POLİTİKA - 13 Temmuz 2021 Salı 10:12

Doç. Dr. Palabıyık: “Kürtler, 15 Temmuz gecesi dinine, vatanına ve liderine sahip çıkmıştır”

A
A
A
Doç. Dr. Palabıyık: “Kürtler, 15 Temmuz gecesi dinine, vatanına ve liderine sahip çıkmıştır”

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Palabıyık, 15 Temmuz gecesinde halkın sokağa çıkmasının en önemli nedenlerinden birinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ve karizması olduğunu belirterek, Kürtlerin de 15 Temmuz gecesi dinine, vatanına ve liderine sahip çıktığını söyledi.


15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde bir açıklama yapan Doç. Dr. Adem Palabıyık, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17-25 Aralık süreci sonrasında yaşananları halka çok iyi anlatabildiğini ve halkın da liderine inandığını söyledi. Palabıyık, “15 Temmuz 2016 tarihinde orta düzlemde ‘mesihçi, kurtarıcı’ söylemlerinden uzak duran ve böylesine bir çabaya gereksinim duymayan postmodern tavır, dogma olan büyük ifade biçimlerinin yerine küçük ifadeleri benimsemiş ve Gülen mesihçiliği reddedilmiştir. Elitlerin siyasi arenasında yeri olmayan Anadolu insanları, ülke yönetiminde söz sahibi olmaya ve halktan ciddi destek almaya başlayınca kendisini ülkenin sahibi hisseden insanlar yeniden harekete geçmiştir. Lakin AK Parti, milletin emanetine sahip çıkmıştır, önceki iktidarlar bunu gerçekleştirememiştir. Öncelikle 15 Temmuz girişiminin hatırlattığı en önemli toplumsal olay, uluslararası boyutu olan Mısır’ın halk tarafından seçilmiş ve ancak darbeyle yönetimden düşürülen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi meselesidir. Mısır’da yaşananların benzerinin Türkiye’de yaşatılmak istenmesi, halkın sokağa çıkmasındaki baş dinamiktir. Mısır halkının ordunun müdahalesine verdiği geç karşılık, Mursi’nin teslim oluşuna ve asker kökenli Sisi’nin iktidarı ele almasına sebep olmuştur. Türkiye’deki insanlar, ordunun yapmaya çalıştığı aynı pratiğe erken karşı çıkmış, onlara canı pahasına meydan okumuş ve böylece Mısır’da gerçekleşen süreç Türkiye’de karşılığını bulamamıştır. Mısır gibi olmayı istemeyen vatandaşlar, ülke yönetimine el koymak isteyen kesimin taleplerini reddetmiş ve bu reddi eylemsel hale getirmiştir” dedi.



“HDP, hendek sürecinde tabanını nasıl ‘sokağa çıkın’ diye ikna edemediyse 15 Temmuz’da da ‘sokağa çıkmayın’ diye ikna edemedi”


Palabıyık, MİT krizi ve 17-25 Aralık sürecine de değinerek, “Ülkemizde önemli bir darbe habitusu mevcuttur. Yaşanılan dönem boyunca bütün tecrübe, birikim ve deneyimleri içeren habitus kavramı, Türkiye halkının darbe geçmişini en iyi açıklayan kavramlardan biridir. İnsanlar darbe kelimesini duyunca nelerin olabileceğini bu habitusları sayesinde anlayarak, olguyu anlamlandırabilmektedirler. İşte bu habitus durumu, halkın darbe kavramına karşı olan ani refleksini harekete geçirmiştir. Bu refleksi oluşturan en önemli gelişme ise MİT krizi ve 17-25 Aralık sürecidir. Halkın habitusunu besleyen bu iki önemli süreç, darbe girişimine karşı konulması gereken eylem biçimini de ortaya çıkarmıştır. Bir de AK Parti ve Erdoğan, 17-25 Aralık süreci sonrasında yaşananları halka çok iyi anlatabildi ve halk liderine inandı. Sahada iyi çalıştı AK Parti. Darbe vakaları genellikle çatışma içerir ve çatışma kavram olarak pozitif bir bağlam taşımamaktadır. Fakat 15 Temmuz süreci çatışma kavramını işlevselleştirmiş ve çatışma kavramı sonuç bağlamında pozitif bir anlam kazanmıştır. Kürtler ilk defa HDP’nin ‘çatışma kötüdür’ önermesi yanlışlanmış, aksine ‘çatışma iyidir’ önermesi geçerli hale gelmiştir. 15 Temmuz gecesi böylece çatışma meşru ve olumlu bir perspektif kazanmış, böylece halk çatışmadan hayır çıkacağına inanarak meydanlara inmiştir. HDP, hendek sürecinde tabanını nasıl ‘sokağa çıkın’ diye ikna edemediyse 15 Temmuz’da da ‘sokağa çıkmayın’ diye ikna edemedi. HDP içinde ciddi bir eleştirel tavır var, bu değerlendirilmeli. 15 Temmuz hain girişimi başarılı olsaydı Güneydoğu’da PKK terör devleti kurulacaktı” diye konuştu.



