POLİTİKA - 27 Kasım 2021 Cumartesi 17:23

AK Parti’li Turan: “Gündemimizde seçim yok, 2023 Haziran’ına kadar işimizin başındayız”

A
A
A
AK Parti’li Turan: “Gündemimizde seçim yok, 2023 Haziran’ına kadar işimizin başındayız”

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Gündemimizde seçim yok, 2023 Haziran’ına kadar işimizin başındayız” dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Gündemimizde seçim yok, 2023 Haziran’ına kadar işimizin başındayız” dedi.


AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AK Parti Çorum milletvekili Erol Kavuncu’nun kızının düğün törenine katıldı. Düğünün ardından partisinin il başkanlığını ziyaret eden Turan, burada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” ve “gayri millilik” açıklamaları ile erken seçim tartışmalarına yönelik açıklamada bulundu.


Son dönemde Türkiye’de çok sık değişen tartışmalar ve polemiklerin ülkenin enerjisini ve gündemini yorduğuna dikkat çeken Turan, halkın sahip olduğu irfan ile bunların üstesinden geleceklerini belirterek, “AK Parti’nin yaptığı çok büyük hizmetlerin yanı sıra en büyük talihsizliği maalesef ülkenin enerjisine katma değer üretmeyen muhalefetin olması. Kendi kavgalarından öte dar, sığ, polemikten öte iş üretmeyen alternatif muhalefet olma iddiası bulunmayan muhalefetin olması en büyük sorunumuz” ifadelerini kullandı.



“Gayri millilik söylemi tam bir akıl tutulması ve siyasi ahlak problemi”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun AK Parti ve Cumhur ittifakına oy verenleri hedef alan ve gayri milli olarak nitelendirmesine yönelik sözlerini sert bir dille eleştiren Turan, “Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, helalleşme iddiasını ortaya koydu. Helalleşme bizler için çok kıymetli bir ifadedir. Kıymetli kelimedir. İnsanların ahiret bilincinde hakkı hukuku varsa bunları çözmek için son imkandır. Ancak biz bu helalleşme iddiasının bir ajans faaliyeti olduğunu, siyasi bir düşüncenin olmadığını, ajansların dayatmasından olduğunu ifade etmiştik. Nitekim dediğimizin doğruluğunu bu hafta görmüş olduk. Helalleşmek isteyen insan uzun süre bunu gündeme taşır. Sosyal kesimlerle görüşür bunun için adımlar atar. Ama Kılıçdaroğlu geçen hafta helalleşme derken bu hafta bu hafta tuttu bizim tüm camiamızı, tabanımızı, AK Partililerin tümünü, Cumhur İttfakı’nın tümünü gayrı millilikle itham etti. Ağır bir ithamdı. Kötü bir ithamdı. Siz bir hafta önce helalleşmeden bahsedeceksiniz bu hafta gayri milli diyeceksiniz. Hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Oysa Türkiye’yi ayağa kaldıran, medeniyet coğrafyasında inşasının önünü açan AK Parti’ye, tabanına gayri milli demek tam bir akıl tutulmasıdır. Ve siyasi ahlak problemidir. Büyük bir yanlıştır. Gayri millilik askerimizin moral ve motivasyonu ile ilgili gündem olduğunda tezkere gündeme geldiğinde hayır demenin adıdır. Gayri millilik PYD komşumuz olsun ne var bunda demektir. Gayri millilik 90 yıllık, 100 yıllık tarihimizde hiç kimsenin aklına gelmeksizin hükümetin yaptığı işi bir mektupla büyük elçilere şikayet etmektir. O yüzden sayın Kılıçdaroğlu’nun gayri millilik ifadesinin karşısında söyleyeceğimiz tek bir kelime vardır. Aymazlıktır” diye konuştu.



