SAĞLIK - 30 Temmuz 2021 Cuma 13:13

Elazığ İl Sağlık Müdürü Polat: "Pandemi yoğun bakım doluluk oranları yüzde 54 civarlarında, panikleyecek ve korkulacak bir durumumuz yok"

A
A
A
Elazığ İl Sağlık Müdürü Polat: "Pandemi yoğun bakım doluluk oranları yüzde 54 civarlarında, panikleyecek ve korkulacak bir durumumuz yok"

Hastane konusunda pandemi yatak doluluk oranının yüzde 40 ve yoğun bakım doluluk oranlarının yüzde 54 civarlarında olduğunu belirten İl Sağlık Müdürü Prof.

Hastane konusunda pandemi yatak doluluk oranının yüzde 40 ve yoğun bakım doluluk oranlarının yüzde 54 civarlarında olduğunu belirten İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Cahit Polat, "Yani panikleyecek ve korkulacak bir durumumuz yok. Vatandaşımız rehavete kapılmasın" dedi.


Ülke genelinde olduğu gibi Elazığ’da da korona virüs vaka sayılarında artış meydana geldi. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Elazığ’da 10-16 Temmuz tarihleri arasında vaka sayısı 58,43 olurken, açıklanan güncel rakamlar doğrultusunda 17 - 23 Temmuz tarihleri arasındaki vaka sayısı 100 bin kişide 102,48 oldu. Kurallara uyulması ve aşı olunması konusunda vatandaşları uyaran İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Cahit Polat, vaka sayılarındaki artışta çok kötü durumda olmadıklarını ve vatandaşların aşılarını yaptırması gerektiğini belirtti.


Ülke genelinde pandemide vaka sayılarında bir artış olduğunu belirten Cahit Polat, “Bu artış Elazığ’ımızda da mevcuttur. Çok kötü ve korkulacak bir düzeyde değiliz. Hastane konusunda pandemi yatak doluluk oranımız yüzde 40 civarlarında pandemi yoğun bakım doluluk oranlarımız da yüzde 54 civarlarında. Yani paniklenecek ve korkulacak bir durumumuz yok. Vatandaşımız rehavete kapılmasın. Bir artış başladı, biz dikkat etmezsek aşılarımızı yaptırmazsak bu oranlar yükselebilir ve ölüm oranları tekrardan artabilir. Biz şu anda işin iyi tarafındayız ve kötü bir durum yok. Bizim toplantılarımızın amacı daha kötüye gitmesin. Vatandaşlarımız aşılamalarını mutlaka yaptırsın. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına yine azami şekilde dikkat etsin ki yatak doluluk oranımız artmasın. Pandemi servislerimiz, yoğun bakımlarımız dolmasın ve hastalarımız ölmesin. Biz toplantıyı bu amaçlarla yapıyoruz. Basit bir aşılama ile bunlardan kurtulacaklar. Bakanımız da ifade etti şu anda Türkiye genelinde hastanelerde yatan vakaların yüzde 95’i aşısını yaptırmayan kişilerden oluşmaktadır. Yüzde 87’si ise yine aşısını yaptırmayan veya tamamlanmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu çok önemli bir konu. Bunlar aşılarını yaptırmış olsalardı bu duruma düşmeyeceklerdi. Bu vakaların artmasını istemiyoruz. Vatandaşlarımızın aşı konusunda en ufak bir tereddütleri olmasın. Yapılan aşıların şu ana kadar en ufak kötü bir yan etkisi görülmedi” diye konuştu.


Birinci doz aşıda Elazığ olarak yüzde 54,2 oranında aşı yapıldığını aktaran Polat, “Şu an kırmızı renkteyiz. Bugün inşallah turuncuya geçeceğiz. Ama bizim amacımız mavi renge çıkmak. Elazığ olarak bu orandayız. Türkiye şu anda yüzde 65 seviyelerinde. İlçeler olarak en yüksek aşılama oranında yüzde 73,48 oran ile Ağın ilçemizdir. Oradaki duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Diğer ilçelerimiz de yakın zamanda bu seviyelerin üstüne çıkacaktır. Aşılamada merkez yüzde 56, Alacakaya yüzde 56, Arıcak’ta yüzde 40, Baskil’de yüzde 52, Karakoçan’da yüzde 46, Kovancılar’da yüzde 38, Maden’de yüzde 58, Palu’da yüzde 40, Sivrice’de ise yüzde 58 noktasındayız” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.