“Medyanın etkin kullanımı yine 15 Temmuz gecesinde insanların sokağa çıkmasında etkili olmuştur”


Doç. Dr. Palabıyık, darbe girişimi sırasında medyanın çok iyi kullanıldığını da belirterek, sözlerine şöyle devam etti:


“15 Temmuz gecesindeki pratiğin önemli bir dinamiği ise hendek olaylarında yaşananlardan çıkarılan derslerdir. Hendek olaylarındaki üst söylem şunu ileri sürmüştür, ‘Kürt halkı için iyi olanı biz biliriz ve ancak biz gerçekleştirebiliriz.’ Özellikle Türkiye’de yaşayanlar adına olumlu veya makbul olana karar vermek isteyen kesimler benzer çağrılar yapmış, hatta daha ileri giderek evde kalınmasının ülkenin menfaatine olduğu dillendirilmiştir. Hendek vakasında yaşananlardan ders çıkararak Türkiye bu çağrılara uymamış ve gerçekliğin kendileri tarafından oluşturulması gerektiğine inanarak sokağa çıkmıştır. Medyanın etkin kullanımı yine 15 Temmuz gecesinde insanların sokağa çıkmasında etkili olmuştur. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan haberleşmeler ve bunun sonucundaki örgütlenme biçimleri, girişimi gerçekleştirmek isteyenleri maksadına ulaştırmamıştır. Direnişin zayıf olduğu yerlere yapılan çağrıların çoğu sosyal medya üzerinden gerçekleştirilmiş ve simüle gerçeklik realitenin kendisine dönüşmüştür. 15 Temmuz’da insanların sokaklara inmesinin önemli sebeplerinden biri de her şey yolunda giderken neden böyle bir girişimin yaşandığı sorusuna halkın cevap bulamamasıdır. Bu süreçten önceki darbelerde mevcut olan kargaşa ortamlarının 15 Temmuz öncesinde olmaması, toplumun geleceğe yönelik hayal kuruyor olabilmesi, bu hayal ile birlikte özellikle borçlanma korkusunun ortadan kalkmış olması ve mevcut ekonomik refah sürecinde bir aksaklığın görülememesi, darbenin neden yapılmak istendiğine dair bir cevap sunamamıştır. Neler oluyor diye kendilerine soru soran vatandaşların gerçekleşen olayların iradelerine karşı meydana geldiğini anlayınca sokakta iradelerini savunmaya karar vererek harekete geçirmiştir.”



“Kürtler dinine, vatanına ve liderine sahip çıkmıştır”


