SAĞLIK - 14 Mart 2017 Salı 11:24

Erken menopozdaki hasta PRP yöntemi ile hamile kaldı

A
A
A
Erken menopozdaki hasta PRP yöntemi ile hamile kaldı

Van’da yaşayan ve erken menopoz teşhisi konularak bir daha çocuk sahibi olamayacağı söylenen 30 yaşındaki Hülya Koç, yakınlarının tavsiyesiyle Diyarbakır’a geldi.

Van’da yaşayan ve erken menopoz teşhisi konularak bir daha çocuk sahibi olamayacağı söylenen 30 yaşındaki Hülya Koç, yakınlarının tavsiyesiyle Diyarbakır’a geldi. Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in uyguladığı PRP tekniğinin ardından Koç, 5 haftalık hamile olduğu öğrendi.


Vanlı Hülya Koç, 18 yaşındayken evlenip yuva kurdu. Evliliğinin ilk yıllarında çok istemesine rağmen çocuk sahibi olamayan Koç, daha sonra tüp bebek yapmak için İstanbul ve Ankara dahil farklı illerde hastaneye gitti. 3 farklı merkezde tüp bebek yöntemi uygulanan Koç, bir türlü hamile kalamadı. Geçtiğimiz aylarda başka bir hastaneye giden Koç, hayatının en kötü haberini aldı. Yapılan tetkiklerde doktorlar Koç’a erken menopoz teşhisi koyarak, ‘Bir daha çocuk sahibi olamazsın’ dedi. Bu cevabın ardından hayalleri yıkılan Koç, bir süre kendini eve kapatıp kimseyle görüşmedi. Kendi çocuğunu hiçbir zaman kucağına alamayacağını öğrenen Koç, evlat edinme dahil çeşitli alternatifler düşünmeye başladı.



En büyük destekçisi kaynanası


Hülya Koç’un kaynanası Saliha Koç, gelinini tedavi süresinde hiç yalnız bırakmadı. Gelini ile birlikte İstanbul ve Ankara başta olmak üzere farklı illere gidip kendisine destek veren Saliha Koç, kızı gibi gördüğü gelinine yardım edemediği için kötü günler geçirdi. Gelinini bir an olsun yalnız bırakmayan Saliha Koç da tıpkı, Hülya gibi, torununun olmayacağını öğrenince yıkıldı. Çok sevdiği gelininin üzülmesine dayanamayan Saliha Koç, Diyarbakır’daki kızından aldığı haberle heyecanlandı. Gelinine Diyarbakır’daki doktordan bahseden Saliha Koç, soluğu yaklaşık 3 ay önce Diyarbakır’da aldı.



PRP yöntemi uygulandı hamile kaldı


Diyarbakır’a gelen gelin kaynana burada kadın hastalıkları ve tüp bebek uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in yanına geldi. Tüp bebek öncesi Hülya Koç’a farklı bir tedavi yöntemi uygulayan Doç. Dr. Çoksüer, Türkiye’de bir ilki başardı. Doç. Dr. Çoksüer, erken menopoz nedeni ile bir daha çocuk sahibi olamayacağı söylenen Hülya Koç’a PRP yöntemi uyguladı. Koç, kendisine uygulanan PRP yönteminin ardından gebe kaldı.


Yaşadıkları ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Hülya Koç, daha önce 3 başarısız tüp bebek tedavisi yaşadığını, bunun 4. olduğunu söyledi. Hiç umudunun olmadığını belirten Koç, “Erken menopoz teşhisi konulmuştu bana. Tedavi olmayı hiç düşünmüyordum. Hakan hocanın yanında şansımı denedim. Çok şükür rabbimin isteği kudreti, hocamın da başarısı sayesinde şu an gebeyim. Evlatlık düşünmedim ama bu sefer de olmazsa evlatlık edinecektim. Artık çocuğumun olamayacağını söylediler, 3 yıl hiçbir doktora gitmedim. Ankara ve İstanbul’da tüp bebek tedavisi gördüm fakat buralarda sonuç alamadım” dedi.



