POLİTİKA - 24 Mart 2012 Cumartesi 14:46

BAKAN EKER: "KÜRT SORUNUNUN BÜYÜMESİNDE POLİTİK ÇIKARLARI OLAN KESİMLER VAR"

A
A
A
BAKAN EKER: "KÜRT SORUNUNUN BÜYÜMESİNDE POLİTİK ÇIKARLARI OLAN KESİMLER VAR"

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kürt sorununun büyümesinde politik çıkarları olan kesimler olduğunu söyledi. Eker, "Türkiye`deki Kürt vatandaşlarımız, onlar bizim muhatabımız. Hatta bütün Türkiye`deki vatandaşlarımız bizim muhatabımız, sadece Kürtler de değil. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu. Tek başına Kürtlerin sorunu değil, tek başına hükümetin de sorunu değil, tüm 74 milyonun sorunudur" dedi.
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Bölümü`nün açılışına katılan Bakan Eker, burada basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kürt sorunu hakkında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından muhatap olarak Öcalan ve Kandil`in gösterilmesi ile ilgili olarak Eker, sorunun Türkiye`de yaşayan 74 milyon vatandaşın sorunu olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan`ın önceki gün açıkladığı yeni stratejiye değinen Bakan Eker, "Buna yeni strateji demek ne kadar doğru bilemiyorum. Bu bir süreç zaten.
2005`te Başbakanımız tarafından Kürt sorunu tarif edilip, çözümüne dönük adımlar atıldığından bu yana bir süreç yaşıyoruz, barış içinde Türkiye`yi daha çok demokratikleştirmek, daha çok sivilleştirmek yoluyla. Yasal düzenlemelerle, uygulamalarla, yeni projelerle biz bu sorunu çözmeye çalıştık, çalışıyoruz. Bir de sorunun kendinden beslenen anlayış, zihniyet var. Yahut sorunun büyümesinde politik çıkarları olan kesimler vardır. Terör örgütü, bazen bir takım politik yapılanmalar gibi. Onlar da bunu sabote
ediyorlar. Barışı istemeyen, barış içerisinde buna çözüm geliştirilmesini istemeyenler de bunu sürekli ne zaman bir olumlu adım atılsa onu sabote ettiler. Ya mayın döşediler, ya bomba attılar ya kurşun sıktılar. Onlar da bunu yaptı. Biz umuda sarıldıkça, onlar umutsuzluğu pompaladılar. Her sevinç nöbetinde, her atılan önemli adımda. Bu süreç bu şekilde devam ediyor. Başbakanımız`ın söylediği bu. Elbette muhatap vatandaşlarımız, yani bütün Türkiye`deki Kürt vatandaşlarımız, onlar bizim muhatabımız. Hatta
bütün Türkiye`deki vatandaşlarımız, sadece Kürtler de değil. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu. Tek başına Kürtlerin sorunu değil, tek başına hükümetin de sorunu değil, tüm 74 milyonun sorunu. Sonuç itibarı ile hepimiz bundan etkileniyoruz" dedi.
"O DİYOR Kİ BENİMLE KONUŞMAYIN GİDİN ONUNLA KONUŞUN, BU SİYASETİN KENDİNİ İNKARIDIR"
Çözüm konusunda seçilmiş bir partinin kendisiyle değil de başka bir yerle müzakere istemesinin siyasetin kendini inkarı olduğunu söyleyen Eker, "Dünyanın neresinde görülmüş bir siyasi parti seçime girmiş ve oy almış, milletvekili seçilmiş bir siyasi parti, Meclis`te grubu var. Biz diyoruz ki sizinle konuşalım, o diyor ki benimle konuşmayın gidin orayla konuşun. Böyle bir şey olabilir mi. Bu siyasetin kendi kendini inkarıdır. Kendi varlığını inkarıdır. Bu kendi fonksiyonunu bir manada görmemesi veya
görmek istememesidir veya bunu bir şekilde bir yere ipotek etmiş olmasıdır. O da doğru değil. Biz her şeye rağmen gerçekte müzakere etmek suretiyle sıkıntıları, sorunları nasıl aşarız, en azından daha çok kan dökülmesin diye nasıl adımlar atılır, vatandaşlarımız arasında huzur barış nasıl sağlanır. Silahlı terör olayları ile mücadele elbette ki olmak zorunda olacak, bunun başka bir çözümü yok. Ama diğer kesimlerle de sorunun çözülmesi için bir takım hukuk alanında atılacak adımlar, yasal düzenlemeler
var. Bunların hepsi bir uzlaşma ile müşterek zeminde buluşmak suretiyle bunlar olacak. Bizim dediğimiz bu" diye konuştu.
