GENEL - 24 Nisan 2012 Salı 11:40

HANEFİ BOSTAN: "İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ`NDE İKNA ODALARI YENİDEN HORTLADI"

A
A
A
HANEFİ BOSTAN: "İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ`NDE İKNA ODALARI YENİDEN HORTLADI"

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, İstanbul Üniversitesi`ndeki sendika üyelerinin yaklaşık 12 aydan beri tehdit edildiğini öne sürdü.
Yazılı açıklama yapan Bostan, "İstanbul Üniversitesi`ndeki sendika üyelerimiz yaklaşık 12 aydan beri Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız tarafından ve görevlendirdiği Personel Daire Başkanlığı`ndaki Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı vasıtasıyla tehdit edilmekte, şiddetli baskıya ve mobbinge tabi tutularak istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırılmaktadır. Nitekim şimdiye kadar yaklaşık 350 üyemiz, sendikamızdan istifa ettirilerek adı geçen sendikaya üye
yaptırılmıştır" dedi.
Üyelerinin sendikadan istifa ettirilerek Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra atama ya da görevlendirilmelerinin yapılmakta olduğunu öne süren Bostan, "Son 12 ay içinde fakülte sekreteri yapılan veya sınavsız göreve getirilen personel incelendiğinde durum açıkça ortaya çıkacaktır. Örneğin idari personelden Muammer Özdemir sendikamızdan istifa ettirilip, Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü`ne enstitü sekreteri olarak ataması
yapılmıştır. Aynı şekilde idari personelden Serkan Saraç sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra Avrasya Enstitüsü`ne enstitü sekreteri olarak görevlendirilmiştir" ifadelerini kullandı.
Hanefi Bostan, "Yine bir başka kuruma geçmek isteyen personele izin verilmemekte, sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırıldıktan sonra başka bir kuruma geçmesine izin verilmektedir. Bununla ilgili en son örnekler şunlardır: Merkez Kütüphane`de memur olarak görev yapan Hüseyin Çavdar sendikamızdan istifa ettirilerek Eğitim Bir-Sen`e üye yapılmış ve sonra da Sinop Üniversitesi`ne naklen gitmesine onay verilmiştir. Aynı şekilde Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu`nda memur
olarak çalışan Ahmet Turanyolcu isimli üyemiz sendikamızdan istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen`e üye olması karşılığında Malatya Üniversitesi`ne geçişine izin verilmiştir. Yönetimde taraflı davranıldığına dair bir örnek de; Eğitim Bir-Sen adlı sendikanın İstanbul Üniversitesi temsilcisi olan Zeynep Gökçen`in İstanbul Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı kadrosuna atanmasıdır" dedi.
İstanbul Üniversitesi`nde çalışan memurlar ve öğretim elemanlarının büyük bir korku ve panik içinde olduğunu belirten Bostan, "Bunlarla ilgili sayısız örnekler bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi`nde çalışan memurlar ve öğretim elemanları büyük bir korku ve panik içindedir. İstanbul Üniversitesinde bir göreve gelmek için veya kadroya atanmak için `Nurkan Yağız`ın sendikası` olarak nitelendirilen Eğitim Bir-Sen`e üye olmadan kadro almak veya hak edilen bir göreve gelmek mümkün olmadığı bütün personel
arasında yaygın bir kanaat haline gelmiştir" dedi.
