SAĞLIK - 07 Kasım 2019 Perşembe 16:55

Hitit Üniversitesinde “Tek sağlık” paneli

A
A
A
Hitit Üniversitesinde “Tek sağlık” paneli

Dünya Tek Sağlık Günü etkinlikleri kapsamında Hitit Üniversitesinde “Tek Sağlık” konulu panel düzenlendi.

Dünya Tek Sağlık Günü etkinlikleri kapsamında Hitit Üniversitesinde “Tek Sağlık” konulu panel düzenlendi.


"Tek Sağlık" konulu panelin açılış konuşmasını yapan Hitit üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, modern toplumlarda modernleşme ile birlikte değişim ve dönüşüm yaşandığını hatırlatarak, bu değişim sürecinin avantajlarının yanı sıra dezavantajlarının da bulunduğunu söyledi.


Tek sağlık konusunun sağlıkla ilgili bütün bileşenleri, bütün aktörleri bir araya getirecek bakış açısıyla sağlığın tek bir bütün ve çatı altında toplayan bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, “Bu modern toplumda kaçınılmaz bir hal almış ve gecikmiş bir hareket olarak dikkat çekmiştir. Bu konu daha fazla gecikmeden bütüncül bir bakış açısıyla masaya yatırılması gerekiyor. Hekimlerimiz, veterinerlerle, veteriner hekimlerimiz biologlarla, biologların çevre mühendisleriyle, sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek artık boşluk bırakmadan herhangi bir noktada birbirlerine katacakları değerleri, tecrübeleri bütünleşik yapıda ekosistemi paylaştığımız bütün canlılarla onlarında doğal ortamlarını yaşam süreçlerini olumsuz etkilemeyecek süreçleri yeniden sağlamaktan başka çaremiz kalmadı. Üniversite olarak bu anlayışı hayata geçirecek bir alt yapıya sahibiz” dedi.


Panelde “Tek sağlık ve Antibiyotikler” konulu bir sunum yapan Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Nurcan Baykam ise dirençli bakterilerin dünyada her yıl 700 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu belirterek, “2020 yılına kadar da dünyada 10 milyon kişi dirençli bakteriler nedeniyle kaybedeceğiz. Şuanda en çok söylenilen şey kanserden ölenlerden daha ön plana geçiyor” şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Nurcan Baykam, toplum sağlığını daha üst seviyeye getirmek için tüm bileşenlerin bir araya gelerek yeni programlar, farklı politikalar ve bilimsel araştırmalar yapması gerektiğine işaret etti.



"Zoonotik enfeksiyonlar dünyada çok yayılıyor"


Küresel halk sağlığını tehdit eden zoonotik hastalıklarla mücadelenin son yıllarda bütün dünyanın önde gelen konuları arasında yer aldığını hatırlatan Baykam, “Bununla ilgili gelişmiş ülkelerde panik içinde. Zoonotik enfeksiyonlar dünyada çok yayılıyor. İnsan ve hayvan popülasyonun da artan bir büyüme var. Hızlı şehirleşme, ekosistemdeki değişiklikler, hayvansal ürünlerin zaman zaman yasal olmayan ticaretleri ülkeler arasında ciddi mikroorganizmaların yayılmasına neden oluyor. Her yıl dünyada tahminen 2.5 milyar zoonotik hastalık olgusu, 2.7 milyon ölüme neden oluyor. Dünyada eskiden var olup yeniden ortaya çıkan enfeksiyonlar yüzde 70’ten fazla” ifadelerini kullandı.


Dünyada en fazla atıfda bulunulan konunun antibiyotik direnci olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baykam, yıllar içinde dirençli, 2000’li yıllardan sonra ise insanların artık hiçbir antibiyotiğin etkilemediği mikroorganizmalarla enfekte olduğuna vurgu yaptı.



"2050 yılında dünyada 2 milyar insanın sudan yoksun kalacak"


2050 yılında dünyada 2 milyar insanın sudan yoksun kalacağını anlatan Prof. Dr. Baykam, “Bu önemli bir haber. Bu vanadan gelen antibiyotikte tükendi. Çünkü dirençli mikroorganizmalar hızla artıyor fakat geliştirilen antibiyotik sayısı da yıllar içinde gittikçe azalıyor. Çünkü firmalar ürettikleri antibiyotiklerin birkaç yıl sonra işe yaramaz halde görüyorlar. Çok maliyet gerektiren bu işe çok fazla yönelmemeye başladılar. Dolayısıyla bir kriz sinerjisi ile karşı karşıyayız” diye konuştu.


