YEREL HABERLER - 08 Mart 2012 Perşembe 13:19

"SAFRANBOLU`DA YENİ ANLAYIŞ" KONULU EĞİTİM SEMİNERİNİN SERTİFİKA TÖRENİ

A
A
A
"SAFRANBOLU`DA YENİ ANLAYIŞ" KONULU EĞİTİM SEMİNERİNİN SERTİFİKA TÖRENİ

Karabük’ün SAfranbolu ilçesinde düzenlenen "Safranbolu’da Yeni Anlayış" isimli eğitim semineri sona erdi. Seminer sonunda katılımcılara sertifikaları verildi.
UNESCO’nun Dünya Miras Kentleri listesinde yer alan ve her yıl onbinlerce turisti ağırlayan Safranbolu’da turizmi geliştirmek, kaliteyi artırmak ve gelen turistlerin ilçeden memnun ayrılmasını sağlamak amacıyla, Karabük Valiliği’nin himayesinde ilçede faaliyet gösteren turizm işletmelerinin sahipleri ve çalışanlarına yönelik iki gün süren "Safranbolu’da Yeni Anlayış" isimli eğitim semineri sona erdi. Seminerin sertifika törenine katılan Vali İzzettin Küçük, katılımcılara sertifikalarını vererek kutladı. Yükseliş Kişisel Gelişim Merkezi koordinatörlüğünde gerçekleştirilen eğitim seminerinde İletişim Uzmanı Adem Karafilik, turizm işletmelerinde çalışan personele ve turizm işletmelerinin sahiplerine yönelik "Kişisel Gelişim, Etkili İletişim Teknikleri ve Pazarlama-Müşteri İlişkileri" konusunda bilgiler verdi. Seminerin sonunda bir konuşma yapan Vali İzzettin Küçük, tüm katılımcılara teşekkür ederek, "Daha düne gelene kadar Safranbolu’dan başka korunan ve aslına uygun olarak günümüze kazandırılan başka bir şehrimiz yoktu. Şimdi bir çok tarihi kentimizde hummalı bir restorasyon çalışması yapılıyor. Anadolu’nun tarihi şehirleri bir bir kendi değerlerini fark ediyor ve onları imar ediyor. Ankara, Eskişehir, Afyon, Amasya, Kütahya, Kastamonu, Beypazarı gibi bir çok şehrimiz küçük çaplı da olsa tarihi semtlerini kazanmak ve bölge insanı için kazanca dönüştürmekte seferber oluyor. Devlet kurumlarımızın bu konudaki hassasiyetleri ve destekleri de süreci besliyor" dedi. Artık tarihi kentler platformunda Safranbolu yalnız değil diyen Vali Küçük konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kültürel mirasımızın korunmasında model şehir olan Safranbolu’muz zaman içinde önemli bir misyonu yerine getirmenin huzurunu yaşıyor. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, yetkililer, yatırımcılar kendi şehirlerinin restorasyonu için Safranbolu örneğini görmeye geliyorlar. Bu anlamda bizim şehrimiz ve hikayesi başka şehirlerimiz için emsal olmaya devam ediyor. Ülkemizdeki diğer tarihi kentlerin restorasyonu, bizi tekel konumundan rekabetçi bir konuma çektiğini düşünenler olabilir. Bir bakıma bu kanaat doğrudur. Ama asıl olan sektörün güçlenmesidir. Safranbolu gibi emsallerin çoğalması bu sektörün güçlenmesi sonucunu doğurur. Gerçekten de bu böyle olmuştur. Ülkemiz turizminde kültür turizminin oranı her geçen gün daha da artmaktadır. Kültürel amaçlı turizm talebi genel turizm dilimi içinde her geçen yıl biraz daha genişlemektedir. Safranbolu, yeni dönemde bu gelişmeler ışığında yeni bir strateji geliştirmelidir. Artık tekel döneminin rehavetinden kurtulup, öncü rolün gereği neyse onu yapmalıdır. Sektör paydaşları içinde sürece en azından 20 yıl önce başlamanın avantajlarını kullanmalıdır. Kuru bir inatla rekabetçi politikalarda ısrar etmek yerine, kendini yenilemeli ve liderliğin gereğini ortaya koymalıdır. Safranbolu kurumsal anlamda altyapısını tamamlamış bir şehrimizdir. Dünya