“2023 Haziran’ına kadar işimizin başındayız”


Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın muhalefet partilerine meydanlara inmeleri yönündeki çağrısı ile ilgili de açıklama da bulunan Turan, “Geçtiğimiz hafta biliyorsunuz Demirtaş, cezaevinden hadi bakalım meydanlara çıkın dedi. Aynı anda karar verdiler meydana çıkmaya başladılar. Seçimler başkanlık süreciyle birlikte 2023 yılı Hazirandadır. Biz 6 ayda veya yılda bir kez seçime gitmemek için bu sistemi tercih ettik. Hükümetin, devletin istikrarı buna bağlı diye düşündük. O yüzden seçim diye bir gündemimiz yok. 2023 Haziran’a kadar işimizin başındayız. Çorum teşkilatımız başta olmak üzere tüm teşkilatlarımızla beraber heyecanla, motivasyonla yola devam edeceğiz. İnşallah göreceksiniz 2023’te de bambaşka bir tarih yazacağız” şeklinde konuştu.



“50+1 tartışmasını asla kabul etmiyoruz”


Son dönemde gündeme gelen 50+1 tartışmalarına da değinen Turan, “Bizler yüzde 52,5 almış insanlarız. Yüzde 52,5 büyük bir oran. Bazen 50+1 tartışması asla bunu kabul etmiyoruz. Yüzde 52,5 alan bu teşkilat çalışırsa daha üstte oy alma imkanına sahip. Derdimiz 50+1 değil, 52,5’tan ne kadar daha çok alacağımız derdidir. Bunun çalışmasını yapıyoruz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.


