GENEL - 15 Aralık 2020 Salı 10:39

Jeofizik Mühendisleri Odası’ndan Burdur gölündeki gaz açıklaması

A
A
A
Jeofizik Mühendisleri Odası’ndan Burdur gölündeki gaz açıklaması

Burdur Gölü’nde görülen gaz çıkışları ile ilgili Jeofizik Mühendisleri Odası Burdur İl Temsilcisi’nden açıklama geldi.

Burdur Gölü’nde görülen gaz çıkışları ile ilgili Jeofizik Mühendisleri Odası Burdur İl Temsilcisi’nden açıklama geldi. Jeofizik Mühendisleri Odası Burdur İl Temsilcisi Alper Arif Öktem, Burdur Gölü’nde ara ara gaz çıkışlarının olduğunu, sıvı değişimleri görüldüğü zaman deprem ile ilgili incelemelerin yapılması gerektiğini söyledi.


Burdur Gölü’ne gelerek yerinde gözlem yapan Öktem, “Ara ara gölde gaz çıkışı olabilir. Metan gazı çıkışı bazı zamanlarda yakın yerlerde olmuştu. Ama sıvı değişimleri ve benzeri şeylerin araştırılması gereken bir durumdur deprem açısından. Ancak gördüğünüz gibi şuan herhangi bir gaz çıkışı ya da sıvı çıkışı gözlenmemekte. Çevrede bir dönem Çendik’in altında çıkmıştı. Hatta yanar taşma olacak gibi sönmeyen bir gaz söylentisi olmuştu. Olabilecek bir durum yani. Göllerdeki değişimler ve ani sıvı çıkışı gibi durumlarda deprem belirtisi olabilir ama onun ayrıca incelenmesi gerekir” dedi.



“Bilimsel hesaplara göre 2067 yılına kadar 6 buçuk ve üzeri bir deprem söz konusu değil”


Burdur Gölü’nde görülen gaz çıkışının ardından göle gelerek gözlem yapan Jeofizik Mühendisleri Odası Burdur İl Temsilcisi Yardımcısı Halil Özel ise Burdur’da görülen depremlerle ilgili bilgi verdi. Deprem tehlikesi risk analizi yapıldığında 6 buçuk ve üzeri şiddetinde bir depremin 96 yılda bir meydana geldiğini ifade eden Özel, “Burdur’da 1914 yılı, 1926 yılı ve 1971 yıllarında 3 tane büyük deprem olmuştur. Burdur için deprem tehlikesi risk analizi yapıldığı zaman 5 buçuk 6 şiddetinde bir depremin 25 yılda bir oluşma ihtimali var. 6 buçuk ve üzerinde bir şiddette depremin ise 96 yılda bir oluşma oihkimali vardır. Yani bilimsel hesaplara göre 2067 yılına kadar 6 buçuğun üzerinde bir deprem söz konusu değil. Ancak tabi deprem bu. Ve Türkiye’nin gerçeği. Her an herşey olabilir. Gölde ki bu gaz çıkışı bunun belirtisi de olabilir ancak göldeki çekilme, yüzeysel gerilme ve çatlaklardaki boşalma da olabilir” diye konuştu.