Hanefi Bostan, birçok kişiye müdürlük verileceği vaat edilmekte, çocuğunu veya yakınını İstanbul Üniversitesine işe alma karşılığında sendikadan istifa ettirilerek Eğitim Bir-Sen`e üye kaydedilmekte olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"İstanbul Üniversitesi`nde Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız akademik ve idari personeli rektör yardımcılığı makamına çağırarak, makamında personele Türk Eğitim-Sen`den ayrılıp Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye olmaları konusunda zorlamakta ve tehdit etmektedir. İkna ettiklerini hemen Personel Dairesi`nde görevli Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı`nın odasına göndermekte, Mustafa Beyazatlı da Prof. Dr. Nurkan Yağız`ın talimatları doğrultusunda idari ve akademik personelin Türk
Eğitim-Sen`den ayrılma ve Eğitim Bir-Sen`e üye olma işlemlerini gerçekleştirmektedir. Yine Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız makam odasına gelmeyen akademik ve idari personeli telefonla arayarak veya Personel Daire Başkanlığı`ndaki Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı`ya arattırarak Türk Eğitim-Sen`den istifa edip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye olmaları halinde yardımcı doçent, doçent ve profesörlük kadrolarını hemen vereceğini, idari personele de atamada her türlü kolaylığın
sağlanacağını ve kendilerini müdür, müdür yardımcısı, fakülte, yüksek okul veya enstitü sekreteri olarak atatacağını, haklarında soruşturma varsa soruşturmayı hemen durduracağını, başka fakülte, yüksek okul ya da birime atama istemeleri halinde atamalarının hemen yapılacağını belirtmektedirler."
Bostan, "Üyelerimize karşı yapılan sendikal baskılar 23 Aralık 2011 tarih, ŞMS.460.034/535 sayılı İstanbul Üniversitesi 2011/2. Dönem Kurum İdari Kurulu Gündem maddeleri içinde `Madde 11.` olarak gündeme taşınmıştır. Madde 11 aynen şöyledir: Üniversitenizde bulunan sendika üyelerimiz, 8 aydan beri Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız tarafından şiddetli baskı yapılarak ve mobbinge tabi tutularak istifa ettirilip, bir başka sendikaya üye yaptırılmaktadır. Türk Ceza Kanununun 118.
maddesine göre bu fiiller önemli bir suç olarak kabul edilmiştir" dedi.
Bostan, ilgili madde ve fıkraları da şöyle açıkladı:
"Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi. Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı bir başka davranışla sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükm olunur. Yine bu
fiiller Başbakanlığın işyerlerinde tacizin (mobbing) önlenmesi ile ilgili genelgesine aykırıdır. Sendikamıza karşı uygulan mobbingin sona erdirilmesini, ilgili yöneticinin ve kullandığı kişilerin cezalandırılmasını üniversitede çalışma barışının yeniden tesis edilmesini yetkili sendika olarak talep ve arz ederiz."
İstanbul Üniversitesi`nde yetkili sendika olarak, sendikayla Kurum İdari Kurulu toplantısını yapmak üzere görevlendirilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar`ın bu gündem maddesini değiştirmeden toplantı yapılamayacağını telefonla kendisine bildirdiğini ifade eden Bostan, "Bunun üzerine toplantı yapılabilmesi için ilgili maddeden `Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız` ifadesi çıkarılarak, aynı maddeye `bazı yöneticiler` tarafından ibaresi konulmuştur. 27 Aralık 2011
tarihinde saat 13.00`de Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar`ın makam odasında Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cevat Acar, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemil Kaya, İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil İbrahim Sarıoğlu, sendikamızı temsilen de Sendika Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Sendika Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Alpak, Sendika Denetleme Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yakup Çelik, İ.Ü. Sendika Temsilcisi Murat Topçu, İ.Ü. Veteriner Fakültesi Temsilcisi Şeref
Candemir`in katılımıyla İstanbul Üniversitesi Kurum İdari Kurulu 2011/2. Dönem Toplantısı yapılmıştır. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar`ın ricasıyla 11. maddenin üniversitesinin itibarına zarar vereceği gerekçesiyle karar tutanağına alınmamasını istemiş, bu tür baskıların bir an önce sona erdirilmesi için gerekli çalışma ve görüşmelerinin yapılacağını ifade etmiştir" dedi.
