DÜNYA - 28 Şubat 2012 Salı 12:58

AVCI: "MİLLİ TAKIMIN KAPISI KULÜP KAPISI DEĞİLDİR. HERKESE AÇIKTIR"

A
A
A
AVCI: "MİLLİ TAKIMIN KAPISI KULÜP KAPISI DEĞİLDİR. HERKESE AÇIKTIR"

Yarın Slovakya ile özel bir maç yapacak A Milli takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı, futbolcusu Ömer Toprak ile basın toplantısı düzenledi. Genç oyuncuların yeteneklerine güvendiğini belirten Avcı, kadro için yapılan eleştirilere, "Milli takımın kapısı kulüp kapısı değildir. Herkese açıktır" dedi.
A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı ve futbolcu Ömer Toprak basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kamp yaptıkları otelde gazetecilerin karşısına geçen başarılı çalıştırıcı kadro seçimi ile ilgili yapılan eleştirilere cevap verdi.
"TFF BAŞKANI VE YÖNETİM KURULUNA BAŞARILAR DİLİYORUM"
TFF’nin yeni başkanı Yıldırım Demirören ve ekibine başarılar dileyerek sözlerine başlayan Abdullah Avcı, "İlk A Milli takım maçımızı oynayacağımız Bursa bir futbol şehri. Özellikle yönetimine taraftarına ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. 3.5 aylık süreçtir milli takımların genel yapılanması ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Biz bu süreçte Genç Milli takımların, A Milli takımların hepsini aynı çatı altına topladık. Her takımın antrenörlerini, analizcilerini yerleştirdik" dedi.
"DORTMUND, LEVERKUSEN GİBİ TAKIMLARIN ALT YAPILARINI İNCELEDİK"
Futbol geliştirme merkezimizi ile son derece koordineli bir şekilde aynı çatı altında son uyumlu çalışmaların devam ettiğini belirten Abdullah Avcı, "Almanya seyahati vardı. Türk futbolunun yapılanması gençlik geliştirme merkezleri ile ilgili Löw ile toplantı yaptık. Leverkusen, Dortmund gibi takımların alt yapılarını inceledik. Aynı şeyleri düşünüyoruz ama onlar uyguluyor" diye konuştu.
"SON DERECE ARZULU VE İŞTAHLI BİR TAKIM"
İnsanların beklentilerine cevap verebilecek bir takım oluşturmayı hedeflediklerini ifade eden başarılı çalıştırıcı, "Sahanın içinde arzulu, iştahlı oynayacak bir takım yapma çalışmalarımız devam ediyor. Bizim için önemli olan Mayıs 20, Haziran 5 arasında 15 günlük kamp ve Avrupa’da yapacağımız 5 hazırlık maçı. Bu maçları ne amaçla aldık. Geniş bir kadroda saha içi ve dışında neler yapacağımızı Avrupa’da 5 maçla görme şansımız olacak. Eylül ayında grup maçları başlıyor. Dünya kupasında gruba test olacak
rakipler ile 5 maç yapacağız. Resmi maçlara kadar toplam 7 maçımız olacak. Burada Türk futbolcu ve yapılanma adına yeni oyuncuları, sistemi, özellikle takım ruhunu geliştirme adına çalışmalarımız olacaktır" şeklinde konuştu.
"HEDEFİ GAZ VERMEK İÇİN AÇIKLAMADIM, GRUPTA 1. OLABİLİRİZ"
1996 senesinden itibaren turnuvalarda hep play-off oynayarak ya da iki takımın oynadığı yerlerde ikinci olarak gittiklerini ifade eden Abdullah Avcı, "Özellikle son iki turnuvaya katılamamış ülkemiz, yeni jenarasyonla beraber ben bir hedef açıkladım. Bu hedefi gaz vermek için açıklamadım. Bu oyuncu grubuna son derece inandığım için grup birinciliği hedefini açıkladım. Artık eşik atlama zamanı gelmiştir. Bu oyuncu grubuna inanıyorum ve güveniyorum. Grup birinciliği gibi bir hedefimiz var. 2014
giremeyeceğiz diye bir şey düşünmüyorum. Türk futbolunun yapılanması için doğru temelleri atmak zorundayız. Bundan sonra istikrarlı bir şekilde turnuva takımı olmak lazım" diye kaydetti.
