EKONOMİ
Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasına giren SANKO’nun 4 şirketi ödüllendirildi 21 Aralık 2025 Pazar - 15:18:49 Gaziantep Sanayi Odası (GSO) tarafından düzenlenen Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreninde Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasına giren 4 SANKO şirketine başarı plaketi takdim edildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Sahnesi’nde düzenlenen törendeki konuşmalarında, Gaziantep ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Konuşmaların ardından, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin 500 büyük ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu arasına giren GSO üyesi firmalara ödül verildi. GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu ile Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, ödül alan firma temsilcilerine ödülleri protokol üyeleriyle birlikte sundu. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki ÇİMKO Çimento’nun ödülünü ÇİMKO Çimento CEO’su Dr. Önder Kırca’ya, SANKO Tekstil’in ödülünü ise SANKO Tekstil Genel Müdürü Gökhan Aydın’a takdim etti. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasındaki SANKO Enerji’nin ödülü SANKO Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yiğitcan Konukoğlu’na, Süper Film Ambalaj’ın ödülü de Süper Film Ambalaj Genel Müdürü Ozan Güven’e AK Parti Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül tarafından verildi. İstanbul Sanayi Odası tarafından, şirketlerin 2024 yılı üretimden net satışlar baz alınarak yapılan araştırmaya göre, ÇİMKO Çimento ve Beton 94’üncü, SANKO Tekstil İşletmeleri 177’nci, Süper Film Ambalaj 306’ncı, SANKO Enerji ise 337’nci sırada yer almıştı.
21 Aralık 2025 Pazar - 12:29 DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Rekolte arttı, Satsuma mandalinası pazarda yerini aldı
16 Kasım 2025 Pazar - 10:18 Rekolte arttı, Satsuma mandalinası pazarda yerini aldı İzmir’in Seferihisar ilçesinde Satsuma mandalinasının hasadı başladı. Yüksek rekoltenin beklendiği sezonda Seferihisarlı çiftçiler, mandalinayı hale 15 liradan sattıklarını, pazarda ise kilogram fiyatının ortalama 50 liraya kadar çıktığını belirtiyor. Sonbahar ve kış aylarının vazgeçilmez meyvesi olan Satsuma mandalinasının merkezi olarak bilinen Seferihisar’da hasat sezonu açıldı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bahçelere gelen kadın işçiler; gün boyunca, olgunlaşan mandalinaları ağaçlardan topluyor. Sepetlenen ürünler, erkek işçiler tarafından küfelerle taşınarak kamyonlara yükleniyor. Hasadı tamamlanan mandalinalar, sevkiyata hazırlanarak İzmir ve çevre illerdeki pazarlara gönderiliyor. Türkiye’nin narenciye üretimi ve ihracatında önemli bir yere sahip olan İzmir’de yılda ortalama 135 bin ton mandalina üretiliyor. Doğal C vitamini deposu olması, grip ve soğuk algınlığına karşı bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen Satsuma mandalinasının hasadı Ocak ayına kadar devam edecek. Rekoltenin bu yıl beklenenden fazla olduğunu kaydeden Seferihisarlı çiftçiler, mandalinanın kilogramını hale 15 liradan sattıklarını, pazarda ise fiyatının ortalama 50 liraya kadar çıktığını belirtiyor. 