YEREL HABERLER - 11 Nisan 2012 Çarşamba 15:14

BAŞKANLARDAN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ`NE SAОDUYU ÇAОRISI

A
A
A
BAŞKANLARDAN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ`NE SAОDUYU ÇAОRISI

Çukurova Üniversitesinin Bilim ve Teknoloji Üniversitesine ``˜kampus alanı` olarak tahsis edilen ve Narenciye Gen Merkezi`ni de kapsayan bin 758 dönümlük araziyle ilgili tartışmalar üzüntü ve tepkiyle karşılandı. Adana`da kurulacak ikinci üniversitenin heyecanını yaşadıklarını dile getiren siyasi parti temsilcileri ve oda başkanları, Çukurova Üniversitesine sağduyu çağrısında bulundu.
YAОCI: ``KURUMSAL KISKANÇLIKLAR HİZMETİ ENGELLEMEMELİ``
AK Parti İl Başkanı Ziyaettin Yağcı, ikinci üniversitenin bir an önce faaliyete geçmesinin Adana ve Adanalılar için büyük önem taşıdığına dikkat çekerek şunları söyledi:
``Kurumsal kıskançlıklar hizmeti engellememeli. Yıllardır Adana`ya ikinci bir üniversite kurulması isteniyor ve bekleniyordu. Nihayet bu sağlandı. Fiziki anlamda eğitim kurumunun hayata geçişini engellemek ya da yavaşlatmak bizi ve Adana kamuoyunu üzer. Bizim için iki üniversite de bu milletin evladına hizmet eden kurumlardır. Bir an önce bu tartışmanın bitmesi hepimizin arzusudur. Netice itibari ile bu arazilerin milletin malıdır. Kimsenin malı değil Milletin malını milletin bir başka kurumundan esirgemek olmaz.``
ÜÇKARDEŞLER:``ÇALIŞMALARIN HIZLA BİTİRİLMESİNİ ARZU EDİYORUZ``
MHP İl Başkanı Abdülkadir Üçkardeşler de, yeni kurulan Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin Kurucu Rektörü Adem Ersoy`la daha önce konuyu görüştüklerini kaydetti. Bu görüşmede söz konusu alanın imar değişikliği tadilatı konusu gündeme geldiğini dile getiren Başkan Üçkardeşler, ``Fikrimizi söyledik. Bizim MHP olarak şehrimize yeni kurulacak üniversitenin kurulmasına hiçbir itirazımız olmaz. Tartışmaya konu olan yerin çoğunluğu hazine arazisi. Bu sebeple ha A ha B üniversitesi olmuş fark etmez. Ayrıca Çukurova Üniversitesinin hakkının gaspı da yok. Sadece Çukurova Üniversitesine tahsisli alanın biraz ötelenmesi söz konusu. Harita üzerinde biraz ötelenmesi söz konusu. Burada Çukurova üniversitesini itirazını da anlamıyorum. Şehrimiz bir üniversite kazanacaksa bundan sadece memnuniyet duyar, destekleriz. Bir değil en az 10 tane üniversite kurulsun isteriz. Basit kısır çekişmelere karşıyız. Arazi hadisenin hızlı ve pratik çözülmesini istiyoruz.
Tabi üniversite dağılmadan müstakil bir arazi olsun isterdik ama kentte hemen binlerce dönük büyüklükte bir arazisi bulunması mümkün değil. Bu sebeple hızlı bir şekilde tahsisi, inşaat projelerinin hazırlanması ve bir an önce faaliyete geçmesini arzu ediyoruz. Yeni üniversitemizin bu bahse konu yerde kurulmasını destekliyoruz`` diye konuştu.
ZİRAAT ODASI BAŞKANI SÜLEYMAN GİRMEN: ``MEMLEKETİN GELİŞMESİNİ İSTİYORSAK ASGARİ MÜŞTEREKTE BULUŞMALARI LAZIM ``