BDP`nin Nevruz öncesinde bir bakanla görüştüklerini doğruladığını hatırlatan bir basın mensubunun "O bakan siz misiniz?" sorusu üzerine Bakan Eker, "Kastettiğiniz görüşme hangisi onu bilmiyorum. Milletvekilleriyle, toplum kesimleriyle, vatandaşlarımızla müzakere etmeyi, onlarla konuşmayı bu işin çözümünde gerçekte bir araç olarak görüyoruz" dedi.
"AHMET TÜRK`E YAPILAN TASVİP EDİLECEK BİR ŞEY DEОİL"
İzinsiz Nevruz kutlamaları ve Ahmet Türk`ün Batman`da polis tafrandın darp edildiği iddiasına ilişkin olarak Bakan Eker şunları söyledi:
"Bir milletvekiline yumruk atılması hiçbir şekilde tasvip edilecek bir şey değil. Ama şunu söylemek lazım, herkesin aynı derecede sorumluluk ile hareket etmesi lazım. Yani Nevruz Bayramı 21 Mart`ta kutlanır, buna kimsenin dediği hiçbir şey olamaz. Ama hayır biz bunu farklı zamanlarda kutlayacağız, eyleme, bir şeye dönüştüreceğiz, biz biliyoruz ki bir takım provokasyonlar, nitekim işte gruba karışıp da oradan silah sıkan insanlar oldu. Bu tür olayları bekleyen, bunun üzerinden nemalanmayı, karışıklık
çıkarmayı bekleyen çevreler, unsurlar da var. Kimsenin de buna alet olmaması lazım. Biz bir demokratik hak kullanacağız, tamam güzel bayram kutlansın eyvallah. İlla biz bunu başka günlerde, başka başka yerlerde kutlayacağız, işte eylem yapacağız derseniz, bunu da provokatörlere imkan tanınacak şekilde yapılırsa bu da çok sorumlu bir davranış olmaz. Türk`e ben geçmiş olsun diliyorum, üzüldüm gerçekten. Çok yanlış bir şey, bir milletvekilimizin dayak yemesi elbette ki hoş karşılanacak bir şey değil. Ama
hepimizin de burada sorumlulukla davranmamız gerekiyor. İnşallah bir daha bu tür üzücü olaylar olmaz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize’de ayı 30 Anzer balı peteğini telef etti, Anzer balı üreticisi yaşadığı soruna isyan etti Rize’nin dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda arılığa giren ayı, kovanları telef edince arılığın sahibi "Arıyı da ayı gibi koruma altına alın da bal yiyelim biraz" diyerek tepki gösterdi. İklim değişikliği nedeniyle kış uykusuna yatmakta geciken ayılar vatandaşların yaşam alanlarına girerek zarar vermeye devam ediyor. Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda yaşayan Muzaffer Turgut da ayıdan nasibini aldı. Turgutlar mahallesinde yaşayan Muzaffer Turgut’un arılığına giren ayı içeride bulunan arı kovanlarını telef etti. Bununla da yetinmeyen ayı arılığın hemen yanında bulunan seranın içerisinde bulunan tüm mahsule de da zarar vererek bölgeden öyle ayrıldı. Ayının 30 peteğini telef ettiğini dile getiren Turgut "Bu yıl mahallemize bir ayı dadandı. Değil demirden çelikten kafes hiç bir şey fayda etmiyor ayıya. Balkonun bir tarafında demirden korkuluk yaptık, ona da tırmandı yukarıya çıktı. 