"HERKESE KAPIMIZ AÇIK"
Bir basın mensubunun, "11 oyuncu şu anki kadroda yer almıyor. Basın böyle sürprizlerle karşılaşacak mı? Yeni oyuncular yeni isimler görecek miyiz?" şeklinde soruya ise Avcı, "Tüm ekibimiz Türkiye’nin her tarafını tarıyoruz ve iletişim sağlıyoruz. Son iki turnuvaya gitmemiş bir takım var. Türk futboluna hizmet etmiş ve hizmet edecek oyuncular var. Mayıs ayında çok geniş kadroyla 5 hazırlık maçı oynayacağız. Milli Takım kapısı her oyuncuya açıktır. Performansa göre bunlar değişecektir. Değişimlerde bazı
şeyleri görmek gerekir. Buraya gelen oyuncular denenmeye değil hak ederek gelen futbolculardır. Bugün 5-6 yurtdışında oynayan oyuncularımız var. Tuncay da 30 yaşında Milli Takım’da 80 kere oynayan oyuncudan bahsediyoruz. Herkese kapımız açık kimsenin aklında soru işareti olmasın" cevabını verdi.
"SADECE BİR HAZIRLIK MAÇI ABARTMANIN ANLAMI YOK"
Bir basın mensubunun, "Genç oyuncular ne zaman alınacak soruları hep tartışılırdı. İlk defa cesur bir kadro görüyorum. Kaygılarınız olmadı mı?" şeklindeki soruya Abdullah Avcı, "Biz ekibimizle beraber, tüm mesaimizi A Milli Takım’ın oluşumu ile ilgili çalışıyoruz. Tüm detayları düşündükten sonra, insan doğru bir karar verdim mi diye düşünür. Bunun huzuru var içimizde. Sonuçta bir hazırlık maç, bunu abartmanın anlamı yok. Bazı yüzleri görmemiz lazım. Bu yüzleri görmediğimiz zaman da aynı eleştiriler
gelecekti. Bu eleştiriler hep olacak. Biz kararımızın son derece arkasındayız. Oynayan ve potansiyel oyuncular var ve onlara güveniyoruz" cevabını verdi.
"NURİ ŞAHİN ÖNEMLİ BİR OYUNCU"
Nuri Şahin ile ilgili yöneltilen soruya ise Abdullah Avcı, "Nuri, önemli bir oyuncu. 17 yaşında A Milli Takım’da oynamaya başlamıştı. Almanya’da en önemli oyunculardan seçildi. Dünyanın en önemli kulüplerden birine transfer oldu. Real Madrid’de bile olması onun için çok önemlidir. Mevkisinde önemli oyuncular vardır, arkasında onu zorlayacak oyuncular vardır önemli olan rekabeti doğru oluşturup takım ruhunu ortaya koymaktır. O da bunun içinde önemli rol alacak oyunculardan bir tanesi" dedi.
"HAZZI YAŞIYORSAM BASKIYA RAZIYIM"
Bir gazetecinin "İstanbul Büyükşehir Belediyespor’dayken üzerinizde baskı yoktu. Ama burada alınacak kötü netice baskı oluşturacak, siz bu baskıya hazır mısınız?" şeklindeki soruya Avcı, "Ben ve ekibim son derece özgüvenliyiz. Bu baskıyı ne yapsak değiştiremeyiz. Bu baskılar devam edecektir. Açıklanan kadro üzerinden bile konuşulabiliyor. Biz gelecekle ilgili yatırımlardan bahsediyoruz. Vurguladığımız konu bu. 2014’e gittiğimiz zaman kahraman olmak önemli değil. İstikrar önemli. Yaptığım işin manevi
hazzını yaşıyorsam o baskıya razıyım" cevabını verdi.
