POLİTİKA - 11 Nisan 2012 Çarşamba 17:16

TBMM GENEL KURULU, DARBELERİ TARTIŞIYOR

A
A
A
TBMM GENEL KURULU, DARBELERİ TARTIŞIYOR

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, darbeler ve muhtıraların millete giydirilmeye çalışılan deli gömlekleri olduğunu belirterek, ``Bugün gelinen noktada millet tüm kurumlarıyla bu deli gömleğini bir daha asla giymeyeceğini haykırmıştır, haykırmaktadır`` dedi.
TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Güldal Mumcu başkanlığında toplandı. Genel Kurul`da tüm partilerin verdikleri darbe ve müdahalelerin araştırılmasına yönelik Meclis Araştırma Komisyonu kurulması ile ilgili önergeleri okundu ve birleştirilerek görüşülmesine karar verildi.
Hükümet adına söz alan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Meclis`in millet iradesinin tecelligahı olduğunu belirterek, bu iradeye yönelik en büyük saldırı ve saygısızlığın darbeler yoluyla yapıldığını söyledi. 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren siyasete yapılan her türlü müdahalenin milli iradeyi hiçe saydığını ve paranteze aldığını belirten Atalay, ``Artık bu parantez dönemleri kapanmıştır`` dedi.
Demokrasinin, milletin kendi ayakları üzerinde durduğu, kendi kaderini belirlediği yönetim biçimi olduğunu ifade eden Atalay, ``Darbeler ise vesayetçi anlayışa dayanır. Darbeler bir anlamda vesayetçi düşüncenin, vesayet mekanizmasının daha bir açığa çıktığı, fiilen görüldüğü dönemlerdir. Darbeciler, bireylerin gelişmediği ve kendi kararlarını kendilerinin veremeyeceğini savunarak millet iradesini hiçe sayarak demokrasiye müdahale ederler. Darbeler ve muhtıralar bu millete giydirilmeye çalışılan deli gömlekleridir. Bugün gelinen noktada millet tüm kurumlarıyla bu deli gömleğini bir daha asla giymeyeceğini haykırmıştır, haykırmaktadır`` diye konuştu.
``DARBELERİN ARAŞTIRILMASI BU MECLİS`İN GÖREVİDİR``
Bugün 4 partinin birden verdiği araştırma önergelerinin de aslında bu haykırışın en önemli ifadesi olduğunu belirten Atalay, şöyle devam etti:
``Bu milletin darbeler dönemiyle en önemlisi darbe zihniyeti ile hesaplaşmanın vakti çoktan gelmiştir. Bu zihinsel hesaplaşmanın adresi de, merkezi de bu Yüce meclistir ve Meclis olmalıdır. Çünkü mili iradenin temsilcisi Meclis`tir. Bu meclisin millet adına darbe ve siyasete müdahaleleri araştırması gerçekleri halka anlatması bir görevidir. Bu meclis araştırması aslında millete olan borcun ödenmesidir. Türkiye`de darbeler, muhtıralar, bildiriler dönemi kapanmıştır. Bu millet siyasi rüştünü ispat etmiş, iradesine ipotek konmasına ``˜hayır` demiştir. Bu darbelerin toplumumuza, ülkemize, ekonomimize, gelişmemize, demokrasimize verdiği zararların çok iyi şekilde araştırılması, Meclis`in bütün imkanları kullanarak, nedenleriyle sonuçlarıyla darbeleri, muhtıraları, bildirileri değerlendirmesi hem demokrasimiz hem geleceğimiz için büyük değere sahiptir. Demokrasimizin derinleşmesi, kurumsallaşması darbelerle önlenmiştir. Adeta har yeni darbede siyasi partilerin zihni sıfırlanmış ve yeniden bir döneme başlanmıştır. Bu sebeple bu önerge geçmişle ilgili çok ciddi değerlendirmeleri, analizleri ortaya çıkaracaktır.``
``RÖVANŞ DUYGUSUYLA BAKMADAN``¦``
İnsan hakları ihlallerinin Türkiye`de en fazla yapıldığı dönemlerin darbe ve müdahale dönemli olduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı Atalay, bu şekilde Türkiye`nin dış itibarının çok etkilendiğini söyledi. Meclis üzerinde vesayet mekanizmasının daima bu şekilde kendisini gösterdiğini belirten Atalay, ``Dileğimiz iyi bir analiz, rasyonel bir analiz yapılması. Doğrusu mümkün olabildiğince siyasi, toplumsal ekonomik bütün boyutlarıyla iyi bir analiz yapılması geleceğimiz ve kurumlarımız için önemlidir Rövanş duygusuyla bakmadan bu analizi yapmak durumundayız`` dedi.
