POLİTİKA - 26 Mayıs 2024 Pazar 12:48

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "22 yılda üniversite sayımız 76’dan 208’e yükseldi"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı  Yılmaz: "22 yılda üniversite sayımız 76’dan 208’e yükseldi"

Genç ve dinamik nüfusun bir ülkenin en büyük sermayesi ve varlığı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "2 yılda üniversite sayımız 76’dan 208’e, öğretim personeli sayımız 70 binden 185 bine yükselmiştir. Öğrenci sayımız ise 2002’de 1,6 milyon iken bugün 8 milyonu aşmış durumdadır" dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni’ne katıldı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Karşıyaka Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen mezuniyet töreninde, fakülte ve bölüm birincilerine diplomaları takdim edildi.


Ardından sahneye çıkan ve açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, üniversitelerin toplumun ve hayatın tam merkezinde yer aldığını söyledi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Ülkemizde yükseköğretim alanında gerçekleşen köklü reform süreci ve ilerlemenin öncüsü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sizlere selamlarını ve başarı dileklerini iletiyorum. Üniversiteler, ekonomik ve sosyal kalkınmanın itici gücü olarak toplumun ve hayatın tam merkezinde yer alır. Nitelikli beşeri sermaye yetiştirerek dinamik, üretken ve gelişmeye açık şekilde bilgiyi insanlığa kazandırır. Ban bir ülkenin en büyük serveti, büyük varlığı nedir diye sorarsanız insanıdır derim. Yetişmiş, nitelikli, girişimci, yenilikçi bir insan gücü, genç ve dinamik bir nüfus bir ülkenin en büyük sermayesi ve varlığıdır. Öğrenciler geleceğe ve işgücü piyasasına üniversitelerde hazırlanır. Bizler de üniversitelerimizi kaliteli beşeri sermayenin ve toplumsal refahın kaynağı olarak görüyoruz. Asırlara sığmayan düşünür Ibn-i Haldun’a göre, ’Eğitim; kültür ve medeniyet değerlerinden kopuk şekilde düşünülemez’. Her bir üniversitemiz aynı zamanda bilimin toplum için faydalı bir ürüne dönüşmesine imkan veren kurumlardır. Yükseköğretim, cumhurbaşkanımızın öncülüğünde üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve en çok yatırım yaptığımız alanların başında geliyor. Üniversiteleri, doğu batı ayırmadan ülkemizin dört bir yanında yaygınlaştırırken yükseköğretimde ihtisaslaşma ve güçlü akademik performansı destekledik. Üniversiteye girişte yaşanan katsayı adaletsizliklerini ortadan kaldırarak her bir öğrencimizin yarışa eşit şartlarda başlamasını sağladık” diye konuştu.


“Öğrenci sayımız 8 milyonu aşmış durumda”