Hanefi Bostan, sendika temsilcilerinin Rektör Yardımcısının bu taahhüdü üzerine konu hususunda daha fazla ısrarcı olmadığını belirttiğini de kaydetti. Bostan, "Ancak bahse konu toplantıdan sonra sendikamıza ve üyelerimize karşı girişilen bu linç girişiminin sona erdirilmesi yönünde bir işaret görülmemiş, aksine baskı, şiddet, yıldırma ve mobbing olayları artarak dayanılmaz bir noktaya gelmiştir. Nitekim İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi iş yeri temsilcimiz Hülya Gülyeri hakkında açılan dört ayrı
soruşturmayı bulunmaz bir fırsat olarak değerlendiren Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız, işyeri temsilcimiz Hülya Gülyeri`yi yanına çağırarak, işyeri temsilcimizin sendikamızdan istifası, arkadaşlarını istifa ettirmesi ve Eğitim Bir-Sen`e üye olmaları karşılığında soruşturmaları geri çektireceğini ve başka fakülte veya yüksek okula tayin edeceğini ve hemen sendikamızdan istifa etmesi ve Eğitim Bir-Sen`e üye olması için Personel Daire Başkanlığı`nda görevli Şube Müdürü Mustafa
Beyazatlı`ya gitmesini istemiştir. Hülya Gülyeri sendikamızdan istifa ettirildikten sonra 4 adet soruşturması geri çektirilmiş ve Mühendislik Fakültesi`nden Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu`na usulsüz olarak 2547 sayılı Kanunun 13. maddesinin b/4 fıkrası uyarınca görevlendirilmiştir. Hülya Gülyeri`nin Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız`ın talimatları doğrultusunda Mühendislik Fakültesi`nde bulunan 17 üyemizi bizzat istifa ettirdiği kendi el yazısından anlaşılmaktadır"
ifadelerini kullandı.
5 Mart 2012 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü`ne başvurarak sendikaya karşı girişilen linç girişiminin durdurulması için yasal işlemlerin başlatılmasının istendiğini belirten Bostan, "Baş sorumlulardan Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ve Personel Daire Başkanlığında görevli Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı hakkında gerekli yasal işlemin başlatılması istenmiştir. Sendikamıza gönderilen 29.03.2012 tarihli Rektör Danışmanı-İnceleme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. H. Rıza Güven
imzalı `gizli` ibareli yazıdan İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü`nün ileri sürülen iddialar ile ilgili rektörlükçe inceleme başlatılmış olduğu belirtilmektedir. Gizli yürütüldüğü iddia edilen incelemeden bir şekilde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ve Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı`nın haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim sendikamıza ulaşan bilgilerden ortaya koyduğumuz delillerin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ve Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı tarafından karartılmaya çalışıldığı ortaya
çıkmaktadır. Şöyle ki, Mühendislik Fakültesi`nde temsilcimiz iken istifa ettirilip Eğitim Bir-Sen adlı sendikaya üye yaptırılan Hülya Gülyeri hakkındaki dört soruşturmanın, soruşturmayı yürüten Prof. Dr. Ayşe Zehra Aroğuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız tarafından telefonla aranarak ilgili soruşturma dosyalarının herhangi bir işlem yapmadan kapatmasını istemiştir. Bunun üzerine Prof. Dr. Ayşe Zehra Aroğuz konu ile ilgili Mühendislik Fakültesi Dekanlığı`nı bilgilendirmiştir" dedi.
Hanefi Bostan, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü`ne sendika olarak 5 Mart 2012 tarihinde yapılan başvuru üzerine `gizli` yürütüldüğü belirtilen soruşturmadan bir şekilde haberdar olan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız`ın Mühendislik Fakültesi Dekanlığı`nı arayarak Hülya Gülyeri ile ilgili soruşturmaların yeniden başlatılmasını istediğini de ifade etti. Bostan, "Yine Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ve Personel Daire Başkanlığı`nda görevli Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı,
Merkez Kütüphane`de memur olarak görev yapan Hüseyin Çavdar`ın Sinop Üniversitesi`ne naklen gitmesine ilişkin yazıyı geri çektirdikleri bilgisi sendikamıza ulaşmış bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi`nde Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ve Personel Daire Başkanlığı`nda görevli Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı tarafından sendikamıza karşı girişilen linç girişimi sendika üyelerimiz ve iş yeri temsilcilerimizle sınırlı olmayıp sendika şube yöneticilerimize kadar uzanmaktadır. Nitekim
sendika şubemizin Disiplin Kurulu Başkanı ve sendikamızın İstanbul Üniversitesi`ndeki disiplin kurullarında 25882 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan `Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik` gereği görevlendirilen Prof. Dr. Recep Seymen`e yapılan baskılar ve hakkında açılan yersiz soruşturmalardan dolayı 13.05.2011 tarihinde sendikamızdan istifa ettirilmiştir. Yine İ.Ü. Mühendislik Fakültesi`nde Metin Cimşit adlı üyemiz Hülya Gülyeri tarafından
istifa ettirilerek Eğitim Bir-Sen`e üye kaydedilmiş, daha sonra da adı geçen şahıs Türk Eğitim-Sen`e yeniden üye olması üzerine Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ataş Başçetin tarafından odasına çağrılarak `Kendine dikkat et` diye tehdit edildiğini sendikamıza yaptığı yazılı başvurudan anlaşılmaktadır" dedi.
