EKONOMİ - 07 Mart 2012 Çarşamba 12:13

(ÖZEL HABER) TERECİYE TERE SATTILAR

A
A
A
(ÖZEL HABER) TERECİYE TERE SATTILAR

Tuğra Makine 1997 yılında İtalya’dan örnek alarak başladığı LPG tankını şimdi İtalya’ya satıyor. Firma, İtalya’nın LPG tankı ihtiyacının yüzde 60’ını karşılıyor.
Üç teknik öğretmen Hüseyin Altan, Mustafa Çetindağ ve İlhan Baloğlu’nun 1997 yılında bir araya gelip İtalya’dan örnek alarak başladıkları LPG tankı üretimi, bugün İtalya’nın LPG tankı ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayacak kadar büyüdü. Tuğra Makine Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Altan, ilk başladıkları yıllarda günlük 10 adet LPG tankı üretirken, bugün günlük 3 bin adet üretim kapasitesine ulaştıklarını belirtti. 1997 yılında 100 metrekarelik mütevazı bir atölyede üretime başladıklarına dikkat çeken Altan,
bugün Kayseri Serbest Bölge ve Organize Sanayi Bölgesi’nde 30 bin metrekare alanda LPG tankı ürettiklerini ifade ederek, "1997 yılında öğretmenlik yaparken bu işlere başladık. Biz teknik öğretmenler olarak okuldan mezun olduğumuz zaman üretim yapmak hep hayalimizdir. Sanayiye ne gibi katkılarda bulunabiliriz diye düşünürüz. Biz üç ortak makine bölümü öğretmeniyiz. Bu tür düşüncelerle yola çıktık ve kısmet oldu bugünlere geldik. İlk başladığımızda 100 metrekarelik mütevazı bir atölyemiz vardı. Soba sönünce
kaynak yaptığımız tankların sıcağında ısınırdık. Akşam 17.00’de dersten çıktıktan sonra gelir, gece yarılarına kadar çalışırdık. Hatırlıyorum da 50 ton sac taşımışız imkansızlıktan sırtımızda. Üç ortak, bir de stajyerlerimiz vardı. Sürekli biz çalışırdık. 100 metrekareden sonra 400 metrekarelik bir yer kiraladık. Çok çalıştık, bu arada işçi sayımız 20’ye yükselmişti. Kısmet oldu. sonra Organize Sanayi Bölgesi’nde de bir fabrika satın aldık. 2005 yılında da Serbest Bölge’de bu fabrikayı yaptırdık ve
çalışmaya devam ediyoruz. Günlük 10 adet üretirken 3 bin adetlik kapasiteyi belki hayal edemiyorduk ama hedefimiz hep kaliteli üretim yapmak ve kendimizi ispat etmekti. Tezgahları, makineleri kendimiz geliştiriyorduk. Hala bugün içeride kullandığımız ve kendi imal ettiğimiz makinelerimiz var. Çünkü hiçbir örnek yoktu, tamamen kendimiz geliştirdik makinelerimizi. İtalya’da Almanya’da yaptırdığımız makineler tezgahlar ve robotlar var. O zaman elimizde yaptığımız kaynakları şimdi robotlar yapıyor. Ama
bugünlere geleceğimizi tahmin edemiyorduk tabii ki. Tuğra Makine olarak kurumsal bir yapı, iyi çalışan bir kalite sistemi ve çok geniş üretim imkanlarına, laboratuvarlara, Kayseri’de hatta Türkiye’de olmayan imkanlara sahibiz şimdi" açıklamasını yaptı.
Altan, 2001 yılında Türkiye’de LPG alanında vergilerin yükselmesiyle oluşan kriz sonrasında ihracata başladıklarını dile getirdi. Şu anda büyük bir kısmı İtalya’ya olmak üzere Avrupa, Uzak Doğu ve Güney Amerika’da çok sayıda ülkeye LPG tankı ihraç ettiklerini ifade eden Altan, halihazırda TOFAŞ’ın tedarikçi listesinde olduklarını da kaydetti. İtalya’nın LPG tankı ihtiyacının yüzde 60’ını karşıladıklarını belirten Altan, 2001 krizinden sonra uzak kaldıkları iç pazara dair yeni yatırımları olduğunu da dile
getirerek, "Türkiye şu anda LPG sektöründe dünyada bazen birinci, bazen ikinci sırada; Güney Kore ile yer değiştirebiliyor. Bundan dolayı iç pazarda satışın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ama iç pazardaki fiyat ve kalite beklentisinin düşük olmasından ve bizim ürünlerimizin pahalı olmasından dolayı iç pazara satışta zorlanıyoruz" dedi.
