ASAYİŞ - 04 Nisan 2025 Cuma 15:03

Bandırma zehir soluyor, BAGFAŞ durmuyor

A
A
A
Bandırma zehir soluyor, BAGFAŞ durmuyor

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde faaliyet gösteren Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. (BAGFAŞ), çevreye verdiği zarar nedeniyle geçtiğimiz ay 1 milyon 337 bin 354 TL idari para cezasına çarptırılmasına rağmen, çevreyi kirletmeye devam ediyor. Denize kimyasal deşarjlar ve havaya yoğun duman salınımı, tüm uyarılara karşın sürüyor.

Denetimler ciddi uygunsuzlukları ortaya koydu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Balıkesir İl Müdürlüğü tarafından yapılan denetimlerde, fabrikanın emisyon salınımlarında ciddi uygunsuzluklar tespit edilmişti. Bu kapsamda şirkete yüklü miktarda idari para cezası uygulanmıştı. Ancak cezaların caydırıcı olmadığı, fabrikanın faaliyetlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmediği öne sürülüyor.

Bandırma zehir soluyor, BAGFAŞ durmuyor

Halk endişeli "Sağlığımız Tehlikede"

Bölgede yaşayan vatandaşlar, gün geçtikçe artan çevre kirliliğinden endişeli. Denize bırakılan atıklar ve gökyüzünü kaplayan sarı ve beyaz dumanlar, hem ekosistemi hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Vatandaşlar, sadece cezayla değil, kalıcı ve denetimli bir çözümle bu sorunun ortadan kaldırılmasını istiyor.

"Artık Yeter" sesleri yükseliyor

Sivil toplum kuruluşları, çevre gönüllüleri ve bölge sakinleri, BAGFAŞ’ın faaliyetlerinin daha sıkı denetlenmesini ve kamuoyunun sağlığına zarar veren bu tutumun sona erdirilmesini talep ediyor. Sosyal medyada #TemizBandırma etiketiyle başlatılan kampanya da destek bulmaya devam ediyor. Bölge sakinlerinden Ercan Çelik, "Yaklaşık yirmi yıldır bu bölgede yaşamaktayız. Biz kendimizi bildiğimiz bileli de bu fabrika burada aynı bu şekilde havaya duman vermekte, denizimize su vermekte. Onlar soğutma suyu olduğunu söylüyorlar ama suyu her verdiklerinde denizde inanılmaz bir kirlilik oluşuyor. Kanser vakaları bölgemizde inanılmaz derecede artmış durumda. Kapıdağ bu ülkenin çok önemli bir değeri. Turizme katılması gereken bir değeri, turizm olarak değerlendirmesi gereken bir değeri. Ancak bu fabrikanın bölgeye verdiği zararlardan dolayı değerlendirilemiyor. Yani bölgemiz aslında turizme çok güzel açılabilir. Çok güzel bir Bandırma körfezimiz var. Bölge halkı hep der ki, bu körfez bir yabancı ülkede olmuş olsa çok güzel, akvaryum gibi değerlendirilir derken, ne bir balık çeşitliğimiz kaldı, ne de bir bölge güzelliğimiz kaldı. Bu fabrika, her türlü fabrika, her türlü işletme bu ülke için bir katma değer geliridir. Bir gelirdir. Buna biz itiraz etmiyoruz ama turizm de bir gelirdir. İnsanların sağlığından kaybettikleri, fabrikanın ülkeye verdiği zarar belki de bu gelirden çok çok daha fazla ve ben insan değerinin önüne hiçbir şeyin geçebileceğini düşünmüyorum. O yüzden yetkililerin bu fabrikayla ilgili gerekli işlemleri yapmasını artık bu fabrikanın bu bölgeye zarar vermemesini istiyoruz" ifadelerini kullandı. Aynı bölgede yaşayan bir başka vatandaş Serhan Tunçtozan ise "BAGFAŞ fabrikası hakkındaki şahsi görüşlerimi belirtmek istiyorum. Çocukluğumdan beri Tatlısu bölgesinde yaşıyorum. Bu bölgede kendim büyümenin yanı sıra, şu anda bir evlat sahibi, bir babayım. Evladımın da bu bölgede büyüyecek olmasından dolayı öncelikle çok mutluyum. Harika doğa yapısına sahip bir yerdeyiz. Ama maalesef arkamızda bulunan BAGFAŞ Gübre Fabrikası’nın çevreye vermiş olduğu rahatsızlık inanılmaz derecede büyük. Bu anlatılamaz bir şey. Çünkü insanların sağlığıyla oynuyorlar. Bu hiç hoş bir şey değil. Sonuçta biz burada insanların tabirine göre Tatlısu Bölgesi, Bandırma’da yaşayan insanların bu bölgeye olan sempatizanlığı, insanlar normal şartlarda burada konakladığı zaman uykularını bile daha düzenli alacak seviyede bir Tatlısu bölgesine sahipken şu an maalesef artık yataklarımızdan yorgun uyanıyoruz. Arkada zaten gözle görülebilir bizim anlatmamızın dışında da bulunan Atık fabrikası gibi, duman şu an zaten net olarak görünmekte. Yani şunu anlamıyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan her türlü yasa yargı, her türlü insanlar hakkında bunu işletirken araçlarımızla trafiğe çıkabilmemiz için muayeneden geçmekle mükellef olduğumuz araçlarımızın egzozlarının emisyon değerinin bile belli bir oranda olduğu bir noktada, bunlar eşit oranda olmadığında araçlarımızın trafiğe çıkması bile yasakken, niye insanların hayatına kasteden bu durumun önüne kimse geçmiyor? İnsanların hayatıyla oynanılan bu konu hakkında neden kimse bunu Kendine iş ve meslek olarak edinmiyor da bu konu hakkında bir direniş oluşturmuyor ya da bir şey yapmıyor?" dedi.