Son 10-12 yıllık dönemde demokratikleşme mücadelesinde çok önemli adımlar atıldığını ifade eden Atalay, iktidarları döneminde meclis olarak siyaset kurumu üzerinde vesayet mekanizmalarının kaldırılması için çok ciddi başarılar elde edildiğini dile getirdi.
``BİZ RAHATIZ``
``Bu konuda biz rahatız, bu dönemde elden gelen yapılmıştır`` diyen Atalay, genel demokratikleşme trendi içinde birçok anayasa değişikliği yapıldığını, pek çok kanunun değiştiğini ve ilk defa şu günlerde bir darbe ve sorumlularının yargılandığını söyledi. Araştırma önergeleri içinde zikredilen 27 Nisan e-bildirisinin eğer hükümetin tavrı farklı olsa bir muhtıra olabileceğini belirten Atalay, ``Ama siyaset kurumunun, hükümetimizin kararlı, dik duruşu olmuştur ve bu dönemde olabilecek yine böyle tavra en sert şekilde, en uyarıcı şekilde her kuruma görevi bildirilerek karşı konulmuştur. Bu da bu araştırma önergeleri açısından tarihi bir dönüm noktasıdır`` dedi.
Darbe ve müdahalelerin siyaset kurumuna olan güveni de azalttığına işaret eden Atalay, artık bu güvenin artmaya başladığını söyledi. Atalay, ``Biz siyasetçi ve siyaset kurumuna güveni artırmak durumundayız. Siyasetçiye güven azalırsa demokrasi güçsüz olur`` dedi.
``EN İYİ CEVAP SİVİL ANAYASA``
Darbelere verilecek esas cevabın bu araştırma önergeleri yanında bu meclisin sivil bir anayasa yapması olduğunu vurgulayan Atalay, ``Demokratik ve sivil yeni anayasa darbeler dönemini bir daha açılmayacak şekilde kapandığının en büyük işareti olacaktır ve bunu yapmak siyasete güveni daha da artıracaktır. Bütün partilerin bu konuda seçim öncesi taahhütleri var. Tüm dileğimiz darbeler ve darbecilerin izini tamamen silmek için, o ruhu yansıtan mevcut 82 Anayasası`nı kaldırarak bir sivil anayasa yapmak. Kişileri yargılıyorsunuz ama onların yaptığı anayasa halen ülkenin anayasası. Bu anayasayı değiştirmezsek kendimizle çelişiriz, diyorum`` şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Mide ağrısı deyip geçmeyin: Kalp krizi sinyali olabilir Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, mide bölgesinde hissedilen bir ağrının bazen basit bir hazımsızlık değil, kalp krizi gibi ciddi bir sorunun belirtisi olabileceğini söyledi. Büyük Anadolu Samsun Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, mide bölgesinde hissedilen bir ağrının bazen basit bir hazımsızlık değil, kalp krizi gibi ciddi bir sorunun belirtisi olabileceğini belirterek, mutlaka ciddiye alınıp kardiyoloji muayenesi yapılması gerektiğine dikkat çekti. Mide ağrılarının önemsenmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, "Özellikle beklenmedik anda gelen şiddetli veya farklı bir mide ağrısını hafife almamak gerekir. Kalp krizi belirtileri her zaman filmlerde gördüğümüz gibi dramatik göğüs ağrıları şeklinde ortaya çıkmayabilir; bazen vücudumuzun verdiği sinyaller daha sinsi ve belirsiz olabilir" dedi. "Kalp krizi belirtileri her zaman aynı değildir" Her kalp krizinin aynı belirtili vermediğini dile getiren Doç. Dr. Yücel, "Klasik olarak kalp krizini düşündüğümüzde aklımıza şiddetli göğüs ağrısı, sol kola yayılan baskı ve nefes darlığı gelir. Oysa herkesin vücut yapısı ve tepki şekli farklıdır; kalp krizi geçiren bazı kişiler bu tipik belirtileri yaşamayabilir. Örneğin kadınlarda, ileri yaşlardaki bireylerde ve diyabet hastalarında kalp krizi daha atipik belirtilerle seyredebilir. Bu gruplarda göğüste belirgin bir ağrı olmaksızın, sadece mide bulantısı, hazımsızlık hissi, üst karın bölgesinde ağrı, soğuk terleme veya aniden bastıran yoğun yorgunluk gibi şikâyetlerle kalp krizi gelişebileceği bilinmektedir" diye konuştu. Mide ile kalp rahatsızlıklarını ayırt etmenin ayrıntılarından bahseden Doç. Dr. Oğuzhan Yücel, "Kalp ve mide bölgelerinin yakınlığı ve bu iki sistemin belirtilerinin kısmen örtüşmesi, ağrının