"OLUMLU VEYA OLUMSUZ KATLANIRIZ"
Verdiği kararların manevi ve teknik olarak doğru olduğunu hissettiği an dışarısının ne söylediğinin kendisi için önemli olmadığını belirten Avcı, "Sonucun karşılığı neyse olumlu veya olumsuz katlanırız. Hangisinin doğru ya da yanlış olduğunu zaman gösterecektir" dedi.
ÖMER TOPRAK: "SANKİ SENELERDİR BİRLİKTEYİZ"
A Milli Takım’ın genç futbolcusu Ömer Toprak ise atmosferin çok güzel olduğunu söyleyerek, "Yarınki karşılaşmada onların iyi ekip olduğunu düşünüyorum. Milli takımda yeni bir başlangıç var. Atmosfer çok iyi kampta. Buradaki kadroya çok güveniyorum ve ümitliyiz. İnşallah sahada kendimizi gösterebiliriz. Benim için atmosfer çok iyi. Hiddink hoca ile de kadro iyiydi ama buradaki hocalarımızı çok samimi görüyorum. Sanki yıllardır berabermişiz gibi atmosfer var. Takımda da herkes çok neşeli ve istekli" diye
konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane kent merkezine mevsimin ilk karı yağdı Gümüşhane kent merkezine mevsimin ilk karı sabah saatlerinde düştü. Gümüşhane kent merkezinde hava sıcaklıklarının düşmesinin ardından beklenen kar yağışı sabah saatlerinde etkisini gösterdi. Etkili olan yağışla birlikte özellikle yüksek kesimler beyaza bürünürken, kent merkezi de kısa süreli kar yağışının etkisi altında kaldı. Sabah saatlerinde etkisini gösteren kar yağışı ilerleyen saatlerde etkisini kaybederken, kentte günlük yaşamda olumsuz bir durum yaşanmadı. Gümüşhane sakinlerinden Fatih Yavuz, geçen yıla göre karın bu yıl geç yağdığını belirterek "Biz kışı daha erken bekliyorduk geçen yıla baktığımızda 24 Kasım’da yağmıştı. Bu sene beklentimiz yüksekti ama beklentilerimizin altında kaldı. Mevsimin ilk karı şehrimize yağdı. Yüksek kesimlerde gayet güzel kar var ama merkezde açıkçası beklentimizin altında oldu. Umut ediyoruz daha fazla kar yağışıyla kışımızı geçirir ve güzel bir şekilde atlatırız" dedi. İlker Ateş ise "Sabah uyandığımda çok şaşırdığım bir manzara olmadı ama daha çok olmasını beklerdik. Daha erken düşmesini bekliyorduk bu sene kış biraz geç geldi. Şu anda beklediğimiz bir kış olmadı memlekette" derken, Yeşim Çetin ise "İlk uyandığımda çok mutlu oldum bembeyaz bir görüntüyle uyanacağımı düşündüm ama sokağa baktığımda kar tam tutmamıştı. Günün ilerleyen saatlerinde etkisini kaybetmeye başladı yüksek kesimlerde kar var ama şehir merkezine lapa lapa kar yağmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Kayseri KAYSO’dan TOBB Türkiye 100’e giren firmalara tebrik ziyareti Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) işbirliğinde, şirketlerin 2021-2023 arası iki yıllık ciro artışı dikkate alınarak yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi yarışması sonuçlandı. Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında Kayseri’den üç firma yer aldı. Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci ve Yöneyim Kurulu üyelerinden oluşan heyet; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından açıklanan Türkiye 100 listesinde yüksek büyüme performanslarıyla dikkat çeken Kayserili firmaları ziyaret edilerek plaket takdiminde bulundu. Ziyaretlerde konuşan KAYSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Kayseri sanayisinin her şartta üretmeye ve büyümeye devam ettiğini vurgulayarak şunları söyledi; "Zorlu küresel ekonomik şartlara, artan maliyetlere ve belirsizliklere rağmen Kayseri sanayisi üretim gücünü ve rekabetçiliğini korumayı başarmıştır. TOBB Türkiye 100 listesinde yer alan firmalarımız, şehrimizin girişimcilik ruhunu, çalışma azmini ve potansiyelini en güzel şekilde yansıtmaktadır. Bu başarılar, Kayseri’nin sanayide geldiği noktayı açıkça ortaya koymaktadır." Başkan Büyüksimitci, sözlerini; "Firmalarımızı yürekten tebrik ediyorum. Sağladıkları istihdam, gerçekleştirdikleri katma değerli üretim ve ülke ekonomimize sundukları katkılar son derece kıymetlidir. Bu firmalarımız, diğer sanayicilerimiz için de ilham kaynağı olmaktadır. Kayseri Sanayi Odası olarak her zaman sanayicimizin yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz" şeklinde sürdürdü. TOBB Türkiye 100 çalışmasının önemine de değinen Başkan Büyüksimitci, TOBB Başkanı’na teşekkür ederek konuşmasını şu ifadelerle tamamladı; "Bu anlamlı çalışmanın hayata geçirilmesinde emeği geçen başta TOBB Başkanımız M. Rifat Hisarcıklıoğlu olmak üzere, TEPAV ve TOBB ETÜ’ye teşekkür ediyorum. Türkiye 100 araştırması, firmalarımızın performanslarını görünür kılmak ve başarıyı teşvik etmek adına son derece değerli bir çalışmadır. Listede yer alarak Kayseri’mizi gururlandıran firmalarımızı bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyorum."
Şanlıurfa Şanlıurfa ’2029 Dünya Gastronomi Şehri’ unvanına aday gösterildi Şanlıurfa, köklü gastronomi mirası, kültürel zenginliği ve sürdürülebilir üretim geleneği sayesinde Uluslararası Gastronomi, Kültür, Sanat ve Turizm Enstitüsü tarafından 2029 Dünya Gastronomi Şehri unvanına aday gösterildi. Gastronominin kadim merkezlerinden biri olarak kabul edilen Şanlıurfa, uluslararası alanda önemli bir adaylıkla gündeme geldi. Tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra köklü mutfak geleneğiyle öne çıkan tarihi kent, Uluslararası Gastronomi, Kültür, Sanat ve Turizm Enstitüsü (IGCAT) tarafından verilen 2029 Dünya Gastronomi Şehri (World Region of Gastronomy) unvanına aday gösterildi. Türkiye’nin bu alanda aday gösterilen ilk şehri Şanlıurfa oldu. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Şanlıurfa mutfağı; lahmacun, kebap çeşitleri, borani ve yöreye özgü birçok lezzetiyle hem Türkiye’de hem de dünyada tanınmaktadır. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, 2029 Dünya Gastronomi Şehri (World Region of Gastronomy) unvanına aday gösterilmesi konusunda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Haliliye Belediye Başkan Vekili Halil Yetkin, Eyyübiye Belediye Başkan Vekili Hüseyin Aslıhan, Karaköprü Belediye Başkan Vekili Fırat Sultan, Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ahmet İlyas ve Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Nasan Bülbül katıldı. Toplantıda konuşan Gülpınar, Şanlıurfa’nın gastronomi alanında uluslararası ölçekte yeni ve güçlü bir sürecin resmi adımını attığını belirterek, IGCAT tarafından verilen Dünya Gastronomi unvanının yalnızca mutfak lezzetlerini değil; kültürel mirasın korunmasını, yerel üretimin desteklenmesini ve sürdürülebilir kalkınmayı esas alan çok yönlü bir vizyonu temsil ettiğini