GENEL - 12 Mart 2012 Pazartesi 12:48

BAHAR HASTALIK MEVSİMİ OLMASIN

A
A
A
BAHAR HASTALIK MEVSİMİ OLMASIN

Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, bahar aylarında hastalıklardan korunmanın önemli olduğunu söyledi.
Kavaklı, mevsim geçiş dönemlerinde sürekli değişen hava şartlarının, insan sağlığı ve günlük hayat temposunu etkilediğini belirterek, "Bahar ayları havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkilere neden olur. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken; negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesinde ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili olur. Bu dönemde vücudun daha aktif olmasını sağlayacak hormonlar
salgılanmasına karşın; kişide vitamin eksikliği ve beslenme bozukluğu varsa, vücut buna uyum gösteremez ve yorgunluk hissi artar" dedi.
Bahar ile gelen şikayetlerin önemsenmesi gerektiğine dikkat çeken Kavaklı, "İlkbaharda canlanan doğayla birlikte ısınan hava ve diğer bazı durumların bir kısım insanlara neşe verip heyecanlandırırken, daha aktif ve enerjik olmalarını sağladığı, bazı insanlarda da "bahar yorgunluğu" denilen duruma sebep olduğu bilinmektedir. "Havaların ısınmasıyla birlikte birçok kişide halsizlik, isteksizlik, eklem ağrıları, uyku isteği, yorgunluk gibi şikayetler görülmektedir. Ayrıca bu aylarda neşeli ve enerjik
olunmasının temel nedenlerinden biri de yine hormonlardır. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanır. Yazın güneşin fazla görüldüğü dönemlerde ise depresyondan çıkışı kolaylaştıracak, daha neşeli hale getirecek hormonlar salgılanmaktadır. Ancak kişinin ruhsal yapısı bu durumdan ne kadar etkileneceğinde belirleyicidir. Örneğin; eğer kişi depresif bir yapıya sahipse, herkesin neşelendiği bir ortamda
kendini daha depresif hissedebilir" dedi.
Yorgunlukla baş etmek için öncelikle enerjinin doğru kullanılması gerektiğini kaydeden Kavaklı, "Çalışma ve dinlenme periyotlarınızı doğru ayarlayın. Kısa ve sık dinlenme aralıkları vererek yorgunluğun ortaya çıkmasını önleyebilirsiniz. Çalışırken vücut mekaniklerini doğru kullanarak kas ağrılarını engelleyebiliriz. Çalışma ortamının iyi havalandığından emin olmalısınız. Çok sıcak veya çok soğuk ortamlar vücudumuzda ekstra bir stres yaratır. Vücudun çok hafif düzeyde susuz kalması dahi metabolizmayı
yavaşlatır. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içilmesi ve kahve ile çayın mümkün olduğunca az tüketilmesi gerekir.
B vitamini ile taze meyve sebzelerin gücünden faydalanın. Bu dönemin aşılmasında, B vitaminleri ve antioksidan vitaminler yönünden zengin sebze ve meyveler yardımcı olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, günde 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmesini önermektedir. Düzenli uyku, yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sisteminin güçlü olması için gereklidir. Bunun için de çiğ veya pişmiş olarak bol sebze ve meyve tüketilmesi (sebze yemekleri, salatalar, taze sıkılmış meyve suları) önemlidir. Özellikle
antioksidan vitaminler olan A ve C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi, metabolizmamızın güçlenerek hastalıklara karşı direncin artırılması için gereklidir.
Egzersiz sizi yormaz aksine zindelik verir. Her gün düzenli olarak yapılan 30 dakikalık bir yürüyüş, vücut ağırlığının dengelenmesine, kemik sağlığının korunması ve geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Düzenli egzersiz ile metabolizma hızlanır ve dinlenmiş duruma göre daha fazla enerji oluşumu sağlanır. Kalp damar sisteminin ve solunumun düzenlenmesini, dokulara yeterli düzeyle oksijen taşınmasını sağlar. Özellikle aerobik tipte olan yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans gibi egzersizler tercih
edilmelidir.
