerine, baba Hüseyin Keskin'in 2006 yılında henüz ismi konulmamış bir kız çocuğunu, 2013 yılında da yine ismi konulmamış bir erkek çocuğunun ölümüne sebep olduğu iddia edildi. Bu arada 2004 yılında ise İstanbul Arnavutköy'de bir başka çocuğunu daha öldürüp gömdüğü ve bu mezardan alınan örneklerin incelemesinin devam ettiği öğrenildi.

İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2023/348 dosya numarası ile görülen dava kapsamında, iddialar üzerine Söke Cumhuriyet Savcılığı'nın nezaretinde Adli Tıp Kurumu ekipleri tarafından 22 Mayıs 2024 tarihinde Söke Demirçay köyünde bulunan mezarlıkta yan yana bulunan 2 çocuk mezarı açıldı.

Çocuk mezarlarından alınan kemiklerin incelenmesi tamamlanınca Adli Tıp İhtisas Kurulu 26 Şubat 2025/1361 sayılı kararı ile raporu açıkladı. Adli Tıp Kurumu raporunda, açılan mezarlardan çıkarılan her iki bebeğin de babasının şu anda tutuklu bulunan Hüseyin Keskin olduğu tespit edildi. Adli Tıp Kurumu'nun raporunda "Kadın cinsiyetteki bebeğin ölümünün genel beden travmasına bağlı kafatası, skapula ve kosta kırıklarıyla birlikte travmatik kafa içi ve iç organ değişimleri sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği, erkek cinsiyetteki bebeğe ait kemiklerin Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi'nde incelemesinde iskelet sisteminde eksiklikler bulunduğu, yumuşak dokuların ve iç organların bulunamadığı cihetle; mevcut verilerle erkek cinsiyetteki bebeğin kesin ölüm sebebi ve mekanizması bilinemediği ancak adli dosya kapsamı değerlendirildiğinde bebeğin ölümünün zorlamalı ölüm olabileceği oy birliği ile mütalaa olunur" ifadelerine yer verildi.

Adli Tıp Kurumu'nun incelemelerinin ardından ismi bile konulmayan bebeklerin cenazeleri, ağabeyleri Vefa Keskin'e teslim edildi.