vurguladı. "Mutfak kültürümüz insanlık tarihinin en eski dönemlerine uzanıyor" Şanlıurfa’nın gastronomi geçmişinin insanlık tarihinin en eski dönemlerine dayandığını ifade eden Gülpınar, Karahantepe ve Göbeklitepe kazılarında ortaya çıkarılan yiyecek kalıntıları, taş tezgahlar, öğütme ve ezme taşları ile tahıl işleme izlerinin bu durumu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Gülpınar, ortak sofralar, üretim alanları ve paylaşım kültürünün "Halil İbrahim Sofrası" geleneğiyle bugün hala yaşatıldığını dile getirdi. Gülpınar, resmi adaylık süreci kapsamında kapsamlı bir gastronomi stratejisi ve eylem planı hazırlıklarına başlanacağını açıkladı. Bu süreçte, unutulmaya yüz tutmuş yerel yemeklerin gün yüzüne çıkarılarak kayıt altına alınması ve turizme kazandırılması, ata tohumları ile yerel üretimin desteklenerek gastronomi ile tarımın birlikte güçlendirilmesi hedefleniyor. Ayrıca hijyen, gıda güvenliği ve sertifikasyon alanlarında standartların yükseltilmesi planlanırken, yerel mutfağın Şanlıurfa’nın UNESCO Müzik Şehri kimliğiyle bütünleştirilmesiyle çok duyulu kültürel etkinliklerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. Tüm bu çalışmalarla Şanlıurfa’nın gastronomi alanında ulusal ve uluslararası ölçekte örnek gösterilen bir şehir haline getirilmesi hedefleniyor. "Amacımız gastronomi mirasını gelecek kuşaklara aktarmak" Konuşmasında hedeflerini de paylaşan Gülpınar, "Amacımız; Şanlıurfa’nın gastronomi mirasını dünyaya tanıtmak, nitelikli gastronomi turizmini geliştirmek ve bu zenginliği gelecek kuşaklara güçlü bir vizyonla aktarmaktır" dedi. Gülpınar ayrıca Harran Üniversitesi, ilçe belediyeleri, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ve Slow Food Türkiye’ye desteklerinden dolayı teşekkür etti. Basın toplantısı, Başkan Gülpınar’ın gazetecilerin sorularını yanıtlamasıyla sona erdi. IGCAT Dünya Gastronomi Şehri unvanının önemi IGCAT (International Institute of Gastronomy, Culture, Arts and Tourism) Dünya Gastronomi Şehri unvanı; gastronomiyi yalnızca yemek kültürü olarak değil, kültürel mirasın korunması, yerel üretimin desteklenmesi, sürdürülebilir kalkınma, hijyen ve gıda güvenliği başlıklarıyla birlikte ele alan saygın bir uluslararası değerlendirme sistemi. IGCAT, çalışmalarını Dünya Turizm Örgütü (UN Tourism) ilkeleriyle uyumlu şekilde yürütmekte; şehirlerarasında uluslararası iş birlikleri, bilgi paylaşımı ve ortak projeler geliştirilmesini teşvik ediyor. Bu yönüyle unvan, şehirler için yalnızca prestij değil, küresel ölçekte sürdürülebilir gelişim ağına dâhil olma fırsatı sunuyor. Şanlıurfa, Türkiye’den bu unvan için resmi aday ilan edilen ilk şehir Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile IGCAT arasında gerçekleştirilen ön görüşmelerin ardından; Şanlıurfa’yı temsil etmek üzere Harran Üniversitesi, Haliliye Belediyesi, Eyyübiye Belediyesi, Karaköprü Belediyesi, GAP İdaresi, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ve Slow Food Türkiye’nin dahil olduğu güçlü bir paydaşlık komisyonu oluşturulmuştur. Hazırlanan başvuru dosyası, Barcelona’da düzenlenen IGCAT Danışma Kurulu Toplantısı’nda değerlendirilerek Şanlıurfa, Türkiye’den bu unvan için resmî aday ilan edilen ilk şehir oldu.