Sendika yöneticilerine karşı oyunlar oynanarak üyelerin tehdit, şiddet, baskı, soruşturma, korkutma karşılığında sendikadan istifa ettirildiğini belirten Bostan sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Görüldüğü gibi bir plan dâhilinde işyeri temsilcilerimize, üyelerimize ve sendika yöneticilerimize karşı oyunlar oynanarak üyelerimiz tehdit, şiddet, baskı, soruşturma, korkutma, mobbing ve bir yere atama karşılığında sendikamızdan istifa ettirilmektedir. Bu durum İnsan Hakları Beyannamesi`ne, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu`na ve Başbakanlık genelgelerine aykırı olup, ayrıca Türk Ceza Kanunu`nun 118. ve 119. maddelerinde önemli bir suç olarak kabul edilmektedir. Türkiye Kamu-Sen ve
Türk Eğitim-Sen olarak İstanbul Üniversitesi`nde üyelerimize karşı insanlık dışı baskılar uygulayan ve açıkça taraflı hareket eden Personelden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurkan Yağız ile Personel Şube Müdürü Mustafa Beyazatlı ve diğer sorumlular hakkında gerekli yasal takibatın yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı`na suç duyurusunda bulunulmuştur. Türkiye`de sorumluluk makamında olan başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, TBMM Başkanı ve bütün
siyasi partileri üyelerimize ve sendikamıza karşı girişilen linç girişiminin sona erdirilmesi konusunda gereğini yapmaya çağırıyoruz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri’ne 2. dalga operasyon: 28 gözaltı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş.‘ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ikinci aşama operasyon düzenlendi. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 28 şüpheli gözaltına alındı. Öte yandan 620 milyon TL değerinde; 29 mesken, 3 iş yeri, 14 araç, 32 arsa ve tarlaya el konuldu.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PAYCO Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. ile şirket yetkilileri hakkında yasadışı bahis ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası denetim raporu ile Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor incelendi. Her iki raporda da yasadışı bahis ve yasadışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin, elektronik para ve ödeme hizmeti sunan kuruluşlar üzerinden sistematik şekilde finansal sisteme sokulduğu ve çok sayıda şirket üzerinden aklandığı belirlendi.Öte yandan eylemin bireysel bir faaliyet değil örgütlü bir yapılanma tarafından yürütüldüğü de tespit edildi. Soruşturma kapsamında elektronik para kuruluşu bünyesinde 1 örgüt lideri, liderliğe bağlı 3 yönetici, bu yöneticilerin talimatları doğrultusunda operasyonel düzeyde faaliyet yürüttüğü değerlendirilen 7 örgüt üyesinden oluşan hiyerarşik bir suç örgütü yapısının oluşturulduğu ve çok sayıda yüksek riskli ve suçla bağlantılı finansal hareket belirlendi. Bu kapsamda 5 Aralık’ta düzenlenen operasyonda 11 şüpheli gözaltına alınırken, şüphelilere ait malvarlıklarına ve Payco Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. şirketine, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği kararıyla el konuldu.Şüphelilerden 9’u tutuklanıp 2’si ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, soruşturmanın derinleştirilmesi ve elde edilen yeni deliller doğrultusunda, örgüt yapılanması içerisinde yazılım mühendisi, bilgi teknolojileri (İT) personeli ve proje yöneticisi sıfatlarıyla görev yapan şüphelilerin yasadışı bahis ve yasadışı forex/dolandırıcılık faaliyetlerinden elde edilen suç gelirlerinin transfer edilmesine ve gizlenmesinde rol aldıkları ve "para nakline aracılık etme" suçunu işledikleri tespit edildi.Örgüt hiyerarşisi içerisinde suç gelirlerinin yazılımsal altyapılar üzerinden yönlendirilmesi, elektronik para hesaplarının yönetimi ve finansal akışların gizlenmesi faaliyetlerine katıldığı değerlendirilen şüphelilere yönelik ikinci aşama operasyon düzenlendi. İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Kocaeli ve Yalova’da İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda 28 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin örgüt içi görev ve konumlarının netleştirilmesi, finansal ve dijital delillerin temini, suçtan elde edilen gelirlerin izinin sürülmesi amacıyla adreslerinde arama ve el koyma işlemleri de gerçekleştirildi. Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerinin Aklanması suçu kapsamında şüphelilere ait 92 banka hesabı ile toplam 620 milyon TL değerinde; 29 mesken, 3 iş yeri, 14 araç, 32 arsa ve tarlaya el konuldu.