Yılmaz, “Yükseköğrenim dahil eğitim-öğretim bütçesini 2002 yılındaki 10 milyar lira seviyesinden bugün 1 trilyon 615 milyar liraya taşımış durumdayız. 22 yılda üniversite sayımız 76’dan 208’e, öğretim personeli sayımız 70 binden 185 bine yükselmiştir. Öğrenci sayımız ise 2002’de 1,6 milyon iken bugün 8 milyonu aşmış durumdadır. Türkiye Yüzyılı’nda, kalkınmanın en önemli unsuru olan eğitim, temel önceliğimiz olmaya devam ediyor. Üniversitelerimizi yaygınlaştırırken öğrencilerimizin barınma ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak yurt-yatak kapasitesini 1 milyona yaklaştırdık. Dünyada bu alanda en ileri ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Burs ve kredi imkanlarını miktarlarını, imkanlarını sayı olarak arttırmaya devam ettik. Diğer taraftan bilim insanı desteklerini artırdık ve akademisyenlerimizin özlük haklarında iyileştirmeler yaptık. Savunma Sanayi, siber güvenlik gibi alanlarda artan beşeri sermaye ihtiyacından yola çıkarak özel sektör-üniversite işbirliklerini destekledik. Yükseköğretim programlarını yapay zeka, bulut veri ve makine öğrenmesi gibi çığır açan teknolojilere ve geleceğin mesleklerine uyumlu hale getiriyoruz. İstihdam odaklı program seçimi, akademik üretkenlik hedefleri, üniversite-sanayi işbirliğinde yeni modeller, teknoparklar ve dijital imkânlarla yükseköğretim sistemimizi her açıdan güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bu hafta içi Milli Eğitim Bakanlığı’mızın Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesini ve bu kapsamda özellikle istihdam odaklı olarak izleyeceğimiz stratejileri kamuoyuyla paylaşacağız. Meslekî ve teknik eğitim mezunlarının istihdamında eğitimlerine uygun asgari ücret veya özlük haklarının iyileştirilmesi gibi politikalar, mezunlar için İŞKUR işbirliği ve gerekli mevzuat değişiklikleri gündemimizdedir" şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından Yılmaz, İslami İlimler Fakültesi birincisi olan Mustafa Barman’a belgesini ve hediyesini verdi. Birinci olan öğrencilerin kütüğe çivi çakmasının ardından, toplu fotoğraf çekildi ve öğrenciler keplerini fırlattı. Törene Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra Vali Ahmet Hamdi Usta, AK Parti Bingöl Milletvekilleri Feyzi Berdibek ve Zeki Korkutata, Belediye Başkanı Erdal Arıkan, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, AK Parti İl Başkanı Yılmaz Seven, akademisyenler, öğrencilerin aileleri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Okul inşaatında tarihi su sarnıcı ortaya çıktı UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, geçmişte su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen tarihi bir su sarnıcı ortaya çıkarıldı. Yenimahalle Ata Sokak üzerinde devam eden okul inşaatı sırasında tarihi bir tünel yapısı gün yüzüne çıktı. İnşaat çalışanlarının durumu yetkililere bildirmesi üzerine bölgede inceleme başlatıldı. Yapılan araştırmalarda söz konusu yapının, geçmişte bölgenin su ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen tarihi bir su sarnıcı olduğu belirlendi. Konuyla ilgili görüşü alınan Yerel Araştırmacı Cemil Belder, ortaya çıkarılan yapının yıllardır bilinen bir yapı olduğunu ancak okul inşaatı sayesinde tekrar gündeme geldiğini belirterek, "Arkamızda bulunan Zati Ağar okulunun altında ortaya çıkan su sarnıcı tünel yapısı aslında bizim yıllardır haberdar olduğumuz ancak bu okul inşaatı sebebiyle tekrar gündeme gelen ve bizim tarihi zenginliklerimize bir örnek olarak işaret edebileceğimiz bir kısmı ortaya çıktı" dedi. Tünelin geçmişte Safranbolu’nun farklı bölgelerine su taşıyan bir sistemin parçası olduğunu ifade eden Belder, "Bu yapı sistemi aslında bizim bugün Bağlar’dan Kıranköy bölgesine su taşıyan tarihi bir su kanal sisteminin küçük bir parçası" diye konuştu. Sarnıcın yapısal özelliklerine de değinen Belder, "Bu su sarnıcı tünel sistemi Safranbolu coğrafyasının topografyasına göre değişiklikler gösterebiliyor ama genel olarak toprağın 3,5 metre altında olduğunu ve 160 santimetre içerisinde yürüyüş yollarının olduğu, 50 santimetre genişliğinde koridorlara sahip ve bazı kısımlarında yürüyüş yollarının hemen yanında su arklarının bulunduğunu ifade edebiliriz" ifadelerini kullandı. Yapının kesin yapım yılına