30 peteği telef etti. Bir tane ne arı kaldı, ne kovan kaldı, ne bal kaldı! Böyle bir şey olur mu, bizi evden alacak. Devlet buna bir çare bulsun. Vurması da yasak. Artık değil bal, dükkanımızı yiyecek. Gelsin jandarma bu vaziyetimizi bir görsün. Gelsin buna bir çare bulsunlar. Bu ayı arıcılığı Anzer’de mahvetti. 500 bin TL masraf ettim bir şey kalmadı. Servetimi buraya yatırdım yine fayda etmedi" dedi. Arının da ayı gibi koruma altına alınması gerektiğini savunan Turgut "Ufak bir sera etmiştim onu da yedi. İçerisinde yeter ki bir canlı olsun içerisinde hemen kırıyor. Beton döktük betonu kopardı. Tel örgü yaptık, spiralle ile kesemezsin, ayı dişiyle kesti. Arıyı da ayı gibi koruma altına alında bal yiyelim biraz" şeklinde konuştu.
Zonguldak "Ayağıma Bastın" dayağı Murat’ı yatağa mahkum etti Çanakkale’de okulda arkadaşı tarafından dövülen ve kalbi duran Murat Duha Yıldız’ın yaşam mücadelesi Zonguldak’ta sürüyor. Anne Çiğdem Yıldız, "Velilerimiz diyor ki ‘Çocuğumun dersi nasıl?’ Önce dersten önce sevgi ve saygıyı öğretsinler çocuklarına ki karşıdaki insanları ezmeyeceğini, nasıl davranacaklarını öğretsinler" dedi. Çanakkale’nin Biga ilçesinde İÇDAŞ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yaşanan akran zorbalığı, 14 yaşındaki bir çocuğun hayatını kararttı. Geçen 25 Eylül’de meydana gelen olayda, iddiaya göre "ayağına basma" tartışması yüzünden sınıf arkadaşı Y.C. tarafından öldüresiye dövülen Murat Duha Yıldız, ağır beyin hasarı aldı. Yıldız’ın Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Hastanesi Fizik Tedavi servisinde tedavisi sürüyor. Kalbi iki kez durdu, organları hasar gördü Olay günü sınıf arkadaşının yumruklu saldırısına uğrayan Yıldız, kalbine aldığı darbe ve başını sıraya çarpması sonucu beyin kanaması geçirdi. Yere düştükten sonra da tekmelenmeye devam edilen öğrencinin akciğer, karaciğer, pankreas ve dalağında kanamalar oluştu. Ambulansta ve acil serviste kalbi iki kez duran ve yapılan müdahalelerle hayata döndürülen Murat, 35 günlük yoğun bakım sürecinin ardından servise alındı. Dehşet anlarını anlatan anne Çiğdem Yıldız, "Sınıfta okul ders zili çalınca sırasına geçerken benim oğlum arkadaşının ayağına basıyor. Bir hamlede çocuğuma vuruyor kalbine yere düşürüyor. Kafası masaya denk geliyor, beyin kanaması geçiriyor. Sonra yere düştüğü halde tekmelemeye devam ediyor. Akciğer, karaciğer, pankreas, dalak kanaması ve o halde Kalbinde duruyor yani. Ambulans çağırıyorlar. Sonra tekrardan ikinci kez acilde de kalbi duruyor. 