GENEL - 07 Mart 2012 Çarşamba 18:43

UZMAN ÇAVUŞ SABSIZ, AÇLIK GREVİ BAŞLATTI

A
A
A
UZMAN ÇAVUŞ SABSIZ, AÇLIK GREVİ BAŞLATTI

Bayrampaşa Cezaevi’ndeki "Hayata Dönüş" operasyonunda görev alan ve yıllar sonraki açıklamalarıyla gündeme gelen Uzman Çavuş Atlan Sabsız, Van depreminin ardından Bingöl’ün Genç ilçesine yerleştirilen ailesiyle görüşemeyince, açlık grevi başlattı.
19 Aralık 2000’deki "Hayata Dönüş" operasyonunda, Bayrampaşa Cezaevi’nde Uzman Jandarma Çavuş olarak görevli olan Altan Sabsız, geçtiğimiz yıl ulusal basına demeç verip yanarak hayatını kaybedenlerin iddia edildiği gibi kendilerini yakmadıklarını, yangın çıkan koğuştakilerin teslim olmak istemesine rağmen kapıların açılmadığını iddia etmişti. "Operasyonun üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen herhangi bir şekilde ifademize başvurulmamış olması, beni bu konuda ifade vermeye ve doğru bildiklerimi söylemeye
mecbur bıraktı" diyerek 5 Temmuz’da Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadesi, olayla ilgili 39 erin yargılandığı davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yollanmıştı.
O zaman basında geniş yankı uyandıran Sabsız’ın ardından psikolojik sorunlar yaşadığı ve ailesi tarafından terk edildiği öğrenildi. Basına demeç verdikten sonra aile içi huzursuzluğu başlayan Sabsız’a daha sonra eşi tarafından boşanma davası açıldı. Van’daki mahkemede yapılan duruşmanın ardından 6 aylık aileden uzaklaştırma cezası alan Sabsız, uzun süre farklı yörelerde ikamet etti.
Van depreminin ardından ailesinin Genç’e yerleştirildiğini öğrenen Altan Sabsız (40) dün öğlen saatlerinde Genç’e geldi. Ailesinin kaldığı yere gidip kendileri ile görüşmek isteyen Sabsız, aileden olumsuz yanıt aldı. Bir süre ilçede dolaşan Sabsız, daha sonra Genç İlçe Devlet Hastanesi’ne giderek tedavi olmak istediğini belirtti. Belindeki beylik tabancası ve farklı tutumları ile dikkatleri üzerine çeken Sabsız’ın durumu polise bildirildi. Hastaneye giden polis, Sabsız’ın belinde ağzına mermi verilmiş ve
emniyeti açık haldeki silahı ile birlikte gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Sabsız, burada verdiği ifadesinde, ailesiyle görüşmek için geldiğini ancak ailenin kendisi ile görüşmediği belirtti. Durumu aileye ileten polis, Sabsız’ın eşinden olumsuz yanıt aldı. Boşanma davası açtığını belirten eş, Sabsız’dan sürekli tehdit mesajları aldığını ve görüşmek istemediğini belirtti. Geceyi nezarette geçiren Sabsız sabah saatlerinde çıkarıldığı mahkemede beylik tabancasına el konulduktan sonra serbest
bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra tekrar eşinin kaldığı yere giden Sabsız burada açlık grevi başlattığını duyurdu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.