AK Parti’nin bu yeniden inşa sürecindeki pozitif etkisinin 15 Temmuz gecesinde karşılığını aldığını söyleyen Palabıyık, “Özellikle AK Parti iktidarı boyunca demokrasi kavramı üzerinde yapılan tartışmalar artık olgunlaşmaya ve Batı’daki karşılığını almaya başlamıştır. Batı’da sadece yasal birtakım düzenlemeler çerçevesinde demokrasi verilmemiştir, tam tersine ciddi bir mücadele sonucu alınmıştır. Türkiye halkı da cumhuriyetin kurulduğu günden itibaren ilk defa demokrasiyi sivil bir iktidarla korumaya almış ve Batı benzeri bir mücadelenin içine girmiştir. Özellikle seçilmiş kesimin ötekileştirdiği halk üzerinde kurmaya çalıştığı otorite, demokrasiye yalnızca kendilerinin sahip çıkabileceği inancını doğurmuş ve güçlendirmiştir. Lakin 2002’den itibaren demokrasi kavramına daha cesur bir biçimde sahip çıkmaya başlayan toplum, 15 Temmuz gecesi uzun süren bir mücadele sonunda elde ettiği demokrasinin ellerinden alınacağını fark etmiş ve bu realiteyi koruma güdüsüne girmiştir. Artık gerçek ve geçerli olan olgular üst aklın kabul ettiği ve bize de kabul ettirmeye çalışılan olgular değil, bizzat halk tarafından yeniden inşa edilen olgular olarak kabul görmüştür. AK Parti’nin bu yeniden inşa sürecindeki pozitif etkisi, 15 Temmuz gecesinde karşılığını almıştır. 15 Temmuz gecesinde Türkiye halkının sokağa çıkmasının en önemli nedenlerinden biri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ve karizmasıdır. Kürtler dinine, vatanına ve liderine sahip çıkmıştır. AK Parti seçmen kitlesinin omurgasını oluşturan sosyoloji ile Kürt nüfusun önemli bir kısmının sosyolojisi arasında büyük oranda bir benzerlik mevcuttur. Her iki sosyolojiyi tanımlayan ortak özellik dindarlık-muhafazakarlıktır. Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez Kürtler, bir iktidar partisinin Kürt meselesini hak ve özgürlük eksenli olarak demokratik yöntemlerle çözebileceğine dair umut besledi. Her ne kadar 8. Cumhurbaşkanı Özal’ın Kürt meselesini çözmeye yönelik birtakım çabaları olduysa da, bunlar pratiğe geçirilemeyen söylemden ibaret kaldı. Dolayısıyla ilk kez AK Parti iktidarları döneminde Kürt meselesinin çözümüne yönelik söylem düzeyinde kalmayan somut adımlar atıldı. Bu bağlamda 15 Temmuz, sokak şuurunun yeniden inşa edildiği ve pratiğe geçirildiği bir dönem olarak kabul görecektir. 15 Temmuz’un en önemli özelliği ise Müslümanların, yeni toplumsal hareketlere yaptığı katkıdır. Özellikle İran devriminden sonra Müslümanların gerçekleştirdiği en büyük sokak pratiği 15 Temmuz’dur. 15 Temmuz’da Müslümanlar kavramsal ontolojisi kendilerine ait olmayan demokrasi kavramına sahip çıkarak, aslında kendilerinden olmayana karşı ne kadar demokratik olduklarını ispatlamışlardır. 15 Temmuz, Avrupa’nın Müslümanları uygar olmayan bir toplum biçimi olarak tanımladığı yüzyılımızda, Avrupa’ya uygarlık alameti olan demokrasi dersi vermiştir. Mesela Van’da FETÖ yurduna molotoflu saldırı düzenlendiği süreçte herkes PKK’ya lanet etmiştir ama sonraki süreçte molotof saldırısı yapanların bizzat FETÖ olduğu anlaşılmıştır” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yücel Paşmakçı’ya Vefa Konseri Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Türk halk müziğinin duayeni Yücel Paşmakçı’ya vefa gecesi konseri düzenlendi. Gecede Paşmakçı’nın yetiştirdiği önemli sanatçılar, ustalarıyla beraber yer aldıkları sahnede Bursalı sanatseverlere halk müziği ziyafeti yaşattı. Türk halk müziğinin duayenlerinden Yücel Paşmakçı, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen vefa gecesinde