EĞİTİM - 26 Mart 2020 Perşembe 15:05

BUÜ Diş Hekimliği Fakültesi öğrenci kabulüne başlayacak

A
A
A
BUÜ Diş Hekimliği Fakültesi öğrenci kabulüne başlayacak

Önceki yıl kuruluş aşaması tamamlanan Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Diş Hekimliği Fakültesi’nin öğretim üyesi kadroları oluşturuldu.

Önceki yıl kuruluş aşaması tamamlanan Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Diş Hekimliği Fakültesi’nin öğretim üyesi kadroları oluşturuldu. İlk aşamada 10 akademisyenin görev alacağı fakülte 2020-2021 eğitim öğretim döneminde 30 öğrenci ile açılacak.


Yaklaşık 25 yıl önce kanunen kurulan ancak fiilen 2019 yılında kuruluş çalışmalarına başlayabilen BUÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nin akademik kadroları tamamlandı. Dekanlık görevini üstlenen Prof. Dr. Halil Sağlam ile birlikte toplam 10 akademisyenin görev alacağı Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyeleri, Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu’nun da katılımı ile ilk toplantısını gerçekleştirdi.


Toplantıda konuşan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, fakültenin açılması adına göreve gelir gelmez yoğun bir iletişim sürecine girdiklerini aktardı. Diş Hekimliği Fakültesi’nin Bursa, Güney Marmara ve Türkiye adına çok önemli hizmetlere vesile olacağına inandıklarını vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Üniversitemiz artık belli bir gelişme dönemine girmiştir. Adalet, ehliyet ve liyakati ön plana çıkaran, genç, tecrübeli ve cevval arkadaşların bilimsel çalışmaları ve gayretleri ile bulunduğu noktadan daha ileriye götürülmeyi hak eden köklü bir üniversiteyiz. Bir yıl içerisindeki tecrübemiz de gösterdi ki; üniversitemizde artık huzur, dostluk ve güven ortamı var. Bu gelişmeler de akademik personelimiz başta olmak üzere daha verimli çalışılmasına önemli bir fırsat sağladı. Üniversitemiz ciddi bir atılım sürecinde. İnşallah bu salgın sürecini en hafif bir şekilde atlatacağız ve bilimsel sıralamalarda da arzu ettiğimiz noktalara geleceğiz” diye konuştu.


Kampüs içerisinde fakülte binası hedefi


İlk etapta Bursa Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile afiliye bir şekilde öğretim çalışmalarını yürüteceklerini açıklayan Rektör Kılavuz; “2020-2021 Eğitim Öğretim Dönemi ile birlikte fakültemiz öğretim faaliyetlerine başlayacak. Biz ilk dönemleri Bursa Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile birlikte yürüteceğiz. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz eğitimlerini orada yürütecek. Merkez kampüsümüz içerisinde bir fakülte binası düşüncemiz var. Bununla ilgili hayırsever vatandaşlar ile görüşüyoruz. Görüşmelerimizi de sürdüreceğiz. Ülkemizdeki salgın hastalık nedeniyle yaşanan durgunluğun geçmesiyle birlikte fakülte binası konusunda da hayırsever iş insanlarından destek bulacağımıza inanıyorum” dedi.


Hayırseverlerle görüşmelere devam edecek


BUÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ise konuşmasında Diş Hekimliği Fakültesi’nin başlangıç aşamasında afilasyon modeli ile faaliyete başlayacağını aktardı. Öncesinde hastane yönetimi ile çok sayıda toplantı yaptıklarını ve yöneticilerin kendilerine mekân konusunda önemli destekler verdiğinin altını çizen Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; “Burada hem bizim için hem de hastane yönetimi için bir kazan kazan durumu olacak. İnşallah kısa bir sürede kendi üniversitemiz içerisinde bir fakülteye kavuşabiliriz. Biz bu süreci de planladık. Bağışçılarla yaptığımız ve yapacağımız görüşmelerde temel hedeflerimizi netleştirdik. 10-12 bin metrekarelik bir diş hekimliği fakültesi kurmak istiyoruz. Bu genel anlamda iyi bir rakamdır. Fakülte oluştuktan sonra belki bu rakamlar değiştirilebilir” şeklinde konuştu.


Bursa, Eskişehir ve Çanakkale arasında diş hekimliği fakültesi yok


Diş Hekimliği Fakültesi’nin kurucu Dekanlığı görevini üstlenen Prof. Dr. Halil Sağlam da Bursa’ya ve Bursa Uludağ Üniversitesi’ne yakışan bir diş hekimliği fakültesi kurmak için çalıştıklarını vurguladı. Bursa, Eskişehir ve Çanakkale arasında tek bir diş hekimliği fakültesinin bulunmadığına işaret eden Dekan Prof. Dr. Halil Sağlam; “Özellikle hizmet gerektiren hastalarımız mağduriyet yaşıyordu. Fakültemiz bu açığı kapatacaktır. Ayrıca kentimiz bir sanayi şehridir. Üniversitemizin bu dönemde ciddi bir Üniversite-Sanayi işbirliği atağı var. Fakültemiz bu konulara çok müsaittir. Mezuniyet sonrası ürüne dönüştürülebilecek araştırmalar konusunda öğretim üyelerimize çok güveniyorum. Bu ambiyans ve kümelenmeler oluşturulursa, esas görevimiz olan araştırma alanında da güzel çıktılar elde edebileceğimize inanıyorum” dedi.


Toplantıya katılan akademisyenler de yürütülen çalışmalar hakkında görüşlerini aktardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”