YEREL HABERLER - 01 Mart 2012 Perşembe 21:01

MİLAS’TA 3. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK FUARI AÇILDI

A
A
A
MİLAS’TA 3. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK FUARI AÇILDI

Milas’ta 1-4 Mart tarihleri arasında düzenlenen Güney Ege Gıda, Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nın üçüncüsü Milas Fuar Alanında düzenlenen törenle açıldı.
Törene Muğla Valisi Fatih Şahin, Muğla Milletvekili Tolga Çandar, Eski Milletvekili ve Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, Çevre Belde Belediye Başkanları ile çok sayıda Milaslı
çiftçi ve vatandaş katıldı. Törende söz alan konuşmacılar, fuarın uluslararası seviyeye çıkartılması için çalışma başlatıldığını söyledi. İki gündür Ankara’da bulunan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, kar yağışı yüzünden rötar yapan uçak yüzünden düzenlemiş olduğu fuara son anda katıldı.
İlk söz alan Expolink Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Erdoğan, bu yılki fuara 145 firmanın katıldığını, yaklaşık 400 markanın da yer aldığını söyledi. Erdoğan, hava koşulları yüzünden çok sayıda firmanın fuara katılamadığını belirtti.
Erdoğan, son yıllarda artan kadına şiddetin önlenmesi için mecliste koruyucu yasa çıkartıldığını hatırlatarak, zeytin ağaçlarına yapılan şiddetin bu fuar sayesinde biraz önleneceğini ifade etti.
Fuar alanındaki iç mekanların tümünün katılmak isteyen firmalarca satın alındığı belirtilerek yer darlığı yüzünden bir çok firmanın talebinin karşılanamadığı açıklandı.
Fuara katılan firmaların yüzde 80’i Milas dışından olduğu belirtilirken, Milas’tan 4-5 firmanın katılması dikkat çekti.
Açılışta söz alan Milas Ziraat Odası Başkanı, İsmail Atıcı, "Global bir köye dönüşen dünyada yer alabilmemiz için tarım tekniklerini geliştirmemiz modern tarıma ayak uydurmamız gerekiyor. Bunu yapamazsak gelişen dünya tarımı karşısında yok olmaya mahkumuz" dedi.
Muğla Tarım İl Müdürü Songül Topalı da, "Tarımsal hasıla bakımından dünyada yedinci ülkeyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924 yılında ilkini Ankara’da gerçekleştirdiği Ankara’daki İktisat Fuarının ardından 1936 yılında İzmir’de açılan ve halen devam eden İzmir Fuarı hala devam ediyor. Balık üretiminde Muğla ilimiz birinci sırada bulunuyor. 2001 yılında 10 bin ton olan balık üretimimiz 2011 yılında 70 bin tona çıkmıştır. Narenciye ve sebze üretiminde Antalya’dan sonra yine ikinci sıradayız. Son 4 yılda Muğla ve ilçelerinde dağıttığımız 3 bin 760 adet tarım ekipmanları sayesinde çiftçimizin üretimi daha kaliteli ve daha verimli olduğunu gözlemliyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor" diye konuştu.
Ankara uçağının rötar yapması üzerine son anda fuara katılabilen Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, karlı dağları aşarak gelen ve hala yolda olan katılımcı firmaların bu fedakarlığına teşekkür ettiğini belirterek, "Gittiğimiz her yerde Milas fuarının öneminden bahsediliyor, buda bizi fazlasıyla mutlu ediyor. İlk amacımız Fuarı yapmaktı bunu başardık. Şimdi Güney Ege Gıda Tarım ve Hayvancılık Fuarı’na Uluslararası seviyeye çıkarmak için uygun yer arayışındayız. Amacımız bir kaç yıl içinde bunu gerçekleştirmek, sayın valimiz ve
kaymakamımız olmak üzere bu konuda çok büyük destek sağlıyorlar. Bunu kısa zamanda başarmak için çalışıyoruz v hep birlikte başaracağız" dedi.
2009 yılında Ziraat Odası, Ticaret Odası ve Belediye Başkanımızla bir araya gelerek tarım Fuarı gerçekleştirmemiz için görüş birliğine vardıklarını belirten Milas Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı, " 2010 yılında gerçekleştirdiğimiz ilk fuara iki yüz bin kişinin katıldığı
tespit edince ne kadar yararlı bir iş yaptığımızı anladık. Bundan sonraki amacımız bu fuara uluslararası seviyeye çıkarmak, bu konuda belediye başkanımızın, Tariş’in Ziraat Odası’nın yer aradığını çalıştığını biliyoruz. Bunu gerçekleştireceğiz" dedi.
Törende söz alan Muğla Milletvekili Tolga Çandar, "Şu anda mecliste
olmam lazım. İntibak yasası çıkıyor. Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’na Milas’ta fuar olduğunu buraya gitmem gerektiğini söyledim. Ülkemizin hala ulusal bir tarım politikası bile olmadığını bana söyleyerek mutlaka ’Milas’a gitmelisin’ dedi. Onunda selamını getirdim. Tarımın gelişmesi için kendi tohumumuzu yaratmamız için öncelikle bir ’Tohum Bankası’ yaratmak zorundayız. Bir kez kullanımlı domates tohumunu bile İsrail’den alıyoruz. Üç-dört yıl öncesine kadar zeytinyağı fiyatı 7 liraya kadar yükseldi. Ne oldu da bir kaç yıl içinde zeytinyağı 3, 3.5 liraya düştü" şeklinde konuşması çiftçilerin ve izleyicilerin ayağa kalkarak alkışlamaları dikkat çekti.
Baharın ilk gününde sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Muğla Valisi Fatih Şahin, "Bu fuarın ne kadar etkili olduğunu biliyorum. Ben çiftçilerimiz minnettarım, eski parayla söylüyorum. Çiftçilerimizin yıllık 3 kat trilyon ülke ekonomisine katkısı var. Sayın Milletvekilimizin de dediği gibi, öncelikle kendi tohumumuzu kendimiz üretmemiz için laboratuar çalışmalarını geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.