Kültür Mirası listesine alınmış, uluslararası yayınlarda yer almış, ülkemizde ve dünyada tanınan örnek bir tarihi kenttir. Bir zamanlar önemli miktarda turist ağırlamış ve turizm geliri elde etmiştir. Bu gün bu sayılarda bir miktar düşmeler olmuştur. Bu durumu çok farklı nedenlerle izah etmek mümkündür. Ama izahın neresinden bakarsak bakalım değişmeyen bir gerçek var ki, Safranbolu son yıllarda Ülkemizde ortaya çıkan gelişmelere ayak uyduramamıştır. Bu hem yönetim hem de işletmeler bazında görülmektedir. İdarecilerin ve işletmelerin işbirliği ile yeni bir süreç, yeni bir anlayış geliştirilmediği sürece bu durağanlığın geçmeyeceği de bellidir. Biz Karabük Valiliği olarak, bir dönem Safranbolu Kaymakamlığı da yapmış bir idareci sıfatıyla Devlet adına sorumluluk neyse onu yapmaya kararlıyız. Bu amaçla geçen yıldan itibaren başlattığımız bir dizi planlı çalışmayı uygulamaya koyuyoruz. İlimizin bir bütün olarak ele alındığı bu çalışmalarda odak noktası her zaman Safranbolu’dur. Ama diğer ilçelerimizin de alternatif turizm imkanlarını sürece dahil eden bir politika geliştiriyoruz. Bunun yanında Safranbolu’daki kültürel ortamların ve ziyaret yerlerinin sayısını arttırmayı amaçlıyoruz. Bölgemize gelen ziyaretçilerin mutlaka konaklama yapacakları geniş bir turizm yelpazesi tasarlıyoruz. Dört Mevsim Karabük sloganı ile yılın 12 ayı turizmi canlı tutmayı ve sezonu olabildiğince uzatmayı planlıyoruz."
Eğitim seminerine katılanlara Vali İzzettin Küçük, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan ve İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Şahin tarafından sertifikaları verildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın BARÜ, 9 farklı göstergede Türkiye’nin en başarılı üniversiteleri arasında Bartın Üniversitesi (BARÜ) Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"e göre 9 farklı göstergede ilk 20’de yer aldı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından 67 farklı gösterge doğrultusunda Türkiye’deki 201 üniversiteye ait analizlerin yer aldığı "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Üniversitelere yönelik en kapsamlı değerlendirmelerden biri olan rapora göre Bartın Üniversitesi (BARÜ) kalite, erişilebilirlik ve uluslararası sıralamalardaki yükselişiyle farklı göstergelerde Türkiye’de ilk 20 üniversite arasında yer almayı başardı. YÖK raporu, üniversiteleri "Eğitim ve Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslararasılaşma", "Sürdürülebilirlik" ve "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" olmak üzere 5 ana kategori altında değerlendirip üniversitelerin yükseköğretime yaptıkları katkı ve sağladıkları gelişmeye göre hazırlandı. BARÜ, her gösterge için ilk 20’de yer alan üniversitelerin açıklandığı raporda 9 göstergede 201 üniversite arasından Türkiye’nin en iyileri arasına girdi. BARÜ, engelsiz üniversite çalışmalarıyla 2 göstergede ilk 5’te BARÜ engelsiz üniversite olma yolundaki çalışmalarıyla sahip olduğu 40 erişilebilirlik bayrak ve nişanlarıyla ise engelsiz bayrak ödül sayısının en yüksek olduğu üniversiteler arasında ilk 5’te yer aldı. BARÜ, erişilebilir bilgi kaynaklarına yönelik kütüphanelerde sesli kitap ve engelli dostu kaynak sayısına göre hazırlanan listede ise 1 milyonu aşan kaynağıyla 5’inci oldu. BARÜ, "Eğitim