Altan, ürettikleri LPG tanklarının farkını, "otomotiv sektöründe şart olan ISO 16949 belgesi ile üretim, nano teknoloji ile yapılan boya kalitesi, her ülkenin ihtiyacına yönelik bin 300’ün üzerinde değişik ölçülerde üretim yapabilme ve esnek üretim kabiliyeti" olarak sıraladı.
LPG tanklarda garanti süresinin normal şartlarda 2 yıl olarak belirlenmesine rağmen, kendi ürettikleri tankların 10 yıl arkasında olduklarını vurgulayan Altan, "6 litreden 114 litreye kadar değişik litrelerde üretim yapabiliyoruz. Çok iyi bir laboratuvarımız var. Dünyada birkaç merkezde yapılan bir bonfair testini biz yapıyoruz. Bu testle tankların yanma sırasındaki tepkilerini değerlendiriyor ve raporlandırıyoruz. Kaynak kontrollerimizi kendi laboratuvarımızda yapıyoruz. Tankların kullanım süresi 10
yıl, garanti süresi 2 yıl olsa dahi biz 10 yıl ürünlerimizin arkasındayız" ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Dünden Kalanlar Konseri izleyenleri coşturdu Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, Körfez Gönül Dostları Derneği Korosunun Reha Yurdakul Salonunda düzenlediği "Dünden Kalanlar Konseri" ilgi gürdü. Şefliğini Tuğrul Atatüre’nin yaptığı konseri izleyen yaklaşık 250 müziksever şarkılara eşlik etti. Reha Yurdakul Salonundaki konserin ilk bölümünde Muhayyerkurdi eserler seslendirilirken, ikinci bölümde de Osman Nihat Akın Besteleri ile Hicaz Makamı eserlere yer verildi. Konseri İlçe Milli Eğitim Müdürü Bora Zihni ile İYİ Parti önceki ilçe Başkanı Erdoğan Kahya ve yönetim Turgay Yıldız ve yaklaşık 250 müziksever izledi. İzleyiciler, konserin sonunda Şef Tuğrul Atatüre ile koro üyelerine teşekkür etti. Konseri beğendiğini kaydeden emekli müzik öğretmeni Cahit Baylav, "Bu akşam güzel bir konser izliyoruz. Bu tip konserlerin daha çok yapılmasını istiyoruz. Körfez Gönül Dostları topluluğu gerçekten güzel bir konser hazırlamış., Genellikle popüler eserler var. Çokta başarılı. Çok memnununum burada olduğuma. Çok teşekkür ederim" dedi. Ali Gültekin de, "Konseri izledik. Çok çok güzeldi. Ben çok keyif aldım. Hele saz heyeti, hocamız süper idi. Seyircilerde çok keyif aldı. Hepimiz söyledik. Çok keyif aldık" diye konuştu. Emekli öğretmen Eser Baylav ise, "Konser çok güzeldi. Gerçekten çok güzel hazırlanmışlar. Profesyoneller gibi buldum. Çok beğendin ben. Özenle seçilmiş parçalar. Sazlar solistler gerçekten çok güzeldi. Böyle bir programın, böyle çalışmaların Burhaniye’de olması takdire değer ve çok kıymetli" dedi.
