ASAYİŞ - 15 Mart 2012 Perşembe 17:56

HACİZ ŞOKUYLA SARSILAN ÜNLÜ SANATÇI MÜJDAT GEZEN`DEN AÇIKLAMA

A
A
A
HACİZ ŞOKUYLA SARSILAN ÜNLÜ SANATÇI MÜJDAT GEZEN`DEN AÇIKLAMA

Bursa’da bir inşaat firmasına olan borcundan dolayı haciz gelen Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin yetkilileri, konuyla alakalı basın açıklaması düzenledi. Kimseye borçlu olmadıklarını ifade eden İşletme Müdürü Can Bana, "Sabırla ve umutla bu haksız durumun ortaya çıkmasını bekliyoruz" dedi. Basın toplantısına telefonla katılan ünlü sanatçı Müjdat Gezen ise, "Avukatlarım bu işin ardında bir art niyet var mıdır? diye araştırıyor" dedi.
Bir inşaat firmasına olan 93 bin liralık borcundan dolayı haciz gelen ünlü sanatçı Müjdat Gezen’e ait Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin işletme Müdürü Can Bana, basın toplantısı düzenledi. Kimseye borçları olmadığını ifade eden Müdür Bana, karşılarında haciz memurlarını görünce korkup, polise haber verdiklerini anlattı. Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin 4 milyon liraya mal olduğunu ifade eden Bana, haczedilen koltukları göstererek, "Bu
kadar parayı ödeyen Müjdat Gezen, 80 bin lirayı mı ödeyemeyecek mi? Konu bu değil. Biz boya sıva ve alçıpen işlerini yapan firmaya borcumuzu ödeyerek, ibraname imzaladık. Fakat bu firma, bize haciz işlemi yapan kişiye bu parayı ödememiş. İki firma arasındaki durumun mağduru ise biz olduk. Şimdi ise bizden bu iş için ödediğimiz para, ikinci kez tahsil edilmek isteniyor" diye konuştu.
ÜNLÜ SANATÇI GEZEN, TOPLANTIYA CEP TELEFONUYLA BAĞLANDI
Yoğun programı sebebiyle basın açıklamasına katılamayan ünlü sanatçı Müjdat Gezen ise toplantıya cep telefonuyla bağlandı. Bir gazetecinin "Bu işin ardında bir art niyet olduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruya Gezen, "Avukatlarım da bunu araştırıyor. Yapılan bu işlem dolandırıcılık mı değil midir inceleniyor" dedi.
"ADALET BUYSA KİMDEN YANA ÇALIŞTIĞINA BAKMAK GEREK"
Ünlü sanatçı Müjdat Gezen’in hazırladığı yazılı metni okuyan İşletme Müdürü Bana, "Daha önce bana pişman olup olmadığım soruluyordu. Hiç pişmanlığım yoktu fakat şimdi sorarsanız cevabım var olacaktır. O da Nilüfer’de okul açmaktır. R.R. isimli şahıs alçıpan işlerimizi yaptı. Karşılığında anlaştığımız gibi bizden 80 bin lira para aldı. Alçıpan aldığı firmadan bize fatura getirdi. Biz de faturayı işleme koyduk. Elinden de "hiç bir alacağım kalmamıştır" diye ibraname aldık. Biz bir süre sonra da haciz
memurlarıyla karşılaştık. Bizimle iş yapan R.R., bizden aldığı bu parayı bu firmaya ödememiş. Bu firmanın sahibi E.Ç.’nin adını ise ilk defa duyuyoruz. Fatura özerindeki adres, cep telefonu yanlıştır. Avukatı haciz işlemi başlatıyor. Ve 45 bin lira vermemiz halinde dosyanın kapatacağını söylüyor. Adalet bu mu? Adalet buysa kimden yana çalıştığına bakmak gerek" dedi.
"ALNIMIZ AÇIK GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ"
Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin kuruluş aşamasından bu yana görev yaptığını, merkezin kimseye karşı bir kuruş bile borcu olmadığını savunan Can Bana, "Karşımda haciz memurlarını görünce polis çağırdım. Çünkü bir çete ile karşı karşıya olduğumu düşündüm. İnsan kime borcu olduğunu bilmez bi. Biz bilmiyoruz. Şimdi ise hiç tanımadığımız bir adamın avukatı kültür merkezimizin etrafında Haciz tehditleriyle dolaşıyor. Sabırla ve umutla bu haksız durumun ortaya çıkmasını bekliyoruz. Alnımız
açık görevimizin başındayız" diye konuştu.
ALACAKLI AVUKATI İSE İDDİALARI YALANLADI
Bu arada alacaklı firmanın avukatı Saygun Çelebi ise Müjdat Gezen ile telefon görüşmesinde 45 bin lira gibi bir para istemesinin kesinlikle söz konusu olmadığını ifade ederek, "Gezen, bana 45’er bin liralık iki ayrı çek ile ödeme yapmayı teklif etti. Müvekkilim ile görüştüm. Bu ödeme şekli müvekkilim tarafından kabul edilmemesi üzerine çekleri teslim almadık. Dosyaya olan borçları 93 bin liradır. Bunun dışında müvekkilim diğer şahısları tanımamaktadır. Müvekkilimin adresi ise mevcuttur. Kaldı ki kültür
merkezinin muhatabı müvekkilim değil, vekili olarak şahsım ve icra dosyasıdır" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.