İbrahim Kılınç-Levent Tuncer

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Yıllar sonra baba mesleğine dönen usta ahşabı sanata dönüştürüyor Çorum’da uzun yıllar çeşitli meslekler yaptıktan sonra marangoz olan babasının mesleğine dönüş yapmak isteyen 62 yaşındaki ahşap oyma ustası, ahşabı adeta sanat eserlerine dönüştürüyor. Çorum’da uzun yıllar memurluk ve çeşitli meslekler yapan 62 yaşındaki Orhan Almalı, son olarak İskilip Belediye başkan yardımcılığı görevinden ayrıldıktan sonra marangoz olan babasının mesleğini yapmaya karar verdi. Ahşap oyma sanatıyla uğraşmak isteyen Almalı, Çorum’da açtığı dükkanda uzun yıllardır hayalini kurduğu işe kavuştu. İş yerinde ahşaptan oyuncaklar, mutfak aletleri, sandıklar, tabaklar, ev aksesuarları başta olmak üzere çeşit çeşit ürünler yapan Almalı, ahşabı adeta sanat eserine dönüştürüyor. Yaptığı ürünlerin hem yurtiçinden hem de yurtdışından yoğun ilgi gördüğünü ifade eden Almalı, babasından öğrendiği mesleği zevkle yaptığını ifade etti. "Ahşaba olan ilgim her zaman vardı" Yaptığı işin ruhsal olarak da gelişimine büyük katkı sağladığını kaydeden Orhan Almalı, mesleği öğretecek çırak bulamadığını vurgulayarak, "Uzun yıllar aktif siyasetin ve sivil toplum kuruluşlarının içinde görev aldım. Ancak zamanla insanların vefasızlığını, nankörlüğünü gördüm. Baba mesleğim marangozluktu, ayrıca ahşaba olan ilgim her zaman vardı. Marangozluğa tam manasıyla adım atmadan önce toprağa yöneldim. Ardından odunla ilgilenmeye başladım. Oduna dokundukça içindeki cevheri ortaya çıkartmaya başladım. Aslında bu süreçte biz de rehabilite olduk. Bu işi sevmek gerekiyor ve biz severek yapıyoruz. Çünkü farkındalık kazandırıyor. Zaten belli bir yaşa geldik, 60’ı geçtik. Bu yaşlardan sonra insan yalanın, yanlışın bir kazanım getirmeyeceği bilincine ulaşıyor. Rehabilite olmuş bu ruh haliyle de güzel ürünler ortaya koymaya çalışıyoruz. Yaptığımız ürünleri hem yurtiçine hem de yurtdışına gönderiyoruz. İşimizi iyi yaptıktan sonra ’bu ürünü nasıl pazarlarım’ gibi bir sıkıntı da kalmıyor. Bazı sağlık sorunları yaşamış olmama rağmen üretmeye hala devam edebiliyorum. Şimdi atölyemize kadınlar, gençler geliyor, ’benim de çocuğum bu işi yapsın’ diyorlar. Ben de ’gelsin, elimden geleni yaparım’ diyorum. Ancak ardından ’aylık ne kadar para verirsiniz, sigortasını yapacak mısınız’ sorusu geliyor. İnsanlar biraz daha kolaya kaçıyor, her şey hemen dönüşsün istiyorlar. Bu yüzden bu işi gerçekten yapabilecek insan bulmakta zorlanıyoruz" dedi. "Bu işe emek vermek gerekiyor" Mesleğe ilgili duyanlara da tavsiyelerde bulunan Almalı, "Çalışmalarımızla yapamayacağımız ürün yok. Ahşapla ilgili her şeyi yapıyoruz. Abartı olmasın, heykelinizi bile yapabilirim. Eğer hayal gücünüz genişse ve malzemeyi tanıyorsanız, makinada filan sıkıntı yaşamazsınız. Bana gelip ’biz bu işi yapacağız, hangi makineleri alalım’ diyorlar. Ben de diyorum ki ’makine almayın, önce ahşabı tanıyın, ahşabı tanırsanız o size yön verir.’ Bu işe emek vermek gerekiyor. Tanımak gerekiyor. Tanıdığınızda zaten çözüyorsunuz. Yoksa sadece makinelerle olmaz. Bu, insanın kendine dönmesiyle ilişkili bir şey. Yalnız kalmayı göze almamış insanların yapabileceği bir şey değil. Kendine dönmek, özüne ulaşmaktan sonra keşfedileni bulmaya başlıyorsunuz. Hep bir arayış içindesiniz. Bu da sizi alıp götürüyor, siz farkında bile olmuyorsunuz. Doğaçlama çıkan her ürün bir şekilde karşılık buluyor. Öyle anlar oluyor ki gece yarısı atölyeye geçtiğim oluyor. Kafama bir şey takılıyor, ’buldum’ diyorum, gelip çalışıyorum. Zaten hep yaptığım ürünleri kendim için yapıyorum diyorum ama hiçbiri bana kalmıyor, hepsi satılıyor" diye konuştu.
Muğla Marmaris Belediyesi, taşınmazları ve ata yadigarı meydanları sessiz sedasız satışa çıkardı Muğla’nın Marmaris ilçesinde son aylarda belediyenin taşınmazları sessiz sedasız birer birer satılmaya başlandı. Milyarlarca değere sahip onlarca taşınmazın satışa çıkarıldığı Marmaris’te son olarak ilçenin en değerli yerlerinden olan Hisarönü, Bozburun ve Çamlı mahallelerinde daha önce köy tüzel kişiliğine ait olan taşınmazlar da sessiz sedasız satışa çıkarıldı. Bir yandan satışa tepki gösteren vatandaşlar diğer yandan da ata yadigarı taşınmazların birilerine peşkeş çekilmesinden endişeli olduklarını belirttiler. Satışa ilişkin duyuruların görevliler tarafından mahalle muhtarlıklarına bırakıldığı, ihale süreci ve ihalenin tarihi ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediği belirtildi. ‘Hisarönü Mahallesi sakinleri tepkili" Marmaris’in Hisarönü Mahallesi’nde, yıllarca köylüler tarafından korunan ve geçmişte köy tüzel kişiliğine ait olan 163 ada 7 parseldeki arazi de satışa çıkarılan maddi değerinden daha fazla manevi değeri büyük olan ata yadigarı bir yer olduğu belirtildi. 2014’te Büyükşehir Yasası ile Marmaris Belediyesi’ne devredilen arazinin satış duyurusu bugün Hisarönü Muhtarlığı’na iletildi ve askıya çıkarıldı. Karara tepki gösteren mahalle sakinleri "Atalarımızdan kalan toprakları kim, hangi hakla satıyor? Biz Acar Ünlü’ye halkın ortak malı topraklarımızı satsın diye oy vermedik. Haklarımızı korusun diye oy vermiştik" diyerek duruma tepki gösterdiler. 2019 yılında dönemin belediye başkanı Mehmet Oktay tarafından Hisarönü Yardımlaşma Derneği’ne tahsis edilen arazi, köylüler tarafından yıllardır ortak alan olarak kullanılıyor. Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü tarafından satışa çıkarılan Hisarönü’ndeki arazinin sıradan bir toprak parçası değil ayı zamanda manevi değeri yüksek bir alan olduğunu belirten mahalle sakinleri "Buralar bizim geçmişimiz, hafızamız, emeğimiz. Belediye kimseye danışmadan bu toprağı satamaz" diyerek duruma tepki gösterdiler. Sürecin şeffaf yürütülmemesinden ve satışın oldu bittiye getirilmesinden şikayetçi olan ve isimlerinin açıklanmamasını isteyen vatandaşlar "İhale nerede yapılacak, kim alacak belli mi? Yoksa bu işin arkası çoktan yazıldı mı?" diyerek çeşitli kuşkuları olduğunu belirttiler. Benzer satışlar Bozburun ve Çamlı’da gündemde Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü’nün görev süresinin geride kalan bir yılında en önemli icraatının belediye mallarını satmak olduğunu belirten vatandaşlar benzer satışların Bozburun ve Çamlı mahallelerinde de söz konusu olduğunu belirttiler. Bozburun Mahallesi’nde 108 ada 54 parsel, Çamlı Mahallesi’nde ise 222 ada 2 parsel numaralı arazilerin de aynı şekilde sessiz sedasız satışa çıkarıldığı öğrenildi. Satışların kamuoyuna açık ilan edilmemesi ve mahalle halkıyla herhangi bir istişare yapılmamasının dikkat çekici olduğunu belirten mahalle sakinleri satışa çıkarılan alanları kendi atalarının daha önce köy tüzel kişiliğine bağışladığı yerler olduğunu daha sonra Marmaris Belediyesi’ne geçen bu alanların Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü’nün yönetime gelmesi ile tek tek sessiz sedasız satılmaya başlandığını belirttiler.