Bahar yorgunluğu deyip geçiştirmeyin. Yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olarak tanımlanır. Yorgunluk fizyolojik bir cevap olabildiği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu nedenle yorgunluk uzun sürdüğünde mutlaka altta yatan nedenlerin araştırılması gerekir. Kansızlık, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, tümörler, yeme bozuklukları, tiroit hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, uyku
bozuklukları, stres, depresyon gibi sebepler yorgunluk için araştırılması gereken sorunlar arasında gelir. Yorgunluk uzar ve kişinin gündelik işlevlerini bozacak hale gelirse ya da okul veya işyerindeki performansı engelleyecek boyuta ulaşırsa bu durumu bahar yorgunluğu diye geçiştirmemek gerekir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında mevsimlerin, ışığın, ısının rolü vardır; ancak bahar yorgunluğu diye geçiştirildiği takdirde tedavisi gecikebilecek bazı psikiyatrik durumlar da söz konusu olabilir. Sadece
psikiyatrik değil, hem bedensel hem ruhsal belirtilerle giden başka durumları da unutmamak gereklidir. Uzun süren yorgunluklarda, depresyon, kaygı bozuklukları, demans ( bunama), eşzamanlı alkol ve/veya madde kullanımı, birincil uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, hatta şizofreninin bile tanılar arasında düşünülüp araştırılması gerekir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de ÇEDES projesi kapsamında öğrenciler manevi değerlerle buluştu Eskişehir’in Odunpazarı ve Sivrihisar ilçelerinde "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesi çerçevesinde düzenlenen etkinliklerde, öğrenciler cami ve okullarda din görevlileriyle bir araya gelerek manevi değerler hakkında bilgilendirildi. Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülen ÇEDES projesi, Eskişehir genelinde öğrencilere yönelik çeşitli etkinliklerle devam ediyor. Bu kapsamda Odunpazarı ve Sivrihisar ilçe müftülükleri koordinesinde gerçekleştirilen programlarda ilkokul ve lise düzeyindeki öğrenciler hem okullarında ziyaret edildi hem de tarihi camilerde misafir edildi. Gerçekleştirilen buluşmalarda gençlere güvenilir birey olma, ibadet bilinci ve milli-manevi değerlerin önemi konularında din görevlileri tarafından önemli paylaşımlarda bulunuldu. Kılıçarslan İlkokulu’nda güvenilir insan olma bilinci Odunpazarı Müftülüğü’nün yürüttüğü faaliyetler kapsamında ilk durak Kılıçarslan İlkokulu oldu. Okulda öğrencilerle bir araya gelen Odunpazarı Müftülüğü’ne bağlı Büyükdere Camii din görevlisi Zafer Altın, çocuklara toplumda güvenilir bir birey olmanın önemini anlattı. Altın, sunumunda Hz. Peygamber’in hayatından örnekler vererek "El-Emin" sıfatının ve dürüstlüğün toplumsal hayattaki yerine dikkat çekti. Eti Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri camide ağırlandı Projenin Odunpazarı ayağındaki bir diğer etkinlikte ise Eti Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri, Odunpazarı Müftülüğü’ne bağlı Basma Camii’nde ağırlandı. Öğretmenleri Ali Aksoy refakatinde camiye gelen gençleri, din görevlisi İbrahim Gökalp karşıladı. Camide gerçekleştirilen manevi programda öğrenciler cami kültürü ve değerler eğitimi hakkında bilgilendirildi. Etkinlik, yapılan sohbetin ardından öğrencilere sunulan ikramlarla sona erdi. Sivrihisar Ulu Cami’de "Vakti Kuşanmak" buluşması Sivrihisar ilçesinde ise Müftülük ile Sivrihisar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü iş birliğinde tarihi atmosferde anlamlı bir program düzenlendi. ÇEDES projesi kapsamında "Vakti Kuşanmak" temasıyla tarihi Ulu Cami’de gerçekleştirilen yatsı namazı buluşmasına öğrenciler, veliler, okul müdürü ve öğretmenler yoğun ilgi gösterdi.Namazın ardından cemaate seslenen Sivrihisar İlçe Müftüsü Mustafa Budak, "Gençlikte Kulluk Bilinci ve İbadetin Önemi" konulu bir sohbet gerçekleştirdi. Gençlerin istikbaldeki önemine vurgu yapılan program, katılımcılara yapılan ikramlarla son buldu.
