EĞİTİM - 16 Haziran 2025 Pazartesi 13:06

BTÜ’de yurt projesinde sona yaklaşıldı

A
A
A
BTÜ’de yurt projesinde sona yaklaşıldı

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Mimar Sinan Yerleşkesi’nde yapımı süren Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı kız ve erkek öğrenci yurtlarında sona yaklaşıldı. 2025-2026 akademik yılında açılması hedeflenen yurtlar, 2 bin öğrenciyi ağırlayacak.


BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesi’nde Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı kız ve erkek öğrenci yurtlarının yapımı hızla sürüyor. Çalışmalarında son aşamaya gelinen iki yurdun, 2025-2026 akademik yılında ilk öğrencileri ağırlaması hedefleniyor. Yapımında son aşamaya gelinen yurtlarda, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar ile birlikte, Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürü Rahmi Aksoy, BTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Uyanık ve BTÜ Genel Sekreteri Selim Uzun incelemelerde bulunarak, yetkililerden bilgi aldı. Yurtların, 2025-2026 akademik yılına yetiştirilmesi için büyük bir özenle çalışıldığını vurgulayan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, iki yurdun toplam 2 bin öğrenciyi ağırlayacağını söyledi.


"Yaşayan kampüs hedefine adım adım"


Öğrencilerin akademik ve sosyal yaşamlarını destekleyecek modern bir kampüs ortamı oluşturma hedeflerinin kararlılıkla sürdüğünü belirten Rektör Naci Çağlar, "Öğrencilerimizin sadece eğitim aldığı değil, aynı zamanda kendilerini her yönüyle geliştirebildikleri bir üniversite ortamı inşa etmeye çalışıyoruz. Bu doğrultuda KYK kız ve erkek öğrenci yurtları, üniversitemizin ’Yaşayan Kampüs’ vizyonunun önemli bir ayağını oluşturuyor. Bu yurtları sadece barınma imkânı olarak görmüyoruz. Üniversitemiz yurtlar devreye girdiğinde; öğrencilerimizin kampüs ortamında yaşayarak sosyalleşebileceği, dinlenebileceği, öğrenmeye devam edebileceği, aidiyet hissini güçlendireceği bir yaşam merkezi olacak. Bu doğrultuda, çalışmalara destek veren tüm kurum ve yöneticilere teşekkür ediyorum" dedi.


"Bu yurtlar gençlerimizin geleceğine yatırım"


Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, gençlerin barınma sorununa kalıcı çözümler üretmenin en önemli öncelikleri arasında yer aldığını belirterek, "Bursa Teknik Üniversitesinde hayata geçirilen bu yurt projesi, sadece bir bina yatırımı değil; gençlerimizin geleceğine yapılan stratejik bir yatırımdır. Hükûmetimiz, gençlerimizin eğitim hayatlarını daha nitelikli, daha konforlu şartlarda sürdürebilmesi için tüm imkanlarını seferber etmektedir. Bursamıza ve BTÜ ailesine hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.


"Gençlerimiz için yoğun gayret içerisindeyiz"


AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, "Üniversite gençliğimiz bizim en kıymetli hazinemizdir. Onların en iyi şartlarda eğitim alabilmeleri ve güvenli ortamlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için devletimizin her kademesiyle yoğun bir gayret içindeyiz. 2 bin öğrencimize hizmet verecek bu yurtlar sayesinde Bursamız, yükseköğretimde örnek şehirlerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam edecek. Projeye emek veren herkese teşekkür ediyorum" dedi.


Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, "Gençlerimizin huzurlu ve konforlu ortamlarda yetişmesi, geleceğimize yaptığımız en kıymetli yatırımdır. İlçemizin yeni sakinleri olarak bu yurtlarda konaklayacak öğrencilerimiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.


Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürü Rahmi Aksoy da KYK yurtlarının öğrenci odaklı, çağın şartlarına uygun şekilde planlandığını vurgulayarak, yurtların zamanında tamamlanması için tüm teknik ekibin büyük bir titizlikle çalıştığını ve hedeflerinin 2025-2026 akademik yılına sorunsuz bir şekilde yetişmek olduğunu ifade etti.



BTÜ’de yurt projesinde sona yaklaşıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."