Ziyarette AK Parti Çorum milletvekili Oğuzhan Kaya, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, AK Parti Çorum İl Başkanı Yusuf Ahlatcı ve partililer hazır bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İletişim Başkanı Altun: "TRT, Batılı medya organlarının görmezden geldiği her konuda, uluslararası topluma doğru bilgileri, yerinde ve zamanında ulaştırıyor" İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "TRT, Batılı medya organlarının üzerini örttüğü veya görmezden geldiği hemen her konuda uluslararası topluma doğru bilgileri, yerinde ve zamanında ulaştırıyor” dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ATO Congresium’da düzenlenen TRT 60. Yıl Gala Programında konuştu. Altun, Türkiye’nin en güçlü, en etkili yayın organın TRT’nin kuruluş dolasıyla aranızda olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti. Türkiye’nin modernleşme tarihi ile medya tarihi iç içe geçtiğini ifade eden Altun, “Kitle iletişim araçlarının gelişimi ile devletin, toplumun, siyasetin serencamı arasında çok ciddi geçişlilikler vardır. Tanzimat’tan bugüne iletişim tarihimiz içerisinde 4 önemli dönemden bahsedebiliriz. Gazete yayıncılığı, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, ve dijital yayıncılık. Bu tarihi seyir içinde Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu asli bir rol oynamıştır” ifadelerini kullandı. TRT’nin 60 yıl önce, 1 Mayıs 1964 yılında kurulduğunu ve 1990’lı yılların başına kadar televizyon ve radyo yayıncılığı yükünü tek başına sırtlandığını hatırlatan Altun, “TRT, bu süreçte alternatifi olmayan bir okul işlevi görmüştür. Özel radyo ve televizyonlar ilk kuruldukları yıllarda, ihtiyaç duyduğu insan kaynağını ve meslek kültürünü TRT’den karşılamıştır. Yayıncılık faaliyetlerine ek olarak, eğitim ve araştırma alanında TRT’nin önemli katkıları olmuştur. 2000 sonrasında ise, TRT hem kanal sayısını artırmış hem de yayın faaliyetlerini çeşitlendirmiştir. TRT’nin yarım asrı aşan yayınları, aslında Türkiye’nin son 60 yıllık siyasal, toplumsal ve kültürel serencamını da gözler önüne sermektedir. Bu kapsamda, TRT Türkiye’nin sevinçlerine olduğu kadar, darbelere, sıkıyönetim dönemlerine, ulusal ve uluslararası krizlere de şahitlik etmiştir. Şahitlik etmekle kalmamış, çalkantılı süreçlerden etkilenmiştir” şeklinde konuştu. TRT’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük bir atılım içerisine giren ülkemizin yeni konumuna uygun olarak milletin, gönül coğrafyanın ve insanlığın yararına önemli adımlar attığına dikkat çeken Altun, “TRT, büyük ve güçlü Türkiye’nin bir kurumu olarak habercilik, belgeselcilik, dizi ve film sektörlerinde güçlü içerikler ve markalar üretmiştir. TRT bunu yaparken, sadece ulusal alanda ve konvansiyonel medyanın sınırları içinde kalmamış, aynı zamanda yetkin bir uluslararasılaşma ve dijitalleşme sürecini de hayata geçirmiş ve yönetmiştir. Uluslararasılaşma ve dijitalleşme. Bana göre bu iki kavram TRT’nin son dönemine damgasını vuran iki önemli kavramdır. Bugün TRT, TRT World başta olmak üzere, geçen hafta açılışını yaptığımız TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Afrika, TRT Balkan, TRT Fransızca’nın da aralarında olduğu 41 dil ve lehçede yaptığı yayınlarla küresel bir içerik üreticisidir” diye konuştu. “Uluslararası haber ağlarını yönetmek, dünya kamuoyunun algısını yönetmek için önemli bir imkandır” Küresel alanda medya emperyalizmini destekleyen başlıca unsursa uluslararası haber ağları ve onların anlatı mekanizmaları olduğunu belirten Altun, “Uluslararası haber ağlarını yönetmek, dünya kamuoyunun algısını yönetmek için önemli bir imkandır. Fakat dünya kamuoyunun algısını yönetmek noktasında belki de en sinsi güç, medyanın söylem ve anlatı oluşturma gücüdür. Batı dünyası bugün bu güçten kendi emperyal amaçlarını kamufle etmek için faydalanmaktadır” açıklamalarında bulundu. "Uluslararası barış, adalet ve hakkaniyet ortamının oluşumuna katkı sunacak sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır” 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan haber ajanslarının basınla birlikte sömürgeciliğin keşif kolunu oluşturduğunu bildiren Altun, "İletişim ve medya alanında Batı tahakkümünün tartışma konusu olması ancak 1970’lerle birlikte mümkün olmuştur. 