12 aylık serüven Mandalina yetiştirme sürecinin 12 aylık bir döngü olduğunu belirten üretici Sebahattin Çakal, "Mevsimsel işlere ilk olarak yılbaşı civarı budamayla başlarız. Budamanın ardından toprağa kimyasal ve hayvansal gübre atılır. Nisan ve Mayıs aylarında ağaçlar çiçek açar, ardından tomurcuk oluşur. Bu süreçte ilaçlama ve gübreleme işlemleri devamlı olarak yapılır. Bahar aylarında, mevsim şartlarına göre Nisan veya Mayıs gibi, sulama hortumları serilir ve sulamaya başlanır. Hasadımız Ekim ayında başlar ve bölgemizde 10-15 Ocak’a kadar sürer. Hasat, Ekim ayında olgunlaşan ve sararanların kesilmesiyle kademeli olarak yapılır. Bu iş kalabalık işçi gerektirdiği için toplama işini biz yapmayız, ürünü tüccara veririz ve onlar toplar." dedi. Çekirdeksiz ve ince kabuklu Satsuma cinsi mandalinanın özelliklerine de değinen üretici Çakal, "Çekirdeksiz ve ince kabuklu olan Satsuma cinsidir. Mandalina deyince akla bu gelmelidir. Gümüldür merkezli bölgemizin mandalinasının kalitesini hiçbir yer tutamaz; bunu yiyen bilir. Kaliteli mandalina ince kabuklu olur, yendiğinde ağızda dağılır ve iç kabuğu sert olmaz. Bu özellikler bizim bölgemizin orijinal ürünlerinde mevcuttur. Piyasada diğer cinslerin çoğalması bizi etkilese de, kalite olarak Satsuma mandalinasını tutmazlar. Ayrıca mandalina, özellikle kışın gribal hastalıklara karşı C vitamini deposu olmasıyla adeta bir ilaç ve tüketilmesi gerekir." ifadelerini kullandı. Bahçeden pazarlara Yaklaşık 28 yıldan beri mandalina toplaması ve alım-satım işleriyle uğraştığını kaydeden tarım işçisi Mustafa Kara, "Hasadımız Ekim ayında başlar; bu dönemde olmuş, iyi mandalinaları keseriz. Hasat süreci Kasım, Aralık ayları boyunca devam ederek Ocak sonuna kadar sürer. Çalışmaya sabah 7.30’da başlar, akşam 4’te bırakırız. Bu sene bahçeler iyi ürün verdi; verim ve kalitemiz güzel. Şu anda Gümüldür mandalinası diye de bilinen Satsuma cinsi mandalinayı kesiyoruz. Bu cins, tat oranı ve aromasıyla meşhurdur, çok lezzetlidir. Satsuma mandalinası ince kabuk olarak bilinir ve bu özelliğiyle çok farklıdır. Kalitesi dışarıdan bakıldığında renginden ve ince kabuğundan anlaşılır. Ayrıca iç çekirdeği olmaz; bu da yerken fark edilir. Lezzetli bir ürün olduğu için herkesin yemesini tavsiye ediyoruz. Ürünlerimiz ağırlıklı olarak İzmir üzerinden yurt dışına ihraç ediliyor. Yurt içinde ise İstanbul, Ankara ve Bursa gibi büyük şehirlere ve Türkiye’nin büyük bir bölümüne gidiyor." sözlerini kullandı. C vitamini deposu Bahçelerden mandalina toplayarak geçimini sağlayan tarım işçisi Filiz Çelik ise "Bu çalışma sisteminde arkadaş ve grup uyumu çok önemli. Herkes elinden geleni yaparak birbirini tamamlıyor. Örneğin, erkekler çoğunlukla küfeyi taşır, kiloca hafif olan arkadaşlarımız ise ağaca çıkar. Kadınlar da genelde ağacın eteklerinden, orta kısımlarından toplar. Bir ağaca başladığımızda, altından üstüne kadar tamamen temizleyip bitiriyoruz. Ayrıca Kışın hastalıklarla boğuştuğumuz bu dönemde, gribe karşı C vitamini sağladığı için herkesin bu ürünleri yemesini tavsiye ederiz" diye ekledi.
