ASAYİŞ - 02 Mart 2012 Cuma 09:02

MERSİN`DE VAHŞET

A
A
A
MERSİN`DE VAHŞET

Mersin’de 4 aydır kayıp olduğu bildirilen 28 yaşındaki Nevruz Taşoğlu’nun korkunç bir cinayete kurban gittiği ortaya çıktı. 50 bin lira para için öldürüldüğü anlaşılan genç kızın cesedi, eski bir köy mezarlığında ağaç dibinde gömülü olarak bulundu.
Edinilen bilgiye göre, bir temizlik firmasında temizlik işçisi olarak çalışan Nevruz Taşoğlu, 18 Kasım 2011 tarihinde iş yerine gitmek üzere sabah erken saatlerde Müfide İlhan Mahallesi’ndeki evinden ayrıldı. Ancak genç kız, akşam eve dönmeyince aynı gece babası Hasan Taşoğlu, Siteler Polis Merkezi’ne giderek kızının kayıp olduğunu bildirdi. Kayıp müracaatı üzerine olayla ilgili soruşturma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, konuyu incelemeye aldı. Genç kızın, kaybolduğu gün
bankadan 50 bin lira para çektiğini tespit eden ekipler, konuyu araştırmak üzere özel bir ekip kurdu.
TEKNİK TAKİBE ALINDILAR
Ekiplerin yaptığı çalışmalarda, Nevruz Taşoğlu’nun kaybolduğu gün son olarak birlikte çalıştığı bayan arkadaşı Sema Ç.’nin kuryelik yapan kocası İbrahim Ç. ile görüldüğünün belirlenmesi üzerine karı-kocanın telefonları teknik takibe alındı. Aylar süren sıkı takibin ardından kayıp olduğu bildirilen Nevruz Taşoğlu’nun, İbrahim Ç. (34) ve bacanağı Osman S. (33) tarafından öldürüldüğü anlaşıldı. Gerekli bilgi ve delilleri toplayan polis, ilk etapta iki şüpheliyi gözaltına aldı.
50 BİN LİRA İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ
Şüphelilerin polisteki ifadelerine göre; temizlik firmasında çalışan Nevruz Taşoğlu, iş arkadaşı Sema Ç.’ye, 50 bin lira parası olduğunu ve ev almak istediğini belirterek bu konuda kendisine yardımcı olmasını istedi. Sema Ç.’de konuyu kuryelik yapan kocası İbrahim Ç.’ye anlattı. İbrahim Ç. bir müddet sonra satın alabilecekleri bir ev bulduğunu söyleyerek genç kızdan bankadaki parasını çekmesini istedi. Nevruz Taşoğlu, 18 Kasım 2011 günü bankadan 50 bin lira çekerek İbrahim Ç. ile buluştu. İbrahim Ç.,
beraberinde bacanağı Osman S.ile birlikte genç kızı bir araca bindirerek Üseli köyü yakınlarındaki ormanlık araziye götürdü. Burada genç kızı telle boğarak öldüren şüpheliler, yakındaki eski mezarlık içinde bir ağacın altına gömdü.
Emniyet Müdürlüğü’nde işledikleri cinayeti itiraf eden şüphelilerin verdiği bilgiler doğrultusunda eski köy mezarlığında kazı yapan polis, Nevruz Taşoğlu’nun cesedine ulaştı. Ceset, daha sonra otopsi için Mersin Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Soruşturmayı derinleştiren polis, şüphelilerin eşleri Sema Ç. ve Arzu S. ile olayla ilgileri bulunduğu ileri sürülen M.S., H.T., H.B. ve A.D. adlı kişileri de gözaltına aldı.
AİLE TELEVİZYON PROGRAMINA KATILDI
Bu arada 4 aydan bu yana kayıp olduğu bildirilen Nevruz Taşoğlu’nun ailesinin, bir süre önce bir televizyon programına katılarak kızlarının yüklü miktarda para ile kaybolduğunu söyledikleri ve bulunması için yardım istediği belirtildi. Cinayet şüphelisi olarak gözaltına alınan A.D.’nin de aynı programa telefonla bağlanarak konuyla ilgili yalan ifade verdiği ileri sürüldü.
Cinayetle ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtilirken, gözaltına alınan ikisi bayan 8 kişinin emniyetteki sorgularına devam edildiği kaydedildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.