“Gelinim kızım gibidir, onu hiç yalnız bırakmadım”


Hülya Koç’un kaynanası Saliha Koç ise, ilk önce Ankara’ya gittikleri burada iki defa tedavi olduklarını ardından İstanbul’a gittiklerini söyledi. Saliha Koç, “Gelinin menopozdadır daha yumurtaları yoktur diyorlardı. Van’daki doktorlar da tüp bebeğe de götürsen sonuç almazsın dediler. Her sene onun yanındaydım. Gelinim de kızım gibidir. Gelinimde de sorun olsa, oğlumda da sorun olsa benim için aynıdır. İkisi de bizim çocuklarımızdır. Ben hiçbir zaman gelinimin üzerine kuma getirmeyi düşünmedim. Her şeyi veren Allah’tır. Biz bütün umutlarımızı kesmiştik” diye konuştu.



"PRP tekniğiyle hastanın önce yumurtanın kalitesini arttırıyoruz, ondan sonra tüp bebek uyguluyoruz"


Uyguladıkları tedavi yöntemi ile ilgili bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, Hülya Koç’un kendilerine erken menopoz teşhisi ile başvurduklarını söyledi. Doç. Dr. Çoksüer, şöyle devam etti:


“3 defa tüp bebek denemesi yapılmış ve her üçünde de başarısızlıkla sonuçlanmış. Bize geldiğinde hastaya ön tedavi olarak PRP tedavisi uyguladık. Bu daha çok estetik ve saç merkezlerinde kullanılan bir yöntem. Fakat biz de kendi kliniğimizde bu tür zorlu hastalarda PRP uygulaması yaparak başarı elde etmeye çalışıyoruz ve Hülya hanımda da biz PRP uygulaması yaptık. PRP dokuları onarıyor. Yani hasarlanmış olan dokuların onarımında ciddi faydası var. İkinci faydası da büyüme hücresi, büyüme faktörü gibi davranarak hücrelerin kendini yenilemesine neden olabiliyor. Bir nevi kök hücre gibi hücrenin kendini yenilemesine katkıda bulunuyor. Bunun için PRP uygulaması çok önemli. Biz kendi kliniğimizde yaklaşık 15 hastaya uyguladık bunlardan 10 tanesinde şu anda pozitif sonuç aldık. Hastanın yumurtalıklarını güçlendirdik, sonra tüp bebek aşamasına geçtik. Tüp bebek aşamasında da kalitesi iyi olan yumurta elde ettik. 3 yumurta elde ettik ve ardından transferi gerçekleştirdik. Şu anda hastamız 5 haftalık gebe. Önce hastanın yumurtalığını güçlendiriyoruz, kalitesini arttırıyoruz ondan sonra tüp bebek uyguluyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ 15 yıllık coğrafya öğretmeni, kamp ve bisikletle doğayı öğretiyor Elazığ’da yaşayan 15 yıllık coğrafya öğretmeni Emrah Turhan, derslerini okulda işlerken boş zamanlarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun gizli doğal güzelliklerini keşfe çıkıyor. Kamp ve bisiklet gezileriyle hem kendini hem öğrencilerini doğaya ve keşfe teşvik ediyor. Elazığ’da yaşayan Malatya’nın Kale ilçesinde coğrafya öğretmeni olarak görevini sürdüren Emrah Turhan, boş zamanlarını ve tatillerini doğada geçiriyor. 15 yıllık öğretmen Turhan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun gizli kalmış doğal güzelliklerini keşfe çıkarak hem kendini geliştiriyor hem de öğrencilerine doğayı sevdiriyor ve keşfetmenin önemini gösteriyor. Kamp, bisiklet ve dağ yürüyüşleriyle doğayla iç içe bir yaşam süren Turhan, bu gezilerde yeni kanyonlar, dağlar ve göller keşfederek çevresine örnek oluyor. Öğrencileri de onun izinden giderek çadır kurmayı, kamp yapmayı ve bisikletle uzun yollar kat etmeyi öğreniyor. Öte yandan, okulda da "Doğayı Seviyorum İzolluyu Geziyorum" projesini hayata geçiren Turhan, öğrencileri ile birlikte doğa yürüyüşü yapıyor. Doğayı sevdiğini belirten Emrah Turhan, "Coğrafya öğretmeni olduğum için doğayı da seviyorum. Hafta sonları boş olduğumuz vakitlerde dağlara çıkıyoruz, bisiklet sürüyoruz. Bu hafta kendi köyümde