Narenciyede hasat başladı, Akdeniz meyve sineği ile mücadele hız kazandı
16 Kasım 2025 Pazar - 10:02 Narenciyede hasat başladı, Akdeniz meyve sineği ile mücadele hız kazandı Adana’da narenciyede hasadın başlamasıyla birlikte, ağaç diplerine dökülen ve ağaçta kalan üründen kaynaklanan Akdeniz meyve sineği tehlikesiyle mücadele hız kazandı. Adana İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Akdeniz meyve sineği ile mücadele kapsamında üreticilere Eylül ayı sonunda 17 bin 580 kitle yakalama tuzağı dağıttı. Dağıtılan bu tuzaklar narenciye hasadının da başlamasıyla birlikte üreticiler tarafından ağaçlara yerleştirildi. Hasadın başlamasıyla birlikte ağaçta kalan ve yere dökülen ürünlerin toplatılmaması sonucu ortalığa çıkan hastalığın önüne geçmek için Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, bahçelere giderek kontrol yaptı. Bayazıt, geçen yıl 2 milyon ton narenciye üretimiyle Türkiye birincisi olduklarını belirterek, Akdeniz meyve sineğinin narenciye üretimi için büyük tehdit oluşturduğunu vurguladı. Bayazıt, ihracatta sıfır tolerans gösterilen bu zararlıyla mücadele için entegre çalışmaların yıl boyunca devam ettiğini, 50 ekip ve 150 teknik personelin görev aldığını ifade etti. Bayazıt, dağıtılan tuzakların biyoteknik mücadeleyi teşvik ettiğini ve kalıntısız üretime katkı sağlayacağını belirterek, "Tuzakların zararlıları yakalama başarısını yerinde gözlemledik. Bu tür uygulamalar, narenciye üretiminde verim ve kaliteyi artırmada önemli rol oynuyor. Üreticilerimizin emeğine değer katmaya devam edeceğiz" dedi.
Kivi üreticilerinin İran kivisi endişesi
16 Kasım 2025 Pazar - 10:02 Kivi üreticilerinin İran kivisi endişesi Her yıl Kasım ayı ortalarında başlayan kivi hasadı Trabzon’da başlarken, kivi üreticileri özellikle İran’dan gelen kivinin piyasayı olumsuz etkilediğini belirtiyor. İran kivisinin daha ucuz olduğu için büyük tüccarlar tarafından tercih edildiğini kaydeden üreticiler, İran kivisi en fazla bir ay dayanabildiğini ancak ürettikleri kivilerin ise soğuk hava deposunda üç-dört ay muhafaza edilebildiğini belirttiler. Trabzon’da bazı üreticiler, fındık bahçelerini söküp kivi bahçesine dönüştürürken, kivinin fındıktan çok daha fazla gelir getirdiğini belirttiler. Bölgede bu yıl kivi üretim rekoltesinin Yalova bölgesine göre biraz düşük olduğunu ifade eden üreticiler, yine de hasattan memnun olduklarını özellikle bahçede kokarca zararlısının görülmemiş olması memnuniyetlerini daha da artırdığını söylediler. Özellikle kuşların kiviyi gagalaması, kivinin olgunlaştığını gösterdiğini ifade eden üreticiler ölçüm cihazıyla yaptıkları kontrollerde de şeker oranının yeterli olduğunu gördüklerini söylediler. Trabzon Ortahisar ilçesi Yeniköy Mahallesi’nde kivi üreticiliği yapan Mustafa Köroğlu, bu yıl pazar konusunda sıkıntı yaşadıklarını kaydederek, "Pazar konusunda bu yıl biraz sıkıntı yaşanıyor. Özellikle İran’dan gelen kivi piyasayı olumsuz etkiledi. İran kivisinin raf ömrü uzun olmadığından ve daha ucuz fiyatlarla geldiğinden büyük tüccarlar şu anda İran kivisini tercih ediyor" dedi. Kiviyi fındığa tercih ettiler Fındık ağaçlarını sökerek yerine kivi ektiğini kaydeden Köroğlu, "Kivi bahçemiz 17 