GENEL - 02 Eylül 2019 Pazartesi 10:19

Emekli oldu, hobisi için atölye kurdu

A
A
A
Emekli oldu, hobisi için atölye kurdu

Elazığ’ın Keban ilçesinde emekli olmadan önce boş zamanlarında hobi olarak oymacılık sanatı ile uğraşan 65 yaşındaki Hikmet Akturan, şimdi komşusunun odunluğunda kurduğu atölyede minyatür araba, saz, hayvan figürleri ile çeşitli aletler yaparak yakınları ve dostlarına hediye ediyor.

Elazığ’ın Keban ilçesinde emekli olmadan önce boş zamanlarında hobi olarak oymacılık sanatı ile uğraşan 65 yaşındaki Hikmet Akturan, şimdi komşusunun odunluğunda kurduğu atölyede minyatür araba, saz, hayvan figürleri ile çeşitli aletler yaparak yakınları ve dostlarına hediye ediyor.


İlçede doğup büyüyen ve küçüklüğünde öğrendiği ‘Oymacılık Sanatı’nı fırsat buldukça yapan 2 çocuk ve 4 torun sahibi Hikmet Akturan (65), emekli olduktan sonra komşusunun odunluğunu tamir edip kendine bir atölye kurdu. Atölyede zamanın büyük bir bölümünü geçiren Akturan, ağaçtan minyatür araba, saz, hayvan figürleri ve köy aletleri gibi bir çok ürün ortaya çıkarmaya başladı. Memurluktan emekli olmadan önce mesai sonrasında evinde ahşaptan oyuncak ve çeşitli eşyalar üretip yakınlarına hediye eden Akturan, şimdilerde kurduğu atölyede yine yakınları başta olmak üzere dostlarına armağan edeceği çeşitli oyuncak ve malzemeleri ortaya çıkarıyor.



“Yaptığım eserler para etmese bile hoşuma gidiyor”


Emekli olduktan sonra bir boşluğa düştüğünü anımsatan Hikmet Akturan, “Canım sıkılıyordu, daha önceden de bu işleri yapıyordum. Daha önceden musluk tamir eden bir komşumuz vardı. O vefat ettikten sonra burayı alarak temizledim ve eksiklerini giderdim. Zamanımı burada geçiriyorum ve huzur buluyorum. Keban’da yapacak bir şey yok. Kahvehaneye gideceğime gelip burada kendi çapımda bir şeyler yaparak zamanımı öldürüyorum. Yaptığım eserler para etmese bile hoşuma gidiyor” dedi.



"Heves olarak başladım"


Bugüne kadar 100’den fazla eser yaptığını belirten Akturan, “ Yaptığım eserlerin çoğunu, akraba, tanıdık ve çok sevdiğim kişilere hediye ettim. Bugüne kadar Keban’da hobi olarak bu işle uğraşıyordum. Çocukluğumda da hevesliydim. Okul sıralarında el işi derslerinde verilen ödevleri en iyi şekilde yapmaya çalışır ve hocalardan da çok beğeni alırdım. Nüfus Müdürlüğü’nde çalışmaya başladığım zaman da hafta sonları kendi çapımda eserler yaptım. Alet hastalığım olduğundan dolayı bir sürü de alet aldım. Bunun yanı sıra yaptığım bu eserlerin tümünü el emeği göz nuru olarak yapıyorum. Herhangi bir amacım yoktu heves olarak başladım” şeklinde konuştu.



“Hem zevk alıyorum hem de stres atıyorum”


Çevresinden destek aldığını anımsatan Akturan, “ Maket araba, köy aletleri, bağlama ve çeşitli eserler yapıyorum. Yapmak istediğim ürün için 2-3 gün uğraşıyorum. Uğraşırken hem zevk alıyorum hem de stres atıyorum. Çocukluğumda kendime telden araba, ok, kılıç tahtadan oyuncak ve binek arabalar yapardım. Bu hobim vardı. Bundan sonra sağlığım el verdiği müddetçe buraya gelip bu işimi devam ettireceğim. Gençlerin de mutlaka kendilerine göre bir hobisi veya yeteneği vardır. Bunun üzerine çalışıp, uğraşsınlar. Televizyon, İnternet ve telefon başında gözlerini kör etmeye gerek yok. Zamanlarını kendi yetenekleri üzerine değerlendirsinler”ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.