POLİTİKA - 27 Nisan 2012 Cuma 14:08

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ`DAN 27 NİSAN BİLDİRİSİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

A
A
A
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ`DAN 27 NİSAN BİLDİRİSİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 27 Nisan bildirisine ilişkin, ``27 Nisan ile ilgili bir şikayet varsa, savcılar bu konuda da Anayasanın ve Türk Ceza Kanunu`nun, ilgili kanunların suç saydığı bir fiil tespit ederlerse başlar`` dedi.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ``Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması`` programı için Çorum`da bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, etkinliğin son gününde sertifika dağıtım töreninden önce gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin, "27 Nisan`la ilgili yargı sürecinin başlanmasını bekliyor musunuz`` şeklindeki sorusu üzerine Bülent Arınç, ``27 Nisan`da önemli bir olay yaşandı.Bu sadece akşam saatlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genel Kurmay Başkanlığı sitelerine konulan bir yazı ile ilğili değil. O gün bildiğiniz gibi ben TBMM Başkanıydım ve Cumhurbaşkanını seçmek üzere meclis ilk oturumunu yapmıştı. Kürsiye çıktığımda içerde içerde 400`e yakın milletvekilinin bulunduğunu gördüm. Meclis oturumunu açtım oylamaya
geçileceği zaman CHP`nin bir itirazı oldu. CHP, Sabih Kanadoğlu isimli kişinin içerde mutlaka 367 kişi olmalıdır sözüne itibar etmiştir. Biz onu dinlemedik çünkü meclisin iç tüzüğü ve o güne kadarki uygulamalar birleşimin açılması için 367 kişinin gerekli olmadığını söylüyordu. Anayasanın 96. Maddesi 3`te bir yani 184 kişinin genel kurulda bulunmasının yeterli olduğunu belirtiyordu. Oysa bunun 3 misli kadar kalabalık milletvekilimiz vardı. Biz birleşimi açtık sanıyorum 361 kişi oylamaya katılmıştı. 357
kişi Sayın Abdullah Gül adına Cumhurbaşkanlığı için oy kullanmıştı. Birleşimi kapattık, CHP koşa koşa Anayasa Mahkemesi`ne gitti. Saat 18.25 gibi Anayasa Mahkemesi`ne dilekçesini verdi. Meclis`te 367 kişi ile toplanmadı dolayısı ile Cumhurbaşkanı seçimi uygun değildir şeklinde çok önceden hazırlanmış dilekçeyi vererek itiraz etti. Anayasa Mahkemesi uyamadı, Cumartesi ve Pazar günü çalışarak Pazartesi günü kararını verdi. Oturumda 367 kişi olmadığı için meclis birleşimi açılamaz ve Cumhurbaşkanı seçimi
yapılamaz şeklinde. Biz ertesi günü sanıyorum 2 Mayıs`ta 2. birleşimi açtık. Anayasa Mahkemesi kararı elimize ulaştığı için toplantıyı yapamadık ve Cumhurbaşkanını seçemedik`` dedi.