Elazığ Yurtdışından dönüp, memleketine çiftlik kurdu Almanya’da 4 yıl yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan, memleketi Elazığ’a dönerek 10 dönüm arazi üzerine kurduğu hindi çiftliğiyle kendi işinin patronu oldu. Elazığ’da yaşayan 3 çocuk babası Murat Varan (35), 2020 yılında Almanya’ya gitti. Varan, Almanya’da geçirdiği 4 senenin ardından ülkesine dönmeye karar verdi. Memleketi Elazığ’a geldiğinde iş fırsatları için araştırma yapan Varan, bir yakınının hindi çiftliği kurduğunu ve işlerinin de güzel olduğunu öğrendi. Yakınından ve çevresinden çiftlik hakkında bilgiler alarak işe koyulan Varan, merkeze bağlı Kıraç köyünde 10 dönüm alan üzerine hindi çiftliği kurdu. Fiyatları bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişen hindiler Elazığ’da hindi severleri bekliyor. Çevre illere sipariş gönderemediklerini belirten işletme sahibi Murat Varan, "Nasip olursa eğer ilerleyen zamanlarda da çevre illere açılmak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Çiftlik hakkında bilgiler veren işletme sahibi Murat Varan, "Yurtdışında 4 buçuk sene kadım. Orayı beğendik güzel fakat memleketimiz gibi değil. Yatırımımızı buraya yaptık. Ondan dolayı da temelli olarak dönüş sağladık. Bütün iş hayatımızı buraya odaklanmış şekilde devam ettiriyoruz. Hindi satışlarımız devam ediyor. Talep ve ilgi olursa seneye de bu işe devam edeceğiz. Hindi çiftliği hakkında herhangi bir bilgimiz yoktu. Sıfırdan başladık. Bir işi severek yaptığın zaman inanılmaz derecede o işten kazanç sağlıyorsun. Biz işimizi severek yaptık. Çok şükür fazla bir zayiat vermeden hindileri yetiştirdik meyvesini de yemeye başlayacağız inşallah. Nasip olursa seneye daha çok sayıyı arttırarak halkımıza sunmayı planlıyorum. Elazığ’da yılbaşından dolayı hindiye talep olmadı. Ortalama 500 tane hindimiz var. Her bütçeye uygun hindilerimiz var. Fiyatlar bin 800 ile 3 bin 500 lira arasında değişiyor. Çevre illere yeni olduğumuz için pek gönderim yapamıyoruz. Nasip olursa ilerleyen zamanlarda düşünüyoruz" dedi.
Kayseri Kocasinan Şimşekspor’dan sert açıklama: "Bu hakemi maçlarımıza istemiyoruz" Kocasinan Şimşekspor Yönetim Kurulu; yaptığı açıklama ile Hakem SametArmut’un bir daha kendi maçlarında görevlendirilmemesini istedi. Kayseri U-18 Ligi’nde oynananKocasinan Şimşekspor - EsenMetal SK maçı sonrası Kocasinan Şimşekspor Yönetim Kurulu, yaptığı açıklama ile maçın hakemini eleştirdi. Sert ifadelerin bulunduğu açıklamada şu ifadeler kullanıldı; "Kocasinan ŞimşeksporKulübü olarak, 2025-2026 sezonu U18Ligi kapsamında oynanan müsabakada yaşanan hakem yönetimiyle ilgili ciddi endişelerimizi kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu doğmuştur. Söz konusu karşılaşmada görev yapan hakemSamet Armut’un vermiş olduğu kararlar, hem oyunun seyrini hem de takımımızın sahadaki emeğini doğrudan etkilemiş adil rekabet ortamını zedelemiştir. Maçın ilk golünde oyuncumuz Yasir’in açık şekilde kolundan çekilmesine rağmen oyunun devam ettirilmesi ve akabinde kalemizde gol görmemiz, hakem kararlarının maç sonucuna doğrudan etki ettiğinin açık göstergesidir. İlk yarıda ceza sahası içerisinde rakip oyuncunun eline