Dirençli infeksiyonların dünyada her yıl 700 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu kaydeden Baykam, “2020 yılına kadar da dünyada 10 milyon kişi dirençli bakteriler nedeniyle kaybedeceğiz. Şuanda en çok söylenilen şey kanserden ölenlerden daha ön plana geçiyor. Çok ciddi önlemler alınması gerekiyor. Dünya Sağlık örgütü 21. yüzyılda post antibiyotik dönemi hiç de uzak değil diyor. Belki ota, çöpe tekrar döneceğiz. Sağlık harcamaları artık maliyetle karşılaştırılıyor. Yılda 2.2 milyar dolar ek maliyet getiriyor. Çok gereksiz yere antibiyotik kullanıyoruz. Ülkemiz bu konuda da lider durumda. Bu konuda Sağlık Bakanlığının çok ciddi çalışmaları var. Yediğimiz hayvan etlerinde antibiyotik var. Dirençli organizma var. Yurt dışında yapılan çalışmada etlerin içerisinde antibiyotik olduğu görülmüş çünkü içerisinde antibiyotik var. Nehirlerden, derelerden antibiyotik akıyor. Bu hayvanlar atıkları veriyorlar. Çevreden nehirlere gidiyor. Çevreden tekrar sulama ile geri dönüyor. 6 kıtada 72 ülkede 711 nehrin sularında en çok kullanılan 14 antibiyotik oranı tespit edilmiş. Kullanılan antibiyotik insanı, hem hayvanları, hemde çevreyi de etkiliyor. Nehir sularında yüzde 65 antibiyotik var. 111’inde antibiyotik yoğunluğu güvenli sınırların üzerinde” şeklinde konuştu.