ve Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın" alanlarında üst sıralarda BARÜ, ders işleyişinden memnuniyet yüzdesinin en yüksek olduğu üniversiteler arasında 7’nci, öğretim üyelerinden memnuniyet yüzdesinin en yüksek olduğu üniversiteler arasında 13’üncü, TÜBİTAK BİDEB kapsamında en fazla destek alan üniversiteler arasında 8’inci oldu. Öğrenciler tarafından yürütülen sosyal sorumluluk projeleri göstergesinde ise BARÜ, 214 projesiyle 12’nci sıraya yerleşti. Son olarak kariyer merkezinin gerçekleştirdiği faaliyet sayısında da BARÜ, istikrarlı gelişimini bir kez daha ortaya koydu. Uluslararası sıralamalarda başarısıyla adından söz ettiren BARÜ Times Higher Education (THE) Dünya Sıralaması’nda en başarılı Türk üniversiteleri arasında 13’üncü, UI GreenMetric Yeşil Üniversite Sıralaması’nda en iyi sıralamaya sahip üniversiteler arasında 13’üncü, THE Etki Sıralamaları kapsamındaki iklim eylemi kategorisindeki üniversiteler göstergesindeyse 18’inci oldu. "Yükseköğretim hedeflerine katkı sunmayı sürdüreceğiz" Rapor hakkında değerlendirmelerde bulunan BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Yükseköğretim Kurulumuz (YÖK) tarafından büyük bir titizlikle hazırlanan ‘Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te birçok alanda Türkiye’nin en başarılı üniversiteleri arasında yer almamız bizler için büyük bir gurur kaynağıdır. Eğitim-öğretimden araştırma-geliştirmeye, uluslararasılaşmadan erişilebilirliğe kadar farklı göstergelerde elde edilen bu başarı, sürdürülebilir gelişim anlayışımızın bir sonucudur. Bu süreçte üniversitelerimize sunduğu desteklerden dolayı YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar ve YÖK üyelerimize teşekkür ediyorum. Bartın Üniversitesi olarak ülkemizin gelecek vizyonu doğrultusunda hazırlanan yükseköğretim hedeflerine katkı sunmaya devam edeceğiz" dedi.
Bartın BARÜ’de kampüsteki hayvanlar için yaşam merkezi oluşturuldu Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kutlubey Yerleşkesi’nde kampüs içinde yaşayan hayvanlar için "Hayvan Yaşam Merkezi" kuruldu. Bartın Üniversitesinde (BARÜ) kampüs içinde yaşayan hayvanların güvenli ortamlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri amacıyla "Hayvan Yaşam Merkezi" kuruldu. Kutlubey Yerleşkesi’nde 400 metrekarelik alana inşa edilen merkez, BARÜ Doğa ve Hayvan Kulübü öğrencileri ile akademik ve idari personelin iş birliğiyle oluşturuldu. Böylece BARÜ, Öğrenci Yaşam Merkezi ve Engelsiz Yaşam Alanı’ndan sonra oluşturduğu Hayvan Yaşam Merkezi ile sosyal, erişilebilir ve kapsayıcı kampüs çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Hayvan Yaşam Merkezi’nde incelemelerde bulunan BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, kulüp yetkililerinden yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Rektör Akkaya, hayvan dostu kampüs çalışmalarına devam ettiklerini vurgulayarak "Hayvanların beslenme ve barınma ihtiyaçlarını daha düzenli ve kontrollü şekilde sağlamak için Doğa ve Hayvan Kulübümüz ile birlikte sürdürülebilir bir model oluşturduk. Kampüs içinde yaşayan hayvanlarımızın güvenli ve doğal bir ortamda yaşamlarını sürdürebilmeleri amacıyla bir yaşam merkezi inşa ettik. Akademisyenlerimiz, öğrencilerimiz ve Bartın esnafımızın katkılarıyla oluşturduğumuz bu projenin, diğer üniversitelerimize örnek olmasını temenni ediyorum. Başta kulüp danışmanı Doç. Dr. Lale Özdemir Şahin olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Kars Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’ne birinci derece tarımsal örgüt belgesi Kars’ta hayvancılık alanında faaliyet gösteren Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verilen "Birinci Derece Tarımsal Örgüt Belgesi" almaya hak kazandı. Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen tarımsal amaçlı örgütlerin derecelendirilmesi programı kapsamında "Birinci Derece Tarımsal Örgüt Belgesi" almaya hak kazandı. Belge, Kars Tarım ve Orman İl Müdürü Enver Aydın tarafından Birlik Başkanı Eren Alp’e takdim edildi. Belgeyle birlikte Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin kurumsal yapısı, üretici temsil gücü ve tarımsal faaliyetlerdeki yeterliliği resmiyet kazanmış oldu. Birliğin, aldığı belge sayesinde destekleme programları ve projelerde daha etkin rol alması bekleniyor. Kars’ta ilk kez bir tarımsal örgütün birinci derece statüye ulaşması, hayvancılık sektörü açısından önemli bir başarı olarak değerlendirildi. Belge takdim töreninde konuşan Kars Tarım ve Orman İl Müdürü Enver Aydın, Kars’ın tarım ve hayvancılıktaki stratejik önemine dikkat çekti. Aydın, "Kars, tarım ve hayvancılığın başkenti konumunda. 600 binin üzerinde büyükbaş hayvan varlığımızla ülkemizin hem besilik dana hem de süt ve süt ürünleri ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyoruz. Bu noktada Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, üye sayısı ve yaptığı çalışmalarla çok kıymetli bir sivil toplum kuruluşudur. Bakanlığımızın yeni yönetmeliğiyle tarımsal örgütlerin derecelendirilmesi yapılıyor. Bu kapsamda birinci derece belge alan örgütlerin üyeleri, desteklemelerden ve kredi imkanlarından daha avantajlı şekilde yararlanıyor. Kars’ta ilk kez bir birliğimiz bu başarıyı elde etti. Bu hem Kars hayvancılığı hem de üreticilerimiz adına son derece önemlidir. Ülke genelinde bu yıl 105 örgüt bu kapsama girdi, bunlardan biri Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği oldu. Gurur duyuyoruz" dedi. Kars Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Eren Alp ise elde edilen başarının ortak bir emeğin sonucu olduğunu belirtti. Alp, "Kars, hayvancılığıyla var olan bir il. Biz göreve geldiğimiz günden itibaren birliğimizi daha güçlü hale getirmek için çalıştık. Bu başarı; sadece Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin değil, Kars üreticisinin ve Tarım İl Müdürlüğümüzün de başarısıdır. Birinci derece örgüt olmanın çok önemli avantajları var. Birliğimize üye üreticilerimiz kamu bankalarında kullandıkları kredilerde yüzde 10 faiz indiriminden yararlanacak. Ayrıca süt ve buzağı destekleriyle birlikte üreticilerimiz yaklaşık 1.000 TL’ye varan ek destek alacak. Bu, doğrudan Kars ekonomisine giren bir kazançtır. Merkez Birliği yönetiminde yer almamız, Kars’ın hayvancılıkla ilgili sorunlarını doğrudan bakanlığa iletmemiz anlamına geliyor. Masada artık Kars’ın bir koltuğu var. Ayrıca bu yıl 172 bin küpeleme yaparak Türkiye genelinde ikinci sıraya yükseldik. Bu başarı sahada çalışan personelimizin ve kurumlarımızın koordineli çalışmasının sonucudur" diye konuştu. Konuşmaların ardından program hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.