Aynı zamanda Çukurova, Yüreğir ve Sarıçam Ziraat Odalarını temsil eden Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen ise, temelde ben tarım alanların yapılaşmaya açılmasına karşı olduğunu ancak şehre önemli bir kazanım sağlayacak ikinci üniversite ile ilgili de sorunun hızla çözülmesi gerektiğine inandığını ifade etti. Girmen, ``İki bilim kuruluşunun çatışması da anlamlı değil. Çözüm için söz konusu alanda farklı alternatifler sunulabilmeli. Çünkü Çukurova Üniversitesinin 30 bin dönüm arazisi var. Buranın dışında uygun olabilecek yerler mutlaka vardır. Doğrusunu söylemek gerekirse üniversite hakkı elde etmişiz bunu bir an önce hayata geçirmemiz lazım. Zeytinle ilgili olmasa da Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinin Narenciye konusunda yapılan araştırmalarından bugüne kadar fayda gördük. Çukurova`da yeni çeşitler konusunda katkıları oldu. İsmini bile duymadığımız yeni çeşit üretildi. Bu sebeple iki kurumda asgari müşterekte buluşmak zorunda. Bu memleketin gelişmesini istiyorsak bu şart. Bu kurumlar birbirlerine köstek ve destek olmaları, ortak noktada buluşmalı. Rektörün yerinde olsam başka bir alan göstermeye çalışırım`` dedi.
ÇALIŞKAN: ``˜`BENCE ADANA`DA EN AZ 4 YA DA 5 ÜNİVERSİTE OLMALI``
Adana Ticaret Borsası Başkanı Muammer Çalışkan da, ``˜kampus alanı` tartışmalarıyla ilgili olarak, ``˜`Oraya yine bir üniversite yapılacak. Kentimize yeni bir üniversite geliyor. Olaylar çokta çarpıtılmamalı. Üniversite bilim, gelişme ve bir kentin ilerlemesi demek. Bence şehrimizde en az 4 ya da 5 üniversite olmalı`` diyerek desteğini dile getirdi.
ARIK: ``˜`2-3 AY İÇERİSİNDE BU ÇALIŞMALARI BİTİRMEK ZORUNDAYIZ``˜`
Konuyla ilgili açıklama yapan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Genel Sekteri Osman Arık, 2013 yılı ödeneğinden pay alabilmek için tahsis edilen alanda zemin etüt çalışmalarını en kısa sürede sonuçlandırmak zorunda olduklarını vurgulayarak, "Devletin iki kurumunun böylesi bir durumda karşı karşıya gelmesinden yana değiliz. Ancak ortada yapılan bir tahsis var ve bu süreci durduracak aksi bir yargı kararı da yok. Bu alanda gerekli çalışmaları yapmak zorundayız ve bir devlet memuru olarak da bu bizim görevimiz. 2013 yılı bütçesinden pay alabilmek için 2-3 ay içerisinde bu çalışmaları bitirmek zorundayız. Nedense bunu kabullenmek istemiyorlar. Yargıya gidip, çalışmaları durdurabilirler. Bizlerin hukuk dışına çıkması mümkün değil. Ancak kendilerine ait olmayan bir yerdeki çalışmaları engelleyen onlar hukukun dışına çıkıyor" dedi.
İmzalanacak bir protokolle korunması gereken arazilerin ortaklaşa koruyabileceklerini belirten Osman Arık, bu çağrılarına herhangi bir olumlu cevap verilmediğini söyledi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Tartışmalar, Çukurova Üniversitesinin Bilim ve Teknoloji Üniversitesine tahsis edilen alanda 1 Nisan 2012 tarihinde yapılmaya başlanan sondaj çalışmalarını engellemesi ile başlamıştı. Sondaj çalışmalarını engellemek isteyen Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu ve dekanlar makinelerin önüne geçmiş bölgeye gelen çevik kuvvet ekipleri müdahale etmişti. Çukurova Üniversitesi konuyu mahkemeye taşırken tartışma Adana Büyükşehir Belediyesi Meclisine taşınmış ve meclis üyeleri konu hakkında fikir ayrılığına düşmüştü. Bazı meclis üyeleri çalışmaları doğru bulduğunu ifade etmiş bazıları ise ``˜üniversite içinde üniversite olmaz` diyerek çalışmaları yanlış bulduğunu aktarmıştı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."