MYO kampüsünde gerçekleştirilen paneli İl Sağlık Müdürü Ömer Sobacı, akademisyenler ve öğrenciler izledi. Panelde Prof. Dr. Aydın Özlük, Doç. Dr. Bahat Comba ve Dr. Öğretim Üyesi Hülya Çakmak birer sunum yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Memişoğlu: "Sağlık uygulamalarımızla, etkin ve güvenli çözümler sunuyoruz" Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Sağlıkta dijital dönüşümü yerli ve milli teknolojilerimizle güçlendiriyor; vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişimini hızlandıran mobil sağlık uygulamalarımızla, etkin ve güvenli çözümler sunuyoruz" dedi. Bakan Memişoğlu, sosyal medya hesabından sağlıkta dijital dönüşümün yerli ve milli teknolojilerle güçlendirildiğini, vatandaşların sağlık hizmetine erişimi hızlandıran mobil sağlık uygulamaları ile etkin ve güvenli çözümler sunduğunu belirtti. Aynı zamanda Memişoğlu, 2025 yılında 79 milyonu aşkın vatandaşa hizmet veren e-Nabız Kişisel Sağlık Sistemi’nin kullanıcı dostu bir ara yüzle yenilendiğini ifade etti. "Sağlık uygulamalarımızla, etkin ve güvenli çözümler sunuyoruz" Bakan Memişoğlu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Sağlıkta dijital dönüşümü yerli ve milli teknolojilerimizle güçlendiriyor; vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişimini hızlandıran mobil sağlık uygulamalarımızla, etkin ve güvenli çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda 2025 yılında, 79 milyonu aşkın vatandaşımıza hizmet veren e-Nabız Kişisel Sağlık Sistemi’ni kullanıcı dostu bir ara yüzle yeniledik. Dijital Organ Bağışı düzenlememizi hayata geçirerek, son 2 ayda 45 binden fazla vatandaşımızı e-Devlet ve e-Nabız üzerinden güvenli dijital bağış sürecine dahil ettik. Annelik Yolculuğu Mobil Uygulaması ile gebelikten doğuma, lohusalık ve bebek bakımına kadar tüm süreçlerde on binlerce anne ve aileye rehberlik ediyoruz. NeyimVar? Uygulaması ile 5,9 milyon vatandaşımızın klinik bulgularına göre ihtiyaçlarına uygun branşa hızlı ve doğru şekilde yönlendirilmesini sağladık. ESİM Mobil Uygulaması üzerinden son bir yılda 109 binin üzerinde işitme engelli vatandaşımıza erişilebilir sağlık hizmeti sağladık. Sağlıkta dijital dönüşüm hamlelerimizle, Türkiye Yüzyılı’nda geleceğin sağlık teknolojilerini insanı merkeze alan, sürdürülebilir ve tam bağımsız bir yapıda kararlılıkla inşa etmeye devam ediyoruz."
Eskişehir Anadolu Üniversitesi 2025 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde büyük başarı gösterdi YÖK’ün 2025 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri açıklandı. Anadolu Üniversitesi, farklı engel gruplarına yönelik geliştirdiği 4 özel programıyla "Engelsiz Program Nişanı"na layık görülerek büyük bir başarıya imza attı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından her yıl üniversitelerin erişilebilirlik alanındaki çalışmalarını teşvik etmek amacıyla verilen Engelsiz Üniversite Ödüllerinin 2025 yılı sonuçları açıklandı. YÖK tarafından paylaşılan verilere göre 2024-2025 eğitim-öğretim yılında, 112 üniversiteden yapılan toplam 1768 başvuru, ilgili kurumlar tarafından değerlendirildi. Değerlendirme süreci sonunda 124 başvuru Engelsiz Üniversite Bayrağı, 138 başvuru ise Engelsiz Üniversite Program Nişanı almaya hak kazandı. Anadolu Üniversitesi Engelsiz Program Nişanına layık görüldü Anadolu Üniversitesi, farklı engel gruplarına yönelik erişilebilirlik çalışmalarıyla Yapı Ressamlığı Programı (İşitme Engelli), Sanat Tarihi Programı (Görme Engelli), Bilgisayar Operatörlüğü Programı (İşitme Engelli) ve Türk Müziği Programı (Görme Engelli) "Engelsiz Program Nişanı" almaya layık görüldü. "Engelsiz üniversite anlayışını tüm alanlarda hayata geçiriyoruz" Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı değerlendirmede, erişilebilirliğin üniversitenin temel öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı. Prof. Dr. Adıgüzel, "Anadolu Üniversitesi olarak eğitimde fırsat eşitliğini temel bir sorumluluk olarak görüyoruz. Fiziksel mekânlardan eğitim-öğretim süreçlerine, dijital altyapıdan sosyo-kültürel faaliyetlere kadar her alanda engelsiz üniversite anlayışını kararlılıkla hayata geçiriyoruz. 2025 yılında alınan Engelsiz Program Nişanları, bu yaklaşımın somut bir göstergesidir. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyorum. Anadolu Üniversitesi olarak engelsiz bir yükseköğretim ortamı için çalışmalarımız artarak devam edecek." ifadelerini kullandı. Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde istikrarlı başarı Anadolu Üniversitesi, YÖK tarafından 2018 yılından bu yana verilen Engelsiz Üniversite Ödülleri kapsamında bugüne kadar önemli başarılara imza attı. Üniversite; 13 Mekânda Erişim Ödülü, 9 Eğitimde Erişim Ödülü, 4 Sosyo-Kültürel Faaliyetlerde Erişim Ödülü, 1 Engelli Dostu Bireysel Ödül ve elde edilen son 4 nişan ile toplam 81 Program Nişanı alarak erişilebilirlik alanındaki öncü konumunu tescilledi. YÖK tarafından verilen Engelsiz Üniversite Ödülleri, üniversitelerin engelli bireyler için sunduğu erişilebilir eğitim ortamlarını ve iyi uygulama örneklerini görünür kılmayı amaçlıyor. Anadolu Üniversitesi, aldığı ödüllerle kapsayıcı ve erişilebilir üniversite vizyonunu güçlendirmeye devam ediyor.
Kars Sarıkamış Kayak Merkezi’nde hafta sonu yoğunluğu Dünyada sadece Alpler’de ve Sarıkamış’ta görülen eşsiz kristal kar yapısı ve sarıçam ormanları arasındaki güvenli pistleriyle ünlü Sarıkamış Kayak Merkezi, Aralık ayının son hafta sonunda yerli ve yabancı turistlerin akınına uğradı. Son yağan kar ile birlikte pistlerinde 80 santim kar bulunan Sarıkamış Kayak Merkezi yerli ve yabancı kayak severleri ağırlıyor. 2 bin 634 rakımlı kayak merkezinde vatandaşlar bir taraftan kayak kayarken, diğer yandan da güneşli havanın tadını çıkarıyor. Sarıkamış Kayak Merkezi’nde kar kalitesinin kayak ve snowboard için en üst seviyede olması, çevre iller başta olmak üzere İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden gelen tatilcilerin akına uğradı. Hafta sonunu değerlendirdiklerini ifade eden kayak severler, "Dünya da nadir görülen kristal karın yağdığı Sarıkamış’a geldik. Pistler çok güzel, orman içinde kaymak çok güzel, tatilin keyfini çıkarıyoruz" dediler. Sarıkamış’ta çığ tehlikesi olmadan kaydıklarını belirten kayak severler, "Ortam çok kalabalık, çok güzel, çok güzel bugün burası, herkesi de bekleriz" şeklinde konuştular. Öte yandan kayakseverler, 5 telesiyej ve toplam 30 kilometreyi bulan farklı zorluk derecelerindeki 10 pistte güneşli havanın tadını çıkardı. Sadece kayakçılar değil, çocuklarıyla gelen aileler de kızak pistlerinde yoğunluk oluşturdu. Bölgedeki otellerin doluluk oranlarının hafta sonu itibarıyla yüzde 90 seviyelerine ulaştı. Bazı otellerde ise akşam saatlerinde meşaleli kayak gösterileri ve Kafkas halk oyunları performansları sergileniyor.