yaşında. Yaklaşık altı-yedi yıl organik tarım yaptım; ancak organik tarımdan yeterli verim alamadığım ve yeterli müşteri bulamadığım için organik üretimi bırakarak normal tarıma geçtim. Bahçemdeki fındık ağaçlarını sökerek kivi dikmiştim ve kivinin getirisi fındığa kıyasla daha yüksek. Bu yıl fındık olmadığı için değeri epeyce arttı. Normal şartlarda fındığa göre geliri en az iki-üç kat daha fazla. Pazar konusunda bu yıl biraz sıkıntı yaşanıyor. Özellikle İran’dan gelen kivi piyasayı olumsuz etkiledi. İran kivisinin raf ömrü uzun olmadığından ve daha ucuz fiyatlarla geldiğinden büyük tüccarlar şu anda İran kivisini tercih ediyor. Ancak İran kivisi en fazla bir ay dayanabiliyor. Bizim ürettiğimiz kivi ise soğuk hava deposunda üç-dört ay rahatlıkla muhafaza edilebildiği için vatandaşların ihtiyacını daha uzun süre karşılayabiliyor" şeklinde konuştu. Kuşlar kivinin şeker ölçümünde belirleyici oluyor Kuşların kivinin şeker ölçümünde belirleyici olduğuna dikkat çeken Köroğlu, " Kivi yılda bir kez hasat ediliyor. Genellikle kasım ayının 10-15’i gibi, şeker oranı 7-7,5 seviyelerine geldiğinde hasat başlıyor. Şu anda da şeker oranı bu seviyelerde. Hatta dallardaki kuşların yemesi bizim için bir ölçü oluyor. Kuşların gagalama yaptığı dönem, kivinin olgunlaştığını gösteriyor. Ölçüm cihazıyla yaptığımız kontrollerde de şeker oranının yeterli olduğunu görüyoruz. Hasat ettiğimiz kivileri sınıflandırıp pazara indireceğiz. Alıcı tüccarlarla anlaşmalar yapıldı ancak İran kivisi geldiğinden istediğimiz fiyatlara satış yapmak zorlaştı. Kiviyi uzun süre bekletme imkânı olmadığından fındık gibi piyasayı kollayamıyoruz. Daldan en fazla bir ay kadar bekletebiliyoruz; ondan sonra hepsi aynı anda olgunlaşıyor ve elde kalırsa tamamen zarar oluyor. Bu yıl İran’dan gelen ürün bizi oldukça etkiledi ancak yine de genel olarak memnunuz" diye konuştu. Kokarca kiviye bulaşmadı Özellikle fındığı önemli ölçüde zarar veren kokarcanın kiviye zarar vermediğini kaydeden Köroğlu, "Kivinin hasadı çok keyifli. Komşularımız bile sırf zevkine hasada katılmak istiyor. Fındık gibi tozu toprağı yok, zahmeti de az. Ürün verimi iyiyse bazen hiç sınıflandırma yapmadan, tümünü tek sınıf halinde kasalara doldurup pazara götürebiliyoruz. Şu anda dört dönüm arazimiz kivi bahçesi durumda. Bu, yaklaşık on dönüm fındığa denk geliyor. Fındık ağaçlarını kesip kiviye döndük. Bu yılki beklentimiz 8-9 ton civarında. Yalova taraflarına göre rekoltemiz biraz daha düşük olsa da kokarca zararlısı kiviye hiç bulaşmadı, kivide kayıp yok. Bu açıdan oldukça memnunuz" dedi. Babasına hasatta yardımcı olmaya çalışan 11 yaşındaki Ahmet Erdem Köroğlu, kivinin fındığa göre toplanması daha kolay olduğunu belirterek " Ortaokula gidiyorum. Toplaması zor değil fındıktan daha kolay. Kivi yetiştirme konusunda ileride kendimi geliştirmeye çalışacağım" diye konuşurken, Mehmet Emre Köroğlu da "Babama her sene yardım ediyorum. Okulumdan geldikten sonra özellikle hafta sonları babama yardım ediyorum. Yaklaşık 5-6 senedir kivi topluyorum. Hasadı fındığa göre pek zor değil. Kivinin toplanması bir iki günde bitiyor fındık ise bir iki hafta kadar sürüyor. Kivi toplaması daha kolay" ifadelerini kullandı.