sevenleri ve öğrencileriyle bir araya geldi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen geceye Paşmakçı’nın öğrencilerinden Ümit Tokcan, Erdal Erzincan, Mercan Erzincan, Sümer Ezgü, Çetin Akdeniz, Kubilay Dökmetaş gibi 30’a yakın önemli isim katıldı. Şef Kemal Kamalı yönetimindeki koro ve orkestra Paşmakçı’nın derlediği eserleri seslendirirken, Karagöz Halk Dansları Topluluğu da sergilediği performansla geceye renk kattı. “Bizim için çok anlamlı bir akşam” Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Şafak Baba Pala, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türk halk müziğinin usta ismi Yücel Paşmakçı ve öğrencilerini ağırlamaktan duydukları mutluluğu dile getirerek “Bizim için çok anlamlı bir akşamdı. Türkiye’de Türk halk müziği geleneğinin en önemli değerlerinden biri olan, özellikle Bursa için çok büyük emekleri olan Yücel hocamızı burada ağırlamak, onun derlediği türküleri Türkiye’nin önemli icracılarından dinlemek hepimiz için, Bursalılar için çok özeldi” dedi. “Benim için iftihar meselesi” Etkinlikte konuşan 89 yaşındaki duayen sanatçı Yücel Paşmakçı ise, Bursa Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı Türk Halk Müziği Bölümü’nün 1992 yılında temellerini attıklarını belirterek, yetiştirdiği birçok öğrencisinin Türkiye’nin tanınmış sanatçıları arasında yer almasının kendisine onur verdiğini ifade etti. Paşmakçı, “Halk müziği bölümünün kuruluş aşamasında haftada iki gün gelip çalışıyordum. Bu sebepten dolayı Bursa’ya hep bir alışkanlığım var. Burada öğrenciler yetiştirdik, onlar da hoca oldular. Onlar da sanatçı yetiştiriyorlar. Bu yüzden Bursa benim için çok anlam ifade ediyor. Türkiye’nin farklı yerlerinde öğrenciler yetiştirdik. Şimdi onlar Türkiye’nin en çok tanınan halk müziği sanatçıları oldular. Benim için iftihar meselesi. Bursa benim için çok anlamlı. Burada olmaktan dolayı çok heyecanlıyım, büyük bir coşku var içimde. Bu geceye emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Program sonunda Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Şafak Baba Pala, usta sanatçıya çiçek takdim etti.
Antalya Dolandırıldığına pişman olmadı, yapılan yorumlar hayatını zindana çevirdi Antalya’da internetten gördüğü kazalı ve trafikten men aracı 90 bin TL’ye almak isterken sahte ruhsatla dolandırılan araç boyacısı Cumali Orhan, yapılan haber sonrası sosyal meyada kendisine yapılan olumsuz yorumları eleştirdi. “Ava giderken avlandı” yorumuna, “Kardeşim ben ormanda kuş avına gitmedim” şeklinde yanıt veren Orhan, “397 yorumdan 7’si olumlu. 397 yorumun sadece 7’sine teşekkür ediyorum, geri kalanlara diyecek kelime bulamıyorum” dedi. Antalya’da sanayide araç boyacılığı ile uğraşan 2 çocuk babası Cumali Orhan (40), internetten 105 bin TL’den satışa konulan kazalı bir aracı satın almak için A.S. ile iletişime geçti. Taraflar 90 bin TL’ye anlaşırken, Orhan Kırşehir’deki araca bakmaları için kuzenlerini belirtilen adrese yönlendirdi. Kuzenlerinin aracı görmesi sonrası satış işlemlerine başlanırken, A.S.’nin bulduğu şahsa vekalet veren Orhan kendi adına düzenlenen ruhsata güvenip 90 bin TL’yi karşı tarafa gönderdi. Ruhsattaki harfi görünce şoke oldu Ardından aracı almak için oto servisi arayan Orhan, aracın satılık olmadığını ve ruhsat sahibinin başka kişiye ait olduğunu öğrenince şoke oldu. Ruhsatı kontrol eden Orhan, ilandaki aracın plakasıyla adına düzenlenen ruhsattaki plakada tek bir harfin farklı olduğunu görünce dolandırıldığının farkına vardı. Karşı tarafa ulaşamayan Orhan, sahte ruhsattaki plakayı sorgulattığında belirtilen plakada trafiğe kayıtlı bir araç olmadığını öğrenince soluğu polis merkezinde aldı. “397 yorumun sadece 7’sine teşekkür ediyorum” Yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan Cumali Orhan, bir internet sayfasında kendisi hakkında yapılan olumsuz yorumlara tepki gösterdi. Toplam 397 yorumdan hepsini okuduğunu aktaran Orhan, “390 tanesinin tümü bana yüklenmiş. 