Aydın Kuşadası’nda son bir haftada 3 deniz kaplumbağası ölü bulundu Kuşadası kıyılarında son bir haftada biri yeşil deniz kaplumbağası, ikisi caretta caretta olmak üzere üç deniz kaplumbağası ölü olarak bulundu. Yapılan ilk incelemelerde kaplumbağaların hedef dışı av nedeniyle boğulmuş olabileceği değerlendirildi. Kuşadası kıyılarında son bir hafta içerisinde üç deniz kaplumbağasının ölü olarak bulunması dikkat çekti. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) tarafından yapılan açıklamaya göre, kaplumbağalardan ikisi kumsala vururken, biri Kuşadası Sahil Güvenlik ekipleri tarafından denizden çıkarıldı. Ölen kaplumbağalardan birinin Yeşil Deniz Kaplumbağası, ikisinin ise İribaşlı Deniz Kaplumbağası olduğu belirlendi. Kaplumbağalar üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir yara ya da darp izine rastlanmazken, her üç kaplumbağanın da büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak takılarak nefes alamadıkları için boğulmuş olabilecekleri düşünülüyor. Bölgede deniz kaplumbağalarının ölüm nedenleri arasında genellikle trol ve gırgır gibi büyük balıkçı teknelerinin ağları, denize atılan plastik ve naylon atıkların yutulması ile sürat yapan teknelerin çarpması olduğuna dikkat çeken EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; "Kuşadası kıyılarında son bir haftada 3 deniz kaplumbağası ölü olarak bulundu. Kaplumbağalar üzerinde yapılan incelemelerde, herhangi bir yara gibi bir bulguya rastlanmadı. Her üç kaplumbağanın da büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak yakalanıp, boğuldukları düşünülmektedir. Bölgemizde deniz kaplumbağalarının ölüm nedenlerine bakıldığında, genellikle trol, gırgır gibi büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak yakalanıp, nefes almak için su yüzeyine çıkamadıklarından dolayı boğuldukları görülmekte, bazen denize atılan plastik naylonları deniz anası sanarak yuttuğundan, bazen de sürat yapan teknelerin çarpmaları sonucu yaşamlarını kaybettikleri tespit edilmektedir. Denizler bu nadir canlıların yaşam alanları olduğundan, özellikle deniz insanlarının bu konuda duyarlı olmaları, kıyılarımızda plastik, naylon gibi atıkların suya atılmaması, her an su yüzeyine nefes almak için çıkabilecek bir kaplumbağanın çarpılmaması için süratten kaçınılması çok önemlidir. Her üç kaplumbağanın ölçüleri, doku ve keratin örnekleri alınarak, DNA çalışması yapılması için bilim danışmanımız ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Türkozan’a gönderildi. Caretta carettalardan birinin dişi olduğu, Sahil Güvenlik ekiplerinin denizden çıkardığı kaplumbağanın ise 122 cm boyunda erişkin erkek bir deniz kaplumbağası olduğu görüldü" dedi. Denizlerde nadir görülen erkek carettanın ölmesinin popülasyonun geleceği için çok üzücü olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Türkozan ise yapılan bilimsel çalışmalardan, çiftleşme dönemlerinde erkek bireylerin birden fazla dişiyle çiftleşerek neslin devamı için genetik çeşitliliği artırdığını, deniz kaplumbağalarının eşeysel olgunluğa ulaşmasının 25-30 yıl sürdüğünü ve aynı zamanda iklim değişikliği ile gelecekte dişi ağırlıklı popülasyonların beklendiği bir dönemde, Kuşadası’nda ölen bu erkek bireyin kaybının popülasyonun devamı açısından çok önemli olduğunu söyledi.