Samsun Burundan rahat nefes alamamak uykudan sosyal hayata her şeyi etkiliyor Burundan rahat nefes alamamak, çoğu zaman basit bir şikâyet gibi görülse de uyku kalitesinden günlük performansa kadar birçok alanı olumsuz etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Davut Tepe, bu problemin ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri KBB Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Davut Tepe, burundan rahat nefes alamamanın sadece anlık bir rahatsızlık olmadığını belirterek, sorunun uzun vadede yaşam kalitesini düşürdüğüne dikkat çekti. Burun tıkanıklığının gece uykularını bölebileceğini, gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve verim kaybına yol açabileceğini ifade eden Tepe, bu durumun sosyal ve iş hayatını da doğrudan etkilediğini söyledi. Burun tıkanıklığının altta yatan farklı nedenlere bağlı gelişebileceğini aktaran Opr. Dr. Tepe, doğru tanı ve tedaviyle hastaların nefes alma konforunun artırılmasının mümkün olduğunu belirtti. Uzun süredir burundan rahat nefes alamayan kişilerin mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına başvurması gerektiğini vurgulayan Tepe, erken müdahalenin yaşam kalitesini belirgin şekilde yükselttiğini kaydetti. Üç kişiden birinde var Opr. Dr. Davut Tepe, "Burundan rahat nefes alamamak; sadece anlık bir rahatsızlık değil, yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sağlık problemidir. Bu durum kimi zaman geçici iltihabi süreçlerden kaynaklanırken, kimi zaman da burun içinde kemik eğriliği, burun eti büyümesi, geniz eti veya sinüs sorunları gibi yapısal nedenlere bağlı olabiliyor. Araştırmalar, toplumda her üç kişiden birinde burun içerisinde yapısal bir problem bulunduğunu ortaya koyuyor. İltihabi sorunlar ilaçla tedavi edilebilirken, yapısal bozukluklarda cerrahi müdahale gerekebiliyor. Burundan nefes almanın uyku kalitesi açısından kritik önem taşır. Uyku apnesinin cerrahi tedavisinde burun hava yolunun açık olması, tedavinin başarısı için en önemli kriterlerden biridir. Burun sağlığının doğru şekilde değerlendirilmesi için yapılacak basit bir endoskopik muayene, tanı ve tedavi sürecinde en hızlı yoldur. Sağlıklı nefesin sağlıklı yaşamın anahtarı olduğunu unutmamak gerekir" dedi.