çarpan topa devam kararı verilmiş, ikinci yarıda ise çok daha net bir elle oynama pozisyonunda yine aynı şekilde oyunun devam ettirilmesi kararı alınmıştır. Maç boyunca yaşanan çeşitli duraksamalar ve olaylara rağmen en az 10 dakika uzatma verilmesi gerekirken yalnızca 6 dakika ilave süre tanınmıştır. Daha önce de biri şampiyonluk maçı olmak üzere hakem SametArmut’un yönettiği üç karşılaşmada da takımımız aleyhine benzer kararlar verilmiş ve bu maçların tamamı mağlubiyetimizle sonuçlanmıştır. Ayrıca, adı geçen hakemin kardeşinin geçmişte kulübümüz bünyesinde oyuncu olarak yer aldığı, ancak teknik heyet kararıyla kadro dışı bırakıldığı ve kulüpten ayrıldığı bilinmektedir. Bu durumun ardından hakem SametArmut’un ailevi meseleleri saha içine yansıttığına dair kuvvetli şüphelerimiz bulunmaktadır. Ayrıca, 2024-2025 sezonunda oynanan U14 kategorisindeki bir diğer karşılaşmada, penaltılara giden maçta üst direğe çarpıp çizgiyi geçen ve video görüntüleriyle sabit olan golümüzün geçersiz sayılması sonucu şampiyonluğun rakip takıma verilmesi, yine aynı hakem tarafından yönetilen bir maçta yaşanmıştır. Tüm bu yaşananlar ışığında Kocasinan Şimşekspor Kulübü olarak ilgili HakemKurulu’ndan; Hakem SametArmut’un bundan sonraki süreçte kulübümüzün hiç bir resmi müsabakasında görevlendirilmemesini, ailevi veya kişisel meselelerin saha içine yansıtılmadığı, tarafsız ve adil hakemlerin görevlendirilmesini talep ediyor, adaletin ve sporun ruhuna uygun bir yönetim anlayışının tesis edilmesini bekliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Kayseri Hasketbol SK’da 15 maçta 32 oyuncu forma giydi Kayseri Basketbol Büyük Erkekler Ligi’nde 15 maça çıkan Hasketbol Spor Kulübü’nde bu sezon tam 32 oyuncu süre aldı. Oynanan final maçları ile tamamlanan Kayseri Basketbol Büyük Erkekler Ligi’nde bu sezon 15 maça çıkan Hasketbol SporKulübü, sezon boyunca kadrosunda U18 Erkekler, Ümit Erkekler ve Büyük Erkekler kategorilerinden toplamda 32 farklı oyuncu forma şansı verdi.Bu 32 oyuncunun tamamı süre aldı ve istatistik yaptı. Kulüp Başkanı ve Antrenör Hasan Aksoyak, genç oyuncuların ağırlıkta olduğu bir kadro ile bu sezonu tamamladıklarını söyledi. Aksoyak; "Tüm alt yapı takımlarında sahaya çıkmamız bizim için önemli bir avantaj. Bu sezon Büyük Erkekler Ligi’nde oynanan 15 maçta 32 farklı oyuncumuz forma giydi. Takımımızda forma şansı bulan, süre alan, centilmence mücadele eden tüm sporcularımıza yürekten teşekkür ediyorum" dedi. HasketbolSporKulübü’nde bu sezon tüm maçlarda forma giyen iki isim ise Gökhan Başbuğu ve Hasan Aksoyak oldu. Sezon boyunca takımda forma şansı bulan 32 isim ise şöyle; Coşkun Arslan, Kadir Macit, Gökhan Başbuğu, Yiğithan Dizibüyük, Bekirhan Dizibüyük, Kemal Altıntop, Saruhan Bozkurt, Tuna Batır, Yahya Kanay, Enes Arık, Kayra Emir Ekiz, Ahmet Çağlı Büyükkeçeci, Osman Tokluman, Ömer Faruk Çetinkara, Burak Sertkaya, Mert Bozkurt, Berkay Tosun, Duran Şahin, Mahmut Yiğit, Siraç Bekler, Ertuğrul Güney, Samet Kalaycı, Y. Seyhan Çetiner, Ali Osman Erdoğan, Efekan Ablak, Berat Doğan, Kaan Serkan Arıkan, Salih Mersin Cengiz, Kerem Şenyüz, Efe Kural, Doruk Güleç, Hasan Aksoyak.