Burdur Gölü’nde sürekli gaz çıkışlarının meydana geldiğinin altını çizen Ökten, “Fay yarılmalarının olduğu bölgelerde mutlaka bir gaz çıkışı var. Özellikle bu Çerçin altında, gökçebar köyünün alt kısımlarında Yanartaş diye nitelendirilen gaz çıkışı olduğu gözleniyor. Bu sürekli olan bir şey. Burdur Gölü’nün her tarafında var bu gaz çıkışı. Yani bu gazlar da gölde en düşük zon neresiyse yani çıkabileceği alan oralarda çıkar. Deniz dipleri, göl tabanları zayıf zon olduğu için buralardan çıkış yapıyor. Şu anda gözlemlediğimiz kadarıyla kıyı kesimlerinde yok. Zaten kıyı kesimleri biraz daha sığ derinlikte. Burada daha belirgin olması gerekirdi çıkış olsaydı” diyerek şu ana kadar baktıkları kısımlarda hiç gaz çıkışı gözlemleyemediklerini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle oluyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji branşında Uzman Doktor Özlem Beyler, “Talasemi, diğer adıyla Akdeniz anemisi kalıtımsal geçen genetik bir kansızlık hastalığıdır. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle hastalık olur. Ülkemizde yüzde 2 oranında görüyoruz” dedi. Uzman Doktor Özlem Beyler, Akdeniz anemisinin kalıtımsal bir hastalık olduğunu söyledi. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle olduğunu belirten Dr. Beyler, hastalığın Türkiye’de yüzde 2 oranında görüldüğünü ifade etti. “Bu taşıyıcılık neden önemli? Evlilik öncesi genetik danışmanlık gerekebilir” diyen Dr. Beyler, “Hastalar, evlilik öncesi yapılan tarama testleriyle bize yönlendiriliyor. Biz de hemoglobin elektroforeze bakarak bilgilendirme yapıyoruz. Taşıyıcılık bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez. Taşıyıcıların evlenmesinde ya da çocuk sahibi olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak çocuklarına aktarılabildiği bir hastalık olduğu için çocukta ciddi kansızlık olabilir. Bu nedenle takipte olmaları önemlidir” dedi. Bu hastaların kansızlığı olduğu için gereksiz demir tedavisi verilme durumu olabildiğine dikkat çeken Dr. Beyler, şöyle konuştu: “O açıdan mutlaka bir hematoloji uzmanına muayene olmalarını öneririm. Daha sonrasında bazı ağır talasemi hastalarına aylık kan nakli yapmak gerebiliyor. Buna bağlı olarak demir yükleri olabiliyor. Başka organların etkilenme riski olabiliyor. Yine bu hastaların aylık takipte kalmaları lazım. Beslenme durumuna gelecek olursak özel bir beslenme şekli yok. Herkes gibi yiyip içebilirler, beslenebilirler. Bazen biz folik asit desteği verebiliyoruz. Yine bu kontrollerdeki kan değerlerine bakarak karar verebileceğimiz bir durum. Tam kan sayımı, periferik yayma, hemoglobin elektroforezi ve demir testlerine bakarak tanı koyuyoruz. Bu şekilde diğer kansızlık nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor bu hastaları. Çünkü gereksiz yere vitamin takviyesi alıp kan seviyelerini yükseltme durumlarına girmelerini engellemek istiyoruz.” "Türkiye, Akdeniz Bölgesin’e komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge" Ailenin eğer bir hastada halsizlik, aşırı yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı gibi kansızlığın oluşturduğu durumlar varsa bir doktora gidip kontrol ettirebileceğini aktaran Dr. Beyler, “Bunun haricinde de evlilik öncesi rutin tarama testi yapılıyor. Bu şekilde ülkemizdeki yüksek taşıyıcılık oranlarından kaynaklanabilecek çocuklara aktarımın önüne geçilmiş oluyor. Bizim bu civar için oran yüzde 6 diyebiliriz. Aslında bunlar hep yüksek oranlar. Türkiye için yüzde 2, bölgemiz için yüzde 6’lara çıkıyor. Ama Antalya, Hatay civarına gittiğimizde yüzde 13’lere çıkıyor. Talasemi, aslında sık gördüğümüz bir kansızlık. Akdeniz Bölgesi derken Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan, tüm dünyada sıklıkla görülen bir genetik kansızlık nedeni. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ne komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge” şeklinde konuştu.
Mersin Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, engelli personelle bir araya geldi Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, Engelliler Haftası kapsamında hastanede çalışan engelli personelle bir araya geldi. Hastane yönetimi ve sosyal sorumluluk ekibi tarafından organize edilen etkinlikte, yöneticilerle bir araya gelen engelli personeller hem keyifli vakit geçirdi hem de istek ve önerilerini paylaşma imkanı buldu. Programda engelli personellere hastane yönetimi tarafından hazırlanan teşekkür belgeleri de takdim edildi. Başhekim Doç. Dr. Bahar Aydınlı, engelli çalışanların her zaman yanında olduklarını ifade etti. Bu kapsamda engelli personelin çalışma hayatlarını kolaylaştırmak için gerekli çalışmaları başlatmaya kararlı olduklarını vurgulayan Aydınlı, alınan istek ve öneriler doğrultusunda, engelli personellerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeleri hayata geçireceklerini kaydetti. Engelliler Haftası’nın, engelli bireylerin topluma katılımlarının önemini hatırlatmak ve engelli haklarının farkındalığını artırmak için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Aydınlı, "Biz de Mersin Şehir Hastanesi olarak bu hafta vesilesiyle engelli personelimizin değerini bir kez daha vurgulamak ve onların başarılarıyla gurur duyduğumuzu ifade etmek isteriz. Engelli personelimiz, azimleri ve başarılarıyla tüm topluma örnek olmaktadır. Hikayeleri, bize her şeye rağmen başarmayı öğretmektedir. Mersin Şehir Hastanesi olarak, engelli personelimizi her zaman desteklemeye ve önlerini açmaya devam edeceğiz" dedi.