GÜNDEM - 23 Mayıs 2024 Perşembe 12:54

Diyarbakır’da kadın tekstil çalışanlarına kanserde erken teşhisin önem anlatıldı

A
A
A
Diyarbakır’da kadın tekstil çalışanlarına kanserde erken teşhisin önem anlatıldı

Diyarbakır’da, Memorial Hastanesi tarafından kadın tekstil çalışanlarına “Meme ve Kadın Kanserlerinde Erken Teşhisin Önemi” hakkında seminer verildi.


Bir tekstil firmasında 80 kadın çalışana Memorial Diyarbakır Hastanesi Kanser Merkezi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Şiyar Ekinci, ‘Meme Kanserinde Erken Teşhisin Önemi’ ve Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Gamze Akın Evsen ise, ‘Kadın Kanserlerinde Erken Teşhisin Önemi’ konu başlıklarında bilgilendirmelerde bulundu. Seminerin sonunda katılımcılardan gelen sorular yanıtlandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale İstanbul’dan kaçtı, köyünde yaptığı hayvancılıkla huzuru buldu: "Şehir hayatı açık cezaevi gibi" İstanbul’da geçen 10 yılının ardından memleketi Kırıkkale’ye dönen Kazım Bozkurt, yerleştiği köyde küçükbaş hayvancılıkla 22 yıllık bir ömür geçirdi. Şehir hayatını "açık cezaevi" olarak tanımlayan Bozkurt, tek tek isim verdiği hayvanlarıyla kurduğu sevgi bağının mutluluğunu yaşıyor. Kırıkkale’den geçen Kızılırmak Nehri’nin beslediği Kapulukaya Barajı kıyısında yer alan Karaahmetli köyü, doğanın huzurunu ve sükunetini sunuyor. Kış mevsimi dolayısıyla yoğun sisin kapladığı köyde, doğal güzellikler eşliğinde sakin bir yaşam hüküm sürüyor. İstanbul’da 10 yıl çamaşır makinesi fabrikasında çalışan Kazım Bozkurt, şehir yaşamını geride bırakıp huzur dolu köyüne yerleşerek doğa ile iç içe bir hayat sürüyor. 22 yıldır köyde ikamet eden Bozkurt’un 100 küçükbaş hayvanı bulunuyor. Hayvanlarına isim vererek onlarla bir bağ kuran Bozkurt, her birine sevgiyle yaklaşıyor. Kazım Bozkurt’un hikayesi, şehir hayatının monotonluğundan kaçarak doğanın iç içe olduğu köyünde kendine yeni bir düzen kurmanın güzelliğini gözler önüne seriyor. Onun yaşamı, köy hayatının sağladığı özgürlük ve mutluluğun bir örneği olarak ilham veriyor. "Onlarla ilgilenmek beni mutlu ediyor" Bozkurt, koyun ve keçilerine "Ak Kız", "Kara Kız" gibi isimler verdiğini söyleyerek, "İnsanlar nasıl arkadaş olur, hayvanlarla da aynı şekilde bağ kuruyorum. Bu işi severek yapıyorum ve hayatımdan memnunum" dedi. Hayvanların beslenmesinden otlatılmasına kadar tüm işleri kendisinin yaptığını belirten Bozkurt, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, hayvanlarla vakit geçirmenin insana huzur verdiğini ifade etti. Bozkurt, "Sabah hayvanlarımızı besleyip dışarı çıkarıyoruz. Ayakları güçlensin diye doğada iki saat güdüyoruz. Onlarla ilgilenmek beni mutlu ediyor" ifadelerini kullandı. "Köydeki yaşam şehirden iyidir" Şehirde geçen yıllarını "açık cezaevi gibi" şeklinde tanımlayan Bozkurt, köydeki yaşamın şehir hayatına göre daha özgür ve huzurlu olduğunu söyledi. Bozkurt, "Çamaşır makinesi fabrikasında çalıştım. Orada belli bir saat var, mesai var. Gidersin, gelirsin. Yeri gelir 12 saat, yeri gelir 14 saat çalışırsın. Eve gelirsin, yemeğini yemeye vaktin olmaz. Yatarsın, sabah kalkarsın, bakmışsın ki iş saati gelmiş. Burada öyle bir şey yok. Burada hayvanlarını yemlersin, kafana göre gezersin. Hayvanlarla çıkarsın doğaya. Hayvan olmasa da köydeki yaşam şehirden iyidir. Şehir hayatını yaşamış bir insanım. 10 yıl İstanbul’da kaldım. Ama memleketime, köyüme döndüm" diye konuştu.