Yenilenmiş elektronik ürün satan firmaya Ticaret Bakanlığı tarafından denetim
15 Kasım 2025 Cumartesi - 22:14 Yenilenmiş elektronik ürün satan firmaya Ticaret Bakanlığı tarafından denetim Ticaret Bakanlığı, "Yenileme Yetki Belgesi" sahibi bir firma hakkında, tüketicilerden gelen yoğun şikayetler üzerine inceleme ve denetim süreci başlattı. Ticaret Bakanlığı tarafından yenilenmiş cep telefonu ve elektronik ürün ticareti alanında faaliyet gösteren bir firma hakkında Cumhurbaşkanlığı İletim Merkezi (CİMER) ve e-Devlet üzerinden çok sayıda başvuru yapıldığı açıklandı. Yapılan şikayet başvurularında, kullanılmış ürünlerin değerleme ve ödeme işlemlerinin mevzuattaki sürelerde tamamlanmadığı, garanti kapsamındaki hakların kullandırılmadığı ve IMEI numarası klonlanmış, kayıp, kaçak veya çalıntı ürünlerin satıldığı iddiaları yer aldı. Ayrıca, yenileme sırasında yapılan parça değişikliklerinin sertifikaya işlenmediği, sertifikasız satış yapıldığı ve ilanlarda yer alan vaatlere aykırı hareket edildiği yönünde şikayetler de Bakanlığa ulaştı. Bakanlığa bağlı birimler tarafından, söz konusu firma hakkında yürütülen denetim süreci devam ettiği belirtilirken, Söz konusu şirketin, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 57/A maddesi uyarınca "Yenileme Yetki Belgesi" sahibi olarak, "yenilenmiş ürün" ticareti alanında yetkili yenileme merkezi olarak faaliyette bulunduğu açıklandı. Bakanlığın açıklamasında, "Tüketicilerimizin haklarının korunması, piyasada güvenli ve şeffaf ticaret ortamının sürdürülmesi, yenilenmiş ürün sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin mevzuata uygun şekilde denetlenmesi hususlarında gerekli tüm adımlar kararlılıkla atılmaktadır" ifadelerine yer verildi. Bakanlık, vatandaşları yenilenmiş ürün alırken "Yenileme Yetki Belgesi" bulunan firmaları tercih etmeleri konusunda uyardı. Tüketicilerin herhangi bir mağduriyet yaşamaları durumunda ise Alo 175 Tüketici Danışma Hattı’na veya CİMER’e başvurmaları gerektiği vurgulandı.
Soğuk ve yağışlı hava ‘dünyanın en pahalı baharatı’nda hasat süresini uzattı
15 Kasım 2025 Cumartesi - 14:45 Soğuk ve yağışlı hava ‘dünyanın en pahalı baharatı’nda hasat süresini uzattı UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Karabük’ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen ve kilogram fiyatı 600 bin lira olan safranda, soğuk ve yağışlı havanın etkisiyle çiçeklenme artarak hasat süresi uzadı. Yaz mevsiminin kurak geçmesi nedeniyle ekimine geç başlanılan safranda, ekim-kasım aylarında devam eden hasat bu yıl beklenenden yaklaşık 10 gün daha uzun sürecek. Ağustos ayında ekilen, boyu 15-30 santimetreye ulaştığında toplanan safran; gıda, ilaç ve kozmetik sektörlerinde yaygın kullanılırken, kanser, öksürük, astım, bronşit, cilt ve bağışıklık sorunları gibi çeşitli rahatsızlıklara iyi geliyor. Safranbolu’nun Yukarıçiftlik köyü Keten Mahallesi’nde üretim yapan İsmail Yılmaz, İHA muhabirine yaptığı açıklamada bu yıl verimden memnun olduklarını söyledi. Yağışların