EĞİTİM - 14 Eylül 2023 Perşembe 11:37

Ailecek üniversiteli oldular

A
A
A

Denizli’de ders çalışmaktan sürekli dert yanan çocuklarıyla iddialaşan anne baba, çocuklarıyla birlikte YKS’de ter döktü. İki çocukları gibi sınavda başarılı olan anne baba, ailecek üniversiteli olarak başarı ve azmi ile takdir topladı.

Denizli’de yaşayan baba Ali Taşcı ile anne Sümeyye Taşcı, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) hazırlanan iki çocuğunun sınav hakkında sürekli dert yanmasına karşı ilginç bir yola başvurdu. Baba ve anne Taşcı, sınav stresi günden güne artan çocukları ile iddialaşıp, sınava girmeye karar verdiler. Sınavın zor olmadığını ve çalıştığı takdirde başarıya ulaşacaklarını göstermek isteyen ebeveynler, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 17-18 Haziran 2023 tarihlerinde yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girdi. Sınavda saatlerce ter döken Taşcı ailesi, 19 Ağustos 2023 tarihinde açıklanan sınav sonuçları ile bayram sevincini yaşadı. 7-13 Eylül 2023 tarihleri arasında tercihlerde bulunan ailedeki 4 kişi, istediği bölümleri kazandı.

Ailecek üniversiteli oldular

YKS sonuçlarına göre Türkiye sıralamasında: baba Ali Kemal Taşcı TYT sözel 377,60 puanla 6 bin 193’üncü, AYT sözel 423,37 puanla 7 bin 553’üncü; oğul Yusuf Nusret Taşcı TYT sözel 386,56 puanla 3 bin 893’üncü, AYT sözel 440,51 puanla 3 bin 258’inci oldu. Baba Ali Kemal Taşcı (47) Pamukkale İlahiyat bölümü, anne Sümeyye Taşcı (44) Uşak İslami İlimler bölümü, kızı Ayşe Merve Taşcı (20) Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü, oğul Yusuf Nusret Taşcı (19) Marmara Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliği bölümünü kazandı.

“Ailemin başarısını duyanlar güzel tepkiler veriyorlar”

İlk kazandığı bölümü beğenmemesi üzerine girdiği ikinci sınavda yeni bir bölümü ailesi ile birlikte hazırlanarak kazanan Ayşe Merve Taşcı, “İlk kazandığım bölümü çok beğenmemiştim. Hukuk ve protokol derslerini sevmedim, o yüzden edebiyat tercih ettim. Ailemin başarısını duyanlar güzel tepkiler veriyorlar. Sözel ve matematik kolaydı. Ailemle birlikte üniversiteye kaydımızı yaptırmaya gittik. Benim için aileyle çalışmak güzel çok bir duygu” dedi.

Ailecek üniversiteli oldular

“Çok eşi benzeri görülmüş bir olay değil”

Zaman zaman ders çalıştığı esnada sınavın zorluklarından dert yanması ile babasına karşı iddialaşan Yusuf Nusret Taşcı, “Tabii ki babamla tatlı bir rekabet oldu. Çok eşi benzeri görülmüş bir olay değil. Bir ailenin yanı sıra babalı oğullu ilk 10 bine girmesi pek görülmedi. O yönden babamı da çok tebrik ediyorum. Annemde yıllardır köyde yetişmiş. Yani bugünlere tırnaklarıyla kazıya kazıya geldi. Annem, 6. sınıftan üniversiteye kadar emek verdi ve kendisi ile gurur duyuyorum. Ben Marmara Üniversitesi Özel Eğitim bölümünü, ablam Pamukkale Üniversitesi’nde Edebiyat bölümünü kazandı. Ailemizde herkes ayrı bölümler kazandı. Bu durumu bir yandan da başarı hikayesi olarak görüyorum. Belki örnek niteliği taşıyor. Ailecek sınava girdik. Hepimiz farklı okullarda yarıştık. Sınavdan çıktığımda çoğu kişinin annesi ve babası, evladını beklerken, benim ailem sınavda ter döküyordu. Benim için çok güzel bir duygu oldu” dedi.