Kayseri Güneş gözlüğü kışın daha çok koruyor Kayseri’de Optisyenlik yapan Halit Mızrak, güneş gözlüğünün asıl amacının güneşten yansıyan UV ışıklarından korunmak olduğunu söyleyerek, "Kardaki kristallerden yansıyan ışıklar gözlerimizi daha çok aldığı için karlı havalarda güneş gözlüğünü kullanmaya daha çok ihtiyacımız var" dedi. Güneş gözlüğünün sadece yazın takılması gibi yanlış bir algı olduğunu söyleyen 15 yıllık Optisyen Halit Mızrak, "Güneş gözlüğü, tabi gözle ilgili bazı hastalık durumlarında kullanılması şart oluyor ama gözlerimizi güneşin UV ışıklarından korumamızı sağlayan bir protez diyebiliriz. Güneş gözlüğünün temel üretim amacı bizi UV ışıklarından korumaktır. Genelde adı güneş gözlüğü olduğu için sadece güneşli havalarda takılır algısı var ama ne yazık ki kardaki kristallerden yansıyan ışıklar gözlerimizi daha çok aldığı için karlı havalarda güneş gözlüğünü kullanmaya daha çok ihtiyacımız var. Karlı havalarda UV koruma oranı yüksek güneş gözlüklerinin tercih edilmesi göz yapımızı ve cildimizi daha fazla koruyacaktır" dedi. Mızrak, gözlüklerin güvenilir yerlerden alınmasını tavsiye ettiklerini söyleyerek, "Güneş gözlüğü alırken püf nokta dediğimiz artık günümüz dünyasında ne yazık ki güvenilir mağazalardan ve optisyenlik müesseselerinden tercih edilmeli. Bizim sektörümüzde yasak olmadığı için işporta her yerde satılabildiği için insanların sağlığıyla çok kolay oynayabiliyorlar. Vatandaşlarımızın güvenilir yerlerden gözlüklerini almalarını tavsiye ediyoruz. Gözlük seçerken öncelikle hangi cam rengi ile daha rahat ettiğimizi kullanarak tespit etmemiz gerekiyor. Kişiden kişiye rahatlık oranı fark edebiliyor. Birkaç farklı alternatifi deneyip değerlendirip ona göre doğru cam rengi, UV koruma oranı yüksek bir ürün ve mümkünse bilinen markaları tercih etmek bizi daha rahat ettirecektir" ifadelerini kullandı.
Antalya Doğan Hızlan Kütüphanesi’nde imza etkinliği Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Doğan Hızlan Kütüphanesi’nde düzenlenen etkinlikte çocuklar, yazar Burcu Bahar’la okuma-yazma üzerine keyifli bir buluşma yaşadı. Etkinlik sonunda Bahar, "Doğa Dostu Dodo Patara’da" adlı kitabını imzaladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve eğitim çalışmaları kapsamında, Doğan Hızlan Kütüphanesi çocukları kitapların dünyasıyla buluşturmaya devam ediyor. Kütüphanede gerçekleştirilen söyleşi ve atölye etkinliğinde çocuklar, yazar Burcu Bahar’la bir araya gelerek okumanın yazmaya nasıl eşlik ettiğini, hikâyelerin nasıl kurulduğunu ve kitaplarla bağ kurmanın önemini deneyimledi. Çocuklar doğaçlama hikaye oluşturdu Etkinlik boyunca çocuklarla interaktif bir içerik yürütülürken, "Dodo" karakteri üzerinden Patara’dan Uludağ’a, Alanya’ya uzanan hayali bir yolculuk anlatısı kurularak şarkılarla desteklenen çalışmada günün sonunda çocuklarla birlikte doğaçlama bir hikâye oluşturuldu. Programın kapanışında yazar Burcu Bahar, çocuklara dağıtılan "Doğa Dostu Dodo Patara’da" adlı kitabını imzalayarak minik okurlarla sohbet etti. Dodo ile yolculuğa çıktılar Yazar Burcu Bahar etkinliğin çocuklarla birlikte kurulan bir hikâye serüvenine dönüştüğünü ifade etti. Bir çiftliğe gittik ve Dodo ile birlikte başka maceralara yelken açtık diyen Yazar Burcu Bahar, "Etkinlik çok keyifli geçiyor. Çocukların birlikte olması ve kitapların içinde kaybolması çok güzel" dedi. Çocuklar kütüphaneyi ve yazarı yakından tanıdı Emel Sevgi Taner İlkokulu 2. sınıf öğretmeni Muzaffer Akman çocukların yazarı kütüphaneyi ve yazarı yakından tanıma fırsatı elde ettiklerini değinerek "Bu gün yazarımız ile birlikte hem kütüphanede nasıl davranırız, nasıl istediğimiz kitaplara ulaşabiliriz bunların çalışması yapıldı. Ayrıca çocuklarımız bir çocuk yazarı ile tanışma fırsatı elde etti. Hem çok eğlenceli vakit geçirdiler hem de güzel anı biriktirdiler. Onların yetişmesi adına güzel bir etkinlik oldu. Çalışan ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim" diye konuştu.