397 yorumun sadece 7’sine teşekkür ediyorum, geri kalanlara diyecek kelime bulamıyorum. Bir tanesi ’Dolandırmaya giderken dolandırılmış’ demiş. Sanayide araçla uğraşanların yüzde 99’u hasarlı araba işi yapar. Sanayicilerin dışında yapan çoktur. Bu aracı alırlar, yaparlar, satarlar ya da binerler. Benim hasarlı araba almam neden bu kadar battı onu anlamadım. Biz kimseye göstermediğimiz malı satmıyoruz, biz de masraf yapıyoruz. Demişler ki ’Bu arabanın fiyatı 500 bin TL.’ Bilirkişiyi çağıralım ve fiyatını o belirlesin. Bu aracın sigortadan ağır hasarlı olduğu, 85 bin masrafı olduğu söylenmişti” dedi. “Ava giderken avlanmadım, çünkü ormanda kuş avına gitmedim” Yorumlara karşı tepkisini sürdüren Orhan, “Ava giderken avlandı’ şeklinde birisi yazmış. Kardeşim ben ormanda kuş avına gitmedim. Para verdim, araba satın aldım, paramın karşılığını alamadım. Bir tanesi de ‘köprü satılık’ yazmış. Kardeş ben araba işinden anlarım, araba işinden anlamam. Anlayan sensin, al kendin sat. Çok saçma yorumlarla karşılaştım” diye konuştu. “13 yaşındaki çocuğum bana ‘Baba sen dolandırdın mı?’ diye soruyor” Olumsuz yorumlarda bulunanlara da bir ricada bulunan Orhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “O yorum yazanlardan şunu rica ediyorum. Benim bir ailem, çevrem, çocuklarım var. Bunlar o yorumları okuyorlar. Oğlum beni arayarak, ‘Baba yorumun en başında dolandırmaya giderken dolandırılmışsın’ diyor. Çocuk tabii ki kimseye inanmaz ama 13 yaşında bu soru işaretinin beynine yerleştirilmesi insanlık dışı bir olay bence. Kimseyi dolandırmadık, kimsenin parasını pulunu yemedik, araba sattıysak da insanlar görerek ve bilerek aldı ama ben dolandırıldım. Rica ediyorum, benim çocuklarımın olduğunu unutmasınlar, öyle yorumlar yazmasınlar. Yazmak istiyorlarsa düzgün yazsınlar veya hiç yazmasınlar.” Dolandıran kişiye seslendi: “IBAN göndersin bana, 10 günde kaybettiğim itibarımın bedelini ödeyeceğim” Yaşadıkları karşısında itibarını kaybettiğini de dile getiren Orhan, “Beni dolandıran şahsiyete şunu diyeyim; bana bir IBAN numarası atsın. 10 günde kaybettiğim itibarımın bedelini ödeyeceğim ona. İtibar demek 90 bin TL demek değildir. Benim o yediğim yorumlar, uğradığım hakaretlerin bedeli 90 bin TL değil. Ben yoksul ve fakir bir adamım. Kendimi acındırmak için söylemiyorum. 33 senedir maaşlı çalışıyorum. Ben iyi niyetimi kaybetmedim, hiçbir zaman da kaybetmeyeceğim. Ben başkaları da bu hataya düşmesin diye yaptım ama birçok insan bana hakaret bile etti. İnsanların önyargısını değiştirmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Antalya Şehit Mustafa Şen son yolculuğuna uğurlandı Şırnak’ta devriye görevi sırasında meydana gelen trafik kazasında şehit olan Jandarma Asb. Çvş. Mustafa Şen’in (23) cenazesi memleketi Antalya’da defnedildi. Anne Ayşe Şen, “Kıyamadım, doyamadım bebeğim” diyerek gözyaşı dökerken, Baba İsmail Şen de şehidin tabutuna sarılıp ağladı. Şırnak’ta Gabar Dağı bölgesi Güleşli köyü sınırlarında bulunan petrol sahasında dün devriye görevi yapan Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli tim, kobra tipi araçla seyir halindeyken, sürücü Uzman Erbaş N.C.’nin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazası meydana geldi. Kazada araçta bulunan Jandarma Astsubay Çavuş Mustafa Şen (23) ve Uzman Erbaş Ensar Enes Ertaş şehit oldu. Sürücü N.C. ile Asb. Çvş. K.