Kütahya Kütahyalı Abdullah Dede’den çevreye örnek temizlik dersi Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Abdullah Kulluk, ilerleyen yaşına rağmen sokakların temiz kalması için gösterdiği çabayla takdir topluyor. Durak Mahallesi İkbal Sokak üzerinde oturan Kulluk, adeta mahallesinin gönüllü temizlik işçisi oldu. Durak Mahallesi’nin sakinlerinden olan Abdullah Kulluk, yaşlılığına aldırmadan her sabah sokağa çıkarak çevresindeki temizliği bizzat üstleniyor. Kulluk’un günlük rutinleri arasında, özellikle sonbahar mevsiminde İkbal Sokak’a dökülen yapraklar ve çevreye atılan çöpleri toplamak bulunuyor. Mahalle sakinleri, 83 yaşındaki Abdullah Dede’nin bu özverili davranışını hayranlıkla izliyor. Elinde süpürgesi ve faraşıyla sokakları pırıl pırıl yapan Abdullah Kulluk, gençlere de çevre temizliği konusunda önemli bir ders veriyor. Temizliğin önemine dikkat çeken esnaflıktan emekli Abdullah Kulluk, "Bu yaşımda bile elimden geldiğince sokağımı temiz tutmaya çalışıyorum. Temizlik, Uzunçarşı’da esnaflıktan gelen bir alışkanlığım. Temiz çevre, sağlıklı yaşam demektir. Herkes kendi kapısının önünü temiz tutsa, tüm mahalle tertemiz olur" sözleriyle çevre bilincine vurgu yaptı. Komşulardan inşaat çalışanı İsmail Karaduman, " Yan tarafta inşaatta çalışıyoruz. Hacı amcayı da burada temizlik yaparken görüyoruz. Güzel bir hareket inşallah herkese örnek olur ve vatandaşlar da duyarlı olur bu konuda" dedi.
Kütahya Evliya Çelebi’nin kimliği ve göreviyle ilgili tarihi keşif Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Domaniç Hayme Ana Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Salih Aytemur, 2002 yılından bu yana sürdürdüğü "Geçmişten Günümüze Seyitömer ve Seyitömer Hazretleri" başlıklı tarihi araştırmaları kapsamında, dünyaca ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin Uyvar’daki kimliği ve devlet görevine ilişkin daha önce tespit edilmemiş önemli bilgilere ulaştı. Dr. Aytemur, Osmanlı arşiv vesikalarına dayanan bu yeni keşifleri, III. Uluslararası Eskişehir Kongresinde bildiri olarak sundu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen kongrede konuşan Aytemur, elde edilen belgelerin Evliya Çelebi araştırmalarına yeni bir boyut kazandıracağını ifade etti. Aytemur, Evliya Çelebi’nin sanılanın aksine yalnızca bir gezgin olmadığını, devlet tarafından görevlendirilen bir bürokrat olduğunu vurgulayarak, "Ulaştığım tarihi vesikalar ilk kez gün yüzüne çıkan bilgilerdir. Evliya Çelebi, seyahatlerini sadece gezmek ve yazmak için değil, üstlendiği devlet görevleri kapsamında gerçekleştirmiştir. Hesap uzmanı olmasının yanı sıra savaşçı ve cengâver bir kişiliğe sahiptir" dedi. Araştırmalar sonucunda, Evliya Çelebi’nin asıl adının Mehmed olduğu, seyahatnamesinde kullandığı "Evliya Çelebi" isminin ise müstear olduğu belirtildi. Dr. Aytemur, Uyvar’da bulunduğu döneme ait Osmanlı arşiv belgelerinde Evliya Çelebi’nin adının "Uyvar Defterdarı Şeyhi Mehmed" olarak geçtiğini tespit ettiğini açıkladı. Ayrıca Uyvar sonrası İstanbul’a döndüğünde Hazine-i Birun Defterdarı olarak, yani devlet hazinesinden sorumlu üst düzey bir bürokrat olarak görev yaptığının da belgelerle ortaya konulduğunu söyledi. Belgelerde Evliya Çelebi ile Şeyhi Mehmed’in dönem ve bazı kişisel özelliklerinin örtüştüğünü kaydeden Aytemur, Uyvar’da savaş sırasında gösterdiği yararlılıklar nedeniyle Serdar Ali Paşa tarafından kendisine ve maiyetindekilere Kütahya’da bazı zeametler verildiğini de belirtti. Dr. Aytemur, bu çalışmanın Evliya Çelebi’nin kimliği ve devlet görevine dair yeni tartışmaların önünü açacağını ve tarih araştırmalarına yeni bir çalışma alanı kazandıracağını ifade etti. Aytemur, söz konusu araştırmasının ayrıntılarının makale olarak yayımlanacağını da sözlerine ekledi.