ilişkin net bir veri bulunmadığını da aktaran Belder, şunları söyledi: "Tarihi yapılarımızın kesin yaşları ve dönemleriyle alakalı bir şeyleri konuşabilmemiz için bu yapılarla alakalı kitabelerin olması veya tarihi vakfiyelerde yapım veya onarım yıllarıyla alakalı bilgilere erişmemiz gerekiyor. Ancak bu hususlarla alakalı tarihi belgelerde bundan bahsedilmediği ve kitabelere de ulaşamadığımız için burada görmüş olduğumuz mimari özelliklere sahip şu sarnıcı tünel ağının kesin yapım yılı ve dönemi hakkında bir veri, bir yıl ortaya koymak yanlış olabilir." Yapının mimari benzerliklerine de değinen Belder, "Mimari özellikleri sebebiyle benzerlerinin Roma döneminde çok sık karşımıza çıktığını da ifade edebiliriz. Özellikle Safranbolu’nun yakın komşusu olan Zonguldak ilinin Çaycuma ilçesinde bulunan bir mağaradan çıkan suyun Roma dönemine tarihlendirilen Tios Antik Kenti’ne kadar su hattını üzerinde bu tarz su sarnıcı tünelleri ve su kemerleri yapısıyla götürüldüğünü biliyoruz. Buradaki su sarnıcı tüneli de mimari olarak hemen hemen aynı tarzda inşa edilmiş su tüneli yapısıdır. Aslında Anadolu’da görebildiğimiz gibi Avrupa’da ve hatta İspanya’da bire bir aynısını görebildiğimizi ifade edebiliriz" şeklinde konuştu. Belder, sarnıcın işlevselliğini hâlâ sürdürüyor olmasının hayret verici olduğunu vurgulayarak, "Bu su sarnıcı tünel yapısının aslında beni oldukça şaşırtan bir özelliği daha var. Birçok noktasında göçmeler olmasına rağmen galerilerin ve tünellerin kapalı olmasına rağmen hâlâ su hareketinin eğim yönünde aktığını görüyoruz. Aradan geçen zamana rağmen su hattının hâlâ işlevselliğini yerine getiriyor olması gerçekten hayret verici bir şey" dedi.
Konya Başkan Altay: "Hatay’da Anadolu’nun ilk camisinde çalışmaları kısa sürede tamamlayacağız" Konya Büyükşehir Belediyesi, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay’daki Habib-i Neccar Camii’nin restorasyon çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, yürütülen restorasyon çalışmalarının sadece bir yapı onarımı olmadığını, aynı zamanda iki şehir arasında gönül köprüsü kurulduğunu vurguladı. Başkan Altay, Habib-i Neccar Camii’nin Anadolu’nun ilk camisi olarak bilindiğini hatırlatarak, "Habib-i Neccar Camii, sadece Hatay’ımızın değil, tüm İslam dünyasının ortak mirasıdır. Böyle bir emaneti yeniden ayağa kaldırmak bizim için büyük bir onur, büyük bir sorumluluktur. Deprem felaketinin ardından Konya’nın Hatay’da yürüttüğü çalışmalar, kardeşliğin ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biri olarak gösteriliyor. Barınma, lojistik destek, sosyal hizmetler ve altyapı çalışmaları gibi pek çok alanda Hatay’ın yanında olan Konya, Habib-i Neccar Camii restorasyonuyla bu desteği kalıcı hale getiriyor. Burada yaptığımız her iş, yarın torunlarımıza bırakacağımız bir kardeşlik mirasıdır. Konya olarak Hatay’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Anadolu’nun ilk camisindeki çalışmaları en kısa sürede tamamlayacağız. Habib-i Neccar Camii’nin yeniden yükselmesi, sadece bir yapının restore edilmesi değil; birlik, beraberlik ve kardeşliğin de sembolü olacaktır" dedi. Tarih yeniden ayağa kalkıyor Bu süreçte emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Altay, restorasyon çalışmalarında önemli bir aşamayı geride bıraktıklarını belirterek, "Caminin, kuzey beden duvarındaki yeni taşlar üzerinde el tarağı (mucarta) işçiliği yapıldı. İç cephede ise enjeksiyon boruları çıkarıldı, izlerin taş yüzeyinde temizliği ve sıva öncesi taşlarda yüzeylendirme yapıldı. Son cemaat mahfili, kemer taşlarının imalatı ve montajı yapıldı. Yine caminin, kuzeybatı fil ayağı üzerinde nefaset sıva denemesi, kuzey, güney ve doğu iç cephe duvarında kaba sıva uygulaması yapıldı. Avlu taç kapı üstünde ve kadın namazgahında üst ahşap çatının montajı yapıldı. Devamında iç cephe tonoz kemerlerine ait ahşap kontraplakların yerine hazırlığı yapıldı. Minare taşlarının karot ile delimi, iç ve dış taşlarının sıra imalatı yapıldı. Ayrıca batı beden duvarı, basınçlı su makinesi ile taş yüzeyler üzerinde yıkama işlemi yapıldı. Yapının her bir taşını, her bir detayını büyük bir hassasiyetle ele alıyoruz. İnşallah çalışmalarımızı mümkün olan en kısa sürede tamamlayacağız" şeklinde konuştu.