1970’lerde çok sesli ve çok kültürlü enformasyon akışı talepleri yükselmeye başlamıştır. Türkiye, o dönemde bu taleplere cevap vermeye çalışmış, ne var ki bu gücü ancak 2010’lardan sonra kendisinde bulabilmiş ve TRT World başta olmak üzere uluslararası medya markalarını bünyesinden çıkarabilmiştir. Buradaki en temel amaç, uluslararası barış, adalet ve hakkaniyet ortamının oluşumuna katkı sunacak sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır” ifadelerini kullandı. "Şartlar ne olursa olsun, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal düzlemde değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız" TRT’nin Batılı medya organlarının üzerini örttüğü veya görmezden geldiği hemen her konuda uluslararası topluma doğru bilgileri yerinde ve zamanında ulaştırma mücadelesi verdiğine dikkat çeken Altun, “Örneğin bugün Amerikan üniversitelerinde yaşanan İsrail protestoları Batılı medya tekelleri tarafından görmezden gelinmektedir. TRT bu olayları en başından itibaren yerinde izlemekte ve böylelikle uluslararası alanda bir hakikat mücadelesi vermektedir. TRT gibi kurumlarımız, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin İsrail’in soykırımına karşı uluslararası ayaklanmasını bütün dünyaya aktarmaya çalışmaktadır. Bu çok önemli bir çabadır. Şartlar ne olursa olsun, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal düzlemde değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız” diye konuştu. “Dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyon, yalan ve kurgusal içeriklerin hızla yaygınlaşabildiği bir medya eko-sistemi inşa edildi” Günümüzdeki iletişim ekosisteminin bir ayağı uluslararasılaşma ise diğer bir ayağı da dijitalleşme olduğunu belirten Altun sözlerini şu şekilde konuştu: “Dijitalleşme öncesi medya ekosisteminde tek yönlü iletişim sözkonusuydu. Gazeteler, televizyonlar, dergiler yayınlarıyla özne durumundaydı; hedef kitlenin ise bunları okumak veya izlemek dışında bir seçeneği yoktu. Günün sonunda dijitalleşme olgusunun hayatımıza girmesiyle birlikte medya kuruluşları, kitleyi pasif bir tüketici değil, aynı zamanda bir özne olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte dijitalleşme kuşkusuz yeni meydan okumaları beraberinde getirdi. Dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyon, yalan ve kurgusal içeriklerin hızla yaygınlaşabildiği bir medya eko-sistemi inşa edildi. Bu yönüyle dijitalleşme medya sektöründe hem yeni imkanları beraberinde getirdi, hem de ciddi risklerin gün yüzüne çıkmasına yol açtı. TRT bu süreçte, dijitalleşmenin hem imkanlarından yararlanmayı hem de risklerini yönetmeyi tercih etti. TRT gerek habercilik alanında gerekse de dizi ve film yayıncılığı alanında birçok yeni dijital marka üretti. Bu itibarla, TRT, tabii başta olmak üzere dijital platformları, çok yönlü ve çeşitli iletişim kanallarıyla dijital medya konusunda öncü bir kuruluş olmuştur.” “TRT, iletişim ve medya sektörünün mevcut ve muhtemel eğilimlerini belirlemeye devam edecektir” TRT’nin bugün Türkiye İletişim Modeli’nin en önemli taşıyıcı unsurlarından biri olduğuna dikkat çeken Altun, “Bu vasfıyla TRT, öyle inanıyorum ki hak ve adalet eksenli iletişim ve medya kültürümüzü en doğru şekilde Türkiye Yüzyılı’nda taşımayı sürdürecektir. Son yıllarda hayata geçirdiği çalışmalarla ve yaptığı atılımlarla TRT, bu kapasiteye, bu birikim ve tecrübeye ziyadesiyle sahiptir. İnanıyorum ki TRT, iletişim ve medya sektörünün mevcut ve muhtemel eğilimlerini belirlemeye devam edecektir” şeklinde konuştu. “Haktan, hakikatten, adaletten ve kaliteden taviz vermeden alanında öncü ve yenilikçi çalışmalar ortaya koymalıyız” Dünyada itibarlı şekilde sözünü söyleyecek, değişime duyarlı ve fakat ona yön veren bir yayıncılık anlayışını temsil etmenin gerekliliğine ifade eden Altun, “Televizyon dizisi ve sinema yapımlarını daha da nitelikli hale getirmeli, bunları kültürel diplomasinin ve Türkiye’nin yumuşak gücünün etkili birer enstrümanı dönüştürmeliyiz. Haktan, hakikatten, adaletten ve kaliteden taviz vermeden alanında öncü ve yenilikçi çalışmalar ortaya koymalıyız. Küresel medya dilini, imtiyazlı elitlerin dayattığı ezber tanımlardan, kavramlardan ve hakikat nazarında karşılığı olmayan söylemlerden arındırmalıyız. Hakikat kriziyle ve bunun en önemli ayaklarından birisi olan dezenformasyonla mücadele etmeyi sürdürmeliyiz; bu mücadelede, hızlı ve etkin çözümler sunacak araçlar geliştirmeliyiz” dedi. Altun, kamuoyunu ‘tüketim toplumu’, yayıncılığı ise ‘tüketim metası’ olarak kayıtlayan çarpık anlayışa karşı, medya içeriklerini toplumun kültürel ve entelektüel derinliğini artıracak şekilde üretmeye devam etmesi gerektiğine dikkat çekti. Altun konuşmasının sonunda 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı tebrik etti. Altun, Nisan ayında Beşiktaş’ta bir gece kulübünün inşaatı esnasında çıkan yangında can veren 29 işçi kardeşi de bu vesileyle rahmetle andı. Altun, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı vesile kılarak taşkınlık oluşturmak isteyen, provokasyon peşindeki kimi marjinal çevrelerin bu işçi kardeşlerimizin hatırlamamasına elbette şaşırmadıklarını ve bu ikiyüzlü duruşu kabul etmediklerinin altını çizdi. Altun, ideolojik saplantılar, siyasi aidiyetler hakikatle olan ilişkimizi asla perdelememesini sahici olmalı, hakikat için mücadele edilmesini belirtti.