Ailecek üniversiteli oldular

Ali Kemal Taşcı, “Biz bu imtihana evladım Yusuf Nusret ile aramızda sınavı yaparsın yapamazsın diye başladı. Oğlum bize, ‘Çalışıyorum, yoruluyorum benim halimden anlamıyorsunuz’ demişti. Ben de ‘Görelim bakalım ben çalışmadan senin kadar yapabiliyor muyum yapamıyor muyum’ diye aramızda tatlı bir rekabet ortaya çıktı. 1996 yılında girdiğim üniversite sınavından kalan bilgilerimle sınava girdim. O zaman ki hocalarımdan Allah razı olsun. YKS sınavında da zaten tarih ve din full oldu. Ben ilk 7 bine girdim, oğlum da ilk 3 bine girdi. Bir olay beni çok üzdü. İmam arkadaşlara YKS’ye girdiğimi söylediğimde ‘Hocam senin puanın hesaplanabildi mi bari’ diye dalga geçmeleri beni üzdü. Bir din görevlisinin kendi meslektaşını bilgisiz görmesini hoş görmedim. Ben de ona söyle bir serzenişte bulundum, ‘Kıymetli hocam puanım hesaplanmış ilk 7 bine girecek kadar olmuş. Bu size yeterli midir?’ dedim. Orada bir gülüşmeler oldu. İlim, din adamı her şekilde kendini geliştirmelidir. İlmin yaşı yoktur. Bunu ispatlamak için elimizden gelen gayreti sarf ettik” şeklinde konuştu.

Ailecek üniversiteli oldular

“Sınava nasıl girip başarıyla kazandıysak, inşallah mezuniyetle insanlara, devletimize ve milletimize faydalı birer insanlar oluruz”

Evlatları ile gurur duyduğunu ve ailece insanlara hizmet etmeyi daima sürdürmek istediklerini anlatan baba Taşcı, “Eşim, Uşak Üniversitesi İslami İlimler bölümünü kazandı. Ben, Pamukkale Üniversitesi İlahiyat bölümünü kazandım. Oğlum, Marmara Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliği bölümünü, kızım da Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Türkiye’de belki ilktir bilemiyorum ama aynı aileden 4 kişinin farklı bölümler kazanması. Oğlum ilk 3 bine, ben de ilk 7 bine girdim. Böyle bir durum az yaşanır diye düşünüyorum. Buralardan nasıl girip başarıyla kazandıysak buradan mezuniyetle inşallah insanlar devletimize ve milletimize faydalı birer insanlar oluruz” ifadelerini kullandı.

“Hem ev işi yaparak hem çocuklarımızı büyüterek okumanın yaşının olmadığını kanıtladık”

Çocukluğundan beri okuma isteğini hiçbir zaman kaybetmediğini ve üniversite sınavına ailece çalışmanın kendisini çok mutlu ettiğini dile getiren Sümeyye Taşcı da, “Tabii ki zor bir süreçti. Çocuklarım var onlarla ilgilenmek zorundayım. Hem eşim var, omuzumda yük var, ailem var. 6. sınıf ders kitaplarını ilk önüme koyduğumda ben bunları nasıl yapacağım diye çok düşündüm ama dedim ki bu yola bir kere baş koydum, bunu başaracağıma inandım. Kızıma, oğluma örnek bir anne olmak, okuma isteklerinin daha çok artarak başarılı olmasını, okumanın yaşının olmadığının göstermek için babalarıyla böyle bir karar aldık. Ben bunu ev hanımlarına önerebilirim. Hem ev işi yaparak, hem çocuklarımızı büyüterek okumanın yaşının olmadığını kanıtladık. Bunun bir başarı öyküsüne imza atmış olduk. İmkânsız değil, herkes istedikten sonra başarabilir. Azmettikten sonra bütün başarıların yolu açık olduğunu düşüyorum” diye konuştu.

Atilla Özer


 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.