çiçeklenmeyi artırdığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti: "Normalde safranı biz kasım ayının 10’u, 12-13’ü gibi biter diye bekliyorduk. Bu hafta çok güzel bir yağmur aldık. Yağmurdan sonra yeniden çiçeklenmeye başladı. İnşallah bir hafta, 10 gün daha bu çiçeklenme devam eder. Bu da bizim gibi üreticiler için çok güzel bir verim demektir." Geçen yıla göre daha yüksek üretim aldıklarını anlatan Yılmaz, sonbaharın serin ve yağmurlu geçmesinin verimi olumlu etkilediğini vurguladı. Yılmaz, "Geçen sene daha az verim almıştık. Ama bu sene muhtemelen daha fazla verim ve daha uzun süre çiçek hasat ettik" dedi. Yılmaz, yeni hasatla belirlenen fiyatlara ilişkin ise şöyle konuştu: "Safranın şu an satacağımız fiyatı 1 gram için 600 lira. Kilogram fiyatını 600 bin lira olarak düşündük. Günün şartları bunu gerektirdi." Safran tarlalarına bu yıl daha çok ilgi olduğunu ifade eden Yılmaz, bölgeye gelen ziyaretçilerin çoğunun ürün satın almak ya da tarlalarda fotoğraf çekmek için geldiğini aktardı. Safranbolu’nun safran üretimiyle adını daha fazla duyurmaya başladığının altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Basın sağ olsun, bu işe çok sahip çıktı. Safranbolu’nun safran ürettiğini dünyaya duyurdu. Şimdi Türkiye’nin birçok yerinde safran üretilmeye başlanıyor. Safran yumrusu ve soğanı almak için bölgemize gelen çok insan var. Türkiye’de en az Safranbolu kadar şu anda çeşitli bölgelerde safran üretiliyor."
Kış lastiği uygulaması başladı: Lastikçilerde yoğunluk arttı
15 Kasım 2025 Cumartesi - 14:44 Kış lastiği uygulaması başladı: Lastikçilerde yoğunluk arttı Van’da kış lastiği takma zorunluluğunun bugün itibarıyla başlamasıyla birlikte kentteki oto lastikçilerde yoğunluk yaşanmaya başladı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının aldığı karar doğrultusunda ticari araçlarda kış lastiği uygulaması 15 Kasım itibarıyla devreye girerken, sabah saatlerinden itibaren birçok sürücü lastikçilerin yolunu tuttu. Kentte yaklaşık 10 gündür etkisini sürdüren soğuk hava, yoğunluğu daha da artırdı. İHA muhabirine konuşan oto lastik ustası Yusuf Sancak, bazı sürücülerin cezai yaptırımlardan çekindiği için bugün yoğun şekilde kışlık lastik taktırdığını belirtti. Bazı sürücülerin ise kar yağışını beklediğini ifade eden Sancak, "Lastikler ne kadar erken değiştirilirse o kadar iyi olur. Bugün de çok yoğunluğumuz var ve yetişemiyoruz. Son 10 gündür artan yoğunluk daha da artacaktır. Bugün ortalama 30-35 aracın lastiklerini değiştireceğiz. 7 kişilik ekipmanımız var. Lastik değişimini yetiştirmek için yoğun bir gayret gösteriyoruz" dedi. Yağışlı havalarda lastik değişiminin zor olduğunu dile getiren Sancak, "Yağışlı havada lastik değişimi bizler için çok zor oluyor. Değişim sırasında birçok sıkıntı oluyor. Kuru havalarda değiştirilmesi daha güzel oluyor. Bir araçta 4 lastik birden değiştirildiğinde 700 lira el emeğimizi alıyoruz. Tabi birçoğu fiyatı 500 liraya kadar indirmemizi istiyor. Bu konuda da çok sıkıntılar yaşıyoruz" diye konuştu.