kaynağını anlamayı zorlaştırabilir. Kalp krizi geçiren birinin yaşayabileceği bazı belirtiler (Mide bulantısı, hazımsızlık hissi veya göğüste yanma gibi şikâyetler) yüzünden kişi önce mideyle ilgili bir sorun olduğunu düşünebilir. Benzer şekilde, ciddi bir mide rahatsızlığı (Reflü veya ülser atağı) olan kişiler de göğüste hissettikleri yanma ve ağrı yüzünden panikle kalp krizi geçirdiklerini sanabilirler. Her iki durumda da belirtiler birbirine benzediği için yanlış yorumlama riski vardır. Mide kaynaklı sorunlarda ağrı çoğu zaman yanma veya ekşime şeklinde tarif edilir. Özellikle yemeklerden sonra veya yatarken ortaya çıkan, göğüs kafesinin ortasından boğaza doğru yayılan bir yanma hissi genellikle reflü belirtisidir. Bu tip ağrı antiasit ilaç alındığında veya oturur pozisyona geçildiğinde hafifleyebilir, ayrıca ağza acı-ekşi bir tat gelmesi gibi belirtiler eşlik edebilir. Buna karşılık kalp krizinde ağrı genellikle baskı veya sıkışma hissi şeklinde tarif edilir ve çoğunlukla dinlenme hâlinde veya efor esnasında aniden ortaya çıkar. Kalp krizi ağrısı antiasit ilaçlarla geçmez ve çoğunlukla boyun, çene, omuz veya sol kola doğru yayılabilir. Örneğin kalp krizi geçiren hastalar bu hissi bazen ‘Göğsümde bir fil oturuyor gibiydi’ diye tarif eder. Eğer ağrı göğüs ya da üst karın bölgesinden başlayıp vücudun başka bölgelerine yayılıyorsa ve beraberinde soğuk terleme, nefes darlığı, baş dönmesi, çarpıntı gibi bulgular da varsa, bu durum mideyle ilgili bir problemden ziyade kalp kökenli bir soruna işaret ediyor olabilir. Bir diğer fark, tetikleyici unsurlardır. Mide rahatsızlıklarına bağlı ağrılar çoğu kez ağır bir öğün sonrası veya çok yağlı/asitli yiyeceklerin tüketiminin ardından başlar. Örneğin gece yatmaya yakın çok yemek yiyen birinin reflü nedeniyle göğsünde yanma hissetmesi yaygın bir durumdur. Kalp krizine bağlı ağrılar ise sıklıkla fiziksel efor sırasında veya duygusal stres anlarında ortaya çıkar; yani yemekle doğrudan bağlantılı değildir. Ayrıca hafif tempolu yürüyüş yapmak veya merdiven çıkmak gibi aktivitelerle ağrınız tetikleniyorsa, bu durum mide sorunundan ziyade kalp ile ilgili bir sorunu düşündürür" şeklinde konuştu. "Her mide ağrısı kalp krizi değildir" Her mide ağrısının kalp krizi olmadığını da vurgulayan Yücel, ayrıca şunları söyledi: "Basit bir mide yanması genelde kısa süreli olup pozisyon değiştirince veya ilaç alınca rahatlama olur. Ancak 15 dakikadan uzun süren, dinlenmekle geçmeyen şiddetli bir ağrı ciddiye alınmalıdır. Bu tür inatçı ağrı kalp krizi belirtisi olabileceği için vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Elbette her mide ağrısı yaşadığımızda paniğe kapılıp kalp krizi geçiriyoruz diye düşünmek de doğru değil. Mide ağrısının çok çeşitli ve genellikle daha yaygın görülen nedenleri vardır. Burada önemli olan, alışık olduğumuz, geçici ve nedeni belli ağrılarla, alışılmadık derecede şiddetli veya nedeni belirsiz ağrıları ayırt etmektir. Örneğin yıllardır reflü sorunu yaşayan bir kişi, neyin tetiklediğini ve nasıl bir ağrı olduğunu genellikle bilir. Ancak farklı bir karakterde, daha önce deneyimlemediği bir ağrı yaşarsa Nasıl olsa yine midem diyerek geçiştirmemelidir. Ağrının sebebinden emin olamıyorsak veya normalde mide ilacı almakla geçen bir ağrı bu kez geçmiyorsa, tedbiri elden bırakmamak gerekir. Unutmayalım ki yukarıda mide rahatsızlıklarının birçoğu ciddi olsa bile hayati tehlike genellikle oluşturmaz, oysa kalp krizi erken müdahale edilmezse hayatımıza mal olabilecek bir tablodur. Bu yüzden, şüpheli durumlarda önce kalbi ekarte etmek doktorların sıkça dile getirdiği bir yaklaşımdır. Mide ağrısının kaynağı ne olursa olsun, özellikle orta yaş ve üzerindeyseniz veya kalp riskleriniz varsa, bu tip bir ağrıyı kesin teşhis için bir hekime danışmanız en doğrusudur."