İzmir Nöroblastom 2025 Sempozyumu Çeşme’de gerçekleşti Türkiye’nin dört bir yanından çocuk onkolojisi uzmanlarını bir araya getiren "Nöroblastom 2025 Sempozyumu", İzmir Çeşme’de gerçekleştirildi. Prof. Dr. Hatice Nur Olgun, Nöroblastom protokollerinin uygulanmasından önce yüksek riskli grupta beş yıllık sağkalım oranlarının yüzde 6-8 seviyelerinde olduğunu, 2020 Protokolü ile bu oranın yüzde 65’e yükseldiğini söyledi. Acıbadem Kent Hastanesi ev sahipliğinde, Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği İzmir Şubesi iş birliğiyle Çeşme Ilıca Otel’de gerçekleştirilen toplantının ana gündemi, çocukluk çağı Nöroblastom tedavisinde standartları güncellemeyi hedefleyen TPOG Nöroblastom 2026 Protokolü oldu. Sempozyum başkanlığını yürüten Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi Pediatrik Onkoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Hatice Nur Olgun, yeni protokolün Türkiye genelindeki pediatrik onkoloji uzmanlarının katkılarıyla oluşturulduğunu belirterek, çalışmanın tedavi yanıtlarının daha hassas değerlendirilmesini ve özellikle yüksek riskli hastalarda sağkalım oranlarının artırılmasını amaçladığını söyledi. İstatistiki bilgi veren Prof. Dr. Olgun, Türkiye’de çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserlerin yüzde 2-3’ünü oluşturduğuna dikkat çekti. Her yıl yaklaşık 3.000-4.000 çocuğa yeni kanser tanısı konduğunu kaydeden Olgun, Nöroblastomun "çocuk onkolojisinin en kötü seyirli tümörlerinden biri" olduğunu, hastaların çoğunun sinsi ilerleyiş nedeniyle ileri evrede tanı aldığını aktardı. 2020 protokolüyle ile gelen tedavi başarısı Nöroblastom protokollerinin uygulanmasından önce yüksek riskli grupta beş yıllık sağkalım oranlarının yüzde 6-8 seviyelerinde olduğunu, 2020 Protokolü ile bu oranın yüzde 65’e yükseldiğini söyleyen Prof. Dr. Olgun, "Bu başarının, ülkemizde yürütülen çok merkezli iş birliği, standart tedavi yaklaşımlarının benimsenmesi ve ortak veri paylaşım kültürünün güçlenmesiyle elde ediliyor. Yeni protokolün her aşaması ortak akılla ve gönülden katkılarla şekilleniyor. Her paylaşım, her öneri, bir çocuğun yaşamına dokunuyor. Bu birliktelik, ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinde elde ettiğimiz ilerlemenin en değerli göstergesidir." dedi. 33 yıllık birikimin sonuçları Türkiye’nin SIOPEN (Avrupa Pediatrik Onkoloji Nöroblastom Grubu) temsilcisi de olan Prof. Dr. Olgun, 33 yıl önce Ege Bölgesi’ndeki dört hastaneyle başlayan Nöroblastom protokolü çalışmalarının bugün ulusal düzeyde tedavi standardının temelini oluşturduğunu ifade etti. Olgun, Nöroblastom protokollerinin uygulanmasından önce yüksek riskli grupta beş yıllık sağkalım oranlarının yüzde 10’u bile bulmadığını, TPOG Nöroblastom 2020 Protokolü ile bu oranın 65’e ulaştığını kaydetti. Olgun, bu başarının, çok merkezli iş birliği, tedavi yaklaşımlarının standardizasyonu ve ortak veri paylaşımının güçlenmesiyle sağlandığını ifade ederken, "Yeni protokollerde moleküler genetik incelemeler, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin yer alması, sağkalım oranlarının uluslararası düzeylere ulaşmasında kritik rol oynayacak." ifadelerini kullandı. İki gün süren sempozyum boyunca klinik araştırmalardan cerrahi yaklaşımlara, radyolojik ve moleküler tanı yöntemlerinden relaps ve refrakter hastalık tedavilerine kadar geniş bir yelpazede sunumlar yapıldı. Akademisyenler, hekimler, hemşireler ve araştırmacılar, Nöroblastom’un tanı ve tedavi süreçlerini geliştirmek için bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Türkiye’de çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde ulusal iş birliği ve bilimsel dayanışmanın önemini bir kez daha ortaya koyan toplantının kapanışında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Olgun, "Her katkı, bir çocuğun yaşamına umut katıyor. Yeni protokolün her aşaması ortak akılla şekilleniyor. Bu birliktelik, çocukluk çağı kanserlerinde elde ettiğimiz ilerlemenin en değerli göstergesi" diye ekledi.