Ç. yaralandı. Şehit Şen’in acı haberi Antalya’nın Manavgat ilçesi Çakış Mahallesi’ndeki ailesine verildi. 2 katlı evde yaşayan ve çiftçilik yapan baba İsmail Şen ile ev hanımı anne Ayşe Şen acı haberin ardından gözyaşına boğuldu. Jandarma Asb. Çvş. Mustafa Şen’in cenazesi bugün öğle saatlerinde Antalya Havalimanı’ndan ailesinin Manavgat’ın Çakış Mahallesi’ndeki evine getirildi ve burada helallik alındı. Evin önündeki alanda yapılan cenaze törenine ise Antalya Valisi Hulusi Şahin, Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Halis Zafer Koç, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Tarık Hekimoğlu, İl Emniyet Müdürü Orhan Çevik, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören alanına askerlerin desteğiyle gelen Şen ailesinden anne Ayşe Şen, “Kıyamadım, doyamadım bebeğim” diyerek gözyaşı döktü. Gözyaşları içinde ki Anne Ayşe Şen’i, elinden tutan kadın astsubaylar teselli etti. Şehit Şen’in evinin önündeki alanda yapılan cenaze namazını İl Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya kıldırdı. Cenaze namazının ardından Türk bayraklı tabuta sarılan baba İsmail Şen, tabutu öperek ağladı. Askerlerin omzunda araca taşınan Şen’in cenazesi Yeni Mahalle Mezarlığı’na götürüldü. Törene katılan yakınları ve çok sayıda vatandaş, 1.5-2 kilometre uzaktaki mezarlığa yürüyerek, cenazenin taşındığı araca eşlik etti. Şehit Astsubay Mustafa Şen’in cenazesi mahalle mezarlığında toprağa verildi.
Zonguldak Zonguldak’ta 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü coşkuyla kutlandı Zonguldak’ta 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü coşkuyla kutlandı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları İstasyon Caddesi önünde başladı. Toplanan kalabalık Madenci Anıtı önüne kadar yürüdü. Burada kutlamalar gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Kutlamalarda düzenleme komitesi adına konuşan İsa Mutlu, "1 Mayıs Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günümüz, İşçi ve Emekçi Bayramımız kutlu olsun. 1 Mayıs, işçilerin ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bugün, ülkemizin dört bir yanında omuz omuza vererek sesimizi yükseltiyoruz. Dünya işçileri ve emekçileri olarak dünyanın dört bir yanında; emperyalist ülkelerin ve onların çok uluslu şirketlerinin dayattığı, insanlık dışı politikalara karşı; işgallere, savaşa, sömürüye, zulme karşı; barış, demokrasi, insan hakları, kardeşlik ve dayanışma için alanlardayız. Bugün burada gün geçtikçe artan sorunlarımızı dile getirmek ve ortak mücadelemizi güçlendirmek için bir aradayız. 1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günüdür. Bugün biz emekçilerin, günün şartlarına uygun seviyede eşit ve adil ücret uygulanmasını, vergide adaletin sağlanmasını, özgürce örgütlenmemize imkan verilmesini, tüm haklarımızın korunup geliştirilmesini, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğimizi meydanlarda haykıracağımız gündür. 1 Mayıs’ta gündemimizi; geçim sıkıntısı, yoksulluk, vergide adaletsizlik, sendikasızlaştırma, taşeronlaşma oluşturuyor. Bunlara dur demek için, sorunların çözümü için 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, sadece işçi sınıfının ve emekçilerin değil tüm halkımızın meydanlarda buluştuğu bir gündür" dedi. Programın son bölümünde ise yerel sanatçılar sahne alarak konser verdi.