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden muhtarlara eğitim Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından Konyaaltı ilçesindeki mahallelerde görev yapan muhtarlara eğitim verildi. Akdeniz Üniversitesi ile Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan iş birliği protokolü kapsamında Konyaaltı ilçesinde görev yapan mahalle muhtarlarının mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler düzenlendi. Eğitimler sonucunda katılım sağlayan muhtarlara sertifika verildi. "Hedefimiz muhtarlarımızı bilgiyle güçlendirmekti" Yaklaşık üç ay önce Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği ile bir iş birliği protokolü imzaladıklarını hatırlatan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Bugün, o protokolün gerçek hayatta karşılığı olan çok kıymetli bir sonucunu birlikte görüyoruz. Bu iş birliğini başlatırken temel bir hedefimiz vardı. Mahallelerin nabzını tutan, vatandaşla devlet arasındaki ilk teması kuran muhtarlarımızı bilgiyle güçlendirmek. Çünkü biliyoruz ki güçlü mahalle, donanımlı muhtarla başlar. Bu kapsamda, Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi koordinasyonunda yürüttüğümüz çevrim içi eğitim programlarını başarıyla tamamladınız. Bu eğitimler, teoriden çok sahaya dokunan bir anlayışla hazırlandı" dedi. Yapay zeka dersi verildi Rektör Özkan, "Eğitim programında Yapay Zeka, Halkla İlişkiler, Protokol Kuralları, İletişim Becerileri, Dijital Okuryazarlık ve Liderlik gibi önemli başlıklar yer aldı. Özellikle yapay zekâ konusu, muhtarlık hizmetlerinde dijital kolaylıklar sağlaması açısından önemli bir adımdır. Bugün takdim edeceğimiz sertifikalar, yalnızca bir eğitimin tamamlandığını göstermiyor. Aynı zamanda öğrenmeye açık olmanın, kendini geliştirme iradesinin ve nitelikli kamu hizmetine verilen önemin de bir göstergesi. Akdeniz Üniversitesi olarak bizler, bilgiyi sadece üreten değil, onu toplumun her kesimiyle buluşturan bir üniversite olmayı önemsiyoruz. Muhtarlarımızla kurduğumuz bu iş birliği, tam da bu anlayışın bir sonucudur. Üniversitemizin kapıları sizlere her zaman açıktır. Bu birlikteliğin devam edeceğine yürekten inanıyorum. Bu süreçte emeği geçen Antalya Konyaaltı Muhtarlar Derneği yönetimine, eğitimleri büyük bir özveriyle yürüten AKUNSEM ekibimize ve programa aktif katılım sağlayan tüm muhtarlarımıza teşekkür ediyorum. Aldığınız sertifikaların, mahallelerinizde sunduğunuz hizmetlere güç katmasını diliyor, hepinizi gönülden tebrik ediyorum" şeklinde konuştu. "Eğitim başka şehirlere ve ilçelere örnek oldu" Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı ziyaret ettiklerinde projelerini sunduklarını ve hemen destek olduğunu ifade eden Konyaaltı Muhtarlar Derneği Başkanı Mihriban Sarı, "Eğitimler gerçekten büyük bir ses getirdi. Hatta Isparta’da bunu yaptı. Hemen onlar da başlatmış yaptılar çok güzel oldu. Hem eğitim sürecinde birlik beraberliğimiz oldu. Hocalarımız gerçekten çok ilgiliydi. Biz çok minnettarız. Gerçekten çok ilgilisiniz. Bizi hiç kırmadınız. Hocalarımız da derslerini muhtarlarımıza özel hazırlamışlardı bu özenlerinden dolayı onlara da teşekkür ediyoruz. Üniversitemiz gerçekten her şeyi açık, doğru olan iyi olan. Zaten buranın da öğrencisi olarak bunu yakından yaşıyorum. Çok teşekkür ediyorum" dedi. "Yapay zeka dersi çok güzeldi" Altınkum Mahalle Muhtarı Derya Bahar ise "Derslerden çok keyif aldım çok güzeldi. Yapay zeka dersi çok güzeldi. Yapay zekayı daha aktif ve verimli kullanmayı çok istiyorum. Onun içinde bu dersler ilk adımı oldu. Diğer derslerde zaten çok sürükleyici ve bize katan şeyler oldu. Evet ama yapay zeka noktasında ben biraz daha böyle hoşuma gitti" şeklinde konuştu. Toros Mahalle Muhtarı Sami Eke ise yapay zekayı kullanarak dilekçe yazdıklarını ifade ederek derslerde eksiklerini tamamladıklarını söyledi. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, eğitime katılan muhtarlara katılım sertifikalarını takdim etti. Program toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. Akdeniz Üniversitesi Senato Salonu’nda düzenlenen sertifika takdim törenine, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Özen, Akdeniz Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AKUNSEM) Müdürü Doç. Dr. Ramazan Gök, Konyaaltı Muhtarlar Derneği Başkanı Mihriban Sarı ve eğitim alan mahalle muhtarları katıldı.
Diyarbakır Diyarbakır’da "CİMER Uygulamaları, Vatandaşla Etkili İletişim ve Süreç Yönetimi Eğitimi" paneli düzenlendi Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde, "CİMER Uygulamaları, Vatandaşla Etkili İletişim ve Süreç Yönetimi Eğitimi" paneli düzenlendi. Panelde tüm kurumlarda görevli CİMER personeline yönelik eğitimler veriliyor. Merkez Yenişehir ilçesinde bulunan Öğretmen Evi’nde düzenlenen panel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlarken, panelde konuşan Vali Yardımcısı Muhammed Özyüksel, CİMER temsilerine katılımlarınızdan dolayı teşekkür etti. Özyüksel, "CİMER’le ilgili olarak, daha önceki süreçte bölge başkanımız bizleri bilgilendirdi. Ancak ben başka bir hususun özellikle altını çizmek istiyorum. Birkaç ay önce arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, özellikle Diyarbakır özelinde konuşuyorum, vatandaşlarımızın bilgiye ulaşması noktasında gerçekten çok ciddi problemler yaşandığını fark ettik. İnanın ki tüm motivasyonumuz, samimi anlamda motivasyonumuz bu bölgede yaşayan insanlarımızın yaşam standartlarını artıracak çalışmalar yapmak ve onların bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak adına neler yapabileceğimizi düşünmek oldu. Biliyoruz ki toplumumuzda ve kamusal süreçlerde çözülmeyi, dokunulmayı bekleyen birçok sorun ve problem var. Ancak biz, arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, bu soruna bir nebze olsun parmak basmak, bu konuda bir adım atmak istedik. Vatandaşlarımızın refah toplumuna ulaşması, bilgiye erişiminin kolaylaşması noktasında neler yapabiliriz, bu tıkanıklığı bir nebze olsun nasıl giderebiliriz düşüncesiyle hareket ettik. Bu doğrultuda, yaklaşık birkaç ay önce böyle bir eğitimin düzenlenmesi yönünde bir irade ortaya çıktı. O günden bu yana hem bölge başkanlığımız hem Diyarbakır Valiliğimiz hem de Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde görev yapan arkadaşlarımız gerçekten ciddi bir çaba sarf ettiler" dedi. Bu eğitimi düzenlemekteki temel amacın vatandaşların bilgiye ulaşmasını kolaylaştırmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek olduğunu aktaran Özyüksel, "Bu alanda bilinçli ve kararlı bir şekilde hareket ettiğimizi düşünüyorum. Mesai arkadaşlarımızın da bu süreçte büyük bir özveriyle çalıştığına inanıyorum. Bu eğitimle birlikte, sizlerin de gayretleriyle sahada bunun karşılığını alacağımızı ümit ediyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından eğitimciler CİMER temsilcilerine eğitimler verdi.