kamp yapmaya niyetlendim ve yine kendi köylülerim Alperen ve Enes’le birlikte kampa geldik. Kampa gelme sebebimiz tabii ki bu şehrin yoruculuğu, böyle stresinden bir nebze de olsa kurtulmaktır. Çocukluk hayalimizde böyle dağlarda ev yapmak vardı. Şu an ise ufaktan baraka tarzı bir şey yaptık. Çadırımızı kuruyoruz, hafta sonumuzu böyle eğlenceli bir şekilde geçirmeye çalışıyoruz. Hayallerimiz vardı. Çocukluk ve gençlik dönemlerimizde ekonomik özgürlüğümüz yoktu. O dönem böyle çadır veya malzeme almak zordu. Bizler de işe başladıktan sonra ufak ufak malzemelerimizi alıp bu işe başladık" dedi. Yıllardır arkadaşları ile birlikte bir çok bölgeyi gezdiklerini, keşfettiklerini ifade eden Turhan, "Biz buradan Semih Erkösener ile birlikte bisiklet ile yola çıktık. Sırasıyla Adıyaman, Nemrut Dağı’na, oradan Şanlıurfa Göbeklitepe’yi gezdik. Buralarda kamp yaparak 4 günde 450 km’ye yakın yol yaptık. Şimdilerde de kamp ve bisiklet devam ediyor. Çocuklara ve öğrencilere de bunu aşılamaya çalışıyoruz. Coğrafya öğretmeniyim. Zaten çocuklar beni takip ediyorlar, biliyorlar. Onlar da çok istekli. Birçok öğrencim çadır aldı, kamp yapmaya başladı. Birçok öğrencim bisiklet sürmeye başladı. Bisiklet ile okula gidip gelen öğrencilerimiz var. Bunları görünce mutlu oluyoruz. Bir nebze öneriyoruz onlara, bir nebze örnek oluyoruz. Doğaya, dağa, taşa biraz daha ilgi gösteriyoruz. Bazen canım sıkılınca, uydu görüntülerini açıp, o uydu görüntülerinden keşfettiğimiz yerlere gidiyoruz. Birkaç yıl önce arkadaşlarım Ömer ve Kürşat’la birlikte Keban tarafında bir kanyon keşfettik. Yöre halkı tarafından biliniyordu ama biz içine girdik. Tanıtımını yaptık. Öyle güzel bir kanyon keşfimiz de olmuştu. Öğrencilere ve arkadaşlarımıza örnek olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Turhan’ın kamp arkadaşlarından Ömer Kılınç ise "Yıllardır doğaya bir merakım vardı. Bu doğa bizi çok farklı ortamlarda, çok farklı güzel insanlarla karşılaştırdı. Başta Emrah hocamla beraber bu işlere bir adım atmış bulunduk. Onun hayali, onun coğrafya öğretmenliği, coğrafya bilgisi bizleri çok farklı alanlarda denk getirdi. Bizlerin de bu doğa hayatına merakımız olduğu için artık kendimizi her zaman geliştirerek, biraz daha bir şeyler koyarak bu işi hobi olarak edindik ve geliştirdik. Doğaya kendimizi bulmaya, kendimizi bir arayış, kafa dinlemek için çıktığımızda bunun insan vücuduna, insan hayatına faydalı olduğunu gördük. Özellikle de kendim için söylüyorum. Bir arayış içerisine girdim ve kendimi doğada buldum. Doğada da Emrah hocamla karşılaştık. Karşılaştığımız yer yine bir dağdır. Dağlardaki güzel dostluklar yaşadık. Bu doğa gezilerimizi, coğrafya hocası Emrah hocamın bizlere kattığı bilgiler, tecrübeleriyle beraber yaşıyoruz. Yeni keşifler, yeni bulduğu yerlere gidiyoruz. Elazığ’ın doğal güzelliklerini, gizli güzelliklerini, keşfedilmemiş güzelliklerini bizlere gösteriyor" diye konuştu.
Ankara Ankara’daki tefecilik operasyonunda 25 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara’da tefecilik, yağma ve tehdit suçlarına yönelik icra edilen operasyonda 25 şüphelinin yakalandığını bildirdi. Sosyal medya hesabından operasyonla ilgili açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Ankara’da Tefecilik, Yağma ve Tehdit Suçlarına Yönelik Jandarmamızın Operasyonunda 25 Şüpheli Yakalandı. Ankara ve Çubuk Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile Jandarma KOM Daire Başkanlığımız koordinesinde; Ankara İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda, yakalanan şüphelilerin; 2017-2025 yılları arasında hesaplarında 5 Milyar 718 Milyon TL hesap hareketi bulunduğu tespit edildi. Şüphelilerin, faizle borç verdikleri vatandaşlarımızı borçlandırarak baskı altına aldıkları, yüksek faizle verdikleri paraların teminatı olarak vatandaşlarımıza çek ve senet imzalattıkları, ödeme yapamayan vatandaşlarımıza ait mal varlıklarını tehdit ve baskıyla aldıkları tespit edildi. Bu şahıslar hakkında savcılıklarımızca soruşturma başlatıldı. Bu kişiler aracılığıyla işlenebilecek tefecilik, yağma ve tehdit gibi suçlardan vatandaşlarımızın zarar görmesini engelledik. Yaklaşık 403 Milyon TL’lik mal varlığına el konulan şüphelilerin 20’si tutuklandı. 5’i hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı" ifadelerine yer verdi. Operasyona ait diğer detaylarla ilgili bilgilere de yer Bakan Yerlikaya, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) verileri sonucunda ‘Suçtan Kaynaklanan Mal varlığı Değerlerini Aklama’ suçunu örgütlü olarak işleyen şüphelilere ait, yaklaşık 403 Milyon TL değerinde; 102 adet ev, arsa, 41 adet araç, tarım aracı ile 523 adet banka hesabına el konuldu. Operasyonlar sonucu; 45 adet, farklı şahıslar adına düzenlenmiş 80 Milyon TL değerinde çek, senet, çok sayıda dijital materyal ve doküman ele geçirildi."
Mersin Görme engelli Ramazan amca ve Nuriye teyze umreye kavuştu Görme engelli 67 yaşındaki Ramazan Çağlar ile yetim büyüyen 80 yaşındaki Nuriye Bacak’ın yıllardır kurduğu umre hayali Mersin’de görev yapan İmam Hatip Muhammed Doğaç’ın girişimiyle gerçeğe dönüştü. Aksaray’da yaşayan görme engelli Ramazan Çağlar ile çocuk yaşlarda yetim kalan Nuriye Bacak, yıllardır içlerinde taşıdıkları umre özlemini dile getirdi. Mersin’de görev yapan İmam Hatip Muhammed Doğaç’ın durumu öğrenip yaptığı girişimlerle dosyaları Diyanet İşleri Başkanlığı’na ulaştırıldı. Sürecin tamamlanmasının ardından ikilinin umre hayali hayırsever Burak Kumoğlu’nun desteğiyle gerçekleşti. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde umre sorumlusu olarak da görev alan Doğaç, iki misafirin hem evladı hem de gören gözü oldu. Kâbe’deki o anlar ise izleyenleri duygulandırdı. "Gerekirse seni sırtımda taşırım" sözünü tuttu Ramazan Çağlar’ın yıllarca "Gidemezsin, yaşlısın, gözlerin görmüyor, düşersin" sözlerine maruz kaldığını belirten İmam Muhammed Doğaç, "Ramazan amca bana, ‘Hocam, ben gidebilir miyim? Yapabilir miyim? Hep gidemezsin, orada düşersin dediler’ dedi. O gün ona ‘Gerekirse seni sırtımda taşırım, elini hiç bırakmayacağım’ diye söz verdim" dediğini anlattı. "Asıl engel gözlerde değil, gönle giremeyiştedir" İmam Hatip Doğaç, "En büyük engel, bir gönle girememektir. Biz hiçbir zaman engelleri aşmak için değil, gönüllere girmek için çalıştık. Bilirdik ki bir gönle giden yol ancak sevgiyle aşılmış engellerden geçer. Çünkü asıl engel gözlerde değil, bir gönle giremeyiştedir" dedi. Ramazan Çağlar ve Nuriye Bacak’ın Kâbe’nin gölgesinde, Ravza’nın huzurunda dualarını semaya yükselttiğini aktaran Doğaç, bu yolculuğa vesile olan hayırsever Burak Kumoğlu’na ve sürece destek veren Diyanet İşleri Başkanlığı ile Hac ve Umre Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etti. Vesile olanlara teşekkür eden Ramazan Çağlar ise büyük mutluluk ve manevi coşku yaşadığını kaydetti. 80 yaşındaki Nuriye teyze ise Kabe’yi gördüğü için büyük sevinç yaşadığını anlatarak destek veren herkese teşekkür etti.