Erzincan Uzmanından göz tembelliği tedavisinde erken teşhis uyarısı Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Kemal Bayrakçeken, göz tembelliğinin erken teşhis edilip tedavi edilmezse, kalıcı görme kaybına neden olabileceğini belirterek çocuklarda düzenli göz muayenelerinin küçük yaştan itibaren çok önemli olduğunu söyledi. Göz tembelliğinin tıbbi adıyla ambliyopinin bir gözün normal görme yeteneğini geliştirememesi durumu olarak tanımlandığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Kemal Bayrakçeken, “Genellikle küçük çocukluk döneminde ortaya çıkar ve bir gözün beyin ile normal iletişimini kuramaması sonucu gelişir. Bu durum, görme keskinliğinde azalmaya ve o gözde zayıf görme yetisine neden olur” dedi. “Göz tembelliği çoğu zaman tek gözü etkiler” Bayrakçeken; “Göz tembelliği, gözde ve göz sinirinde yapısal hiçbir bozukluk olmamasına rağmen bir gözün diğer göze göre veya her iki gözün normale göre daha düşük görmesidir. Göz tembelliğinin tıbbi adı “ambliyopi”dir. Görme doğumdan itibaren öğrenilen bir duyudur. Beynimiz geliştiği sürece görmemiz de gelişir ve daha ayrıntılı görmeyi öğreniriz. Eğer bu dönemde görmemizi engelleyen bir durum oluşursa örneğin bir gözde diğerine göre daha yüksek bir numara olur ise o tarafta görme daha bulanık öğrenilir ve o göz tembel kalabilir. Bu durum devam ettikçe, tembel gözden gelen sinyalleri beyin görmezden gelmeye başlar. Böylece görmede azlık ortaya çıkar. Göz tembelliği çoğu zaman tek gözü etkiler ancak bazı durumlarda her iki gözün görmesi de etkilenebilir. Ambliyopinin erken teşhisi ve tedavisi önemlidir. Aksi takdirde kalıcı görme kaybı meydana gelebilir. Bu hem 3 boyutlu görme algısının kaybolması hem de görme algısının tamamen ortadan kalkması durumunu içerebilir. Yetişkin göz tembelliği çok yaygın bir durum olmamakla birlikte genellikle çocuklarda ortaya çıkar. Çocukların bebeklikten ilkokul çağına kadar görmelerinin azalmasının başlıca nedeni göz tembelliğidir.” diye konuştu. Göz tembelliği belirtileri nelerdir? Göz tembelliği belirtisinin hastalık ilerleyene kadar çoğunlukla kendini göstermeyebildiğini söyleyen Bayrakçeken, “Bu nedenle ambliyopiyi erken safhada teşhis etmek zordur. Hastalık genel olarak erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Göz tembelliği tedavileri 7 yaşından önce bilhassa 3-4 yaşlarında yapıldığı sürece iyi sonuçlar alınabilir. Bu nedenle doğumdan itibaren çocukların düzenli olarak göz muayenesine götürülmesi (doğumdan 1 ay sonra, 6.ayda, 1 yaş, 3 yaş, 5 yaş, okul öncesi ve okul çağında senelik olacak şekilde) gerekir. Aksi takdirde hastalığın ilerlemesi ve daha ciddi sorunların ortaya çıkması söz konusu olabilir. Gelişim çağında oluştuğu için kişinin kendisinin fark etmesi oldukça güçtür. Şaşılık (göz kayması) ve gözde refraktif kusurlar (yüksek hipermetrop, miyopi ve astigmat) göz tembelliğinin en sık rastlanan nedenlerindendir. Yine diğer göz hastalıklarından; Korneada leke, göz kapağında göz bebeğini örtecek derecede düşüklük ve tek veya her iki gözde katarakt önemli nedenlerdendir.” ifadelerine yer verdi. Dr. Öğretim Üyesi Kemal Bayrakçeken, göz tembelliği tanısının nasıl konulduğuna dair şu bilgileri verdi: “Göz tembelliği nasıl anlaşılır sorusunun cevabı merak edilmektedir. Ancak hastalığın ilk ortaya çıktığında anlaşılması kolay değildir. Ebeveynler ve çocuklar genellikle durumun farkına varamazlar. Görsel olarak herhangi bir sorun gözükmez ve çocuklar gözlerinde bir tembelliğin olup olmadığının farkında değildir. Yapılan araştırmalar 6 aylık ve 3 yaşında iken çocuklara göz muayenesi yapılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bundan sonra çocukların her 2 yılda bir düzenli olarak göz muayenesi yaptırması gerekir. Tanı koyulabilmesi için göz doktoru öncelikli olarak rutin göz taraması yapar. Göz muayenesi dışında herhangi bir işlemin yapılması gerekmez. Teşhisin ardından tedaviye hemen başlanması önemlidir. Teşhis eğer erken konulmuş ise tedavinin başarılı olma olasılığı da aynı oranda yüksektir. Hastalığın ilerlemesi geri dönüşü zor olan göz sağlığı sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, düzenli olarak göz muayenesi yaptırılması gereklidir. Göz tembelliği tedavileri nelerdir? Ambliyopi tanısı alan hastaların büyük bir kısmı göz tembelliği nasıl geçer sorusuna yanıt arar. Fakat göz tembelliği tedavileri hastalığın altında yatan nedene göre farklılık gösterir. Hastalığın altta yatan nedeninin bulunup tedavi edilmesi en etkili yöntemdir. Buradan anlaşılması gereken tembel olan gözün neden tembelleştiğinin teşhisinin koyularak tedavisinin buna göre yapılmasıdır”