Aynı günün akşamında Anayasa Mahkemesi`nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı`nda bir yemek verildiğini, kendisininde bu yemeğe davet edildiğini hatırlatan Bülent Arınç, "Meclis Başkanı olarak ve iç tüzüğü okuyan, uygulamalara bakan, daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin nasıl yapıldığını iyi bilen bir insan olarak bizim Cumhurbaşkanı seçmemize engel olmuşlardır. Bundan dolayı fevkalede üzülmüştüm. Meclis kapandıktan sonra akşam saatlerinde uçakla İstanbul`a giderek o yemeğe bende
katıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Tülay Tuğcu, bana seçimleri sordu. Ben de olanları kendisine anlattım. Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu böyle bir kararın Anayasa Mahkemesi`ne gelmemesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesi böyle bir yetkisinin olmadığını her kararda savundu hemde o akşam bana anlattı. Dürüst ve tutarlı davranışından dolayı sayın Tülay Tuğcu kutladım. Maalesef bilinen oldu. Çünkü o dönem Anayasa Mahkemesi`ne gidildiğinde hemen hemen karar önceden belli oluyordu. Kararlar yada
9-2 yada 7-4 şeklinde alınıyordu. Çok satan gazetelerin birinci sayfalarında üyelerin fotoğraf yayınlanır, altınada kimin tarafından ne zaman atandığı yazılır ve sonuç çok önceden belli olurdu. Burda da aynen öyle oldu. Cumartesi-Pazar günü çalışan bir Anayasa Mahkemesi görülmemişti o tarihe kadar. Üstelik o tarihte kararı verilmiş gerekçeli kararları yazılmamış 8 yıllık kararlarda bulunuyordu. Anayasa Mahkemesi bu kararı verdi, şimdi bu kararı verenlerin nasıl bir davranış içersinde olduğunu, bir
mahcubiyet taşıyıp taşımadıklarını ben biliyorum, sizde merak ediyorsanız araştırabilirsiniz. Bugüne kadar Anayasa`nın 100. maddesinden başlayarak Cumhurbaşkanı seçimi nasıl yapılır, Cumhurbaşkanın da aranan şartlar nedir, meclis nasıl hangi oturumda Cumhurbaşkanı seçer o günlerde ezbere biliyorduk.Ancak AK Partinin bir üyesinin Cumhurbaşkanı seçilmesine engel olmak için eşinin başı örtülü olan birinin zinhar Cumhurbaşkanı olmaması gerektiği düşünüldüğü için önümüze bir çok engel konulmuştur. Bunların
siyasi olanların hepsini aştık ama 367 gibi bir hokkabazlık hiç akılımza gelmemişti. Onunla baş edemedik, onunla başa çıkamadık ve biz o tarihle 367 ile Cumhurbaşkanı seçemedik" şeklinde konuştu.
``27 Nisan e-muhtırasıyla`` ilgili cesur davrandıklarını dile getiren Arınç, ``İki şey yaptık. İlki TBMM`de AK parti olarak süratle bir anayasa değişikliği hazırladık ve bu değişiklik Ekim 2007`de yapılan referandumla kabul edildi. Seçimleri Kasım ayında yapacaktık baktık meclis tıkandı Temmuz ayına erteledik. O dönemde bize Cumhurbaşkanı seçtirmeyen Anavatan ve Doğruyol partileri tarihten silindi. Anavatan ve Doğruyol partisi meclise gelselerdi ilk oturumda bilemedin 2. oturumda Cumhurbaşkanı seçerdik.
İkinci cesur hareketimiz 27 Nisan tarihindeki bildiri veya muhtıraya verilen hükümetin cevabıdır. Cesur ve kararlı cevaptır. Bu cevap hükümetimizi güçlü kıldı. Bu muhtırayı veren kişilerin ne kadar kayıp içinde olduğunu ve güçlenerek AK Parti`nin seçimlerden çıktığını görüyoruz`` dedi.