Bandırma zehir soluyor, BAGFAŞ durmuyor

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı: "Deniz çaresiz, kayıtsız kalamayız"

Bölgedeki çevresel sorunlar konusunda değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mustafa Sarı ise Marmara Denizi’nin kirlilik yüküne dikkat çekti. Sarı, "Ekim ayı sonu itibariyle felaket boyutunda bir müsilaj olayıyla karşı karşıyayız. Yüzeyden itibaren 30 metre derinliğe kadar örümcek ağı gibi müsilaj her tarafı sarmış durumda. Müsilaj neden kaynaklanıyor diye baktığımızda bir sürü faktörü sıralayabiliriz. Ama 3 tane faktör var ki bunlar bir araya geldiğinde felaket boyutunda müsilaj ortaya çıkıyor. Deniz yüzey sıcaklıklarındaki artış iklimle ilişkili, müdahalemiz dışında şu anda yüksek. Marmara Denizi’nin orijinal ikili su yapısı, üstte Karadeniz suyu, altta Akdeniz suyu dikey karışımları sınırlandırıyor. Marmara Denizi’nin orijinal yapısını değiştirme şansımız yok. Üçüncüsü Marmara Denizi’nin kirlilik yükü. Şu anda Marmara Denizi çok yoğun kirlilik baskısı altında. 25 milyon insan yaşıyor Marmara Denizi’nin çevresinde. Bu evsel atıkların en iyi ihtimalle yarısını arıtıyoruz. Yani iki kişinin atıklarının birisini arıtıyoruz, birini hiç arıtmadan denize boca etmeye devam ediyoruz. Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan bir sanayi var Marmara Denizi’nin çevresinde. Bir çeperlerinde akarsular vasıtasıyla atıklarını denize ulaştıranlar var. Nilüfer çayı gibi, Ergene nehri gibi, Kurbağalı dere gibi, Harami dere gibi, Gönen çayı gibi, Biga çayı gibi, Çanakkale çayı gibi. Sayayım mı daha? Bir bunlar aracılığıyla denize ulaşıyor. 200’den fazla akarsu zehir kanalına dönüşmüş vaziyette. Sanayiden geliyor bu atıklar. Bir de doğrudan doğruya denizin kıyısında kurulmuş olan büyük tesisler var. Bunlar aynı zamanda makinelerini soğutmak için soğutma suyu çekiyorlar denizden. Denizden çektikleri suyu makinelerini soğuttuktan sonra tekrar denize bırakıyorlar. Bir taraftan da atıklarını denize bırakıyorlar. Evsel atıkların en iyi ihtimalle yarısı arıtılıyor. Endüstriyel atıkların ne kadarı biliyor musunuz? En iyi ihtimalle yüzde otuzu arıtılıyor. Yüzde yetmişini hiç arıtmadan denize boca ediyor sanayi atıklarını. İşte ondan sonra da biz kaygılanıyoruz ya da merak ediyoruz, ‘ya bu müsilaj neden ortaya çıkıyor?’ diye. Neden çıksın? Bakın şu anda Türkiye’nin gündemi çok yoğun olabilir. Bir sürü sorunlarla boğuşuyor olabiliriz. Biz büyük bir ülkeyiz. Sorunlarımız da çok. Tüm bu sorunlarla uğraşırken bir taraftan kayıtsız şartsız Marmara denizine bakmak zorundayız. Deniz nefes alamıyor. Deniz çaresiz. Su sıcaklıkları arttıkça müsilaj yüzeye doğru çıktığında daha çok telaşlanacağız. Daha çok kaygımız artacak. Bugünden tez yok. Yarına bırakmayalım. Denizin kirlilik yükünü bir litre bile azaltırsak müsilajın yüzeye çıkma etkisini ve ekosisteme olan etkisini azaltmış olacağız. Lütfen tartışmaları bir tarafa bırakalım. Bir araya gelelim. Denizimizi kurtarmak için el ele verelim. Sorumluluğu olanlar, yetkisi olanlar kimlerse, onlar kendilerini çok iyi biliyorlar. Bunlar kanunla tanımlanmış. Lütfen harekete geçin ve bir an önce denize zehir akmasını önleyin." İfadeleriyle müsilajın bir an önce önüne geçilmesi için çağrıda bulundu. Çevre sakinleri, özellikle Bandırma, Edincik ve Tatlısu ve civarında hava kirliliği ile birlikte deniz kirliliğinin de arttığını belirterek, yetkililerin denetimlerini sıklaştırması ve fabrikanın çevreye zarar vermeyecek şekilde faaliyet göstermesinin sağlanmasını istediklerini belirttiler.