20 dakika geriye çevirmeye uğraşıyorlar çocuğumu. Sonra oradan ÇÖMÜ’ye geçtik. Orada yoğun bakımda yattı 35 gün. 35 günün ardından servise çıktı ama hala oğlum konuşamıyor" diye konuştu. "Hareket edemiyor, bitkisel hayatta gibi" Oğlunun başından bir an olsun ayrılmayan anne Çiğdem Yıldız, Murat’ın karnına takılan PEG (beslenme tüpü) ile beslendiğini belirtti. Oğlunun eski hareketli günlerini özlediğini belirten acılı anne, "Bitkisel hayatta gibi. Karşı taraf tutuklandı ve ıslah evinde. Şu an tedavi fizikte yatıyoruz burada. İyi yani iyi gidiyor. Konuşma yok. Hareket edemiyor. Tek uyup uyandığını görüyoruz. Allah’ım kimseyi evladıyla sınamasın gerçekten çok zor. Ki ben hala zor günler yaşıyorum. Ama çocuğumu öyle yatarken görmek içimi parçalıyor yani. Çünkü hiperaktif bir çocuktu. Yatmayı sevmeyen, uyumayı sevmeyen bir çocuktu. Bilmiyorum. Ama iyi olacak. İnanıyorum" ifadelerine yer verdi. "Çocuğunuza notu değil, saygıyı sorun" Anne Yıldız, yaşanan vahşetin ardından velilere seslenerek şöyle dedi: "Veliler sürekli ’Çocuğumun dersi nasıl?’ diye soruyor. Ben diyorum ki; dersten önce çocuklarınıza sevgiyi, saygıyı, karşısındaki insanı ezmemeyi öğretin. Benim okula gittiğimde ilk sorduğum soru ’Hocam Murat’ın saygısı, sevgisi yerinde mi?’ olurdu. Allah kimseyi evladıyla sınamasın." Olayın ardından saldırgan öğrenci Y.C. "öldürmeye teşebbüs" suçundan tutuklanırken, okul müdürü ve iki müdür yardımcısının açığa alındığı öğrenildi.
Yozgat Yozgat’ta Emirci Sultan Sempozyumu düzenlendi Yozgat’ta düzenlenen Emirci Sultan Sempozyumu’nda kentin tarihi birikimine dikkat çekildi. Sempozyum, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Kültürü Açısından Hacı Bektaş-ı Veli Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının katkılarıyla sürdürülen ‘Türk Dünyası ve Pir-i Türkistan Yesevi Yolu ve Mirası’ panelleri kapsamında gerçekleştirildi. Yozgat Büyük Sinema Salonu’ndaki sempozyuma Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, il protokolü, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı. Prof. Dr. Sadullah Gülten, "Türk dünyasında en önemli, ön plana çıkmış kişilerin başında bildiğiniz gibi Hoca Ahmet Yesevi gelmekte. Hoca Ahmet Yesevi, doğduğu topraklardan bütün Türk dünyasını etkileyebilecek halifeler yetiştirmiş ve onları dünyanın dört bir tarafına göndermiştir. Türkistan’da, Kazakistan’da, Kırgısiztan’da, Azerbaycan’da ve diğer Türk dünyasında olduğu gibi aynı şekilde Anadolu’nun bağrında da kendisine bağlı halifeler bulunmaktadır. Çok az bilinse bile bugün Yozgat’ta Osmanpaşa köyünde ‘Emirci, Emirçe, Emir-i Çin’ olarak bilinen Emirci Sultan, menkıbeler ve geleneksel rivayetler üzerinden Hoca Ahmet Yesevi’ye bağlanmakta ve onun dergahında yetiştikten sonra Anadolu’ya gelip hem Anadolu’nun Türkleşmesini hem de İslamlaşmasını sağlayan bir gönül eri olarak ortaya çıkmaktadır" dedi. Programda alanında uzman akademisyenler tarafından Emirci Sultan’ın hayatı, ilmi yönü ve kültürel mirası ele alındı.