Manisa Yapay zekayla kandırdıkları adamı 98 bin TL dolandırdılar Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaşayan bir kişi sosyal medyada gördüğü sahte bir yatırım ilanına kanması sonucu 98 bin TL dolandırıldı. Yapay zekayla hazırlandığı belirlenen video ile dolandırılan İbrahim Halil Çevik, dolandırıcıların yakalanarak adalete teslim edilmesini istedi. Manisa’da yaşayan İbrahim Halil Çevik, sosyal medya üzerinden gördüğü yapay zekayla hazırlanmış videoda vadedilen sözde yatırıma para yatırmak istedi. Gördüğü linke tıklayan Çevik, kendisine ulaşan dolandırıcıların talimatıyla WhatsApp üzerinden atılan "Ticaret" adlı sahte uygulamayı indirerek uygulama üzerinden bilgilerini paylaştı. Sahte numaralar ve yapay zekayla hazırlanmış profil resimleri bulunan kimliği belirsiz WhatsApp profili ile Çevik’le iletişimde kalan dolandırıcılar, uygulama üzerinden Çevik’e sözde gümüş aldırarak 98 bin TL’sini dolandırdı. Dolandırıcılar ağına düşürdükleri Çevik’in peşini bırakmadı. Hemen hemen her gün Çevik’le iletişimde kalan dolandırıcılar, parasını geri isteyen Çevik’ten parasını kurtarması için çeşitli özel bankalardan kredi çekerek kendilerine yatırmasını istedi. Dolandırıldığını anlayan Çevik soluğu jandarma karakolunda aldı. Burada ifade veren Çevik, dolandırıcıların bir an önce yakalanarak adalete teslim edilmesini istedi. "410 bin TL kredi çekerek kendilerine göndermemi istiyorlar" Yaşadıklarını anlatan İbrahim Halil Çevik, "Normalde sosyal medya kullanmayan birisiyim. Sosyal medya üzerinden Türkiye Petrollerine ait bir link gördüm. Benden 10 bin 500 TL para istediler. Bana günde 2 bin TL kazanacağımı söylediler. Sonrasında bana ‘Ticaret’ adında sahte bir uygulama kurdular. O uygulamadan para yatırmamı istediler. Tıkladığımda yani e-mail adresimi ve telefon numaramı girdim. Sonra sözde borsa uzmanı diye sahte bir farklı bir numara arıyor beni. Bana borsa temsilcisi bağlanacak dediler ve 5 gün sonra başka bir numara beni arayarak benim sigortam olmadığı için paramı alamayacağımı söylüyor. Benden paramı almam için tekrar tekrar para yatırmamı istiyorlar. Özel bir bankadan bana hesap açarak buradan 410 bin TL kredi çekerek kendilerine göndermemi istiyorlar. Bankada ne kadar faiz geliyor bilmiyorum eksi hesabımdan ama 98 bin TL gönderdim. Bana daha büyük zararlara yol açacaklardı" dedi. Jandarma karakoluna giderek şikayetçi olduğunu ve dolandırıcıların yakalanmasını isteyen Çevik, "Dolandırıcıların yakalanmasını istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin adını kullanaraktan böyle dolandırıcılık yapıyorlar. Instagram’dan başlıyorlar. Bir kişi sürekli telefonla arıyor sizi. Rahatsız ediyorlar. Bir video da çekmişler zaten. Şu an çalışmıyorum ben. Herhangi bir gelirim de yok yani. Ben 18 ay önce bir kaza geçirdim. Ayağım kırıldı, kolum kırıldı, köprücük kemiğim kırıldı. Çalışmadığım halde bu vicdansızlığı bana yaptılar. Jandarmaya gittim ama henüz herhangi bir geri dönüş sağlamadılar bana" ifadelerini kullandı.