GÜNDEM - 16 Haziran 2025 Pazartesi 14:14

Vali Canbolat: "Aydın, dünya çapında incir üretiminin merkezidir"

A
A
A
Vali Canbolat: "Aydın, dünya çapında incir üretiminin merkezidir"

Aydın Ticaret Borsası’nda düzenlenen Kuru İncir Kalite ve Gıda Güvenliği Çalıştayı’nda konuşan Aydın Valisi Yakup Canbolat Türkiye’de üretilen kuru incirin büyük bölümünün Aydın’dan karşılandığını belirterek, "Aydın, dünya çapında incir üretiminin merkezidir" dedi.



Aydın Ticaret Borsası ev sahipliği ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği koordinatörlüğünde; kuru meyve sektörünün sürdürülebilir ve rekabetçi yapısının geliştirilmesi, ihracatın artırılması, üretim ve ihracat kaynaklı sorunlara çözüm bulunması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, paydaş kurum ve kuruluşlar, kuru incir üreticileri, tüccarı ve ihracatçı firmaların katılımlarıyla Kuru İncir Kalite ve Gıda Güvenliği Çalıştayı düzenlendi. Saydı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından çalıştayın açılış konuşmasını yapan Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur Aydın’ın üretimde dünya lideri olan ve Türkiye’nin ihracat ürünleri arasında yer alan kuru incirin, Aydın ekonomisi açısından büyük bir önem taşıdığını belirterek, "Dünya incir üretimi ve ihracatında ilk sırada yer alan ülkemizde, 2024-2025 sezonunda 53 bin 621 ton kuru incir ihracatı gerçekleşmiş olup, bu ihracatın 42 bin 193 tonu ilimize aittir. 2024/2025 sezonunda ülkemizde toplam 68 bin 138 ton kuru incir tescili yapılmış olup, bu tescilin 52 bin 483 tonu ilimizde yapılmıştır. aynı sezonda Aydın Ticaret Borsası’nda işlem gören kuru incir ortalama satış fiyatı ise 163 lira 4 kuruş olarak gerçekleşmiştir" dedi.



Aydın Ticaret Borsası’nın kuru incirin ticari değerinin artırılması, markalaşması ve uluslararası pazarda daha güçlü yer edinmesi amacıyla önemli çalışmalar yürüttüğünü belirten Çondur, "Her yıl düzenlediğimiz kuru incir sektör toplantılarında üyelerimizden gelen talep ve önerileri yetkili mercilere iletmekte, sektöre yön veren girişimlerde bulunmaktayız. Ülkemizden özellikle Avrupa ülkelerine ihraç edilen kuru incirde yaşanan toksin sorunu ihracatçı firmalar açısından ciddi maliyetlere neden olmaktadır. Bu durum firmaların hem ekonomik kayıplar yaşamasına hem de ülkemizin ihracat itibarının zedelenmesine yol açmaktadır. İhracat sürecinde karşılaşılan bu tür risklerin önüne geçilmesi sektörün sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, borsamız üyesi ihracatçıların talebiyle, Aydın Soğuk Hava Depoculuk A.Ş. bünyesinde kurduğumuz ve Aydınlı ihracatçılara fayda sağlayan a tipi antrepomuz ile ihracat sürecinde yaşanan sorunlara çözüm üretmeye çalışıyoruz. Günümüzde markalaşma ve pazarlama, firmalar için büyük önem taşımakta ve ciddi bir rekabet avantajı sağlamaktadır. bu nedenle markalaşma çalışmaları, firmalar açısından artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir. Üyelerimizin bu alandaki yetkinliklerini artırmak ve rekabet güçlerini yükseltmek amacıyla, borsamız bünyesinde faaliyet gösteren marka, patent ve danışmanlık ofisi aracılığıyla ücretsiz danışmanlık hizmeti sunulmaktadır. Bu hizmet kapsamında üyelerimize; markalaşma ve pazarlama stratejilerini geliştirme, markalaşma süreçlerini planlama ve yönetme konularında rehberlik sağlanmaktadır. 2023 yılından itibaren danışmanlık ofisimizde toplam 33 firma ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Özellikle kuru incir ihracatı yapmak isteyen ve markalaşma çalışmalarına önem veren üyelerimiz için büyük fırsatlar sunan bu ofis, ulusal ve uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konuma ulaşmaları yönünde önemli katkılar sağlamaktadır. Kırsal kalkınmanın sürdürülebilirliği ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlanması amacıyla düzenlediğimiz bu çalıştayda; işletmeci, tüccar, ihracatçı ve üreticilerimize maksimum fayda sunmayı hedefliyoruz. Bu vesileyle, Kuru İncir Kalite ve Gıda Güvenliği Çalıştayı’nın verimli geçmesini, sonuç raporunun ise ilimizin en kıymetli tarımsal ürünlerinden biri olan kuru incir için yol gösterici olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.