`28 Şubat ile ilgili 9 kişilik tutuklama olduğunu Yargı sürecinin başlaması müşteki sıfatıyla birilerinin şikayetçi olmasına bağlı olduğunu hatırlatan Bülent Arınç, ``27 Nisan ile ilgili bir şikayet varsa ki mutlaka vardır, ben hatırlayamıyorum, savcılar bu konuda da Anayasanın ve Türk Ceza Kanunu`nun, ilgili kanunların suç saydığı bir fiil tespit ederlerse başlar. Şu anda böyle bir şey yok ama olmayacağı anlamına da gelmez. Elbette tamamen yargının insiyatifinde olan bir konu. Türkiye demokratikleşen
özgürleşen, darbe ve darbe girişimlerinin olmayacağı düşüncesine hakim kılan bir ülke. Bunları takdirle izliyoruz. Tf dolayı fevkalede üzülmüştüm. Meclis kapandıkürkiye darbelerden uzak demokratik bir ülke olarak yoluna devam etsin istiyoruz`` ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın BARÜ’nün çalışmalarıyla Tios Antik Kenti’nde Karadeniz Bölgesi’nin en büyük mezarlık alanı bulundu Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından Zonguldak’ta bulunan Filyos Tios Antik Kenti’nde yürütülen kazı çalışmalarında Karadeniz Bölgesi’nin Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait en büyük mezarlık alanı ortaya çıkarıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos Tios Antik Kenti kazılarında, Karadeniz Bölgesi’nin şimdiye kadar ortaya çıkarılan en büyük ve en kapsamlı nekropol alanı gün yüzüne çıkarıldı. BARÜ Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Yıldırım başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında, kuzey nekropol alanında Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait 154 lahit mezar ve 30 oda mezar tespit edilirken binin üzerinde arkeolojik eser elde edildi. Karadeniz Bölgesi’nin en kapsamlı nekropol alanı Tios Antik Kenti’nde Antik kentin kuzey nekropolünde devam eden kazı çalışmaları sonucunda Karadeniz Bölgesi’nde bir ilki ortaya çıkardıklarını belirten Prof. Dr. Yıldırım, "Tios Antik Kenti’nin kuzeyinde ve güneyinde iki büyük nekropol alanı bulunmaktadır. Bunlardan en erken tarihlisi kuzey nekropolüdür. Bu nekropoldeki gömüler MÖ 6. yüzyıldan MS 7. yüzyıla kadar uzanan bir zaman dilimine tarihlendirilmektedir. Roma İmparatorluk Dönemi’nden kalma onlarca mezar odası ve şu ana kadar tespit edilmiş 154 lahit mezarın bulunduğu bu bölge oldukça önemlidir. Çünkü Türkiye’de nekropollere daha çok Akdeniz ve Ege’de rastlanılır. Çalışmalar sırasında mezarlarda 1.200’den fazla eser bulunmuştur. Orta Bizans Dönemi’nde de mezarlık kullanımının devam ettiği görülmüş ve bu dönemde basit kiremit mezarlar kullanılarak yapılan defin uygulamalarının yanında bazı oda mezarlar defin amaçlı kullanılmıştır. Kuzey nekropolü, bu özellikleri ile Karadeniz Bölgesi’nin en kapsamlı nekropol alanı olarak gösterilmektedir." diye konuştu. Tios’un Roma ve Bizans dönemlerinde bölgenin önemli bir liman ve ticaret merkezi olduğunu ortaya koyan çalışmalarda ayrıca deniz altında yapılan çalışmalarda 14 batık gemi kalıntısı bulundu ve bunların çoğu Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlendirildi. "Karadeniz Bölgesi’nin tarihsel ve kültürel birikimini arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkarıyoruz" BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, elde edilen bulguların Karadeniz Bölgesi’nin tarihsel ve kültürel birikimine ışık tuttuğunu belirterek "Bartın Üniversitesi olarak Tios Antik Kenti’nde yürüttüğümüz kazılarda Karadeniz Bölgesi’nde ilk kez bu ölçekte ve korunmuşluk düzeyi yüksek bir nekropol alanı ortaya çıkarılmıştır. Bu bulgular, Karadeniz’in tarihsel ve kültürel birikimini anlamamız açısından büyük önem taşımaktadır. Bölgemizde bulunan kültürel mirasın turizme kazandırılmasının farkındalığıyla hem Amastris Antik Kenti’nde hem de Tios Antik Kenti’nde bölge tarihini gün yüzüne çıkaran arkeolojik çalışmalar yürütüyoruz. Bu vesileyle kazı başkanı Prof. Dr. Şahin Yıldırım başta olmak üzere kazı ekibini tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum" dedi.