ÇEVRE - 13 Ocak 2018 Cumartesi 10:45

Prof. Dr. Öztemiz, "Tarım toprakları arttırılmalı"

A
A
A
Prof. Dr. Öztemiz, "Tarım toprakları arttırılmalı"

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen “Tarım Öğretiminin 172.

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen “Tarım Öğretiminin 172. Yılı” düzenlenen programda konuşan Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, dünya nüfusunun 2050 yılında yüzde 30-35 artacağını bu nedenle tarım topraklarının korunması ve arttırılması gerektiğini söyledi.


İstiklal Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa; Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Düzce İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Harun Kabaoğlu, Ziraat Mühendisleri Odası Düzce Şubesi Başkanı Hakan Çetin, öğretim elemanları ve öğrenciler katılım sağladı.


Programda konuşan Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Safa Çelik, öğrencilerin gelecek nesiller için çok önemli olduğunu dile getirerek, öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının öğrencilerin üzerine ne kadar çok titrerse, öğrencilerin de gelecekte o kadar çok sorumluluk alma hissiyle hareket edeceğini vurguladı. Coğrafi açıdan birçok Avrupa ülkesinden avantajlı olduğumuz halde, tarım gelirleri bakımından geride kaldığımızı ifade eden Çelik, bu eksikliğin bilimsel çalışmalarla ve eğitimle aşılacağını belirtti.



“120 bin Ziraat Mühendisi yetişti”


Ziraat Mühendisleri Odası Düzce Şubesi Başkanı Hakan Çetin, Cumhuriyetin ilanından sonra, 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulmasıyla birlikte tarımın, çağdaş bir zemine oturduğunu belirterek, ziraat fakültelerinin o günden bugüne kadar 120 bin ziraat mühendisi yetiştirdiğini açıkladı. Yetiştirilen mühendislerin tarım üretimini 2 katına çıkardığını söyleyen Çetin, yeni yetişen ziraat mühendislerinin ülke tarım vizyonunu geliştirerek tarım alanında ve tarıma dayalı sanayi alanında önemli gelişmeler sağlayacağını ifade etti.



“Tarıma destek var”


Düzce İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Harun Kabaoğlu ise, tarımsal öğretimin 172 yıl önce İstanbul Yeşilköy’de Ayamama Çiftliği’nde Zira-i Şahane Mektebi’nin açılmasıyla başladığını belirterek, ziraat fakültelerinin kurulmaya başlamasıyla da tarım ve zirai öğretiminin ülkemizde önemli aşamalar kat ettiğini dile getirdi. Düzce’ye tarım ve zirai faaliyetler için 19 ana başlık altında, 104 kaleme, 95 milyon Türk Lirası destek yapıldığını açıklayan İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Harun Kabaoğlu, 2018 yılı itibariyle havzada yetiştirilecek ürünlerde merkez ilçe ve Çilimli hariç, diğer ilçelerde; buğday, yem bitkisi, dane mısır, fındık, kuru fasulye ve soyaya, merkez ilçe ve Çilimli de ise, çeltik ürününe destek vereceklerini söyledi.



Her İlçede Ziraat Mühendisi var


Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Üniversite olarak eğitim öğretim faaliyetleri sürecinde meslek sahibi insanlar yetiştirirken, akademik anlamda da bilgi vermek gibi bir sorumluluğunun olduğunu belirterek, çiftçiliğin, eskiden deneme yanılma yöntemleriyle yapıldığını, bu gün ise her ilçede bulunan ziraat mühendislerinin bilgilendirmesiyle tarım faaliyetlerin yürütüldüğünü dile getirdi. Konuşmasında Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a da ayrı bir yer açan Prof. Dr. İlhan Genç, milli şairimizin ziraat mektebinden mezun olmasına rağmen ülkemizin meselelerine duyarsız kalmayarak memleketimizin ve vatandaşlarımızın gelişmesi için özverili çalışmalar gerçekleştirdiğinin altını çizdi.


Öğrencilere yönelik yaptığı konuşmada ise, öğrencelerin idealist olmaları gerektiğini ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Üniversite yönetimi olarak, Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ne uygulama alanı için 80 dönümlük bir arazi tahsis etme çalışmaları içinde olduklarını sözlerine ekledi.



“Tarım toprakları korunmalı”


Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, geçmişten günümüze tarım sürecindeki değişikliklerin toplumsal hayatımıza etkilerini anlatarak, tarım devriminin milattan (M.Ö) 8 binyıl önce, sanayi devriminin 17. yüzyıldan sonra, 4. sanayi devrimi endüstri 4.0’ın ise 21. yüzyılda gerçekleştiğini ifade etti. Sanayideki bu gelişimin artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılayamayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Öztemiz, tarım topraklarının korunarak artırılması gerektiğinin altını çizdi. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30-35 artacağını, dolayısıyla bitkisel üretim gereksinimlerinin de en az yüzde 40 artacağının öngörüldüğünü ifade eden öğretim üyesi, yakın gelecekte karşı karşıya kalabileceğimiz bu durumdan olumsuz yönde etkilenmemek için, geleceğe yönelik plan, program ve öngörülerin oluşturulması, gerekli önlemlerin alınması ve buna bağlı olarak bilimsel ve güçlü bir tarım eğitiminin sağlanması gerektiğini vurguladı.


Ziraat Mühendisliği’nin bilim ve teknolojinin insanların yararı için tarıma, besinlere ve biyolojik sistemlere uygulanması şeklinde tanımlandığını belirten Öztemiz, ülkemizde ziraat fakülteleri sayısının 1980-93 arasında 7 iken, 1980 – 2017 arasında ise 32 ziraat fakültesi açıldığını ve bu gün itibariyle de 39 ziraat fakültesinin öğrenci yetiştirmeye devam ettiğini belirtti.



“Kimyasal ilaçlar sonucunda ciddi bir ekosistem sorunu ortaya çıkıyor”


Programın son sunumunu gerçekleştiren Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Şahin, “Biyoteknolojinin Tarım, Sağlık Endüstriyel Uygulama Alanları ve Sosyal Etkileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Biyoteknolojinin bütün disiplinlere yayılmasına rağmen, en önemlilerinin sağlık ve tarım alanlarının olduğunu belirten Prof. Dr. Şahin, kullanılan kimyasal ilaçlar sonucunda ciddi bir ekosistem sorununun ortaya çıktığını ifade ederek, yapılacak biyoteknoloji çalışmalarıyla bu sorunun giderilmesi gerektiğinin altını çizdi. Sürdürülebilir bir yaşam için tarımda akıllı sistemlerin devreye sokulması gerektiğini söyleyen misafir konuşmacı, insana, çevreye ve toprağa zarar vermeyen biyolojik pestisitlerin kullanılması gerektiğini vurguladı.


Kendisinin ve ekibinin yaptığı bilimsel çalışmalarla tuzlu kimyasal gübrelerin yerine toprakta bulunan kayaçların çözülmesiyle tarım arazisinin doğal yollarla gübre ihtiyacının sağlanabildiğini dile getiren Prof. Dr. Fikret Şahin, biyoteknolojiye sahip olan ve kullanan ülkelerin, geleceğe yön veren ülkeler olacağına dikkat çekti. Tarımı geliştirmek adına yapılan bu çalışmalardan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Şahin, programda emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür ederek sunumunu sonlandırdı.


Program sonunda yaptıkları başarılı çalışmalar ve sunum için konuşmacılara Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”