"Sarı lop iklim şartlarına ayak uyduramıyor"


Son yıllarda incir rekoltesinin geriye doğru gittiğine dikkat çeken Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, "2-3 yıldır bizim incir rekoltemiz geriye doğru gidiyor. Biz 70-75 hatta 80 bin tonu zorlayan bir ihracatı gerçekleştirirken, bugün 55-60 bin tonlara geriledik. İncirde ciddi bir sıkıntımız var, sarı lopumuz maalesef iklim şartlarına ayak uyduramıyor. Dolayısıyla ama yaşadığı toksinler itibari ile ama rekolte itibari ile ciddi bir gerileme söz konusu. Gerilemenin getirdiği sıkıntıları ciddi bir şekilde yaşıyoruz" diye konuşarak tüm ilgililerin birlik olarak incir üretiminin arttırılması için çalışmalar yapması gerektiğini belirtti.



"Kuru incir Anadolu’nun dünyaya sunduğu eşsiz bir lezzettir"


Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber, "Kuru incir üretimi sadece kalite değil, gıda güvenilirliği de artık en az üretimin kalitesi kadar önemli bir noktaya varmış durumda. Üreticiler bazında iyi tarım uygulamaları gibi işletmelerin mevzuata uygun hala getirip ürün seçilmesi, kurutulması, ticareti ve saklama şartlarının yeniden gözden geçirilmesi de bir gereklilik artık. Bizler kamu ve buradaki özel sektör temsilcileri ve birlikte çalıştığımız sivil toplumun tüm tarafları ile birlikte tekrar gözden geçirmek zorundayız. Kuru incir sadece bir ürün değil aynı zamanda Anadolu’nun dünyaya sunduğu eşsiz bir lezzettir. Bu mirası geleceğe taşıyacak güç ve birlik buradaki birlikten ortaya çıkacaktır" ifadelerini kullanarak toplantının hayırlı olmasını diledi.



"2024 yılında Aydın’da 209 bin 590 ton incir üretimi gerçekleşti"


Aydın, dünya çapında bilinen Türk İnciri’nin ana üretim merkezi olduğunu belirten Aydın Valisi Yakup Canbolat, Kuru incir Aydın’ın hem kültürel mirasını hem de ekonomik potansiyelini simgeleyen ve coğrafi işaret ile korunan özel bir tarım ürünüdür. Türkiye’nin iklim ve toprak yapısına en uygun bölgelerden biri olan Aydın, dünya çapında bilinen Türk İnciri’nin ana üretim merkezidir. Bölgede yetişen incirler, doğal kurutma yöntemleri ile lezzetini ve besin değerlini koruyarak uluslararası pazarlarda büyük talep görmektedir. Yüksek kalite standartları ve doğal üretim süreçleri sayesinde Aydın kuru inciri ihracatta ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Aynı zamanda bu ürün bölge halkının geleneksel yaşam biçimi ve kültürel değerlerini yaşatmasında da önemli bir rol oynamaktadır. 2024 yılı itibari ile ülkemizde toplam 375 bin ton incir üretilmiştir. Bu üretimin 209 bin 590 tonu Aydın’da gerçekleştirilmiştir. TÜİK verilerine göre 2024 yılında toplam 49 bin 607 ton kuru incir ihraç edilmiştir. Bu ihracatın 45 bin 372 tonu ise karantina kontrollerinden başarı ile geçerek Aydın’dan yapılmıştır. Bu veriler Aydın’ın kuru incir ve ihracatındaki güçlü kapasitesini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak bu başarıyı sürdürebilmek için kalite, izlenebilirlik ve gıda güvenliği alanlarında da aynı titizlikle çalışmamız gerekmektedir. Tarımda sürdürülebilirliği sağlayacak, üreticiyi destekleyecek ve ihracatımızın dünya pazarlarda rekabet gücünü arttıracak politikaları hep birlikte hayata geçirmeliyiz. Bugünkü çalıştay bu hedefe ulaşmak adına çok kıymetli bir fırsatı hepimize sunmaktadır" ifadelerini kullandı.



Çalıştay, açılış bölümü ve konuşmalarının ardından basına kapalı olarak devam etti. Çalıştay kapsamında; kuru incirin üretimden pazarlamaya kadar olan sürecindeki sorunlar ve çözüm önerileri, ticari değeri ve markalaşma adımları, alanında uzman isimler tarafından katılımcılarla paylaşıldı.



Vali Canbolat: "Aydın, dünya çapında incir üretiminin merkezidir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."