Gökhan Dağlı - Berra Karakaş - Serhat Barış

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Stanimir Stoilov: "Ön bölgeye 3 transfer yapılacak " Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov, Trabzonspor maçının ardından, "Trabzonspor gibi bir takıma karşı hata yapmamanız ve yakaladığınız fırsatları kesinlikle değerlendirmeniz gerekiyor. Son bölgedeki sonuçlandırma problemini biliyoruz ve bu nedenle ön bölgeye 3 transfer yapılacak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında Göztepe, sahasında karşılaştığı Trabzonspor’a 2-1 mağlup oldu. Mücadele sonrasında düzenlenen basın toplantısında Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov, karşılaşmaya dair açıklamalarda bulundu. İlk yarıda taktiksel bir oyun oynadıklarını ve bu bölümde rakibe fırsat vermediklerini ifade eden Stoilov, "Gerçekten zor bir maçtı. İlk yarıda daha taktiksel bir oyun oynadık ve bu bölümde rakibe fırsat vermedik. Hatta son dakikada kaleciden dönen bir top vardı, orada Bokele’nin 3 metreden kaçırdığı bir gol pozisyonu oldu. O bölümde golü bulabilirdik. İkinci yarı için ise maçtan önce de belirtmiştim; yapılan hatalarda rakibin hemen cezalandırma potansiyeli olduğunu biliyorduk ve gerçekten de böyle oldu. 2-0’dan sonra çok fazla fırsat yakaladık, gol bulmaya çalıştık. Çok da güzel bir gol bulduk fakat bunun dışında 5-6 tane çok net fırsattan yararlanamadık. Sonuçlandırmalardaki sıkıntımız maalesef devam ediyor. Trabzonspor gibi bir takıma karşı hata yapmamanız ve yakaladığınız fırsatları kesinlikle değerlendirmeniz gerekiyor fakat bunda başarılı olamadık. İkinci yarıda taraftarımızın oluşturduğu muhteşem atmosferle ve sahadaki destekle sonuna kadar mücadelemizi sürdürdük. Bu bizim için bir zorunluluktu ancak istediğimiz sonucu alamadık. Aslına bakarsanız yaz döneminden itibaren bu sıkıntının farkındayız. Daha önce de söylediğim gibi yıl sonuna kadar maksimum puanı toplamamız gerekiyor. Ardından ön bölgeye minimum 3 oyuncu eklememiz şart ve bunların fark oluşturacak, yakaladığımız pozisyonları değerlendirecek oyuncular olması gerekiyor. Son bölgedeki sonuçlandırma problemini biliyoruz ve bu nedenle ön bölgeye 3 transfer yapılacak" ifadelerini kullandı.
İzmir Fatih Tekke: "Alınan 3 puan çok değerli" Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, Göztepe karşılaşmasının ardından ligin en zorlu ve en sert deplasman maçına çıktıklarını belirterek, "Bu kadar eksiğe rağmen maçın son bölümünde ceza sahasını savunmaya çalıştık ve uzun toplar nedeniyle Onuachu’yu geriye çektik. Bu nedenle alınan 3 puan çok değerli" dedi. Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında Trabzonspor, deplasmanda Göztepe’yi 2-1 mağlup etti. Karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısında Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke, açıklamalarda bulundu. Oyunun bir bölümünde baskı yediklerini dile getiren Tekke, "Ligin en zor ve en sert takımlarından biriyle deplasmanda karşılaştık. Çok fazla eksiğimiz vardı ancak buna rağmen özellikle ilk yarıda oyun kontrolünü elimizde tuttuk. Rakibin baskı kurmasını engelleyecek şekilde konumlandık. Ön tarafta çok üretken olmayabiliriz fakat bana göre hem serbest vuruşlarda hem duran toplarda hem de birçok detayda rakibin önündeydik. Sadece bir pozisyonda geçiş şansı verdiğimizi düşünüyorum, onun dışında oyun tamamen bizim kontrolümüzdeydi. Bu da planlarımızdan biriydi ve bunu başarılı şekilde uyguladık. Özellikle yeni oynayan oyuncuların performansı ve coşkuları gayet iyiydi. İkinci yarının başında basit hatalar ve hızlı başlayan oyun nedeniyle baskıyı üzerimize aldık ve bu durum bir süre oyunu bıraktırdı. Oynamayı bıraktığımız bölümde kenarlardan, uzun toplarla ve seken toplarla baskı yedik. Pozisyonlardan birinde kırmızı kart çıktı; son adam olduğu için kırmızı kart gibi görünse de faulün varlığı tartışılabilir. Maçla ve hakemle ilgili olumlu şeyler söyleyebilirim ancak şu anda bunlara değinmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı. "Alınan 3 puan çok değerli" Genel hatlarıyla buradaki atmosferi, duygu durumunu doğru şekilde karşılayıp çok ciddi bir cevap verdiklerini düşündüğünü belirten Tekke, "Bu kadar eksiğe rağmen maçın son bölümünde ceza sahasını savunmaya çalıştık ve uzun toplar nedeniyle Onuachu’yu geriye çektik. Bu nedenle alınan 3 puan çok değerli. Oyuncuların mücadelesi, sertliğe verdikleri karşılık ve sahaya koydukları irade bana göre son derece kıymetliydi. Her birine teşekkür ediyorum, hayırlı uğurlu olsun" diye ekledi. "İyi bir insan olmayı beceremediğimiz sürece sosyal medyadaki yorumlar gerçekliği yansıtmaz" Birkaç gün önce başlayan ve herkesin ortak karar verdiği bir pozisyon üzerinden insanların güven duygusu sarsıldığını aktaran Tekke, "Bu güvensiz ortamı güvenli hale getirmek için önce iyi insan nasıl olunur düşünmemiz lazım. İyi bir insan olmayı beceremediğimiz sürece sosyal medyadaki yorumlar gerçekliği yansıtmaz. Türkiye’de özellikle son 1-2 yıldır teknik adamlar işlerini doğru yapmaya çalışıyor ve saygıyı hak ediyorlar. Ancak bu saygı yok. Aynı şekilde yeni düzen içinde antrenman yapmayan oyuncu zaten devam edemez; buna rağmen onlar da yeterli saygıyı görmüyor. Kulüp başkanları için de durum aynı. Güvenin ve saygının olmadığı bir ortamda oyunu hayatın merkezine koyarsanız sorun büyür. Yıllar önce söylediğim gibi problem iyi oyuncu-kötü oyuncu değil; iyi insan-iyi olmayan insan problemidir. Bir şeyin yasal olması onun ahlaki olduğu anlamına gelmez. Ahlaktan uzaklaştığımız sürece çözüm üretemeyiz. Bu nedenle toplumsal olarak köklerimizdeki değerlerden uzaklaşmamalı ve ‘iyi’ kavramının içini doldurmalıyız. Bunun sağlanması için gerekli adımları da yetkililerin atması gerekir; bana göre çözüm budur" ifadelerini kullandı.